encouraging - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
encouraging cesaret verici adj.
  • We also find it encouraging that the proposal seeks the reasons why refugees are persecuted.
  • Ayrıca teklifin mültecilerin zulme uğrama nedenlerini araştırmasını da cesaret verici buluyoruz.
  • The one encouraging sign is that the euro currency is surviving strongly.
  • Avro para biriminin güçlü bir şekilde ayakta kalması cesaret verici bir işarettir.
  • Since this House's last debate on war in Iraq, though, encouraging things have happened.
  • Bu Meclisin Irak'taki savaşla ilgili son tartışmasından bu yana cesaret verici şeyler oldu.
Show More (50)
encouraging teşvik etme n.
  • Encouraging the use of minority languages reinforces social cohesion at a regional level.
  • Azınlık dillerinin kullanımının teşvik edilmesi, bölgesel düzeyde sosyal uyumu güçlendirir.
  • Encouraging the use of minority languages reinforces social cohesion at regional level.
  • Azınlık dillerinin kullanımının teşvik edilmesi bölgesel düzeyde sosyal uyumu güçlendirir.
  • This solution also has the merit of encouraging decentralised development.
  • Bu çözüm aynı zamanda merkezi olmayan kalkınmayı teşvik etme avantajına da sahiptir.
Show More (24)
encouraging cesaretlendirici adj.
  • Tom was very encouraging.
  • Tom çok cesaretlendiriciydi.
  • I find it very encouraging.
  • Bunu çok cesaretlendirici buluyorum.
  • You're not very encouraging.
  • Pek cesaretlendirici değilsin.
Show More (2)
encouraging ümit verici adj.
  • In the first half of this year performance was encouraging.
  • Bu yılın ilk yarısında performans ümit vericiydi.
  • You're not very encouraging.
  • Çok ümit verici değilsin.
Show More (-1)