|
- The civilised world, all civilised people, all people aware of their own dignity, are against war.
- Uygar dünya, tüm uygar insanlar, kendi haysiyetlerinin farkında olan tüm insanlar savaşa karşıdır.
- On the global stage disabled people are the least recognised and most disempowered of all people.
- Küresel sahnede engelliler, tüm insanlar arasında en az tanınan ve en güçsüz olanlardır.
- We will make them a festival in which all people around the world will take part for peace and unity.
- Bu maçları dünyanın dört bir yanındaki tüm insanların barış ve birlik için katılacağı bir festival haline getireceğiz.
- I wish all people had loved peace.
- Keşke tüm insanlar barışı sevseydi.
- All people shall have the right to maintain the minimum standards of wholesome and cultured living.
- Tüm insanlar, sağlıklı ve kültürlü bir yaşamın asgari standartlarını koruma hakkına sahiptir.
- No matter if black, brown, yellow or normal, all people should have the same rights.
- Siyah, kahverengi, sarı ya da normal fark etmez, tüm insanlar aynı haklara sahip olmalı.
- All people can become friends, even if their languages and customs are different.
- Dilleri ve gelenekleri farklı olsa bile tüm insanlar arkadaş olabilir.
- I speak for all people.
- Tüm insanlar adına konuşuyorum.
- All people breathe air.
- Tüm insanlar hava solur.
- Full religious freedom is assured to all people.
- Tüm insanlar için tam din özgürlüğü sağlanmıştır.
- All people are not gentle.
- Tüm insanlar nazik değildir.
- According to the CRC, all people under 18 are considered to be children.
- ÇHS'ye göre, 18 yaşından küçük tüm insanlar çocuk olarak kabul edilir.
- Full religious freedom is assured to all people.
- Tüm insanlar için tam dini özgürlük güvence altına alınmıştır.
- All people are equal.
- Tüm insanlar eşittir.
- Quakers believe that all people are equal.
- Quakerlar tüm insanların eşit olduğuna inanır.
Show More (12)
|