clever - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
clever zeki adj.
  • Everybody thinks Kalep is a clever young man.
  • Herkes, Kalep'in zeki bir genç adam olduğunu düşünüyor.
  • Clever people of Europe, the money is on its way.
  • Avrupa'nın zeki insanları, para yolda.
  • It is a very cautious, perhaps technocratic and certainly intelligent, and sometimes even clever paper.
  • Çok temkinli, belki de teknokratik ve kesinlikle akıllı ve hatta bazen zeki bir belgedir.
Show More (108)
clever akıllı adj.
  • Because one of the cleverest killers since the Borgias knows that you just tried to kill him.
  • Çünkü Borgiaslardan bu yana en akıllı katillerden biri, onu öldürmeye çalıştığını biliyor.
  • The chimpanzee is a friendly and clever animal that can quickly imitate and learn many things.
  • Şempanze, birçok şeyi hızlı bir şekilde taklit edebilen ve öğrenebilen, samimi ve akıllı bir hayvandır.
  • Tom is a clever kid.
  • Tom akıllı bir çocuk.
Show More (58)
clever becerikli adj.
  • Lawyer’s clever tricks helped us out of this mess.
  • Avukatın becerikli numaraları bu karmaşadan kurtulmamıza yardımcı oldu.
  • What the foreign ministers appear to be clever at is unpicking the essential ingredients of the Convention's proposals.
  • Dışişleri Bakanları, Konvansiyonun önerilerinin temel bileşenlerini çözme konusunda oldukça becerikli görünüyorlar.
  • What the foreign ministers appear to be clever at is unpicking the essential ingredients of the Convention's proposals.
  • Dışişleri Bakanları, Konvansiyon'un önerilerinin temel bileşenlerini çözme konusunda oldukça becerikli görünüyorlar.
Show More (0)
clever usta adj.
  • Politicians are often very clever at fudging the issue.
  • Politikacılar genellikle konuyu geçiştirme konusunda çok ustadır.
  • He is clever at making excuses.
  • Mazeret üretmekte ustadır.
Show More (-1)
clever yaratıcı adj.
  • A clever marketing strategy earned the company millions of dollars.
  • Yaratıcı bir pazarlama stratejisi şirkete milyonlarca dolar kazandırdı.
Show More (-2)