earn - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
earn kazanmak v.
  • On average, women earn 76% of the hourly rate of men.
  • Ortalama olarak kadınlar erkeklerin aldığı saatlik ücretin %76'sını kazanmaktadır.
  • Imagine if men in Europe earned 25 per cent less than women.
  • Avrupa'da erkeklerin kadınlardan yüzde 25 daha az kazandığını hayal edin.
  • For example, in poor provinces such as Misiones, the members of the provincial legislature earn more than an MEP.
  • Örneğin, Misiones gibi yoksul illerde il yasama meclisi üyeleri bir AP üyesinden daha fazla kazanmaktadır.
Show More (237)
earn para kazanmak v.
  • People react by voting with their feet and go where they can earn a crust.
  • İnsanlar eylemleri üzerinden tepkilerini göstererek para kazanabilecekleri yerlere gidiyorlar.
  • A patently fraudulent firm earns tremendous amounts of money out of contracts with the Commission.
  • Açıkça dolandırıcılık yapan bir firma, Komisyon ile yaptığı sözleşmelerden muazzam miktarlarda para kazanmaktadır.
  • It means that we prevent them from earning enough to afford to meet our standards.
  • Bu, onların bizim standartlarımızı karşılayacak kadar para kazanmalarını engellediğimiz anlamına geliyor.
Show More (82)
earn kazandırmak v.
  • That submission may have earned him a degree of freedom.
  • Bu teslimiyet ona bir dereceye kadar serbestlik kazandırmış olabilir.
  • Bringing you to her should earn us a nice reward.
  • Seni ona getirmek bize güzel bir ödül kazandırmalı.
  • Bringing you to her should earn us a nice reward.
  • Seni ona götürmek bize güzel bir ödül kazandırmalı.
Show More (8)
earn hak etmek v.
  • If you prove that you can earn it, you will have our support.
  • Eğer bunu hak edebileceğinizi kanıtlarsanız, desteğimizi alırsınız.
  • Tom didn't earn those awards.
  • Tom o ödülleri hak etmedi.
  • If you want my respect, you'll have to earn it.
  • Eğer saygımı kazanmak istiyorsan, bunu hak etmelisin.
Show More (0)
earn para kazandırmak v.
  • May these new products earn you masses and masses of money.
  • Bu yeni ürünler size yığınla ve yığınla para kazandırsın.
  • May these new products earn you masses and masses of money.
  • Bu yeni ürünler size yığınla para kazandırsın.
Show More (-1)
earn gelir n.
  • These programs give young workers the opportunity to learn a trade or profession and earn a modest income.
  • Bu programlar genç işçilere bir meslek öğrenmek ve mütevazı bir gelir elde etmek için fırsat verir.
  • These programs give young workers the opportunity to learn a trade or profession and earn a modest income.
  • Bu programlar genç işçilere bir zanaat veya meslek öğrenme ve mütevazı bir gelir elde etme olanağı vermektedir.
Show More (-1)