|
- There is breathtaking ambition involved here.
- Burada nefes kesici bir hırs söz konusu.
- Breathtaking in its heights - earth's joy.
- Yükseklikleri nefes kesicidir; işte dünyevi mutluluk.
- The view here is breathtaking.
- Buradaki manzara nefes kesici.
- The demand is breathtaking.
- Talep nefes kesici.
- It's breathtaking.
- Bu nefes kesici.
- The view was breathtaking.
- Manzara nefes kesiciydi.
- It's breathtaking.
- Nefes kesici.
- Climbing a mountain is a breathtaking challenge.
- Bir dağa tırmanmak nefes kesici bir meydan okumadır.
- The view from the top of the mountain was breathtaking.
- Dağın tepesinden manzara nefes kesiciydi.
- The scenery was breathtaking.
- Manzara nefes kesiciydi.
- The scenery's supposed to be breathtaking.
- Manzara nefes kesici olmalı.
- The scenery's supposed to be breathtaking.
- Manzaranın nefes kesici olması gerekiyor.
- The view here is breathtaking.
- Buradaki manzara nefes kesicidir.
Show More (10)
|
