yakın olmak

Significados de "yakın olmak" en diccionario inglés turco : 10 resultado(s)

	Categoría	Turco	Inglés
General
1	General	yakın olmak	overhang v.
2	General	yakın olmak	be in sight v.
3	General	yakın olmak	impend v.
4	General	yakın olmak	depend [obsolete] v.
5	General	yakın olmak	be near v.
Phrasals
6	Phrasals	yakın olmak	be in with v.
Idioms
7	Idioms	yakın olmak	be within sight v.
8	Idioms	yakın olmak	be in sight v.
9	Idioms	yakın olmak	be in the same ballpark [us] v.
10	Idioms	yakın olmak	be in the right ballpark [us] v.

Significados de "yakın olmak" con otros términos en diccionario inglés turco: 59 resultado(s)

	Categoría	Turco	Inglés
General
1	General	yarış alanının en iç kısmına yakın olmak	have the inside track v.
2	General	akla yakın olmak	be believable v.
3	General	akla yakın olmak	add up v.
4	General	çok yakın olmak	be hard by v.
5	General	ile yakın ilişki içinde olmak	be hand in and glove with v.
6	General	yakın akraba olmak	be closely related v.
7	General	yakın takipçisi olmak	be a close follower v.
8	General	-e yakın olmak	be in the same ballpark v.
9	General	-e yakın olmak	be close to v.
10	General	-e yakın olmak	approximate v.
11	General	ile yakın çalışmalar içinde olmak	work closely with v.
12	General	her iki tarafa yakın olmak	straddle v.
13	General	yakın arkadaş olmak	chum v.
14	General	yakın ilişkide olmak	jostle v.
15	General	olması yakın ve kesin olmak	brew v.
16	General	yakın arkadaş olmak	hobanob v.
Phrasals
17	Phrasals	birbirine yakın/bir arada/toplu halde olmak	remain together v.
18	Phrasals	(yol) 180 dereceye yakın virajlı olmak	switch back v.
19	Phrasals	daha yakın olmak	run to v.
20	Phrasals	bir şeye çok yakın olmak	verge upon something v.
21	Phrasals	bir şeye çok yakın olmak	verge on something v.
22	Phrasals	-e yakın olmak	border upon v.
23	Phrasals	-e yakın olmak	border on v.
Colloquial
24	Colloquial	(sadece) yakın arkadaş olmak	be (just) good friends v.
25	Colloquial	yeri rahat, elverişli, yakın olmak	be well, ideally, better placed for something/to do something v.
26	Colloquial	ölüme yakın olmak	be as good as gone v.
27	Colloquial	yakın arkadaş olmak	be good friends v.
28	Colloquial	(biriyle) yakın ilişki içerisinde olmak	be in with (someone) v.
29	Colloquial	(güç sahibi biriyle) yakın olmak	be in with (someone) v.
30	Colloquial	daha cana yakın olmak	nicen up v.
Idioms
31	Idioms	ölüme yakın olmak	have one foot in the grave v.
32	Idioms	çok yakın olmak	near one's heart v.
33	Idioms	ölümü yakın olmak	be on one's last legs v.
34	Idioms	biriyle çok yakın ilişkiler içinde olmak	live in someone's pocket v.
35	Idioms	rahatsız edecek kadar yakın olmak	be too close for comfort v.
36	Idioms	kötü bir sonuca yakın olmak	teeter on the edge of v.
37	Idioms	kötü bir sonuca yakın olmak	teeter on the brink of v.
38	Idioms	bir adım daha yakın olmak	have a head start on v.
39	Idioms	yaptıkların ve söylediklerin hakkında samimi yorumlarda bulunacak kişilere yakın olmak	play to the cheap seats v.
40	Idioms	yakın iletişimde olmak	touch elbows v.
41	Idioms	(birini) yakın takipte olmak	sit on (one's) tail v.
42	Idioms	cana yakın olmak	be a (good) sport v.
43	Idioms	imkansıza yakın olmak	be near to impossible v.
44	Idioms	(bir şeyin) çizgisinde/çizgisine yakın olmak	be on the lines of (something) v.
45	Idioms	(bir şeye) yakın/benzer olmak	be on the lines of (something) v.
46	Idioms	(bir şey) tarzında/tarzına yakın olmak	be on the lines of (something) v.
47	Idioms	(bir şeye) yakın olmak	be along the lines of (something) v.
48	Idioms	birine çok yakın olmak	be near to somebody's heart v.
49	Idioms	birine çok yakın olmak	be dear to somebody's heart v.
50	Idioms	birbirine çok yakın iki şey olmak	be different sides of the same coin v.
51	Idioms	birine çok yakın olmak	be close to somebody's heart v.
52	Idioms	(birine) çok yakın olmak	be close to (one's) heart v.
53	Idioms	biriyle/bir şeyle yakın ilişkide olmak (uygunsuz şekilde)	be in bed with somebody/something v.
54	Idioms	farklı gibi görünen ama aslında birbirine çok yakın iki şey olmak	be two sides of the same coin v.
55	Idioms	biriyle çok yakın ilişkiler içinde olmak	live in (one's) pocket v.
56	Idioms	kötü bir sonuca yakın olmak	teeter on the brink v.
57	Idioms	(bir şey) yapmaya çok yakın olmak	teeter on the edge of (something) v.
58	Idioms	(bir şey) yapmaya çok yakın olmak	teeter on the brink of (something) v.
Sport
59	Sport	oyununa engel olmak için rakibe yakın durmak	man-mark [uk] v.