1 |
cash |
nakit |
n. |
|
- This proposal will introduce a cash minimum amount of cigarette duty.
- Bu öneri, sigara vergisi için nakit asgari bir miktar getirecektir.
- The Court subjects the financial management including of course the cash position, to detailed scrutiny.
- Mahkeme, elbette nakit durumu da dahil olmak üzere mali yönetimi ayrıntılı incelemeye tabi tutar.
- To conclude my statement, I should like to briefly refer again to the euro cash changeover.
- Sözlerime son verirken, Euro nakit değişimine kısaca tekrar değinmek istiyorum.
- There is at present a surfeit of cash looking for a home.
- Şu anda ev arayan bir nakit bolluğu var.
- This proposal will introduce a cash minimum amount of cigarette duty.
- Bu teklif, sigara vergisi için nakit bir asgari tutar getirecektir.
- He buys black market chips and cashes them in.
- Karaborsadan çip alıp nakde çeviriyor.
- Tom usually uses credit cards instead of cash.
- Tom genellikle nakit yerine kredi kartları kullanır.
- Fadil was carrying a lot of cash.
- Fadıl'ın yanında çok fazla nakit vardı.
- How much cash do you usually carry?
- Genelde ne kadar nakit taşırsınız?
- Payment systems are delicate and unstable - Cash is safer.
- Ödeme sistemleri hassas ve istikrarsız; nakit daha güvenli.
- Tom doesn't carry much cash.
- Tom fazla nakit taşımaz.
- Cash donations will be accepted.
- Nakit bağışlar kabul edilecektir.
- How much cash do you have on you?
- Üzerinde ne kadar nakit var?
- Always carry some cash.
- Her zaman biraz nakit taşı.
- Always carry some cash.
- Daima yanında nakit bulundur.
- I'm low on cash right now.
- Şu anda nakit sıkıntısı çekiyorum.
- Tom was carrying a lot of cash when he was mugged.
- Saldırıya uğradığında Tom birçok nakit taşıyordu.
- We're still short on cash.
- Hâlâ nakit sıkıntımız var.
- I'm low on cash right now.
- Şu an nakde sıkışığım.
- I don't have any cash on me.
- Üzerimde hiç nakit yok.
- Tom doesn't have any cash on hand.
- Tom'un elinde hiç nakit yok.
- He paid me cash down.
- O bana nakit ödedi.
- In this case, it is more advantageous to buy in cash.
- Bu durumda, nakit olarak satın almak daha avantajlıdır.
- I needed cash.
- Nakit lazımdı.
- Will you pay cash?
- Nakit mi ödeyeceksin?
- Where is the cash?
- Nakit nerede?
- I always travel with travelers' checks instead of cash.
- Her zaman nakit yerine seyahat çekleriyle seyahat ederim.
- A ring and some cash are missing.
- Bir yüzük ve biraz nakit kayıp.
- I always travel with travelers' checks instead of cash.
- Ben her zaman nakit yerine seyahat çekleri ile seyahat ederim.
- This restaurant only accepts cash.
- Bu restoran sadece nakit kabul ediyor.
- I borrowed money from the company's cash reserve.
- Şirketin nakit rezervinden borç para aldım.
- Tom didn't have any cash on him.
- Tom'un hiç nakiti yok.
- I have cash.
- Nakitim var.
- This restaurant only accepts cash.
- Bu restoran sadece nakit kabul eder.
- I borrowed money from the company's cash reserve.
- Şirketin nakit rezervinden ödünç para aldım.
- He paid me cash down.
- Bana nakit ödeme yaptı.
- Tom didn't have any cash on him.
- Tom'un üzerinde hiç nakit yoktu.
- He's always running short of cash.
- Her zaman nakit sıkıntısı çekiyor.
- Tom paid Mary cash.
- Tom Mary'ye nakit ödedi.
- Will you pay cash?
- Nakit mi ödeyeceksiniz?
- The bank will cash your fifty dollar check.
- Banka 50 dolarlık çekini nakite çevirecek.
- Let me give you some cash.
- Sana biraz nakit vereyim.
- I don't usually carry much cash.
- Genelde fazla nakit taşımam.
- Cash or charge?
- Nakit mi yoksa kredi kartı mı?
- Tom doesn't carry much cash.
- Tom çok miktarda nakit taşımaz.
- I'm short of cash at the moment.
- Şu anda nakit sıkıntısı çekiyorum.
- Can you cash these for me?
- Bunları benim için nakite çevirir misin?
- He usually uses credit cards instead of cash.
- Genellikle nakit yerine kredi kartı kullanıyor.
- I don't carry cash anymore.
- Artık nakit taşımıyorum.
