1 |
badge |
rozet |
n. |
|
- Every student was handed in a badge of school on the first day.
- Her öğrenciye ilk gün okul rozeti teslim edildi.
- Police officers should show their badges before asking for any ID.
- Polis memurları herhangi bir kimlik sormadan önce rozetlerini göstermelidir.
- An engine that has never misfired and never stopped, and I believe that you can wear that badge with pride.
- Hiç teklememiş ve hiç durmamış bir motor ve bu rozeti gururla taşıyabileceğinize inanıyorum.
- Can I see your badge?
- Rozetinizi görebilir miyim?
- Can I see your badge?
- Rozetinize bakabilir miyim?
- I don't have a badge.
- Bir rozetim yok.
- I have a badge.
- Bir rozetim var.
- Where is your badge?
- Rozetin nerede?
- The policeman showed Tom his badge.
- Polis, Tom'a rozetini gösterdi.
- The policeman showed Tom his badge.
- Polis Tom'a rozetini gösterdi.
- I sewed a badge onto my daughter's bag for her.
- Kızımın çantasına onun için bir rozet diktim.
- The police officer flashed his badge.
- Polis memuru rozetini gösterdi.
- Dan didn't even give the badge back.
- Dan rozeti geri vermedi bile.
- Show me your badge.
- Bana rozetini göster.
- It's a badge of honor.
- Bu bir onur rozeti.
- Mary earned many badges as a girl scout.
- Mary izci bir kız olarak birçok rozet kazandı.
Show More (13)
|
2 |
badge |
etiket |
n. |
|
- You can use badges on your website to provide links.
- Bağlantı adresleri eklemek için web sitenizde etiketler kullanabilirsiniz.
Show More (-2)
|
3 |
badge |
nişan |
n. |
|
- He was given an athletics badge after he won the competition.
- Yarışmayı kazandıktan sonra kendisine bir atletizm nişanı verildi.
Show More (-2)
|
4 |
badge |
rozet takmak |
v. |
|
- Mr PresidLike others, I wear a badge which symbolises trade with justice.
- Sayın Herkes gibi olan Başkan, ben de adaletle ticareti simgeleyen bir rozet takıyorum.
Show More (-2)
|