|
- Against this backdrop, to level criticism at the United States and its attitude smacks of arrogance.
- Bu çerçevede, ABD'yi ve tutumunu eleştirmek kibir kokmaktadır.
- One has only to read about the latest victim of the arrogance of power.
- İktidar kibrinin son kurbanı hakkında bir şeyler okumak yeterli.
- Only a clear 'no' or 'never' will do in the face of so much blind European arrogance.
- Bu kadar kör Avrupa kibri karşısında sadece net bir 'hayır' ya da 'asla' demek yeterli olacaktır.
- Only a clear 'no' or 'never' will do in the face of so much blind European arrogance.
- Bu kadar kör Avrupa kibri karşısında sadece net bir "hayır" ya da "asla" demek yeterli olacaktır.
- Tom's arrogance led to his own undoing.
- Tom'un kibri kendi felaketine yol açtı.
- I lost my temper with him because of his arrogance.
- Kibirinden dolayı ona çok kızdım.
- Arrogance leads to a person's downfall.
- Kibir bir kişinin çöküşüne yol açar.
- I get mad at his arrogance.
- Onun kibrine kızdım.
- His arrogance infuriates me.
- Onun kibri beni çileden çıkarıyor.
- Tom doesn't understand the difference between confidence and arrogance.
- Tom güven ve kibir arasındaki farkı anlamıyor.
- With these stupid attitudes, Maria only proves her own arrogance.
- Maria bu aptalca tavırlarıyla sadece kendi kibrini kanıtlıyor.
- Her arrogance infuriates me.
- Onun kibri beni çileden çıkarıyor.
- His arrogance led to his downfall.
- Kibri çöküşüne neden oldu.
- If I had to sum up your attitude in one word, it would be arrogance.
- Eğer tavrını tek kelimeyle özetlemem gerekseydi, bu kibir olurdu.
- His arrogance is no longer tolerable.
- Onun kibri artık katlanılır değil.
- Tom's arrogance led to his own undoing.
- Tom'un kibri kendi sonunu getirdi.
- I can't stand Tom's arrogance any longer.
- Tom'un kibrine daha fazla dayanamıyorum.
- Wealth breeds arrogance.
- Zenginlik kibri doğurur.
- His arrogance is no longer tolerable.
- Kibrine artık tahammül edilemiyor.
- Arrogance leads to a person's downfall.
- Kibir insanın çöküşüne neden olur.
- I lost my temper with him because of his arrogance.
- Kibri yüzünden ona sinirlendim.
- I can't stand his arrogance.
- Kibrine katlanamıyorum.
- Wealth breeds arrogance.
- Servet kibir doğurur.
- I can't stand Tom's arrogance any longer.
- Tom'un kibirine artık dayanamıyorum.
- Your arrogance infuriates me.
- Senin kibrin beni çileden çıkarıyor.
- I can't stand his arrogance.
- Kibrine dayanamıyorum.
- There's often a fine line between confidence and arrogance.
- Özgüven ve kibir arasında genellikle ince bir çizgi vardır.
- With these stupid attitudes, Maria doesn't do more than proving her own arrogance.
- Maria bu aptalca tavırlarıyla kendi kibrini kanıtlamaktan başka bir şey yapmıyor.
- I can't deal with his arrogance.
- Onun kibriyle başa çıkamam.
- I can't put up with his arrogance.
- Kibrine tahammül edemiyorum.
- There's often a fine line between confidence and arrogance.
- Güven ve kibir arasında çoğu kez ince bir çizgi vardır.
Show More (28)
|