|
- I was not in favour of the two recent ballots on the calendar of sessions 2003.
- Ben 2003 oturum takvimindeki son iki oylamayı desteklemiyordum.
- The vote on the calendar followed a formal sitting last time.
- Takvim üzerinde yapılan oylama son kez resmi bir oturumun ardından gerçekleşti.
- The database should also contain information about the calendar, budgetary implications and legal base.
- Veri tabanı aynı zamanda takvim, bütçe ve yasal dayanak hakkında da bilgi içermelidir.
- The Commission cannot issue a calendar of any steps ahead.
- Komisyon ileriye dönük herhangi bir adım takvimi yayınlayamaz.
- We will also, however, have to take action with regard to the Parliamentary calendar for the coming year.
- Bununla birlikte, önümüzdeki yılın Parlamento takvimine ilişkin olarak da harekete geçmemiz gerekecek.
- The calendar has many pretty pictures.
- Takvimde çok güzel resimler var.
- Tom showed Mary his calendar.
- Tom Mary'e takvimini gösterdi.
- She hung the calendar on the wall.
- Takvimi duvara astı.
- Tom checked his calendar.
- Tom takvimini kontrol etti.
- Did you bring the calendar?
- Takvimi getirdiniz mi?
- I looked at the calendar.
- Takvime baktım.
- I'm going to check my calendar.
- Takvimimi kontrol edeceğim.
- The 10th year of Showa is 1935 in the Western calendar.
- Showa'nın 10. yılı, Batı takviminde 1935'dir.
- I'll put it on my calendar.
- Onu takvimime koyacağım.
- Check the calendar.
- Takvimi kontrol et.
- I need a calendar.
- Bir takvime ihtiyacım var.
- I'm hanging the calendar on the wall.
- Takvimi duvara asıyorum.
- There is no fixed calendar.
- Sabit bir takvim yok.
- December is the last month of the secular calendar.
- Aralık, laik takvimin son ayıdır.
- I looked at the calendar on my desk.
- Masamdaki takvime baktım.
- Let me just check my calendar.
- Takvimimi kontrol edeyim.
- In the Spanish calendar, the week begins with Monday.
- İspanyol takvimde hafta pazartesi ile başlar.
- Religion played a very important role in creating the various calendars still in use.
- Din, halen kullanılmakta olan çeşitli takvimlerin oluşturulmasında çok önemli bir rol oynamıştır.
- December is the last month of the secular calendar.
- Aralık seküler takvimin son ayıdır.
- There's a calendar hanging on the wall.
- Duvarda asılı bir takvim var.
- The teacher took off the fifth calendar page.
- Öğretmen beşinci takvim sayfasını çıkardı.
- Tom looked at the calendar on his desk.
- Tom masasındaki takvime baktı.
- Let me check the calendar.
- Takvimi kontrol edeyim.
- I neglected to note it in my calendar.
- Takvimime not etmeyi ihmal etmişim.
- In the Spanish calendar, the week begins with Monday.
- İspanyol takviminde hafta Pazartesi ile başlar.
- Tom took the calendar off the wall.
- Tom duvardaki takvimi aldı.
- I marked your birthday on my calendar.
- Takvimimde doğum gününü işaretledim.
- Do you have a calendar?
- Takviminiz var mı?
- I have a calendar on my desk.
- Masamda bir takvim var.
- January is the first month in the secular calendar.
- Ocak seküler takvimdeki ilk aydır.
- Ramadan is the ninth month of the Muslim calendar.
- Ramazan, İslami takvimin dokuzuncu ayı.
- I'll put it on my calendar.
- Takvimime ekleyeceğim.
- January is the first month of the calendar.
- Ocak takvimin ilk ayıdır.
- Do you have a calendar?
- Bir takvimin var mı?
- The date on the calendar was September 23, 1964.
- Takvimdeki tarih 23 Eylül 1964'tü.
- I hung the calendar on the wall.
- Takvimi duvara astım.
- I've put your birthday on my calendar.
- Senin doğum gününü takvimime koydum.
- The calendar is hanging on the wall.
- Takvim duvarda asılı.
- January is the first month of the calendar.
- Ocak ayı takvimin ilk ayıdır.
- Tom looked at the calendar on his desk.
- Tom masasının üzerindeki takvime baktı.
- I put a red mark on the calendar for my birthday.
- Doğum günüm için takvime kırmızı bir işaret koydum.
- Tom looked at the calendar.
- Tom takvime baktı.
- I marked your birthday on my calendar.
- Doğum gününü takvimime işaretledim.
- Tom showed Mary his calendar.
- Tom Mary'ye takvimini gösterdi.
- I looked at the calendar on the wall.
- Duvardaki takvime baktım.
- I'm hanging the calendar on the wall.
- Ben takvimi duvara asıyorum.
- Let me check my calendar.
- Takvimimi kontrol edeyim.
- Did you bring the calendar?
- Takvimi getirdin mi?
- January is the first month in the secular calendar.
- Ocak, laik takvimin ilk ayıdır.
- The 10th year of Showa is 1935 in the Western calendar.
- Showa'nın 10. yılı Batı takvimine göre 1935'tir.
- Ramadan is the ninth month of the Muslim calendar.
- Ramazan, Müslüman takviminin dokuzuncu ayıdır.
- I've put your birthday on my calendar.
- Doğum gününü takvimime ekledim.
- I need a calendar.
- Takvime ihtiyacım var.
- Tom gave Mary a calendar and she put it on her refrigerator.
- Tom, Mary'ye bir takvim verdi ve Mary de onu buzdolabına koydu.
- Tom hung a calendar on the wall.
- Tom duvara bir takvim astı.
- I'll buy a calendar.
- Bir takvim alacağım.
- I neglected to note it in my calendar.
- Onu takvimime not etmeyi ihmal ettim.
Show More (59)
|