|
- The main side here is as criminal as the production side.
- Buradaki ana bölüm de üretim bölümü kadar suçludur.
- The death penalty has only been abolished for criminal prisoners, not for people fighting for democracy and freedom.
- İdam cezası sadece suçlu mahkumlar için kaldırılmıştır, demokrasi ve özgürlük için mücadele eden insanlar için değil.
- They did so when the criminal Milosevic was still in power.
- Bunu suçlu Miloseviç hala iktidardayken yaptılar.
- A member of Al Qaeda is not an illegal immigrant who indulges in terrorism, but an international criminal.
- El Kaide üyesi bir kişi terörizme bulaşmış yasadışı bir göçmen değil, uluslararası bir suçludur.
- There is of course a type of criminal beside whom the small fry we have outside the EU pale into insignificance.
- Elbette AB dışında sahip olduğumuz ufak tefek suçların yanında önemsiz kaldığı bir suçlu türü vardır.
- There is of course a type of criminal beside whom the small fry we have outside the EU pale into insignificance.
- Elbette AB dışında sahip olduğumuz ufak tefek suçların yanında önemsiz kaldığı bir suçlu türü var.
- I'm saying the criminal must not have any hair down there.
- Ben suçlunun orada hiç kılının olmaması gerektiğini söylüyorum.
- The criminal tried to cover his tracks.
- Suçlu izlerini örtmeye çalıştı.
- You all know I'm not a criminal.
- Suçlu olmadığımı hepiniz biliyorsunuz.
- Tom is, one might say, a professional criminal.
- Biri Tom'un profesyonel bir suçlu olduğunu söyleyebilir.
- They treated me like a criminal.
- Bana bir suçlu gibi davrandılar.
- The police treated Tom like a common criminal.
- Polis Tom'a adi bir suçlu gibi davrandı.
- The criminal is still at large.
- Suçlu hâlâ dışarıda.
- Is Tom a criminal?
- Tom bir suçlu mu?
- The criminal begged the judge for mercy.
- Suçlu, yargıçtan merhamet diledi.
- Taking everything into consideration, he can't be the criminal.
- Her şeyi göz önüne alırsak, suçlu o olamaz.
- We followed the tracks of the criminal.
- Suçlunun izlerini takip ettik.
- I was a criminal.
- Suçluydum.
- A dangerous criminal has escaped from the insane asylum.
- Tehlikeli bir suçlu akıl hastanesinden kaçtı.
- Don't treat me like a criminal, because I'm innocent.
- Bana bir suçlu gibi davranmayın, çünkü ben masumum.
- For all I know, he's a criminal.
- Tek bildiğim, onun bir suçlu olduğu.
- The police asked the criminal to give up his gun.
- Polis suçludan silahını teslim etmesini istedi.
- They are still looking for the criminal.
- Onlar hâlâ suçluyu arıyorlar.
- The criminal is still at large.
- Suçlu hala serbest.
- Sami was a criminal profiler.
- Sami bir suçlu profilcisiydi.
- Tom is not a criminal.
- Tom bir suçlu değil.
- The criminal confessed.
- Suçlu itiraf etti.
- Taking everything into consideration, he can't be the criminal.
- Her şeyi göz önüne alırsak, o suçlu olamaz.
- The criminal was arrested by two police officers.
- Suçlu iki polis memuru tarafından tutuklandı.
- Tom isn't a criminal, is he?
- Tom suçlu değil, değil mi?
- The criminal was sent to the gallows.
- Suçlu idam sehpasına gönderildi.
- The criminal left footprints.
- Suçlu ayak izleri bıraktı.
- The criminal tried to make Tom's death look like an accident.
- Suçlu, Tom'un ölümünü bir kaza gibi göstermeye çalıştı.
- The criminal is armed and highly dangerous.
- Suçlu silahlı ve çok tehlikeli.
- The governor pardoned the criminal.
- Vali suçluyu affetti.
- Tom studied criminal behavior.
- Tom suçlu davranışları üzerine çalıştı.
- I'm not a criminal.
- Ben suçlu değilim.
- One can say that Tom is a professional criminal.
- Tom'un profesyonel bir suçlu olduğu söylenebilir.
- The criminal was arrested and put into prison.
- Suçlu tutuklandı ve hapse atıldı.
- The police captured the escaped criminal.
- Polis kaçan suçluyu yakaladı.
- The police have started a nationwide hunt for the criminal.
- Polis suçlu için ülke çapında bir av başlattı.
- The criminal begged the judge for mercy.
- Suçlu merhamet için yargıca yalvardı.
- The criminal was apprehended by an off-duty policeman.
- Suçlu, görevde olmayan bir polis tarafından yakalandı.
- I didn't know Tom was a criminal when I first met him.
- Onunla ilk tanıştığımda Tom'un bir suçlu olduğunu bilmiyordum.
- Sami was a criminal profiler.
- Sami bir suçlu profilleyicisiydi.
- The criminal did evil things as a child.
- Suçlu çocukken kötü şeyler yapmış.
