1 |
contaminated |
kirlenmiş |
adj. |
|
- If an area is contaminated, it remains contaminated for thousands of years.
- Eğer bir alan kirlenmişse, binlerce yıl boyunca kirlenmiş olarak kalır.
- All animals fed with highly contaminated feed would be kept under strict official control.
- Yüksek derecede kirlenmiş yemlerle beslenen tüm hayvanlar sıkı resmi kontrol altında tutulacaktır.
- In the Gomel Oblast, which is contaminated, there are 2 million people, including 500 00 children.
- Kirlenmiş olan Homyel Voblastı'nda 50000'ü çocuk olmak üzere 2 milyon insan yaşamaktadır.
- However, this does not exclude the possibility that areas in Kosovo are contaminated by depleted uranium.
- Ancak bu durum Kosova'daki alanların seyreltilmiş uranyum ile kirlenmiş olması ihtimalini ortadan kaldırmamaktadır.
- Who is going to compensate organic producers whose crops become contaminated and lose their value?
- Ürünleri kirlenen ve değerini yitiren organik üreticilerin zararını kim karşılayacak?
- What happens to the contaminated materials?
- Kirlenmiş malzemelere ne oluyor?
- An area about the size of Britain is permanently contaminated and uninhabitable.
- İngiltere büyüklüğünde bir alan kalıcı olarak kirlenmiş ve yaşanmaz hale gelmiştir.
- Who is going to compensate organic producers whose crops become contaminated and lose their value?
- Ürünleri kirlenen ve değerini kaybeden organik üreticilere kim tazminat ödeyecek?
- In the Gomel Oblast, which is contaminated, there are 2 million people, including 500 00 children.
- Kirlenmiş olan Gomel Oblastı'nda 50000'ü çocuk olmak üzere 2 milyon insan yaşamaktadır.
- The sickness rate in the contaminated areas has grown dramatically.
- Kirlenmiş bölgelerdeki hastalık oranı dramatik bir şekilde artmıştır.
- Perhaps a register showing contaminated areas would actually be a solution.
- Belki de kirlenmiş alanları gösteren bir kayıt gerçekten bir çözüm olabilir.
- We are all agreed that contaminated and inferior material has no place in the food chain.
- Kirlenmiş ve kalitesiz maddelerin gıda zincirinde yeri olmadığı konusunda hepimiz hemfikiriz.
- The water was contaminated with oil.
- Su petrolle kirlenmişti.
- The meat might be contaminated.
- Et kirlenmiş olabilir.
- The city is contaminated with that black smoke produced by engines with wheels.
- Şehir, tekerlekli motorların ürettiği siyah dumanla kirlenmiş durumda.
- Is there any chance that you have eaten any of the contaminated food?
- Kirlenmiş yiyeceklerden yemiş olma ihtimaliniz var mı?
- This rice is contaminated by arsenic.
- Bu pirinç arsenikle kirlenmiş.
- These infections were caused by contaminated milk.
- Bu enfeksiyonlara kirlenmiş süt sebep oldu.
Show More (15)
|
2 |
contaminated |
kontamine |
adj. |
|
- Both are critical to the identification and swift recall of contaminated products.
- Her ikisi de kontamine ürünlerin belirlenmesi ve hızlı bir şekilde geri çağrılması için kritik öneme sahiptir.
- The disease must not be allowed to spread by accident as a result of contaminated feed.
- Hastalığın, kontamine yemlerin bir sonucu olarak kazara yayılmasına izin verilmemelidir.
- The sickness rate in the contaminated areas has grown dramatically.
- Kontamine olmuş bölgelerdeki hastalık oranı çarpıcı bir şekilde artmıştır.
- Non-genetically modified seeds that are contaminated with GMOs must be kept off the market.
- GDO'larla kontamine olmuş genetiği değiştirilmemiş tohumlar piyasadan uzak tutulmalıdır.
- Needless to say, we will not be exporting any meat that is contaminated with dioxin or BSE.
- Dioksin ya da BSE ile kontamine olmuş hiçbir eti ihraç etmeyeceğimizi söylemeye gerek yok.
- Needless to say, we will not be exporting any meat that is contaminated with dioxin or BSE.
- Söylemeye gerek yok ki, dioksin ya da BSE ile kontamine olmuş hiçbir eti ihraç etmeyeceğiz.
- Tom died because he had eaten some contaminated beef.
- Tom kontamine sığır eti yediği için öldü.
Show More (4)
|
3 |
contaminated |
bozulmuş |
adj. |
|
- Thanks to the labelling of genetically contaminated products, consumers are given the option of not buying them.
- Genetiği bozulmuş ürünlerin etiketlenmesi sayesinde tüketicilere bu ürünleri satın almama seçeneği sunulmuştur.
- Thanks to the labelling of genetically contaminated products, consumers are given the option of not buying them.
- Genetiği bozulmuş ürünlerin etiketlenmesi sayesinde tüketicilere bunları satın almama seçeneği sunuluyor.
Show More (-1)
|
4 |
contaminated |
kirletilmiş |
adj. |
|
- Bathing waters may be contaminated by bacteria which originate from households, hotels or maybe office buildings.
- Banyo suları evlerden, otellerden ya da ofis binalarından kaynaklanan bakteriler tarafından kirletilebilir.
- It seems that the origin of the mutations is in the consumption of contaminated water.
- Mutasyonların kökeni kirletilmiş su tüketiminde gibi görünüyor.
Show More (-1)
|
5 |
contaminated |
kirli |
adj. |
|
- The water Tom drank was contaminated.
- Tom'un içtiği su kirliydi.
Show More (-2)
|
6 |
contaminated |
mikroplu |
adj. |
|
- These infections were caused by contaminated milk.
- Bu enfeksiyonlara mikroplu süt neden oldu.
Show More (-2)
|