The sample sentences have been compiled from various sources and although they have been proofread, there may be some omissions. The sentences do not necessarily reflect the ideology and opinions of Tureng.com. Please let us know about sentences with political, social and sensitive content that offend you.
|
Anglais |
Turc |
|
| 1 |
be in trouble |
başı belada olmak |
v. |
|
- Tom told Mary that John was in trouble.
- Tom Mary'ye John'un başının belada olduğunu söyledi.
- Tom told Mary that John was in trouble.
- Tom, Mary'ye John'un başının belada olduğunu söyledi.
- Tom took one look at the teacher's face and he knew he was in trouble.
- Tom öğretmenin yüzüne bir kez baktı ve başının belada olduğunu anladı.
- We heard Tom was in trouble.
- Tom'un başının belada olduğunu duyduk.
- Tom discovered that Mary was in trouble and went to help her.
- Tom Mary'nin başının belada olduğunu anladı ve ona yardım etmek için gitti.
- There's a chance Tom is in trouble.
- Tom'un başının belada olma ihtimali var.
- I wonder whether Tom is in trouble.
- Tom'un başının belada olup olmadığını merak ediyorum.
- What makes you think Tom is in trouble?
- Tom'un başının belada olduğunu sana düşündüren ne?
- I knew we were in trouble then.
- O zaman başımızın belada olduğunu biliyordum.
- I could see you were in trouble.
- Başının belada olduğunu görebiliyordum.
- Her stern look told the boys that they were in trouble.
- Onun sert görünüşü çocuklara başlarının belada olduğunu söylüyordu.
- Do you think Tom is in trouble?
- Tom'un başının belada olduğunu düşünüyor musun?
- Her stern look told the boys that they were in trouble.
- Sert bakışları çocuklara başlarının belada olduğunu söylüyordu.
- They knew they were in trouble.
- Başlarının belada olduğunu biliyorlardı.
- Fadil knew he was in trouble with Layla.
- Fadıl, Leyla ile başının belada olduğunu biliyordu.
- She stood by him whenever he was in trouble.
- Ne zaman başı belada olsa onun yanında oldu.
- I knew I was in trouble.
- Başımın belada olduğunu biliyordum.
- Everybody knew Tom was in trouble.
- Herkes Tom'un başının belada olduğunu biliyordu.
- I had a feeling that Tom was in trouble.
- Tom'un başının belada olduğunu hissediyordum.
- I thought Tom was in trouble.
- Tom'un başının belada olduğunu düşündüm.
- I told Tom he was in trouble.
- Tom'a başının belada olduğunu söyledim.
- Mary said Tom was in trouble.
- Mary, Tom'un başının belada olduğunu söyledi.
- Mary thought Tom was in trouble.
- Mary Tom'un başının belada olduğunu düşündü.
- Mary thought Tom was in trouble.
- Mary, Tom'un başının belada olduğunu düşünüyordu.
- Sami knew he was in trouble.
- Sami başının belada olduğunu biliyordu.
- She knew she was in trouble.
- Başının belada olduğunu biliyordu.
- Tom knew he was in trouble.
- Tom başının belada olduğunu biliyordu.
- I think that Tom and Mary are in trouble.
- Tom ve Mary'nin başının belada olduğunu düşünüyorum.
- Tom realized he was in trouble.
- Tom başının belada olduğunu fark etti.
Show More (26)
|
| 2 |
be in trouble |
başı dertte olmak |
v. |
|
- Tom asked me for help when he was in trouble.
- Tom başı dertte olduğunda benden yardım istedi.
- Tom helped Mary when she was in trouble.
- Tom Mary'ye başı dertte olduğunda yardım etti.
- She stood by him whenever he was in trouble.
- Ne zaman başı dertte olsa onun yanında oldu.
- I could tell at a glance that she was in trouble.
- Başının dertte olduğunu bir bakışta anlayabiliyordum.
- I thought Tom was in trouble.
- Tom'un başının dertte olduğunu düşündüm.
- Mary said Tom was in trouble.
- Mary Tom'un başının dertte olduğunu söyledi.
- Tom could tell right away that Mary was in trouble.
- Tom, Mary'nin başının dertte olduğunu hemen anladı.
- Even if he is in trouble, Mac is always optimistic.
- Başı dertte olsa bile Mac her zaman iyimserdir.
- Tom seems to be able to sense when someone is in trouble.
- Tom birinin başı dertte olduğunda bunu hissedebiliyor gibi görünüyor.
- What makes you think Tom is in trouble?
- Tom'un başının dertte olduğunu sana düşündüren ne?
- I knew we were in trouble then.
- O zaman başımızın dertte olduğunu biliyordum.
- If Tom were in trouble, Mary would know.
- Tom'un başı dertte olsaydı, Mary bilirdi.
- We all knew Tom was in trouble, but none of us did anything to help.
- Hepimiz Tom'un başının dertte olduğunu biliyorduk ama hiçbirimiz yardım etmek için bir şey yapmadık.
- Fadil knew he was in trouble with Layla.
- Fadıl, Leyla ile başının dertte olduğunu biliyordu.
- Tom discovered that Mary was in trouble and went to help her.
- Tom, Mary'nin başının dertte olduğunu fark etti ve ona yardım etmeye gitti.
Show More (12)
|
| 3 |
be in trouble |
başı sıkışmak |
v. |
|
- She stood by her husband whenever he was in trouble.
- Ne zaman başı sıkışsa kocasının yanında dururdu.
- Tom asked me for help when he was in trouble.
- Tom başı sıkıştığında benden yardım istedi.
- John used to stand by me whenever I was in trouble.
- Ne zaman başım sıkışsa John yanımda dururdu.
- He stands by me whenever I am in trouble.
- Ne zaman başım sıkışsa yanımda olur.
- My brother still stands by me whenever I am in trouble.
- Ne zaman başım sıkışsa kardeşim hâlâ yanımda.
- Tom stands by me whenever I am in trouble.
- Ne zaman başım sıkışsa, Tom yanımda olur.
Show More (3)
|
| 4 |
be in trouble |
sıkışmak |
v. |
|
- He stands by me whenever I am in trouble.
- Başım ne zaman sıkışsa yanımda olur.
Show More (-2)
|