1 |
cultivated |
kültürlü |
adj. |
|
- As a cultivated man, Professor Clark impresses his students.
- Profesör Clark, kültürlü bir adam olarak öğrencilerini etkiliyor.
- This applies not only to cultivated and highly educated people, but also to those who perform very simple work.
- Bu sadece kültürlü ve yüksek eğitimli insanlar için değil, aynı zamanda çok basit işler yapanlar için de geçerlidir.
Show More (-1)
|
2 |
cultivated |
ekili |
adj. |
|
- The farm's large cultivated fields produce various veggies.
- Çiftliğin geniş ekili tarlalarında çeşitli sebzeler üretiliyor.
- Her cultivated roses need daily care.
- Ekili güllerinin günlük bakıma ihtiyacı var.
Show More (-1)
|
3 |
cultivated |
işlenmiş |
adj. |
|
- Mechanising and destroying the landscape to allow it to be cultivated more easily is not an acceptable alternative.
- Peyzajın daha kolay işlenebilmesi için makineleştirilmesi ve tahrip edilmesi kabul edilebilir bir alternatif değildir.
- This field is not well cultivated.
- Bu tarla iyi işlenmemiş.
Show More (-1)
|