|
- The next item is the debates on cases of violation of human rights, democracy and the rule of law.
- Bir sonraki madde insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğünün ihlal edildiği vakalara ilişkin tartışmalardır.
- This is a serious case of sexual assault within the army which is yet to be dealt with.
- Bu, ordu içinde yaşanan ve henüz çözüme kavuşturulmamış ciddi bir cinsel saldırı vakasıdır.
- I do not wish to remind anyone of the case of nitrophenol.
- Kimseye nitrofenol vakasını hatırlatmak istemiyorum.
- The vote will take place at the end of the debates on cases of breaches of human rights.
- Oylama, insan hakları ihlali vakalarına ilişkin tartışmaların sonunda yapılacaktır.
- There are still strange cases of people committing suicide while in police custody.
- Polis gözetimindeyken intihar eden insanlarla ilgili hala garip vakalar var.
- Just yesterday, the first confirmed case of bovine spongiform encephalopathy was reported in Greece.
- Daha dün Yunanistan'da teyit edilmiş ilk sığır süngerimsi ensefalopati vakası rapor edildi.
- This is a case of discrimination regarding pay.
- Bu, ücrete ilişkin bir ayrımcılık vakasıdır.
- On Sunday, 14 January, Austria had its first suspected case of BSE.
- 14 Ocak Pazar günü Avusturya'da ilk şüpheli deli dana vakası görüldü.
- Over 150 000 human cases of salmonella are reported every year in the European Union.
- Avrupa Birliği'nde her yıl 150.000'den fazla insan salmonella vakası rapor edilmektedir.
- This year so far we have had over 20 cases of Israel denying entry to EU humanitarian teams.
- Bu yıl şu ana kadar İsrail'in AB insani yardım ekiplerinin girişine izin vermediği 20'den fazla vaka yaşadık.
- This year so far we have had over 20 cases of Israel denying entry to EU humanitarian teams.
- Bu yıl şimdiye kadar İsrail'in AB insani yardım ekiplerinin girişine izin vermediği 20'den fazla vaka yaşadık.
- Cases of torture, disappearances and extra-judicial executions are recorded regularly.
- İşkence, kayıp ve yargısız infaz vakaları düzenli olarak kaydedilmektedir.
- There are, however, many cases of corruption, favouritism and influence peddling.
- Bununla beraber, yolsuzluk, kayırma ve nüfuz kullanma vakaları çoktur.
- The next item is debates on cases of breaches of human rights, democracy and the rule of law.
- Bir sonraki madde insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğünün ihlal edildiği vakalara ilişkin tartışmalardır.
- There was the recent case of the Israeli Prime Minister being threatened with legal action.
- İsrail Başbakanının yasal işlemle tehdit edildiği yakın tarihli bir vaka vardı.
- The case of Grigori Pasko must make that clear to us.
- Grigori Pasko vakası bize bunu açıkça göstermelidir.
- That is a clear case of discrimination.
- Bu açık bir ayrımcılık vakasıdır.
- We have seen as much in the case of severe acute respiratory syndrome.
- Şiddetli akut solunum sendromu vakasında da bunu gördük.
- Besides those policy aspects, our immediate concern today is the recent cases of restructuring.
- Bu politika konularının yanı sıra, bugünkü acil endişemiz son zamanlarda yaşanan yeniden yapılandırma vakalarıdır.
- The problems are not individual cases of malpractice, but are themselves inherent in the accounting system.
- Sorunlar münferit hatalı uygulama vakaları olmayıp muhasebe sisteminin doğasından kaynaklanmaktadır.
- The Commission shares Parliament's concern about the cases of Grigori Pasko and the closure of TV6.
- Komisyon, Parlamento'nun Grigori Pasko ve TV6'nın kapatılması vakalarına ilişkin endişelerini paylaşmaktadır.
- That is a case of harassment at the workplace.
- Bu işyerinde bir taciz vakasıdır.
- That is a clear case of discrimination against the second Member State.
- Bu, ikinci Üye Devlete karşı açık bir ayrımcılık vakasıdır.
- Cases of SARS have also been discovered in Greece and Finland.
- Yunanistan ve Finlandiya'da da SARS vakalarına rastlanmıştır.
- We see many cases of a perverse use of oil resources.
- Petrol kaynaklarının sapkın bir şekilde kullanıldığına dair birçok vaka görüyoruz.
- The case of the Former Yugoslav Republic of Macedonia provides us with an example of unsuccessful conflict prevention.
- Makedonya Eski Yugoslav Cumhuriyeti vakası bize başarısız bir çatışma önleme örneği sunmaktadır.
- There are countless cases of the allocation of inappropriate market spaces to such companies.
- Bu tür şirketlere uygun olmayan pazar alanlarının tahsis edildiğine dair sayısız vaka vardır.
- We are well aware of recent cases of persecution in, for example, Egypt and Jamaica.
- Örneğin Mısır ve Jamaika'da son dönemde yaşanan zulüm vakalarının farkındayız.
- This is shown once again in the case of Martha Andreasen.
- Bu durum Martha Andreasen vakasında bir kez daha ortaya çıkmıştır.
- Whole-herd slaughter is not an effective way of reducing cases of BSE.
- Bütün sürünün kesilmesi BSE vakalarını azaltmanın etkili bir yolu değildir.
- The recent case of C & J Clark in Castelo de Paiva speaks for itself.
- Castelo de Paiva'da yakın zamanda yaşanan C & J Clark vakası bunu açıkça ortaya koymaktadır.
- The case of Mercosur and the crisis in Argentina are one example of this, but there are others.
- Mercosur vakası ve Arjantin'deki kriz bunun bir örneğidir, ancak başkaları da vardır.
