|
- She didn't attend the meeting for fear of meeting her ex-husband.
- Eski kocasıyla karşılaşmaktan korktuğu için toplantıya katılmadı.
- Our captain got sick, so I attended the meeting in his place.
- Kaptanımız hastalandı, ben de onun yerine toplantıya katıldım.
- I would attend the meeting but I'm afraid it's impossible.
- Toplantıya katılmak isterdim ama korkarım bu imkansız.
- Either Tom or I will attend the meeting.
- Ya Tom ya da ben toplantıya katılacağız.
- Tom doesn't need to attend the meeting.
- Tom'un toplantıya katılmasına gerek yok.
- Are you going to attend the meeting?
- Toplantıya katılacak mısın?
- Tom doesn't think there is any need for Mary to attend the meeting.
- Tom, Mary'nin toplantıya katılmasına gerek olduğunu düşünmüyor.
- Do you think Tom will be able to attend the meeting?
- Sence Tom toplantıya katılabilecek mi?
- Peter doesn't need to attend the meeting.
- Peter'ın toplantıya katılmasına gerek yoktur.
- I'd like you to attend the meeting tomorrow.
- Yarınki toplantıya katılmanı isterim.
- He didn't attend the meeting.
- O, toplantıya katılmadı.
- I attended the meeting though my father told me not to.
- Babam katılmamamı söylemesine rağmen toplantıya katıldım.
- My mother's illness prevented me from attending the meeting.
- Annemin hastalığı toplantıya katılmamı engelledi.
- I'm going to attend the meeting.
- Ben toplantıya katılacağım.
- It is necessary that Nancy attend the meeting.
- Nancy'nin toplantıya katılması zorunludur.
- Ask him if he will attend the meeting.
- Ona toplantıya katılıp katılmayacağını sorun.
- Do you think Tom will be able to attend the meeting?
- Sizce Tom toplantıya katılabilecek mi?
- He got up early in order to attend the meeting.
- Toplantıya katılmak için erkenden kalktı.
- I would attend the meeting but I'm afraid it's impossible.
- Toplantıya katılmak istiyorum ama korkarım olanaksız.
- Tom doesn't need to attend the meeting.
- Tom'un toplantıya katılması gerekmez.
- It is necessary that Nancy attend the meeting.
- Nancy'nin toplantıya katılması gerekiyor.
- It's unlikely that Tom will attend the meeting.
- Tom'un toplantıya katılması pek olası değil.
- He attended the meeting in place of his boss.
- Patronunun yerine toplantıya katıldı.
- Either you or I must attend the meeting.
- Ya sen ya da ben toplantıya katılmalıyız.
- We can't even be certain Tom will attend the meeting.
- Tom'un toplantıya katılacağından bile emin olamayız.
- Tom is going to attend the meeting in my place.
- Tom benim yerime toplantıya katılacak.
- No less than 100 people attended the meeting.
- Toplantıya katılanlar, 100 kişiden aşağı değildi.
- I am willing to attend the meeting.
- Toplantıya katılmaya istekliyim.
- I attended the meeting though my father told me not to.
- Babam bana katılmamamı söylemesine rağmen toplantıya katıldım.
- Do you think you'll be able to attend the meeting?
- Sence toplantıya katılabilecek misin?
- I didn't attend the meeting, and he didn't either.
- Ben toplantıya katılmadım, o da katılmadı.
- I had intended to attend the meeting.
- Toplantıya katılmaya niyetliydim.
- Tom might be able to attend the meeting.
- Tom toplantıya katılabilir.
- Tom can't attend the meeting.
- Tom toplantıya katılamaz.
- Illness kept me from attending the meeting.
- Hastalık, beni toplantıya katılmaktan alıkoydu.
- I informed Tom that I wouldn't be attending the meeting.
- Toplantıya katılamayacağım konusunda Tom'u bilgilendirdim.
- I'm going to attend the meeting.
- Toplantıya katılacağım.
- She explained that she couldn't attend the meeting.
- Toplantıya katılamayacağını açıkladı.
- Tom isn't the only one who didn't attend the meeting.
- Toplantıya katılmayan tek kişi Tom değil.
- What puzzled us was that he said he would not attend the meeting.
- Bizi şaşırtan şey, toplantıya katılmayacağını söylemesiydi.
- He will certainly attend the meeting.
- Kesinlikle toplantıya katılacak.
- He attended the meeting in my place.
- Benim yerime toplantıya katıldı.
- Tom didn't feel like explaining why he wouldn't attend the meeting.
- Tom neden toplantıya katılmadığını açıklamak istemedi.
- Either Tom or I will attend the meeting.
- Ya Tom ya da ben toplantıya katılacağım.
- She will attend the meeting instead of me.
- O, benim yerime toplantıya katılacak.
- It's possible Tom won't attend the meeting today.
- Tom'un bugünkü toplantıya katılmama ihtimali var.
- We had better not attend the meeting.
- Toplantıya katılmasak daha iyi olur.
- We had better not attend the meeting.
- Toplantıya katılmasak iyi olur.
- Ask him if he will attend the meeting.
