1 |
band |
grup |
n. |
|
- Band of skilled soldiers on a mission to capture a French traitor.
- Bir Fransız haini yakalama görevindeki yetenekli askerlerden oluşan bir grup.
- Rob can tick off many bands I've never heard of.
- Rob adını hiç duymadığım birçok grubu sayabilir.
- It's like a band playing their most popular song.
- En popüler şarkılarını çalan bir grup gibi.
- Band of skilled soldiers on a mission to capture a French traitor.
- Bir grup yetenekli asker, bir Fransız haini yakalama görevindeler.
- The band is coming out with a new record next week.
- Grup gelecek hafta yeni bir albüm çıkaracak.
- It's like a band playing their most popular song.
- Bir grubun en popüler şarkılarını çalması gibi.
- Some people consider Led Zeppelin the greatest band ever.
- Bazı insanlar Led Zeppelin'i gelmiş geçmiş en iyi grup olarak görüyor.
- I really want to sing with your band.
- Ben gerçekten senin grubunla şarkı söylemek istiyorum.
- Tom used to sing that song with his band.
- Tom eskiden grubuyla bu şarkıyı söylerdi.
- See you at band practice.
- Grup çalışmasında görüşürüz.
- Tom became the band's manager.
- Tom grubun menajeri oldu.
- The band is now doing a sound check.
- Grup şimdi ses kontrolü yapıyor.
- This is the best band in the world.
- Bu, dünyadaki en iyi grup.
- Tom started his first band in 2013.
- Tom ilk grubunu 2013'te başlattı.
- The band that's playing tonight is from Boston.
- Bu gece çalan grup Bostonlu.
- This is the first time Tom has ever sung with our band.
- Tom ilk kez grubumuzla birlikte şarkı söylüyor.
- Mary plays in a band and she's the lead singer.
- Mary bir grupta çalıyor ve o bir solist.
- Sami has been playing guitar with his band for almost a year.
- Sami neredeyse bir yıldır grubuyla birlikte gitar çalıyor.
- That's my favorite band.
- Bu benim favori grubum.
- I play in a band.
- Ben bir grupta çalıyorum.
- Tom hasn't sung with our band in a long time.
- Tom uzun süre grubumuzla şarkı söylemedi.
- Tom is the band's lead singer.
- Tom grubun solisti.
- Tom is the bassist in our band.
- Tom grubumuzun basçısı.
- What time will the band start playing?
- Grup ne zaman çalmaya başlayacak?
- Who plays the keyboards in your band?
- Senin grubunda kim org çalıyor?
- Candlemass is an influential Swedish doom metal band.
- Candlemass, İsveçli etkili bir doom metal grubu.
- I used to be a singer in a heavy metal band.
- Ben bir heavy metal grubunda bir şarkıcıydım.
- Who plays the keyboards in your band?
- Grubunuzda klavyeyi kim çalıyor?
- Tom persuaded Mary to join our band.
- Tom Mary'yi grubumuza katılması için ikna etti.
- Tom let me sing with his band.
- Tom grubuyla şarkı söylememe izin verdi.
- Do you play in a band?
- Bir grupta mı çalıyorsun?
- Tom's band was really good tonight.
- Tom'un grubu bu gece gerçekten iyiydi.
- Tom plays the bass guitar in our band.
- Tom grubumuzda bas gitar çalıyor.
- Her favourite band is Warpaint.
- Onun en sevdiği grup Warpaint'tir.
- I've never sung with a band before.
- Daha önce hiç bir grupla şarkı söylememiştim.
- I've seen Tom play guitar with his band.
- Tom'u grubuyla gitar çalarken gördüm.
- Tom played clarinet in a Dixieland jazz band.
- Tom bir Dixieland caz grubunda klarnet çaldı.
- Tom plays guitar in a heavy metal band.
- Tom bir heavy metal grubunda gitar çalıyor.
- Tom won't let us sing with his band.
- Tom grubuyla şarkı söylememize izin vermiyor.
- Tom used to play bass in my band.
- Tom benim grubumda bas çalardı.
- Have you ever heard Tom play the guitar with Mary's band?
- Tom'u hiç Mary'nin grubunda gitar çalarken dinledin mi?
- The band are very excited about their upcoming tour.
- Grup yaklaşan turneleri için çok heyecanlı.
- I play guitar in an oldies band.
- Eski bir grupta gitar çalıyorum.
- The band is still together.
- Grup hâlâ bir arada.
- Tom performs with a jazz band several times a month.
- Tom ayda birkaç kez bir caz grubuyla sahne alıyor.
- I enjoyed listening to Tom's band.
- Tom'un grubunu dinlemek hoşuma gitti.
- Tom persuaded Mary to join our band.
- Tom Mary'yi grubumuza katılmaya ikna etti.
- The band is on hiatus.
- Grup ara verdi.
- Tom won't let us sing with his band.
- Tom, grubuyla şarkı söylememize izin vermeyecek.
- Tom is the band's lead singer.
- Tom, grubun ana şarkıcısıdır.
- Danzig is a heavy metal band.
- Danzig bir heavy metal grubudur.
- Sami has been playing guitar with his band for almost a year.
- Sami neredeyse bir yıldır grubuyla gitar çalıyor.