- Tom paid for everything with cash.
- Tom her şeyi nakitle ödedi.
- Cash is better.
- Nakit daha iyi.
- I don't carry much cash with me.
- Yanımda fazla nakit taşımıyorum.
- Bring some cash with you.
- Yanında biraz nakit getir.
- We only take cash.
- Sadece nakit kabul ediyoruz.
- Where's the cash?
- Nakit nerede?
- Please cash this check.
- Lütfen bu çeki nakite çevirin.
- I'm not carrying any cash.
- Hiç nakit taşımıyorum.
- We're still short on cash.
- Hâlâ nakit sıkıntısı çekiyoruz.
- How much cash do you carry?
- Ne kadar nakit taşıyorsun?
- Tom had pockets full of cash after a lucky night at the casino.
- Kumarhanedeki şanslı bir geceden sonra, Tom'un cepler dolusu nakiti vardı.
- Tom paid for everything with cash.
- Tom her şeyi nakit ödedi.
- You can always use some extra cash.
- Her zaman fazladan nakit kullanabilirsin.
- I don't carry much cash with me.
- Yanımda çok fazla nakit taşımam.
- Credit card or cash?
- Kredi kartı mı yoksa nakit mi?
- Police found hundreds of dollars cash in Fadil's car.
- Polis, Fadıl'ın arabasında yüzlerce dolar nakit buldu.
- Tom asked me if I had any cash on me.
- Tom bana üzerimde nakit olup olmadığını sordu.
- Cash donations will be accepted.
- Nakit bağışlar kabul edilecek.
- We give a 10% discount for cash.
- Nakit için %10 indirim yapıyoruz.
- How much cash do you usually have on you?
- Yanında genellikle ne kadar nakit bulundurursun?
- I have to withdraw some cash from the bank.
- Bankadan biraz nakit çekmeliyim.
- Tom asked me if I had any cash on me.
- Tom üzerimde hiç nakit olup olmadığını sordu.
- Credit card or cash?
- Kredi kartı mı, nakit mi?
- I'm short of cash at the moment.
- Şu an nakit sıkıntısı çekiyorum.
- Tom handed Mary an envelope full of cash.
- Tom Mary'ye nakit dolu bir zarf uzattı.
- Can I borrow cash with this card?
- Bu kartla nakit borç alabilir miyim?
- He usually uses credit cards instead of cash.
- Genellikle nakit yerine kredi kartlarını kullanır.
- Cash or credit card?
- Nakit mi kredi kartı mı?
- I don't carry much cash.
- Fazla nakit taşımam.
- I usually use a credit card instead of cash.
- Genellikle nakit yerine kredi kartı kullanırım.
- I want cash.
- Nakit istiyorum.
- Tom is always running short of cash.
- Tom'un her zaman nakit sıkıntısı oluyor.
- How much cash do you usually carry?
- Genellikle ne kadar nakit taşıyorsun?
- I don't carry much cash.
- Fazla nakit taşımıyorum.
- We only take cash.
- Sadece nakit alıyoruz.
- Tom is always running short of cash.
- Tom'un her zaman nakit sıkıntısı var.
- Tom usually uses credit cards instead of cash.
- Tom genelde nakit yerine kredi kartı kullanır.
Show More (83)
|
2 |
cash |
para |
n. |
|
- One of the previous speakers said that people think that the streets of Brussels are paved with cash.
- Önceki konuşmacılardan biri, insanların Brüksel sokaklarının para ile döşeli olduğunu düşündüklerini söyledi.
- The thieves might try to move all the cash they collected at once.
- Hırsızlar topladıkları tüm parayı bir kerede taşımaya çalışabilir.
- I needed some cash, so I went to the bank.
- Biraz paraya ihtiyacım vardı, ben de bankaya gittim.
- I need some cash now.
- Şimdi biraz paraya ihtiyacım var.
- I'm raking in the cash.
- Ben çok para kazanıyorum.
- I need some cash.
- Biraz paraya ihtiyacım var.
- Tom didn't have any cash.
- Tom'un hiç parası yoktu.
- When Tom was walking down the street at night, a man he didn't know threatened him with a knife and robbed him of his cash.
- Tom gece sokakta yürürken tanımadığı bir adam onu bıçakla tehdit etti ve parasını gasp etti.
- Layla stole a lot of cash from the bank.
- Leyla, bankadan çok para çaldı.
- I just wanted cash.
- Sadece para istedim.
- Tom needs some cash.
- Tom'un biraz paraya ihtiyacı var.
- The pastor says Jesus hasn't returned yet because people haven't donated enough cash.
- Papaz, insanlar yeterince para bağışlamadığı için İsa'nın henüz dönmediğini söylüyor.
