estate - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
estate mülk n.
  • Layla owned a huge estate in Texas.
  • Leyla, Teksas'ta büyük bir mülke sahipti.
  • Sami left an estate in Egypt.
  • Sami Mısır'da bir mülk bıraktı.
  • Tom owns an estate in Scotland.
  • Tom'un İskoçya'da bir mülkü var.
Show More (7)
estate miras n.
  • The estate passed to her two children.
  • Miras kadının iki çocuğuna kalmıştı.
  • He left part of his estate to his son Robert.
  • Mirasının bir kısmını oğlu Robert'a bıraktı.
  • The estate went to his daughter when he died.
  • Mirası öldüğünde kızına kaldı.
Show More (6)
estate malikane n.
  • He owns a large estate in Ireland.
  • İrlanda'da büyük bir malikanesi var.
  • He lives on his country estate.
  • Taşradaki malikanesinde yaşıyor.
  • Tom owns an estate in Scotland.
  • Tom'un İskoçya'da bir malikanesi var.
Show More (1)
estate mal varlığı n.
  • Tom donated his estate to create a wildlife sanctuary.
  • Tom mal varlığını bir yaban hayatı barınağı oluşturmak için bağışladı.
  • He left part of his estate to his son Robert.
  • Mal varlığınının bir kısmını oğlu Robert'a bıraktı.
  • Tom wishes for his son to inherit his estate.
  • Tom, mal varlığını oğlunun miras almasını istemektedir.
Show More (1)
estate gayrimenkul n.
  • According to Tom's will, Mary will inherit his entire estate.
  • Tom'un vasiyetine göre, Mary onun tüm gayrimenkulünü miras olarak alacak.
  • I had no idea that Tom was going to leave me his estate.
  • Tom'un gayrimenkulunu bana bırakacağı konusunda bir fikrim yoktu.
Show More (-1)
estate site n.
  • A factory was built on the industrial estate uptown.
  • Şehrin yukarısındaki sanayi sitesinde bir fabrika inşa edilmişti.
Show More (-2)
estate emlak n.
  • My aunt inherited the huge estate.
  • Teyzeme miras olarak büyük bir emlak kaldı.
Show More (-2)
estate arazi n.
  • They've put the value of the estate at three hundred thousand dollars.
  • Arazinin değerini 300 bin dolar olarak tayin etmişler.
Show More (-2)