|
- We cannot leave the Copenhagen European Council to decide on dozens and dozens of details.
- Kopenhag Avrupa Konseyi'ni onlarca ve düzinelerce ayrıntı üzerinde karar vermeye bırakamayız.
- For example, some flavourings are spice mixtures containing dozens of ingredients.
- Örneğin, bazı aromalar düzinelerce bileşen içeren baharat karışımlarıdır.
- I found dozens of basic food hygiene failings.
- Düzinelerce temel gıda hijyeni hatası buldum.
- No, but during those six weeks of peace the Tsahal killed dozens of Palestinians.
- Hayır, ama o altı haftalık barış döneminde İsrail Savunma Kuvvetleri düzinelerce Filistinliyi öldürmüştür.
- Dozens of rules, procedures and administrative obligations are impeding the work of nurses and carers.
- Düzinelerce kural, prosedür ve idari yükümlülük hemşirelerin ve hasta bakıcıların çalışmalarını engellemektedir.
- Dozens of proposals were submitted there, also in this area of policy.
- Bu politika alanında da düzinelerce teklif sunulmuştur.
- In my city, Amsterdam, the dozens of boats create far more stench than the tens of thousands of cars.
- Benim şehrim Amsterdam'da düzinelerce tekne, on binlerce arabadan çok daha fazla pis koku yaratıyor.
- No, but during those six weeks of peace the Tsahal killed dozens of Palestinians.
- Hayır, ama o altı haftalık barış süresince Tsahal düzinelerce Filistinliyi öldürdü.
- Dan spent hours scanning dozens of pages of Linda's diary.
- Dan, Linda'nın günlüğünden düzinelerce sayfayı tarayarak saatler geçirdi.
- Dozens of cars are parked in the car park.
- Otoparkta düzinelerce araba park etmişti.
- Dozens of houses were burned down in that big fire.
- O büyük yangında düzinelerce ev yandı.
- Tom has dozens of French books.
- Tom'un düzinelerce Fransızca kitabı var.
- Dozens of people have died in flash floods triggered by torrential rain.
- Sağanak yağmurun tetiklediği ani sellerde düzinelerce insan öldü.
- He has dozens of English books.
- Düzinelerce İngilizce kitabı var.
- There are dozens of trees in the garden.
- Bahçede düzinelerce ağaç var.
- Sami kidnapped dozens of women, cooked them and ate them.
- Sami düzinelerce kadını kaçırdı, pişirdi ve yedi.
- He has dozens of books about Japan.
- Japonya hakkında düzinelerce kitabı var.
- When his wife died, he received dozens of condolence cards.
- Karısı vefat edince kendisine düzinelerce taziye kartı geldi.
- Dozens of young people attended the demonstration.
- Gösteriye düzinelerce genç katıldı.
- I have dozens of apps on my phone that I seldom use.
- Telefonumda nadiren kullandığım düzinelerce uygulamam var.
- Dozens of cars are parked in the car park.
- Otoparkta düzinelerce araba var.
- He has dozens of books about Japan.
- Onun Japonya hakkında düzinelerce kitabı var.
- Dozens of cars were parked in the parking lot.
- Otoparka düzinelerce araba park edilmiş.
- Dozens of students gathered there.
- Düzinelerce öğrenci, orada toplandı.
- Dan spent hours scanning dozens of pages of Linda's diary.
- Dan, Linda'nın günlüğünün düzinelerce sayfasını taramak için saatler harcadı.
- Dozens of people were injured in the terrible accident.
- Korkunç kazada düzinelerle insan yaralandı.
- Dozens of pop stars are crowned and uncrowned every few years.
- Düzinelerce pop yıldızı birkaç yılda taçlandırılır ve taçtan mahrum edilir.
- He has dozens of English books.
- Onun düzinelerce İngilizce kitapları var.
- Dozens of people gathered before the station.
- Düzinelerce insan istasyonun önünde toplandı.
- People who speak dozens of languages fluently astonish me.
- Düzinelerce dili akıcı bir şekilde konuşan insanlar beni şaşırtıyor.
- Sami has swallowed dozens of pills and a bottle of tequila.
- Sami düzinelerce hap ve bir şişe tekila yutmuştu.
- Dozens of pop stars are crowned and uncrowned every few years.
- Her birkaç yılda bir düzinelerce pop yıldızı taç giyer ve taç giymez.
- Dozens of houses were burned down in that big fire.
- O büyük yangında düzinelerce ev yanıp kül oldu.
- Sami has swallowed dozens of pills and a bottle of tequila.
- Sami düzinelerce hap ve bir şişe tekila yuttu.
- When his wife died, he received dozens of condolence cards.
- Karısı öldüğünde, düzinelerce taziye kartı aldı.
Show More (32)
|