| 1 |
cramped |
sıkışık |
adj. |
|
- The conference hall was cramped and airless.
- Konferans salonu sıkışık ve havasızdı.
- It's going to be a little cramped.
- Biraz sıkışık olacak.
- This room is cramped.
- Bu oda sıkışık.
- I want to move out of this cramped room as soon as I can.
- Bu sıkışık odadan elimden geldiğince çabuk taşınmak istiyorum.
- I want to move out of this cramped room as soon as I can.
- Bu sıkışık odadan bir an önce çıkmak istiyorum.
Show More (2)
|
| 2 |
cramped |
(el yazısı) küçük ve sıkışık |
adj. |
|
- It's very small and cramped.
- Çok küçük ve sıkışık.
- It's very small and cramped.
- Bu çok küçük ve sıkışık.
Show More (-1)
|
| 3 |
cramped |
kramp girmiş |
adj. |
|
- Her legs got cramped on the first day at the gym.
- Spor salonundaki ilk gününde bacaklarına kramp girdi.
Show More (-2)
|
| 4 |
cramped |
okunaksız |
adj. |
|
- The note on my desk was too cramped for me to read.
- Masamdaki not o kadar okunaksızdı ki anlamakta zorluk çektim.
Show More (-2)
|