- The Spice Girls, one of whose members has just left the band, have decided to continue as a four piece band.
- Üyelerinden biri gruptan yeni ayrılan Spice Girls, dört kişilik bir grup olarak devam etme kararı aldı.
- The guitarist in Tom's band isn't too bad.
- Tom'un grubundaki gitarist o kadar da kötü değil.
- The band played Dixie.
- Grup, Dixie'yi çaldı.
- I would love to sing with your band.
- Grubunuzla şarkı söylemek istiyorum.
- I never quit the band.
- Grubu hiç bırakmadım.
- Tom left the band in October.
- Tom, grubu ekim ayında terk etti.
- Tom won't let Mary sing with his band.
- Tom, Mary'nin onun grubuyla şarkı söylemesine izin vermiyor.
- Sami quit his band.
- Sami grubunu terk etti.
- Tom is one of the singers in my band.
- Tom grubumdaki şarkıcılardan biri.
- Tom used to play bass in my band.
- Tom eskiden grubumda bas çalardı.
- Tom talked Mary into joining our band.
- Tom, Mary ile grubumuza katılması için konuştu.
- I used to play in a band with Tom.
- Tom ile bir grupta çalardım.
- I play in a band.
- Bir grupta çalıyorum.
- Tom wouldn't let us sing with his band.
- Tom grubuyla şarkı söylememize izin vermedi.
- How many bands will be playing tonight?
- Bu gece kaç grup çalacak?
- I'm in the band.
- Ben gruptayım.
- What an awful band!
- Ne berbat bir grup!
- I really didn't want to play in Tom's band.
- Gerçekten Tom'un grubunda çalmak istemiyordum.
- I never quit the band.
- Ben gruptan asla ayrılmadım.
- What's your favorite band?
- Senin en sevdiğin grup hangisidir?
- A few months later he left the rock band.
- Birkaç ay sonra o rock müzik grubunu terk etti.
- Our drummer is quitting the band.
- Bateristimiz grubu terk ediyor.
- Cannibal Corpse is an American death metal band.
- Cannibal Corpse Amerikalı bir death metal grubu.
- Tom is one of the singers in my band.
- Tom grubumdaki şarkıcılarından biridir.
- Tom joined Mary's band as a drummer.
- Tom, Mary'nin grubuna davulcu olarak katıldı.
- Tom hasn't sung with our band in a long time.
- Tom uzun zamandır grubumuzla şarkı söylemiyor.
- I play guitar with a band every Saturday night.
- Her cumartesi gecesi bir grupla gitar çalarım.
- Tom is a high school history teacher and a part-time harmonica player in a blues band.
- Tom lisede tarih öğretmeni ve bir blues grubunda yarı zamanlı mızıka çalıyor.
- I would love to sing with your band.
- Grubunuzla şarkı söylemeyi çok isterim.
- I heard Tom playing drums with his band yesterday.
- Tom'un dün grubuyla davul çaldığını duydum.
- All I want to do is to play guitar with Tom's band.
- Tek istediğim Tom'un grubunda gitar çalmak.
- This is the first time Tom has ever sung with our band.
- Tom ilk kez grubumuzla birlikte şarkı söyledi.
- Tom became the band's manager.
- Tom grubun yöneticisi oldu.
- Sami unexpectedly quit his band.
- Sami beklenmedik bir şekilde grubundan ayrıldı.
Show More (83)
|
2 |
band |
bando |
n. |
|
- I played trumpet in our high school band.
- Lise bandomuzda trompet çaldım.
- The band played several marches.
- Bando çeşitli marşlar çaldı.
- Tom plays clarinet in the school band.
- Tom okul bandosunda klarnet çalıyor.
- The band paraded the streets.
- Bando caddelerde geçit töreni yaptı.
- Tom plays in the school band.
- Tom okul bandosunda çalıyor.
- Tom joined the high school band.
- Tom lise bandosuna katıldı.
Show More (3)
|
3 |
band |
bant |
n. |
|
- It also means clearer demands for a harmonised five to ten per cent VAT band.
- Bu aynı zamanda uyumlaştırılmış %5 ila %10 KDV bandına yönelik daha net talepler anlamına gelmektedir.
- Firstly, the creation of an indexed fluctuation band for excise duties applicable to commercial diesel.
- İlk olarak, ticari dizele uygulanan özel tüketim vergileri için endeksli bir dalgalanma bandı oluşturulmuştur.
- The second issue concerns the distance bands.
- İkinci konu mesafe bantlarıyla ilgilidir.
- My boyfriend wears a wrist band.
- Erkek arkadaşım bir bilek bandı takıyor.
Show More (1)
|
4 |
band |
müzik grubu |
n. |
|
- It's like a band playing their most popular song.
- Bir müzik grubunun en ünlü şarkısını çalması gibi.
- I'd like to be in a band.
- Bir müzik grubunda olmak isterdim.
- Does this club have a live band, or is there a DJ?
- Bu kulüpte canlı müzik grubu var mı, yoksa DJ mi var?
Show More (0)
|
5 |
band |
orkestra |
n. |
|
- Is there a live band or a DJ in this club?
- Bu kulüpte canlı bir orkestra ya da bir DJ var mı?
Show More (-2)
|