- Are you a criminal?
- Sen bir suçlu musun?
- Maintaining a criminal in the jail is very expensive.
- Hapisteki bir suçlunun bakımı çok pahalıdır.
- The criminal is still at large.
- Suçlu hâlâ serbest.
- The criminal had to conceal his identity.
- Suçlu kimliğini gizlemek zorunda kaldı.
- The police found out where the criminal lived.
- Polis suçlunun nerede yaşadığını öğrendi.
- Stop right there, you criminal scum!
- Tam orada dur, seni suçlu pislik!
- The police were able to find the criminal.
- Polis, suçluyu bulabildi.
- Sami was a master criminal.
- Sami usta bir suçluydu.
- It has been said that a man at ten is an animal, at twenty a lunatic, at thirty a failure, at forty a fraud, and at fifty a criminal.
- Bir insanın on yaşında bir hayvan, yirmi yaşında bir deli, otuz yaşında bir başarısızlık, kırk yaşında bir sahtekâr ve elli yaşında bir suçlu olduğu söylenir.
- You all know I'm not a criminal.
- Hepiniz bir suçlu olmadığımı biliyorsunuz.
- Don't treat me like a criminal, because I'm innocent.
- Bana bir suçlu gibi davranma, çünkü ben masumum.
- The police treated Tom like a common criminal.
- Polis Tom'a sıradan bir suçlu gibi davrandı.
- The police persuaded the criminal to surrender his weapon.
- Polis suçluyu silahını teslim etmeye ikna etti.
- The criminal was apprehended by an off-duty policeman.
- Suçlu görev dışı polis memuru tarafından tutuklandı.
- Tom is a career criminal.
- Tom kariyer suçlusudur.
- The criminal tried to cover his tracks.
- Suçlu, izlerini örtmeye çalıştı.
- The police found out where the criminal lived.
- Polis, suçlunun nerede yaşadığını ortaya çıkardı.
- When the police came on stage, the criminal gave up.
- Polis sahneye geldiğinde suçlu terk etti.
- The criminal was arrested by the police.
- Suçlu polis tarafından tutuklandı.
- The criminal has not been caught yet.
- Suçlu henüz yakalanmadı.
- You look like a criminal.
- Bir suçluya benziyorsun.
- The police were able to find the criminal.
- Polis suçluyu bulmayı başardı.
- The gang is lead by a ruthless criminal called Tom.
- Çete, Tom adında acımasız bir suçlu tarafından yönetilmektedir.
- A dangerous criminal has escaped from the insane asylum.
- Tehlikeli bir suçlu, akıl hastanesinden kaçtı.
- The police hid a listening device in the criminal's car.
- Polis bir dinleme cihazını suçlunun arabasına sakladı.
- The police caught sight of the criminal running away.
- Polis, suçlunun kaçtığını gördü.
- How dare you treat me like a criminal!
- Bana bir suçlu gibi davranmaya nasıl cüret edersin!
- The criminal escaped from the prison.
- Suçlu hapishaneden kaçtı.
- The criminal didn't let the hostages go.
- Suçlu, rehinelerin gitmesine izin vermedi.
- You look like a criminal.
- Bir suçlu gibi görünüyorsun.
- Tom isn't a criminal.
- Tom bir suçlu değil.
- Tom is a wanted criminal.
- Tom aranan bir suçlu.
- The criminal is among us.
- Suçlu aramızda.
- The gang is lead by a ruthless criminal called Tom.
- Çete, Tom adında acımasız bir suçlu tarafından yönetiliyor.
- I became a criminal.
- Bir suçlu oldum.
- The criminal was arrested and put into prison.
- Suçlu tutuklanarak cezaevine konulmuştur.
- The criminal escaped from the prison.
- Suçlu hapisten kaçtı.
- When the police came on stage, the criminal gave up.
- Polis sahneye çıktığında, suçlu pes etti.
- It's worse to send an innocent man to prison than to let a criminal go free.
- Masum bir adamı hapishaneye göndermek bir suçluyu serbest bırakmaktan daha kötüdür.
- She's not a criminal.
- O suçlu değil.
- The police asked the criminal to give up his gun.
- Polis suçlunun silahını bırakmasını istedi.
- The criminal is armed and highly dangerous.
- Suçlu silahlı ve hayli tehlikeli.
- They are still looking for the criminal.
- Hâlâ suçluyu arıyorlar.
- Tom is, one might say, a professional criminal.
- Tom'un profesyonel bir suçlu olduğu söylenebilir.
- Tom isn't a criminal, is he?
- Tom bir suçlu değil, değil mi?
- They treated me like a criminal.
- Onlar bana bir suçlu gibi davrandı.
- Tom is a criminal.
- Tom suçlu.
- In Singapore, one way to punish a criminal is to whip him or her.
- Singapur'da bir suçluyu cezalandırmanın bir yolu da onu kırbaçlamaktır.
- It's worse to send an innocent man to prison than to let a criminal go free.
