1 |
baffle |
şaşırtmak |
v. |
|
- It is a course of events that baffles me.
- Bu beni şaşırtan bir gidişat.
- That the Council should behave in this way leaves me baffled.
- Konseyin bu şekilde davranması beni şaşırtıyor.
- That the Council should behave in this way leaves me baffled.
- Konsey'in bu şekilde davranması beni şaşırtıyor.
- His memory baffles me.
- Onun belleği beni şaşırtıyor.
- That just baffles me.
- Bu beni şaşırtıyor.
- This problem baffles me.
- Bu sorun beni şaşırtıyor.
- That just baffles me.
- O sadece beni şaşırtıyor.
- His memory baffles me.
- Hafızası beni şaşırtıyor.
- Tom's disappearance completely baffled the police.
- Tom'un ortadan kaybolması polisi tamamen şaşırttı.
- Tom was a bit baffled by Mary's request.
- Mary'nin isteği Tom'u biraz şaşırttı.
Show More (7)
|
2 |
baffle |
şaşkına çevirmek |
v. |
|
- I was baffled by the question.
- Bu soru beni şaşkına çevirdi.
- This problem baffles me.
- Bu sorun beni şaşkına çevirdi.
Show More (-1)
|
3 |
baffle |
sürgü |
n. |
|
- The airflow was changed with a baffle.
- Hava akışı bir sürgü kullanılarak değiştirilmiştir.
Show More (-2)
|