- Tom finally came up with the cash.
- Tom sonunda parayı buldu.
- Layla stole a lot of cash from the bank.
- Layla bankadan çok para çaldı.
- Tom was carrying a lot of cash when he got mugged.
- Tom soyulduğunda yanında çok para vardı.
- I want cash.
- Para istiyorum.
- The wallet I found was full of cash.
- Bulduğum cüzdan para doluydu.
- Tom needs some cash.
- Tom'un paraya ihtiyacı var.
- Tom needed the cash.
- Tom'un paraya ihtiyacı vardı.
- You should put that cash in the safe.
- O parayı kasaya koymalısın.
- Where's the cash?
- Para nerede?
- Tom had pockets full of cash after a lucky night at the casino.
- Kumarhanede geçirdiği şanslı geceden sonra Tom'un cebi para doluydu.
- I'm sitting on my cash.
- Paramın üstünde oturuyorum.
- Sami would kill for cash.
- Sami para için öldürür.
- Tom handed Mary an envelope full of cash.
- Tom, Mary'ye içi para dolu bir zarf uzattı.
- You like to feel cash with your fingers, so you think money's more real.
- Parayı parmaklarınızla hissetmek hoşunuza gidiyor, böylece onun daha gerçek olduğunu düşünüyorsunuz.
- Tom keeps a lot of cash in his desk drawer.
- Tom masanın çekmecesinde çok para saklıyor.
- Tom was carrying a lot of cash when he got mugged.
- Tom soyulduğunda çok para taşıyordu.
- Layla brought the cash.
- Layla parayı getirdi.
- Everybody is hoarding their cash.
- Herkes parasını istifliyor.
- Tom said he needed some cash.
- Tom biraz paraya ihtiyacı olduğunu söyledi.
- Tom needed some cash.
- Tom'un biraz paraya ihtiyacı vardı.
- Tom held the hostages at gunpoint while Mary gathered the cash.
- Tom, Mary parayı toplarken rehineleri silahla tuttu.
- Where is the cash?
- Para nerede?
- Tom didn't need cash.
- Tom'un paraya ihtiyacı yoktu.
- Tom pulled a big wad of cash out of his pocket.
- Tom cebinden büyük bir tomar para çıkardı.
- Tom took some cash out of his pocket.
- Tom cebinden biraz para çıkardı.
- Do you have any cash?
- Hiç paran var mı?
- Tom handed the envelope full of cash to Mary.
- Tom para dolu zarfı Mary'ye uzattı.
- Tom handed the envelope full of cash to Mary.
- Tom para dolu zarfı Mary'ye verdi.
- Tom needed cash.
- Tom'un paraya ihtiyacı vardı.
- I thought Tom would go to the bank and get some cash.
- Tom'un bankaya gideceğini ve biraz para alacağını düşündüm.
- A ring and some cash are missing.
- Bir yüzük ve biraz para kayıp.
- You like to feel cash with your fingers, so you think money's more real.
- Parayı parmaklarınızla hissetmeyi seviyorsunuz, bu yüzden paranın daha gerçek olduğunu düşünüyorsunuz.
- Why did you take cash out of my wallet?
- Neden cüzdanımdan para aldın?
- She's raking in the cash.
- O da para basıyor.
- I wouldn't like to cash in on other people's misfortunes.
- Diğer insanların talihsizliklerinden para kazanmak istemem.
- I needed some cash, so I went to the bank.
- Paraya ihtiyacım vardı, bu yüzden bankaya gittim.
- Tom keeps a lot of cash in his desk drawer.
- Tom masasının çekmecesinde bir sürü para saklıyor.
- Dan didn't even give Linda some cash.
- Dan, Linda'ya biraz para bile vermedi.
- He's raking in the cash.
- Paraya para demiyor.
- That's a lot of cash.
- Çok para var.
- Sami would kill for cash.
- Sami para için adam öldürürdü.
- She's raking in the cash.
- O çok para kazanıyor.
- I thought Tom would go to the bank and get some cash.
- Tom'un bankaya gidip biraz para alacağını düşünmüştüm.
- I have a weak spot for cash.
- Paraya karşı zaafım var.
- He's raking in the cash.
- O, çok para kazanıyor.
- I don't have that kind of cash.
- O kadar param yok.
- Tom was carrying a briefcase full of cash.
- Tom para dolu bir çanta taşıyordu.
- Tom held the hostages at gunpoint while Mary gathered the cash.
- Mary parayı toplarken Tom rehineleri silah zoruyla tuttu.
- Someone stole my cash.
- Birisi benim paramı çaldı.
- Fadil was carrying a lot of cash.
