| 1 |
dirt |
kir |
n. |
|
- Did you see the dirt on your car?
- Arabandaki kiri gördün mü?
- My keyboard is full of dirt.
- Klavyem kir içinde.
- Soap helps remove the dirt.
- Sabun kiri çıkarmaya yardımcı olur.
- Tom had dirt underneath his fingernails.
- Tom'un tırnaklarının altında kir vardı.
- Dirt has built up under your fingernails.
- Senin tırnaklarının altında kir birikmiş.
- Tom brushed a bit of dirt off of his hat.
- Tom şapkasındaki bir parça kiri fırçaladı.
- Soap helps remove the dirt.
- Sabun kiri çıkarmaya yardım eder.
- She swept the dirt from the porch.
- Verandadan dökülen kirleri süpürdü.
- Clean the dirt off the mirror.
- Aynanın kirini temizleyin.
- I wiped the dirt off my pants.
- Pantolonumdaki kiri sildim.
- Tom washed the dirt off his face.
- Tom yüzündeki kiri yıkadı.
- Tom brushed the dirt off his pants.
- Tom pantolonundaki kiri fırçalayarak çıkardı.
- Soap helps remove the dirt.
- Sabun kiri temizlemeye yardımcı olur.
- Clean the dirt off the mirror.
- Aynadaki kiri temizle.
- Dirt has built up under your fingernails.
- Tırnaklarınızın altında kir birikmiş.
- Tom brushed a bit of dirt off of his hat.
- Tom şapkasındaki ufak kiri fırçaladı.
- My keyboard is full of dirt.
- Klavyem kirle dolu.
Show More (14)
|
| 2 |
dirt |
pislik |
n. |
|
- In the end, all his dirt came out.
- Tüm pislikleri nihayet ortaya çıktı.
- Tom is covered in dirt and grime.
- Tom kir ve pislikle kaplı.
- Never cast dirt into that fountain of which you have sometime drunk.
- Bir zamanlar içtiğiniz çeşmeye asla pislik atmayın.
- Tom is covered in dirt and grime.
- Tom kir ve pisliğe bulanmış.
- Never cast dirt into that fountain of which you have sometime drunk.
- Bir zamanlar içtiğin çeşmeye asla pislik atma.
- She swept the dirt from the porch.
- Verandadaki pislikleri süpürdü.
Show More (3)
|
| 3 |
dirt |
toprak |
n. |
|
- There were too many dirts in the room.
- Odada bir sürü toprak vardı.
- John threw his handful of dirt onto the coffin.
- John elindeki bir avuç toprağı tabutun üzerine attı.
- Tom likes to play in the dirt.
- Tom toprakta oynamayı sever.
- You can dig dirt from the ground.
- Topraktan toprak çıkarabilirsin.
- The children were playing in the dirt.
- Çocuklar toprakta oynuyordu.
Show More (2)
|
| 4 |
dirt |
(mecazen) kirli çamaşırlar |
n. |
|
- I've got some dirt on Tom.
- Tom'un bazı kirli çamaşırlarını öğrendim.
- Tom hired a private investigator to dig up dirt on his wife and her lover.
- Tom, karısı ve onun aşığının kirli çamaşırlarını ortaya çıkarmak için özel bir dedektif tuttu.
Show More (-1)
|
| 5 |
dirt |
çamur |
n. |
|
- The children were playing in the dirt.
- Çocuklar çamurda oynuyordu.
- Tom brushed the dirt off his pants.
- Tom pantolonuna bulaşan çamuru fırçayla temizledi.
Show More (-1)
|
| 6 |
dirt |
beş para etmez |
n. |
|
- To me, his writings are just some dirt.
- Bana göre, yazıları beş para etmez.
Show More (-2)
|
