borders - Turc Anglais Dictionnaire

borders

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "borders" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 3 résultat(s)

Anglais Turc
Computer
borders n. kenarlıklar
borders n. kenarlıklar
Geography
borders n. iskoçya'da bir bölge

Sens de "borders" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 54 résultat(s)

Anglais Turc
Trade/Economic
national borders n. ulusal sınırlar
Moreover, just as aviation users cross borders, safety should not be tied down to national borders either.
Ayrıca, havacılık kullanıcıları nasıl sınırları aşıyorsa, güvenlik de ulusal sınırlara bağlı kalmamalıdır.

More Sentences
Politics
problem of borders n. sınırlar sorunu
I should also like to raise the problem of borders.
Sınırlar sorununu da gündeme getirmek isterim.

More Sentences
General
national borders n. ülke sınırları
the borders of empire n. imparatorluk sınırları
provincial borders n. il sınırları
remove the borders v. sınırları kaldırmak
open the borders v. sınırları açmak
Phrases
within the borders of expr. sınırları dahilinde
within the borders of expr. sınırlarında
within the borders of expr. 'ın sınırları içinde
Politics
european agency for the management of operational cooperation at the external borders n. avrupa dış sınırlarda operasyonel iş birliği yönetimi ajansı
territorial borders n. bölgesel hudutlar
external borders n. dış sınırları (ab dışındaki)
fixed territorial borders n. değişmez ülke sınırları
territorial borders n. kara sınırları
borders post n. sınır karakolu
adjustment of borders n. sınırların ayarlanması
adjustment of borders n. sınırların yeniden düzenlenmesi
closure of borders n. sınırların kapanması
the borders of the country n. ülke sınırları
within the borders of expr. hudutları içinde
Institutes
deputy directorate general for maritime affairs, aviation and borders n. denizcilik havacılık ve hudut genel müdür yardımcılığı
general directorate of health for borders and coasts n. hudut ve sahiller sağlık genel müdürlüğü
directorate general for bilateral political affairs and maritime-aviation, borders n. ikili siyasi işler ve denizcilik-havacılık-hudut genel müdürlüğü
directorate general of health services for borders and coasts of turkey n. türkiye hudut ve sahiller sağlık genel müdürlüğü
department of foreigners, borders and asylum n. yabancılar hudut iltica dairesi
Media
reporters without borders (rwb) n. sınır tanımayan gazeteciler
Computer
outside borders n. dış kenarlıklar
inside borders n. iç kenarlıklar
borders sidebar n. kenarlıklar kenar çubuğu
all except borders n. kenarlıklar dışında tümünü
borders quote n. kenarlıklar fiyat teklifi
borders and shading n. kenarlıklar ve gölgeleme
borders refund n. kenarlıklar iadesi
borders catalog n. kenarlıklar kataloğu
borders dialog n. kenarlıklar iletişim kutusu
borders invoice n. kenarlıklar faturası
boxes and borders n. kutular ve kenarlıklar
shared borders n. paylaşılan kenarlıklar
all borders n. tüm kenarlıklar
change borders expr. kenarlıkları değiştir
no borders expr. kenarlık yok
find borders and shading expr. kenarlıklar ve gölgeleme'yi bul
show borders expr. kenarlıkları göster
delete borders expr. kenarlıkları kaldır
no borders expr. kenarlıksız
draw borders expr. kenarlık çiz
Construction
autonomous planners without borders n. sınır tanımayan otonom plancılar
Medical
doctors without borders n. sınır tanımayan doktorlar
Biology
vectors without borders n. sınır tanımayan vektor sivrisinekler
Geography
borders region n. iskoçya'da eski bir yerel yönetim bölgesi
scottish borders n. iskoç sınırı
scottish borders n. güney iskoçya'da ingiltere sınırına uzanan idari bölge
Military
seal the borders v. sınırları kapatmak