| 1 |
complain of (something) |
(bir şeyden) şikayet etmek |
v. |
|
- Today's housewives do nothing but complain of high prices.
- Bugünün ev hanımları, yüksek fiyatlardan şikayet etmekten başka hiçbir şey yapmıyor.
- The boy has complained of headache for three days.
- Çocuk üç gündür baş ağrısından şikayet ediyor.
- You've got nothing to complain of.
- Şikayet edecek bir şeyin yok.
- He complains of not having enough time to read.
- Okumak için yeterli zamanı olmadığından şikayet ediyor.
- Today's housewives do nothing but complain of high prices.
- Bugünün ev kadınları yüksek fiyatlardan şikayet etmekten başka bir şey yapmıyorlar.
- Father complains of having been busy since last week.
- Babam geçen haftadan beri meşgul olmaktan şikayet ediyor.
- Foreign businessmen living in Tokyo often complain of the high prices for imported western food.
- Tokyo'da yaşayan yabancı işadamları genellikle ithal batı yiyeceklerinin yüksek fiyatlarından şikayet ederler.
- A bad workman complains of his tools.
- Kötü bir işçi aletlerinden şikayet eder.
- The boy has complained of headache for three days.
- Oğlan üç gündür baş ağrısından şikayet ediyor.
- He complains of the room being so small.
- Odanın çok küçük olmasından şikayet etti.
- Foreign businessmen living in Tokyo often complain of the high prices for imported western food.
- Tokyo'da yaşayan yabancı iş adamları çoğunlukla ithal batı ürünlerinin yüksek fiyatlarından şikâyet etmektedir.
- She complained of the room being too hot.
- Odanın çok sıcak olmasından şikayet etti.
- Ken complained of a headache.
- Ken, baş ağrısından şikayet etti.
- You've got nothing to complain of.
- Şikayet edecek bir şey yok.
- Tom complained of a headache.
- Tom bir baş ağrısından şikayet etti.
- He complained of having been treated unfairly.
- Haksız biçimde muamele edilmekten şikâyet etti.
- You've got nothing to complain of.
- Şikayet edecek bir şeyiniz yok.
- She complained of a headache.
- Baş ağrısından şikayet etti.
- The peasants complained of excessive taxation.
- Köylüler aşırı vergilendirmeden şikayet ettiler.
- He became bad-tempered, continually criticized his wife's cooking and complained of a pain in his stomach.
- Huysuzlaştı, karısının yemeklerini sürekli eleştirdi ve midesindeki ağrıdan şikayet etti.
- She complained of the room being too hot.
- Odanın çok sıcak olduğundan şikayet etti.
- The boy complained of a headache.
- Çocuk, başağrısından şikayet etti.
- She always complains of her teacher.
- O her zaman öğretmenini şikayet eder.
- Tom complained of a headache.
- Tom baş ağrısından şikayet etti.
- He complained of having been treated unfairly.
- Haksızlığa uğradığından şikayet etti.
- They complained of the room being too hot.
- Odanın çok sıcak olmasından şikayet ettiler.
- Tom complained of the stench.
- Tom pis kokudan şikayet etti.
- She always complains of her teacher.
- Her zaman öğretmeninden şikayet eder.
Show More (25)
|
| 2 |
complain of (something) |
(bir şeyden) şikayetçi olmak |
v. |
|
- They complained of the room being too hot.
- Onlar, odanın çok sıcak olmasından şikayetçi oldular.
- She is always complaining of her job.
- O, her zaman işinden şikayetçi oluyor.
Show More (-1)
|
