1 |
blindfold |
gözlerini bağlamak |
v. |
|
- You forced them to strip naked and then you blindfolded them and tied their hands.
- Onları çırılçıplak soymaya zorladınız ve sonra gözlerini bağlayıp ellerini bağladınız.
- The kidnappers blindfolded us.
- Kaçıranlar gözlerimizi bağladı.
- The kidnappers blindfolded her.
- Kaçıranlar onun gözlerini bağladı.
- The kidnappers blindfolded her.
- Kaçıranlar onun gözlerini bağladılar.
- The kidnappers blindfolded Tom.
- Kaçıranlar Tom'un gözlerini bağladılar.
- Blindfold your partner.
- Eşinin gözünü bağla.
- She's so modest that she blindfolds herself when taking a bath.
- O kadar alçakgönüllü ki banyo yaparken gözlerini bağlıyor.
- The kidnappers blindfolded them.
- Kaçıranlar onların gözlerini bağladı.
- Where did you blindfold them?
- Nerede gözlerini bağladın?
- Blindfold your partner.
- Partnerinizin gözlerini bağlayın.
- The kidnappers blindfolded me.
- Kaçıranlar gözümü bağladı.
- The kidnappers blindfolded him.
- Kaçıranlar onun gözlerini bağladı.
Show More (9)
|
2 |
blindfold |
göz bağı |
n. |
|
- Tom took the blindfold off Mary.
- Tom, Mary'nin gözlerindeki bağı çıkardı.
- Tom took off the blindfold.
- Tom göz bağını çıkardı.
- OK, take your blindfold off.
- Tamam, göz bağını çıkar.
Show More (0)
|
3 |
blindfold |
gözleri bağlı |
adj. |
|
- He played the Liszt sonata blindfolded.
- O, Liszt sonatını gözleri bağlı çaldı.
- Tom was blindfolded.
- Tom'un gözleri bağlıydı.
- I was blindfolded.
- Gözleri bağlı durumdaydım.
Show More (0)
|