|
- Learning French as a second language was a challenging journey for me.
- Fransızcayı ikinci dil olarak öğrenmek benim için zorlu bir yolculuktu.
- The year 2001 provided a particularly challenging environment for the monetary policy of the European Central Bank.
- 2001 yılı Avrupa Merkez Bankası'nın para politikası için özellikle zorlu bir ortam sağlamıştır.
- Finally, we live in challenging and uncertain times and the political situation in the Middle East is very volatile.
- Son olarak zorlu ve belirsiz zamanlarda yaşıyoruz ve Orta Doğu'daki siyasi durum çok değişken.
- We are setting out a challenging and ambitious agenda for change.
- Değişim için zorlu ve iddialı bir gündem belirliyoruz.
- He has had a very challenging task to streamline the measures of coordination.
- Koordinasyon önlemlerini düzene sokmak için çok zorlu bir görevi vardı.
- Implementation at the end of 2006 remains a challenging but achievable task.
- 2006 yılı sonunda uygulamaya geçilmesi zorlu ancak başarılabilir bir görev olmaya devam etmektedir.
- This has been a long, challenging and arduous process.
- Bu uzun, zorlu ve çetin bir süreç olmuştur.
- The EU institutions are capable of producing a balanced result, from which we can expect challenging results.
- AB kurumları, zorlu sonuçlar bekleyebileceğimiz dengeli bir sonuç üretme kapasitesine sahiptir.
- No delusions of grandeur or mediocrity can jeopardise the challenging mission which is Europe's destiny today.
- Hiçbir ihtişam ya da sıradanlık hayali, bugün Avrupa'nın kaderi olan zorlu misyonu tehlikeye atamaz.
- This is a challenging piece of legislation.
- Bu zorlu bir mevzuat parçasıdır.
- I feel this is a very worthwhile and challenging document.
- Bunun çok değerli ve zorlu bir belge olduğunu düşünüyorum.
- The year 2001 provided a particularly challenging environment for the monetary policy of the European Central Bank.
- 2001 yılı, Avrupa Merkez Bankası'nın para politikası için özellikle zorlu bir ortam sağlamıştır.
- The challenging boxer defeated the champion.
- Zorlu boksör şampiyonu yendi.
- It's clearly a challenging market.
- Zorlu bir pazar olduğu açık.
- It is challenging and I am learning a lot.
- Zorlu bir süreç ve çok şey öğreniyorum.
- It's clearly a challenging market.
- Açıkçası zorlu bir pazar.
- Tom faces a challenging job.
- Tom zorlu bir işle karşı karşıya.
- I work under challenging conditions.
- Zorlu koşullar altında çalışıyorum.
- It's both challenging and exciting.
- Hem zorlu hem de heyecan verici.
- This is a very challenging obstacle course.
- Bu çok zorlu bir engelli parkur.
- It's a very challenging racetrack.
- Çok zorlu bir yarış pisti.
Show More (18)
|