ambassador - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
ambassador büyükelçi n.
  • The ambassador was assassinated by a terrorist organization.
  • Büyükelçi bir terör örgütü tarafından öldürüldü.
  • We are opposed to Parliament's having its own ambassador for human rights.
  • Parlamentonun kendi insan hakları büyükelçisine sahip olmasına karşıyız.
  • I know our ambassadors in New York are negotiating tirelessly and resolutely but not inflexibly.
  • New York'taki büyükelçilerimizin yorulmadan ve kararlılıkla müzakere ettiklerini biliyorum, ancak esnek değiller.
Show More (43)
ambassador elçi n.
  • She is the ambassador for sportsmanship in the Olympics.
  • Olimpiyatlarda sportmenlik elçisi olarak görev yapmaktadır.
  • The EBRD is not, as some might believe, the ambassador of ultra-liberalism.
  • EBRD, bazılarının sandığı gibi ultra-liberalizmin elçisi değildir.
  • I, too, am part of that tradition; we have always seen ourselves as Bohemia's ambassadors here.
  • Ben de bu geleneğin bir parçasıyım; kendimizi her zaman Bohemya'nın buradaki elçileri olarak gördük.
Show More (8)
ambassador temsilci n.
  • He was ambassador to the United Nations.
  • O, Birleşmiş Milletler temsilcisiydi.
Show More (-2)
ambassador büyük elçi n.
  • He was appointed ambassador to Britain.
  • İngiltere'ye büyük elçi olarak atandı.
Show More (-2)