- Toplantıya katılıp katılmayacağını ona sor.
- Ask Tom to attend the meeting.
- Tom'un toplantıya katılmasını iste.
- Does Tom think he'll be able to attend the meeting?
- Tom toplantıya katılabileceğini düşünüyor mu?
- Aren't you going to attend the meeting today?
- Bugün toplantıya katılmayacak mısın?
- The reason I could not attend the meeting was that I had a severe headache.
- Toplantıya katılamamamın nedeni şiddetli bir baş ağrımın olmasıydı.
- We might not need to attend the meeting on Monday.
- Pazartesi günkü toplantıya katılmamız gerekmeyebilir.
- They insisted on my attending the meeting.
- Toplantıya katılmam için ısrar ettiler.
- She didn't attend the meeting for fear of meeting her ex-husband.
- O eski kocasıyla karşılaşma korkusu yüzünden toplantıya katılmadı.
- You should have attended the meeting.
- Toplantıya katılmalıydın.
- She tried to persuade him to attend the meeting.
- Toplantıya katılması için onu ikna etmeye çalıştı.
- Illness prevented him from attending the meeting.
- Hastalık, onun toplantıya katılmasına mâni oldu.
- She decided not to attend the meeting.
- Toplantıya katılmamaya karar verdi.
- Does Tom still think he'll be able to attend the meeting?
- Tom hala toplantıya katılabileceğini düşünüyor mu?
- That's the reason why I couldn't attend the meeting.
- Toplantıya katılamamamın nedeni oydu.
- He attended the meeting as the company representative.
- O, şirket temsilcisi olarak toplantıya katıldı.
- Tom attended the meeting.
- Tom toplantıya katıldı.
- Tom couldn't attend the meeting because of a previous engagement.
- Tom toplantıya katılamadı çünkü önceden verilmiş bir sözü vardı.
- I am willing to attend the meeting.
- Toplantıya katılmak istiyorum.
- I could not attend the meeting.
- Toplantıya katılamadım.
- She telephoned him that she couldn't attend the meeting.
- Toplantıya katılamayacağını telefonla bildirdi.
- I have to attend the meeting.
- Toplantıya katılmak zorundayım.
- Tom will attend the meeting in my place.
- Tom benim yerime toplantıya katılacak.
- Not all the students attended the meeting.
- Bütün öğrenciler toplantıya katılmadı.
- Bob will certainly attend the meeting.
- Bob kesinlikle toplantıya katılacak.
- Are you going to attend the meeting tonight?
- Bu geceki toplantıya katılacak mısın?
- It is necessary that you attend the meeting.
- Toplantıya katılmanız gerekiyor.
- Kate didn't attend the meeting.
- Kate toplantıya katılmadı.
- She attended the meeting.
- Toplantıya katıldı.
- I'll attend the meeting if I possibly can.
- Yapabilirsem toplantıya katılacağım.
- He didn't attend the meeting.
- Toplantıya katılmadı.
- One of us will attend the meeting.
- Bizden biri toplantıya katılacak.
- Ask Tom if he'll attend the meeting.
- Tom'a toplantıya katılıp katılmayacağını sor.
- Peter doesn't need to attend the meeting.
- Peter'ın toplantıya katılmasına gerek yok.
- I took it for granted that you would attend the meeting.
- Toplantıya katılacağınıza kesin gözüyle bakmıştım.
- Many high-level officials attended the meeting.
- Birçok üst düzey yetkili toplantıya katıldı.
- I'll attend the meeting.
- Toplantıya katılacağım.
- You are not entitled to attend the meeting.
- Toplantıya katılmak için yetkili değilsiniz.
- No less than 100 people attended the meeting.
- En azından 100 kişi toplantıya katıldı.
- He attended the meeting in spite of illness.
- O, hastalığına rağmen toplantıya katıldı.
- One of us will attend the meeting.
- Birimiz toplantıya katılacak.
- I had intended to attend the meeting.
- Toplantıya katılmaya niyet etmiştim.
- He made his son attend the meeting in his place.
- Oğlunun kendi yerine toplantıya katılmasını sağladı.
- Tom couldn't attend the meeting.
- Tom toplantıya katılamadı.
- I'll attend the meeting if I possibly can.
- Mümkünse toplantıya katılacağım.
- You are not entitled to attend the meeting.
- Toplantıya katılma hakkınız yok.
- Illness prevented him from attending the meeting.
- Hastalık onun toplantıya katılmasını engelledi.
- I got up early in order to attend the meeting.
- Toplantıya katılmak için erken kalktım.
- He did not attend the meeting for that reason.
- O nedenle toplantıya katılmadı.
- Tom told us all why he couldn't attend the meeting.
- Tom hepimize neden toplantıya katılamadığını söyledi.
- I attended the meeting on her behalf.
- Onun adına toplantıya katıldım.
- Tom decided not to attend the meeting.
- Tom toplantıya katılmamaya karar verdi.
- Are you suggesting that I not attend the meeting?
- Toplantıya katılmamamı mı öneriyorsun?
Show More (97)
|