- The trade in synthetic drugs is often a case of organised crime.
- Sentetik uyuşturucu ticareti genellikle organize bir suç vakasıdır.
- When they started to carry out the tests, they detected cases of mad cow disease.
- Testleri yapmaya başladıklarında deli dana hastalığı vakaları tespit ettiler.
- Just a few years ago there were particularly cruel cases of torture in Kosovo.
- Sadece birkaç yıl önce Kosova'da özellikle acımasız işkence vakaları yaşandı.
- What does this have to do with urgent cases of breaches of human rights?
- Bunun acil insan hakları ihlalleri vakalarıyla ne ilgisi var?
- Many scientists have said that in the case of Alzheimer's adult stem cells are more reliable.
- Birçok bilim adamı Alzheimer vakalarında yetişkin kök hücrelerin daha güvenilir olduğunu söylemiştir.
- We see many cases of a perverse use of oil resources.
- Petrol kaynaklarının sapkın bir şekilde kullanıldığına dair pek çok vaka görüyoruz.
- Many cases of torture happen during incommunicado detention in police stations.
- Pek çok işkence vakası, karakollarda dışarıyla haberleşmesiz gözaltı esnasında meydana gelmektedir.
- The case of Grigori Pasko and the closure of TV6 in Russia.
- Grigori Pasko vakası ve Rusya'da TV6'nın kapatılması.
- The problems are not individual cases of malpractice, but are themselves inherent in the accounting system.
- Sorunlar münferit hatalı uygulama vakaları olmayıp, muhasebe sisteminin doğasından kaynaklanmaktadır.
- We had the case of Leah Betts, a young girl who died taking ecstasy, an amphetamine.
- Bir amfetamin olan ecstasy kullanırken ölen genç kız Leah Betts vakasını yaşadık.
- There are many cases of corruption.
- Çok sayıda yolsuzluk vakası vardır.
- Indeed when the plan was initially drawn up they said it would be restricted to cases of fraud against the EU budget.
- Nitekim plan ilk hazırlandığında bunun AB bütçesine karşı dolandırıcılık vakalarıyla sınırlı kalacağı söylenmişti.
- The next item is the debates on cases of violation of human rights, democracy and the rule of law.
- Bir sonraki gündem maddesi insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğünün ihlali vakalarına ilişkin müzakerelerdir.
- In short, the end is not everything, for each individual case of eavesdropping is an invasion of privacy.
- Kısacası son her şey demek değildir çünkü her bir gizli dinleme vakası mahremiyetin ihlalidir.
- Haiti has no confirmed cases of COVID-19.
- Haiti'nin hiçbir doğrulanmış COVID-19 vakası yoktur.
- There has been another case of cholera in the neighborhood.
- Mahallede bir başka kolera vakası var.
- There was only one case of chicken pox at the school.
- Okulda sadece bir su çiçeği vakası vardı.
- There have been many cases of cholera this year.
- Bu yıl birçok kolera vakası yaşandı.
- There has been another case of cholera in the neighborhood.
- Mahallede bir kolera vakası daha görüldü.
- There were two cases of murder per month.
- Her ay iki cinayet vakası vardı.
- There have been many cases of cholera this year.
- Bu yıl çok sayıda kolera vakası yaşandı.
- Haiti has no confirmed cases of COVID-19.
- Haiti'de doğrulanmış bir COVID-19 vakası yok.
- There were many cases of influenza.
- Çok sayıda grip vakası vardı.
- This is the worst case of the measles I've ever seen.
- Bu şimdiye kadar gördüğüm en kötü kızamık vakası.
- There were two cases of murder per month.
- Ayda iki cinayet vakası oluyordu.
- Every month, there were two cases of murder.
- Her ay iki cinayet vakası vardı.
- Every month, there were two cases of murder.
- Her ay iki cinayet vakası oluyordu.
- There have been several cases of infantile paralysis.
- Birkaç çocuk felci vakası oldu.
- There were many cases of influenza.
- Birçok grip vakası vardı.
- You have a serious case of sunburn.
- Sende ciddi bir güneş yanığı vakası var.
- There has been another case of cholera in the neighborhood.
- Mahallede bir kolera vakası daha oldu.
- I've got a bad case of jet lag.
- Kötü bir jet lag vakam var.
- There have been several cases of infantile paralysis.
- Birkaç çocuk felci vakası olmuştur.
Show More (62)
|
|
- Of particular concern is the case of Croatia.
- Hırvatistan'ın durumu özellikle endişe vericidir.
- But definitely the case of the Democratic Republic of Congo is the worse of them all.
- Ancak Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nin durumu kesinlikle hepsinden daha kötü.
- For example, there was the case of a Swedish Protestant pastor.
- Örneğin, İsveçli bir Protestan papazın durumu söz konusudur.
- This horrifies us even more, because the case of this woman, like that of many others, is a display of savagery.
- Bu bizi daha da dehşete düşürüyor, zira bu kadının durumu, diğer pek çok kadınınki gibi, bir vahşet gösterisidir.
- The case of Dr Ibrahim is deeply worrying because it is part of a trend that we see increasing in Egypt.
- Dr. İbrahim'in durumu son derece endişe vericidir çünkü Mısır'da arttığını gördüğümüz bir eğilimin parçasıdır.
- I appeal to you to write to the Taliban authorities about the unfortunate case of Shelter Now.
- Shelter Now yardım kuruluşunun talihsiz durumu hakkında Taliban yetkililerine yazmanız için size çağrıda bulunuyorum.
- In the case of the that vessel was illegal.
- Söz konusu geminin durumu yasadışıdır.
Show More (4)
|