problemli - Turco Inglés Diccionario
Historia

problemli



Significados de "problemli" en diccionario inglés turco : 8 resultado(s)

Turco Inglés
General
problemli having a problem adj.
problemli problem adj.
problemli problematical adj.
problemli problematic adj.
problemli having many problems adj.
problemli turbulent adj.
problemli rum adj.
Slang
problemli clouded adj.

Significados de "problemli" con otros términos en diccionario inglés turco: 41 resultado(s)

Turco Inglés
General
problemli çocuk problem child n.
problemli çocuklar problem children n.
problemli konular problematic issues n.
problemli olma thorniness n.
problemli kimse riddle n.
problemli durum riddle n.
problemli olay riddle n.
Phrasals
problemli bölgeye girmeyip etrafından geçecek şekilde yönlendirmek route (someone or something) around (something or some place) v.
problemli bölgeye girmeyip etrafından geçecek şekilde yönlendirmek route someone or something around something v.
problemli (biriyle/bir şeyle) sıkıntı yaşamak run up against (someone or something) v.
Colloquial
problemli bir konu/süreç rathole n.
ile problemli bir ilişki içerisinde mixed up with adj.
Idioms
zor ve problemli dönem rough patch n.
problemli durum a fine state of affairs n.
problemli bir dönem a rough patch n.
gazetede insanların problemli/çıkmaza girmiş durumlarına çareler/tavsiyeler üretip yazan yazar/gazeteci sob sister n.
daha kötü/sıkıntılı/problemli olmak be worse off v.
daha kötü/sıkıntılı/problemli bir durumda olmak be worse off v.
problemli bir dönem geçirmek go through a rough patch v.
problemli bir dönemden geçmek go through a rough patch v.
problemli bir dönem yaşamak go through a rough patch v.
problemli bir dönem geçirmek go through a sticky patch v.
(bir şeydeki) problemli detayları ortadan kaldırmak iron out the wrinkles (of/in something) v.
problemli detayları ortadan kaldırmak iron out the wrinkles v.
(bir şeydeki) problemli detayları ortadan kaldırmak iron the wrinkles out (of/in something) v.
problemli bir durumda olmak have one foot in the grave and the other on a banana peel v.
(bir şeyin) en sıkıntılı/problemli kısmına katlanmak bear the brunt (of something) v.
en sıkıntılı/problemli kısmına katlanmak bear the brunt v.
kötü/problemli anları/zamanları olmak have your moments v.
problemli durumda in a bad spot expr.
Technical
sapma raporu (yolunda gitmeyen/zamanında yetişmeyen/yetişmeyecek sıkıntılı/problemli/sorunlu durumları bildiren rapor) exception report n.
Dentistry
travmatik olarak problemli dişler traumatically involved teeth n.
Tobacco
problemli haller defects n.
Slang
problemli askeri müfreze goon-platoon n.
bir yöneticinin çalışanlarla yalnızca bir sorun çıktığında etkileşimde bulunduğu ve az bilgi sahibi oldukları konuyu daha problemli hale getirdiği bir yönetim biçimi seagull management n.
problemli şey/durum motherfucker n.
çalışanlarla yalnızca bir sorun çıktığında etkileşimde bulunan ve az bilgi sahibi olduğu konuyu daha problemli hale getiren yönetici seagull manager n.
problemli kişiler listesi shit-list n.
problemli kişiler listesi crap-list n.
problemli dönem the skids n.
problemli şey/durum mf (motherfucking) expr.