confused - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
confused kafası karışmış adj.
  • She seems confused about the schedule.
  • Program konusunda kafası karışmış gibi.
  • She was angry and confused.
  • Kızgın ve kafası karışıktı.
  • Everybody seems to be confused.
  • Herkesin kafası karışmış gibi görünüyor.
Show More (159)
confused şaşkın adj.
  • Tom and Mary look confused.
  • Tom ve Mary şaşkın görünüyor.
  • Everybody was confused.
  • Herkes şaşkındı.
  • Tom and Mary looked equally confused.
  • Tom ve Mary eşit derecede şaşkın görünüyorlardı.
Show More (45)
confused karıştırılmış adj.
  • Tangerines and oranges are citrus fruits that are often confused with one another.
  • Mandalina ve portakal sıklıkla birbiriyle karıştırılan turunçgillerdir.
  • Migraine pain and sinus headaches are often confused with one another.
  • Migren ağrısı ve sinüs baş ağrıları sıklıkla birbiriyle karıştırılır.
  • Tangerines and oranges are citrus fruits that are often confused with one another.
  • Mandalina ve portakal, çoğunlukla birbirleriyle karıştırılan narenciye meyveleridir.
Show More (13)
confused şaşırmış adj.
  • We were scared and confused.
  • Korkmuş ve şaşırmış bir hâldeydik.
  • The guy looks slightly confused.
  • Adam biraz şaşırmış görünüyor.
  • Tom looks utterly confused.
  • Tom son derece şaşırmış görünüyor.
Show More (2)
confused şaşırtıcı adj.
  • Layla's conflicting testimony confused the court.
  • Leyla'nın çelişkili ifadesi mahkemeyi şaşırttı.
  • His words confused me.
  • Onun sözleri beni şaşırttı.
Show More (-1)
confused aklı karışmış adj.
  • I think you're a little confused.
  • Galiba senin biraz aklın karışmış.
  • You're no doubt confused, Tom.
  • Şüphesiz aklın karışmış, Tom.
Show More (-1)
confused karmakarışık adj.
  • They presented us with a number of confused ideas.
  • Bize bir dizi karmakarışık fikir sundular.
Show More (-2)