a-life - Turc Anglais Dictionnaire

a-life

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "a-life" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 1 résultat(s)

Anglais Turc
General
a-life n. yapay yaşam

Sens de "a-life" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 90 résultat(s)

Anglais Turc
General
lead a life v. yaşam sürdürmek
Being able to lead a life free from poverty and social exclusion is a fundamental human right.
Yoksulluktan ve sosyal dışlanmadan uzak bir yaşam sürdürebilmek temel bir insan hakkıdır.

More Sentences
Colloquial
get a life expr. kendi işine bak
Get a life!
Kendi işine bak!

More Sentences
General
a life and death situation n. can pazarı
a life changing experience n. (hayatta) yeni bir çığır açan deneyim
a life changing experience n. hayatı değiştiren deneyim
a life full of happiness n. mutluluk dolu bir hayat
a life with ups and downs n. inişli çıkışlı hayat
a life of dedication n. adanmış bir hayat
lead a life v. yaşam sürmek
lead a life of luxury v. lüks içinde yaşamak
lead a life of pleasure v. keyif sürmek
lead a life of pleasure v. zevk ve sefa sürmek
lead a life of a privation v. mahrumiyet içinde yaşamak
live a life of luxury v. varlık içinde yaşamak
get a life v. huzur vermek
live a life of great misery v. sürüm sürüm sürünmek
live a life of luxury v. lüks içinde yaşamak
dodge a life v. hayati tehlike atlatmak
evade a life v. hayati tehlike atlatmak
avert a life-threatening danger v. hayati tehlike atlatmak
teach a life lesson v. hayat dersi vermek
overcome a life-threatening situation v. hayati tehlike atlatmak
kick a life-threatening situation v. hayati tehlike atlatmak
live a life v. yaşam sürdürmek
serve a life sentence v. müebbet hapis yatmak
lead a life of virtue v. erdemli bir hayat yaşamak
Phrases
a life of leisure n. ekmek elden su gölden yaşam
Colloquial
a life of riley n. bolluk içinde hayat
a life of riley n. rahat ve sıkıntısız hayat
get a life v. hayatta işe yarar bir şeyler yapmak
get a life v. hayatta üretken olmak
get a life v. kendi hayatını kurmak
get a life v. hayatını yoluna sokmak/koymak
get a life v. hayatta sorumluluk almaya başlamak
get a life v. kendi ayakları üstünde durmaya başlamak
get a life v. hayattan keyif almak
get a life v. sosyalleşmek
get a life v. kendini tatmin edecek şeyler yapmak
get a life expr. işine bak
get a life expr. rahat ver
get a life expr. rahat bırak
what a life expr. ne hayat ama
what a life expr. ne yorucu/zor/sıkıcı hayat ama
Idioms
a life of its own n. kontrol edilemeyecek noktaya gelen durum
(have) a life of its own n. bir şeyin kendi kendine harekete geçmesi
a life of its own n. kontrolden çıkan durum
a life changer n. bir insanın hayatını değiştiren önemli deneyim
teach someone a life lesson v. birisine hayat dersi vermek
claim a life v. can almak
teach a life lesson v. hayat dersi vermek
take on a life of its own (no longer be controlled by anyone) v. (artık) kontrol edilemeyecek düzeye/duruma gelmek
claim a life v. can almak
claim a life v. birinin canını almak
claim a life v. canına mal olmak
lead a life of (something) v. (bir şey) içinde yaşamak
lead a life of (something) v. (bir şekilde) yaşamak
live a life of v. (bir şey) içinde yaşamak
live a life of v. (bir şekilde) bir hayat yaşamak
live a life of (something) v. (bir şey) içinde yaşamak
live a life of (something) v. (bir şekilde) bir hayat yaşamak
live a life of reilly v. bey gibi yaşamak
live a life of reilly v. lüks içinde yaşamak
live a life of reilly v. bir eli yağda bir eli balda yaşamak
live a life of reilly v. bolluk içinde yaşamak
live a life of reilly v. rahat ve sıkıntısız bir hayat sürmek
live a life of riley v. bey gibi yaşamak
live a life of riley v. lüks içinde yaşamak
live a life of riley v. bir eli yağda bir eli balda yaşamak
live a life of riley v. bolluk içinde yaşamak
live a life of riley v. rahat ve sıkıntısız bir hayat sürmek
make a life for (oneself) v. (kendine) bir hayat kurmak
make a life for (oneself) v. kendi hayatını kurmak
make a life for (oneself) v. (kendine) bir kariyer ve yaşam tarzı oluşturmak
make a life for (oneself) v. (kendi) hayatını kazanmak
living a life of ease expr. ekmek elden su gölden
Speaking
get a life expr. beni rahatsız etme
I have a life here expr. benim burada bir hayatım var
I had a life expr. bir hayatım vardı
get a life expr. düş yakamdan
get a life expr. defol git
get a life expr. işin gücün yok mu
get a life expr. işin gücün yok mu senin
I've got to make a life of my own expr. kendi ayaklarımın üzerinde durmam lazım
get a life expr. yok mu başka işin
Law
serving a life sentence n. ömür boyu hapis cezası çeken
serving a life sentence adj. ömür boyu hapis cezasına çarptırılmış
Medical
a life-threatening clinical condition n. hayatı tehdit eden klinik bir komplikasyon/durum
a life-long disease with recurrences n. nükslerle seyreden ömür boyu süren bir hastalık
a life threatening clinical entity n. yaşamı tehdit eden bir tablo
continue for a life time v. ömür boyu sürmek