- Masum bir adamı hapse göndermek, bir suçluyu serbest bırakmaktan daha kötüdür.
- The criminal had to conceal his identity.
- Suçlu kimliğini gizlemek zorundaydı.
- The police were intent on stopping the criminal.
- Polis suçluyu durdurmaya niyetliydi.
- Tom looks like a criminal.
- Tom bir suçlu gibi görünüyor.
- I'm being treated like a criminal.
- Bir suçlu gibi muamele görüyorum.
- The criminal is still at large.
- Suçlu halen kaçak.
- The police hid a listening device in the criminal's car.
- Polis suçlunun arabasına bir dinleme cihazı saklamış.
- The criminal escaped from prison.
- Suçlu hapishaneden kaçtı.
- Tom knew Mary wasn't a criminal.
- Tom, Mary'nin bir suçlu olmadığını biliyordu.
- The criminal was sent to the gallows.
- Suçlu darağacına gönderildi.
- Maintaining a criminal in the jail is very expensive.
- Bir suçluyu hapishanede tutmak çok pahalıdır.
- The police persuaded the criminal to surrender his weapon.
- Polis silahını teslim etmesi için suçluyu ikna etti.
- He's not a criminal.
- O suçlu değil.
- Sami is an extremely dangerous criminal.
- Sami son derece tehlikeli bir suçludur.
- Sami was an invisible criminal.
- Sami görünmez bir suçluydu.
- How dare you call me a criminal?
- Bana suçlu demeye nasıl cüret edersin?
- How certain are you that he's a criminal?
- Onun bir suçlu olduğundan ne kadar eminsiniz?
- Tom is a criminal.
- Tom bir suçlu.
- The criminal is nervous.
- Suçlu gergin.
- How certain are you that he's a criminal?
- Onun bir suçlu olduğundan ne kadar eminsin?
- You're a criminal.
- Sen bir suçlusun.
- Tom looks like a criminal.
- Tom bir suçluya benziyor.
- He's not a criminal.
- O bir suçlu değil.
- The police caught sight of the criminal running away.
- Polis kaçan suçluyu yakaladı.
- One can say that Tom is a professional criminal.
- Biri Tom'un profesyonel bir suçlu olduğunu söyleyebilir.
- Sami is an extremely dangerous criminal.
- Sami son derece tehlikeli bir suçlu.
Show More (117)
|
|
- First, we recommend the establishment of an ad hoc international criminal tribunal.
- İlk olarak, geçici bir uluslararası ceza mahkemesi kurulmasını öneriyoruz.
- This question raises the matter of safeguards, but within the context of harmonised criminal legislation in Europe.
- Bu soru, Avrupa'da uyumlaştırılmış ceza mevzuatı bağlamında güvenceler konusunu gündeme getirmektedir.
- In civil justice and the normal criminal court system, there are concerns about the slowness of the judicial procedures.
- Adli yargıda ve normal ceza muhakemesi sisteminde, işlemlerin yavaşlığı konusunda endişeler vardır.
- The same applies to what is known as the 1946 Criminal Indemnity Act.
- Aynı durum 1946 tarihli Ceza Tazminat Yasası olarak bilinen yasa için de geçerlidir.
- Criminal and administrative law, on the other hand, are still only at the beginning of their European development.
- Ceza hukuku ve idare hukuku ise Avrupa'daki gelişimlerinin henüz başındadır.
- The issue of the recognition of judgments in criminal matters is highly sensitive, and raises delicate issues.
- Ceza davalarında kararların tanınması konusu son derece hassas bir konudur ve hassas meseleleri gündeme getirmektedir.
- First, we recommend the establishment of an ad hoc international criminal tribunal.
- İlk olarak, ad hoc bir uluslararası ceza mahkemesinin kurulmasını öneriyoruz.
- Even England and Scotland have very different criminal laws and legal traditions.
- İngiltere ve İskoçya bile çok farklı ceza kanunlarına ve hukuki geleneklere sahiptir.
- This would be an incorrect step because of the different criminal legal systems operating in Europe.
- Avrupa'da işleyen farklı ceza hukuku sistemleri nedeniyle bu yanlış bir adım olacaktır.
- Stringent, harmonised criminal legislation on traffickers in human beings is necessary.
- İnsan tacirlerine yönelik katı ve uyumlaştırılmış ceza mevzuatı gereklidir.
- The backward and medieval practice of stoning still forms part of its criminal justice system.
- Geri kalmış ve ortaçağdan kalma recm uygulaması hala ceza adalet sisteminin bir parçasını oluşturmaktadır.
- Many in this Parliament would prefer a proposal to harmonise criminal legislation.
- Bu Parlamento'daki pek çok kişi ceza mevzuatının uyumlaştırılmasına yönelik bir teklifi tercih etmektedir.
- You need to hire an criminal defense lawyer.
- Bir ceza avukatı tutmanız gerekiyor.
- You need to hire an criminal defense lawyer.
- Bir ceza savunma avukatı tutmanız gerekir.
Show More (11)
|