- Fadıl çok para taşıyordu.
- They're taking us for cash cows.
- Bizi para ineği olarak görüyorlar.
- I'm raking in the cash.
- Ben para kazanıyorum.
- I need cash.
- Paraya ihtiyacım var.
- I needed cash.
- Paraya ihtiyacım vardı.
- Tom doesn't have any cash.
- Tom'un hiç parası yok.
Show More (64)
|
3 |
cash |
nakit para |
n. |
|
- It applies to all citizens of euroland who travel abroad and who wish to obtain their cash from a cash dispenser.
- Yurt dışına seyahat eden ve nakit paralarını bir bankamatikten almak isteyen tüm Avrupa vatandaşları için geçerlidir.
- Most criminals steal to sell their loot for cash on the black market.
- Suçluların çoğu ganimetlerini karaborsada nakit para karşılığında satmak için çalıyor.
- I didn't have enough cash, so I paid by credit card.
- Yeterince nakit param yoktu, o yüzden kredi kartıyla ödedim.
- Layla brought the cash.
- Layla nakit parayı getirdi.
- I need some cash.
- Biraz nakit paraya ihtiyacım var.
- If you run out of cash, you can fall back on your savings in the bank.
- Nakit paranız biterse, bankadaki birikiminize başvurabilirsiniz.
- Tom pulled a big wad of cash out of his pocket.
- Tom cebinden büyük bir tomar nakit para çıkardı.
- No cash was taken.
- Nakit para alınmadı.
- Tom kept a lot of cash in his house.
- Tom evinde çok fazla nakit para bulundururdu.
- How much cash do you usually have on you?
- Genellikle yanında ne kadar nakit paran vardır?
- I don't carry cash anymore.
- Artık nakit para taşımıyorum.
- I don't have any cash.
- Hiç nakit param yok.
- Why did you take cash out of my wallet?
- Cüzdanımdan neden nakit para aldınız?
- How much cash do you have on you?
- Üzerinde ne kadar nakit paran var?
- Tom was carrying a lot of cash when he was mugged.
- Tom gasp edildiğinde yanında çok nakit para vardı.
- Tom didn't have any cash.
- Tom'un nakit parası yoktu.
- How much cash do you have?
- Ne kadar nakit paran var?
- Police found hundreds of dollars cash in Fadil's car.
- Polis Fadıl'ın arabasında yüzlerce dolar nakit para buldu.
- I don't usually carry much cash.
- Genelde fazla nakit para taşımam.
- I don't have any cash on me.
- Üzerimde hiç nakit para yok.
Show More (17)
|
4 |
cash |
bozdurmak (çek) |
v. |
|
- Tom cashed the check.
- Tom çeki bozdurdu.
- Sami didn't want to cash Layla's check.
- Sami, Layla'nın çekini bozdurmak istemedi.
- Would you cash these travelers checks, please?
- Bu seyahat çeklerini bozdurur musunuz, lütfen?
- Is this the right window for cashing travelers' checks?
- Seyahat çeklerini bozdurmak için doğru pencere bu mu?
- Where can I cash this personal check?
- Bu kişisel çeki nerede bozdurabilirim?
- Can you cash this check for me?
- Bu çeki benim için bozdurabilir misiniz?
- Is this the right window for cashing travelers' checks?
- Bu, seyahat çeklerini bozdurmak için doğru pencere mi?
- You can cash your check at this window.
- Bu vezneden çekini bozdurabilirsin.
- I'd like to cash this check.
- Bu çeki bozdurmak istiyorum.
- Cash this paycheck at the bank.
- Bu maaş çekini bankada bozdur.
- You can cash your check at this window.
- Bu vezneden çekinizi bozdurabilirsiniz.
- Can you cash these for me?
- Bunları benim için bozdurabilir misin?
- Where can I cash this personal check?
- Bu şahsi çeki nerede bozdurabilirim?
- I'd like to cash this check.
- Şu çeki bozdurmak istiyorum.
- Sami cashed Layla's check.
- Sami, Layla'nın çekini bozdurdu.
- I'd like to cash a travelers' check.
- Bir seyahat çeki bozdurmak istiyorum.
- You can cash your check at this window.
- Çekinizi bu gişeden bozdurabilirsiniz.
Show More (14)
|
5 |
cash |
bozmak |
v. |
|
- Would you cash these travelers checks, please?
- Bu seyahat çeklerini bozar mısınız, lütfen?
- Can you cash this check for me?
- Benim için bu çeki bozar mısın?
Show More (-1)
|
6 |
cash |
paraya çevirmek |
v. |
|
- Cash this paycheck at the bank.
- Bu maaş çekini bankada paraya çevir.
Show More (-2)
|