The sample sentences have been compiled from various sources and although they have been proofread, there may be some omissions. The sentences do not necessarily reflect the ideology and opinions of Tureng.com. Please let us know about sentences with political, social and sensitive content that offend you.
|
Anglais |
Turc |
|
| 1 |
choke |
boğmak |
v. |
|
- The weight of fallen boxes was choking her.
- Düşen kutuların ağırlığı onu boğuyordu.
- The killer choked the young man to death.
- Katil genç adamı boğarak öldürdü.
- Tom grabbed Mary by the throat and started choking her.
- Tom Mary'yi boğazından yakaladı ve onu boğmaya başladı.
- Tom just tried to choke me.
- Tom sadece beni boğmaya çalıştı.
- Tom just tried to choke me.
- Tom az önce beni boğmaya çalıştı.
- She choked him.
- Onu boğmuş.
- Sami was choking Layla.
- Sami, Layla'yı boğuyordu.
- Smoke was choking her.
- Duman onu boğuyordu.
- You're choking me.
- Beni boğuyorsun.
Show More (6)
|
| 2 |
choke |
boğulmak |
v. |
|
- Hypoxia is a medical emergency, and it can occur when a person is choking or having a severe asthma attack.
- Hipoksi tıbbi bir acil durumdur ve kişi boğulduğunda veya şiddetli astım krizi geçirdiğinde ortaya çıkabilir.
- I'm choking!
- Boğuluyorum!
- Tom started to choke.
- Tom boğulmaya başladı.
- Tom's choking.
- Tom boğuluyor.
Show More (2)
|
| 3 |
choke |
boğarak öldürmek |
v. |
|
- A creeper can slowly choke a tree.
- Bir sarmaşık bir ağacı yavaşça boğarak öldürebilir.
- Tom killed Mary by choking her.
- Tom, Mary'yi boğarak öldürdü.
- Dan nearly choked Linda to death.
- Dan, Linda'yı neredeyse boğarak öldürüyordu.
Show More (0)
|
| 4 |
choke |
boğazlamak |
v. |
|
- She choked him with her bare hands.
- Onu çıplak elleriyle boğdu.
- Tom choked Mary.
- Tom Mary'yi boğdu.
- Tom grabbed Mary by the throat and choked her.
- Tom Mary'yi boğazından yakaladı ve onu boğdu.
Show More (0)
|
| 5 |
choke |
boğulma sesi |
n. |
|
- James gave a choke of laughter to her joke.
- James onun şakasına boğulurcasına bir kahkahayla güldü.
Show More (-2)
|
| 6 |
choke |
nefesi kesilmek |
v. |
|
- She was choking with rage but didn't do anything.
- Öfkeden nefesi kesiliyordu ama hiçbir şey yapmadı.
Show More (-2)
|
| 7 |
choke |
(öfkeden vb.) yutkunmak |
v. |
|
- Don't do it,' the young man choked.
- "Yapma!" dedi genç adam yutkunarak.
Show More (-2)
|
| 8 |
choke |
tıkamak |
v. |
|
- The logs were choking the river.
- Kütükler nehri tıkıyordu.
Show More (-2)
|
| 9 |
choke |
çuvallamak |
v. |
|
- It was normal for him to choke as it was his first professional match.
- İlk profesyonel maçı olduğu için çuvallaması normaldi.
Show More (-2)
|
| 10 |
choke |
jikle |
n. |
|
- You should pull the choke while starting your car.
- Arabanızı çalıştırırken jikleyi çekmelisiniz.
Show More (-2)
|
| 11 |
choke |
tıkanmak |
v. |
|
- The flow of work would simply choke.
- İş akışı basitçe tıkanırdı.
Show More (-2)
|
| 12 |
choke |
boğma |
n. |
|
- On this page we present you Excellent Chrome Plated Choke Collar.
- Bu sayfada size Mükemmel Krom Kaplama Boğma Tasması sunuyoruz.
Show More (-2)
|
| 13 |
choke |
boğazını sıkmak |
v. |
|
- Tom choked Mary.
- Tom, Mary'nin boğazını sıktı.
Show More (-2)
|
