disbelief - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
disbelief inanmazlık n.
  • They listened to him with disbelief.
  • Onu inanmayarak dinlediler.
  • Fadil was in shock and disbelief.
  • Fadıl şok ve inanmazlık içindeydi.
  • Fadil was in shock and disbelief.
  • Fadıl şok içindeydi ve inanamıyordu.
Show More (6)
disbelief inançsızlık n.
  • I had an expression of disbelief on my face.
  • Yüzümde inançsız bir ifade vardı.
  • I was in disbelief.
  • İnançsızlık içindeydim.
  • During the movie, I tried to suspend my disbelief, but failed.
  • Film boyunca inançsızlığımı askıya almaya çalıştım ama başaramadım.
Show More (0)
disbelief inanmama n.
  • The Belgian Presidency-in-Office shakes her head in disbelief.
  • Belçika Dönem Başkanlığı inanamayarak başını sallar.
  • Her friend looked at her in disbelief and asked why.
  • Arkadaşı ona inanamayarak baktı ve nedenini sordu.
Show More (-1)
disbelief şaşkınlık n.
  • Her friend looked at her in disbelief and asked why.
  • Arkadaşı ona şaşkınlıkla bakar ve neden diye sorar.
  • The small town was in disbelief.
  • Küçük kasaba şaşkınlık içindeydi.
Show More (-1)
disbelief kuşku n.
  • I was in disbelief.
  • Kuşku içindeydim.
  • Tom stared in disbelief.
  • Tom kuşku içinde baktı.
Show More (-1)
disbelief şüphe n.
  • The small town was in disbelief.
  • Küçük kasaba şüphe içinde idi.
Show More (-2)
disbelief güvensizlik n.
  • During the movie, I tried to suspend my disbelief, but failed.
  • Film sırasında, güvensizliğimi askıya almaya çalıştım, ama başaramadım.
Show More (-2)