| 1 |
disobey |
itaatsizlik etmek |
v. |
|
- I've disobeyed her.
- Ona itaatsizlik ettim.
- I disobeyed Tom.
- Tom'a itaatsizlik ettim.
- Do not disobey the rules.
- Kurallara itaatsizlik etme.
- You're disobeying orders.
- Emirlere itaatsizlik ediyorsun.
- I'd be disappointed if you were to disobey these orders.
- Bu emirlere itaatsizlik edersen hayal kırıklığına uğrarım.
- Why do you think you can disobey me?
- Neden bana itaatsizlik edebileceğini düşünüyorsun?
- Tom didn't have the courage to disobey Mary.
- Tom'un Mary'ye itaatsizlik edecek cesareti yoktu.
- I've disobeyed Tom.
- Tom'a itaatsizlik ettim.
- I've disobeyed him.
- Ona itaatsizlik ettim.
- You won't disobey me.
- Sen bana itaatsizlik etmeyeceksin.
- You won't disobey me.
- Bana itaatsizlik etmeyeceksin.
- I've disobeyed them.
- Onlara itaatsizlik ettim.
- We wouldn't want to disobey the teacher, would we?
- Öğretmene itaatsizlik etmek istemeyiz, değil mi?
- Tom disobeyed me.
- Tom bana itaatsizlik etti.
- The students disobeyed their teacher.
- Öğrenciler öğretmenlerine itaatsizlik ettiler.
- Tom doesn't usually disobey his parents.
- Tom genelde ailesine itaatsizlik etmez.
- Don't disobey my orders.
- Emirlerime itaatsizlik etme.
- His negotiators had disobeyed his orders.
- Arabulucuları onun emirlerine itaatsizlik etmişti.
- Do not disobey the rules.
- Kurallara itaatsizlik etmeyin.
- Why did you disobey my order?
- Neden emrime itaatsizlik ettin?
- Why do you think you can disobey me?
- Bana neden itaatsizlik edebileceğini düşünüyorsun?
- I disobeyed you.
- Size itaatsizlik ettim.
- I've disobeyed her.
- Ben ona itaatsizlik ettim.
- The pupils disobeyed their teacher.
- Öğrenciler öğretmenlerine itaatsizlik ettiler.
Show More (21)
|
| 2 |
disobey |
itaat etmemek |
v. |
|
- Tom disobeyed me.
- Tom bana itaat etmedi.
- I've disobeyed them.
- Onlara itaat etmedim.
- I've disobeyed Tom.
- Tom'a itaat etmedim.
- I've disobeyed him.
- Ona itaat etmedim.
- The pupils disobeyed their teacher.
- Öğrenciler öğretmenlerine itaat etmedi.
Show More (2)
|
| 3 |
disobey |
söz dinlememek |
v. |
|
- Tom doesn't usually disobey his parents.
- Tom genellikle ebeveynlerinin sözünü dinlemez.
- These days he disobeys his parents.
- Bugünlerde anne babasının sözünü dinlemiyor.
Show More (-1)
|
| 4 |
disobey |
karşı gelmek |
v. |
|
- The students disobeyed their teacher.
- Öğrenciler öğretmenlerine karşı geldiler.
- I disobeyed you.
- Sana karşı geldim.
Show More (-1)
|
