|
- That is why we cannot agree to set the fox to mind the geese.
- Bu nedenle kurda kuzu emanet edemeyiz.
- We cannot criminalise immigration, whether it is for economic or political reasons.
- İster ekonomik ister siyasi nedenlerle olsun, göçü kriminalize edemeyiz.
- We must all be aware, however, that we cannot sacrifice the other fundamental rights in order to achieve it.
- Ancak hepimiz, bunu başarmak için diğer temel haklarımızdan feragat edemeyeceğimizin farkında olmalıyız.
- Whenever I discuss the budget, I cannot help but mention agricultural spending.
- Ne zaman bütçeden bahsetsem, tarımsal harcamalardan bahsetmeden edemiyorum.
- I cannot help thinking that the road of integration will lead to greater cohesion of the parties involved.
- Entegrasyon yolunun, ilgili tarafların daha fazla kaynaşmasına yol açacağını düşünmeden edemiyorum.
- If the vote records correctly how my Group voted, I shall not, and cannot, object to that.
- Eğer oylama, Grubumun nasıl oy kullandığını doğru bir şekilde kaydediyorsa buna itiraz etmeyeceğim ve edemem.
- Having agreed on this wide coverage, the Commission cannot accept these amendments.
- Bu geniş kapsamı kabul eden Komisyon, bu değişiklikleri kabul edemez.
- So that cannot be the stumbling block.
- Dolayısıyla bu bir engel teşkil edemez.
- I cannot imagine that we would bring toys into circulation which claim 5 million victims annually.
- Yılda 5 milyon kurbana mal olan oyuncakları dolaşıma sokacağımızı hayal bile edemiyorum.
- Your report is one that I cannot but fully support.
- Raporunuzu tamamen desteklemeden edemiyorum.
- That is why the Commission accepts Amendment 12 on culture, but cannot accept Amendment 3.
- Bu nedenle Komisyon kültürle ilgili 12. Değişikliği kabul etmekte ancak 3. Değişikliği kabul edememektedir.
- I cannot help thinking that the boundaries are forever being extended.
- Sınırların sonsuza dek genişlediğini düşünmeden edemiyorum.
- Iraq and Saddam Hussein are playing games with us; one cannot help feeling that they have something to hide.
- Irak ve Saddam Hüseyin bizimle oyun oynuyor; insan saklayacak bir şeyleri olduğunu düşünmeden edemiyor.
- I cannot imagine that that is what you want.
- İstediğinizin bu olduğunu hayal bile edemiyorum.
- I am a research scientist in my country and I cannot hear the expression 'knowledge-based society' without flinching.
- Ben ülkemde araştırmacı bir bilim adamıyım ve 'bilgi temelli toplum' ifadesini duyduğumda irkilmeden edemiyorum.
- While it agrees with the underlying concept, the Commission therefore cannot accept Amendment No 2.
- Temel konsepti kabul etmekle birlikte, Komisyon bu nedenle 2 No'lu Değişikliği kabul edemez.
- I cannot look at this picture without thinking of my dead mother.
- Bu resme bakınca ölen annemi düşünmeden edemiyorum.
- You can move about in all directions of Space, but you cannot move about in Time.
- Uzay'ın her yönünde hareket edebilirsin ama Zaman'da hareket edemezsin.
- I cannot help laughing at her jokes.
- Onun şakalarına gülmeden edemiyorum.
- I cannot swear at a policeman.
- Bir polise küfür edemem.
- You cannot imagine how happy she was.
- Sen onun ne kadar mutlu olduğunu hayal bile edemezsin.
- I cannot help thinking that my son is still alive.
- Oğlumun hâlâ hayatta olduğunu düşünmeden edemiyorum.
- We cannot help respecting his courage.
- Cesaretine saygı duymadan edemiyoruz.
- You cannot imagine how happy she was.
- Ne kadar mutlu olduğunu hayal bile edemezsin.
- I cannot look at this photo without being reminded of my school days.
- Bu fotoğrafa bakıp da okul günlerimi hatırlamadan edemiyorum.
- I cannot but feel anxious about the health of these women workers.
- Bu kadın işçilerin sağlığı için endişelenmeden edemiyorum.
- We cannot help admiring his talent.
- Yeteneğine hayran olmadan edemiyoruz.
- Words cannot convey my true feelings.
- Kelimeler gerçek duygularımı ifade edemez.
- I cannot see this picture without remembering my childhood.
- Bu resmi gördüğümde çocukluğumu hatırlamadan edemiyorum.
- I cannot help believing what he says.
- Söylediklerine inanmadan edemiyorum.
- If you say that you cannot help doing something, you mean you cannot prevent or avoid it.
- Bir şeyi yapmadan edemeyeceğinizi söylüyorsanız, onu önleyemeyeceğinizi ya da ondan kaçınamayacağınızı söylüyorsunuz demektir.
- You can move about in all directions of Space, but you cannot move about in Time.
- Neredeyse Uzayın tüm yönlerinde hareket edebilirsin ancak zaman içinde hareket edemezsin.
- Words cannot convey my feelings.
- Kelimeler duygularımı ifade edemez.
Show More (30)
|
