| Inglés | Turco | |||
|---|---|---|---|---|
| Common Usage | ||||
| Common Usage | resistance n. | direnç | ||
|
Experts have warned that such a reduction encourages the development of resistance. Uzmanlar bu tür bir azaltımın direnç gelişimini teşvik ettiği konusunda uyarıda bulunmuşlardır. More Sentences |
||||
| Common Usage | resistance n. | direnme | ||
|
The enemy gave in without further resistance. Düşman daha fazla direnmeden teslim oldu. More Sentences |
||||
| General | ||||
| General | resistance n. | direniş | ||
|
The United Kingdom should not become a member of Eurojust and should retain its own strong resistance to terrorism. Birleşik Krallık Eurojust'a üye olmamalı ve terörizme karşı kendi güçlü direnişini sürdürmelidir. More Sentences |
||||
| General | resistance n. | direnç | ||
|
For us in the rich part of the world, it is resistance to antibiotics which will be the big problem. Dünyanın zengin kesimindeki bizler için en büyük sorun antibiyotiklere karşı direnç olacaktır. More Sentences |
||||
| General | resistance n. | direnme | ||
|
We expect heavy resistance. Güçlü direnme bekliyoruz. More Sentences |
||||
| Trade/Economic | ||||
| Trade/Economic | resistance n. | direnç | ||
|
The Americans often try to play us off against each other, and often, we are unable to offer any resistance. Amerikalılar sık sık bizi birbirimize düşürmeye çalışıyor ve çoğu zaman herhangi bir direnç gösteremiyoruz. More Sentences |
||||
| Technical | ||||
| Technical | resistance n. | direnç | ||
|
Then there is the known resistance to antibiotics which bacteria are developing. Bir de bakterilerin antibiyotiklere karşı geliştirdiği bilinen direnç var. More Sentences |
||||
| Textile | ||||
| Textile | resistance n. | direnç | ||
|
The slow progress is due mainly to Member States' resistance to the principle of mutual recognition. Yavaş ilerlemenin başlıca nedeni Üye Devletlerin karşılıklı tanıma ilkesine karşı direnç göstermeleridir. More Sentences |
||||
| Construction | ||||
| Construction | resistance n. | direnç | ||
|
The Commission mentions resistance to shocks as an example. Komisyon örnek olarak şoklara karşı dirençten bahsetmektedir. More Sentences |
||||
| Automotive | ||||
| Automotive | resistance n. | direnç | ||
|
That, of course, meets with great resistance from the broadcasters. Bu da elbette yayıncıların büyük direnciyle karşılaşıyor. More Sentences |
||||
| Psychology | ||||
| Psychology | resistance n. | direnme | ||
|
When it comes to chocolate, resistance is futile. Çikolata söz konusu olduğunda, direnmek boşunadır. More Sentences |
||||
| Food Engineering | ||||
| Food Engineering | resistance n. | direnç | ||
|
Then there is the known resistance to antibiotics which bacteria are developing. Bir de bakterilerin antibiyotiklere karşı geliştirmekte olduğu bilinen direnç var. More Sentences |
||||
| Physics | ||||
| Physics | resistance n. | direniş | ||
|
The starving, terrorised victims of the former resistance hero must be able to count on our support. Eski direniş kahramanının açlık çeken, terörize edilmiş kurbanları bizim desteğimize güvenebilmelidir. More Sentences |
||||
| Physics | resistance n. | direnme | ||
|
The man surrendered without resistance. Adam direnmeden teslim oldu. More Sentences |
||||
| Star Wars | ||||
| Star Wars | resistance n. | direniş | ||
|
The longer these reasons apply, the more mass grass-roots resistance and opposition will grow. Bu nedenler ne kadar uzun süre geçerli olursa, tabandan gelen kitlesel direniş ve muhalefet de o kadar büyüyecektir. More Sentences |
||||
| Common Usage | ||||
| Common Usage | resistance n. | rezistans | ||
| General | ||||
| General | resistance n. | mukavemet | ||
| General | resistance n. | karşı çıkma | ||
| General | resistance n. | dayanma gücü | ||
| General | resistance n. | tahammül | ||
| General | resistance n. | karşı gelme | ||
| General | resistance n. | dayanıklılık | ||
| General | resistance n. | karşı durma | ||
| General | resistance n. | metanet | ||
| General | resistance n. | dayanım | ||
| General | resistance n. | dayanma | ||
| General | resistance n. | direşme | ||
| General | resistance n. | direşme | ||
| Trade/Economic | ||||
| Trade/Economic | resistance | mukavemet | ||
| Trade/Economic | resistance | karşı koyma | ||
| Politics | ||||
| Politics | resistance | karşı koyma | ||
| Technical | ||||
| Technical | resistance n. | direni | ||
| Aeronautic | ||||
| Aeronautic | resistance | resistans | ||
| Physics | ||||
| Physics | resistance n. | dayanıklılık | ||
| Physics | resistance n. | dayanım | ||
| Physics | resistance n. | dayanırlık | ||
| Physics | resistance n. | direnç (simgesi r) | ||
| Physics | resistance | mukavemet | ||
| Physics | resistance | rezistans | ||
| Physics | resistance | karşı koyma | ||
| Military | ||||
| Military | resistance | mukavemet | ||
| Ottoman Turkish | ||||
| Ottoman Turkish | resistance | mümanaat | ||
