| 1 |
decipher |
deşifre etmek |
v. |
|
- Alan Turing deciphered the messages during the war.
- Alan Turing savaş sırasında mesajları deşifre etti.
- But now we have the key and know how to decipher.
- Ama artık anahtarımız var ve nasıl deşifre edeceğimizi biliyoruz.
- Tom deciphered the code.
- Tom kodu deşifre etti.
- Can you decipher the message?
- Mesajı deşifre edebilir misin?
- I deciphered one.
- Birini deşifre ettim.
- That script has not been deciphered.
- Bu yazı deşifre edilmedi.
- That script has not been deciphered.
- O yazı deşifre edilmemiş.
Show More (4)
|
| 2 |
decipher |
çözmek |
v. |
|
- I couldn't decipher the meaning of his text.
- Mesajının anlamını çözemedim.
- Investigators are trying to decipher what happened.
- Müfettişler ne olduğunu çözmeye çalışıyor.
- Investigators are trying to decipher what happened.
- Müfettişler ne olduğunu çözmeye çalışıyorlar.
Show More (0)
|
| 3 |
decipher |
şifreyi çözmek |
v. |
|
- Tom deciphered the code.
- Tom şifreyi çözdü.
- I deciphered one.
- Bir şifreyi çözdüm.
Show More (-1)
|
