Turco | Inglés | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | yasaklar | prohibitions n. | ||
This proposal provides too few solutions and too many prohibitions. Bu öneri çok az çözüm ve çok fazla yasak getirmektedir. More Sentences |
Turco | Inglés | |
---|---|---|
General | ||
General | yasaklar listesi | writ of prohibition n. |
Phrases | ||
Phrases | yasaklar çiğnenmek içindir | rules are made to be broken expr. |
Idioms | ||
Idioms | ergenlere getirilen yasaklar | swaddling clothes n. |
Speaking | ||
Speaking | yasaklar kaldırıldı | the bans were lifted expr. |
Speaking | yasaklar kaldırılmış | the bans were lifted expr. |
Law | ||
Law | yasaklar ve sınırlamalar | prohibition and restrictions n. |
Law | (13. ve 15. yüzyıllarda) toplum refahını tehdit eden lüks tüketime koyulan yasaklar | sumptuary law n. |