|
- She does tend to exaggerate her accomplishments.
- Başarılarını abartma huyu var.
- I think that we played a useful role, without exaggerating what we were capable of doing.
- Yapabileceklerimizi abartmadan faydalı bir rol oynadığımızı düşünüyorum.
- You all know that I never exaggerate.
- Hiçbir zaman abartmadığımı hepiniz biliyorsunuz.
- The first would be to exaggerate our differences, while the second would be to consider them negligible.
- Birincisi farklılıklarımızı abartmak, ikincisi ise bunları önemsiz görmek olur.
- I may be exaggerating a bit, but I fear that the reality is rather like that in some areas.
- Biraz abartıyor olabilirim ama korkarım ki bazı bölgelerde gerçekler bu şekilde.
- Maybe I exaggerated.
- Belki de abartmışımdır.
- The report exaggerated the capacity of the hall.
- Raporda salonun kapasitesi abartılmış.
- Men tend to exaggerate their number of sexual partners.
- Erkekler cinsel partner sayılarını abartma eğilimindedirler.
- Tom tends to exaggerate.
- Tom abartma eğilimindedir.
- People sometimes exaggerate their abilities.
- İnsanlar bazen yeteneklerini abartırlar.
- Tom thought Mary was exaggerating.
- Tom, Mary'nin abarttığını düşündü.
- Let's not exaggerate.
- Abartmayalım.
- Tom's exaggerating.
- Tom abartıyor.
- Now don't exaggerate.
- Şimdi abartmayın.
- The old man tends to exaggerate.
- Yaşlı adam abartmaya meyilli.
- I sometimes exaggerate.
- Bazen abartıyorum.
- He badly exaggerated his ability to achieve a breakthrough.
- Bir atılım yapma yeteneğini çok abarttı.
- I'm sure Tom is exaggerating.
- Eminim Tom abartıyordur.
- Tom quite often exaggerates.
- Tom oldukça sık abartır.
- He quite often exaggerates.
- Sık sık abartır.
- You have a tendency to exaggerate.
- Abartmaya meyillisin.
- He quite often exaggerates.
- Çoğu zaman abartır.
- I wasn't exaggerating.
- Abartmıyordum.
- You were exaggerating.
- Sen abartıyordun.
- Tom exaggerates.
- Tom abartır.
- It is impossible to exaggerate the importance of education.
- Eğitimin önemi abartılamayacak kadar büyüktür.
- Men tend to exaggerate their number of sexual partners.
- Erkekler cinsel partnerlerinin sayısını abartma eğilimindedir.
- Tom is exaggerating.
- Tom abartıyor.
- Don't exaggerate my achievements.
- Başarılarımı abartma.
- Tom does tend to exaggerate.
- Tom abartmaya meyillidir.
- Tom tends to exaggerate.
- Tom abartmaya meyillidir.
- Tom sometimes exaggerates.
- Tom bazen abartıyor.
- Tom thinks I'm exaggerating.
- Tom abarttığımı düşünüyor.
- Tom has a tendency to exaggerate.
- Tom'un abartmaya eğilimi var.
- You are exaggerating.
- Abartıyorsun.
- It is impossible to exaggerate the importance of education.
- Eğitimin önemini abartmak mümkün değildir.
- The agitator is inclined to exaggerate trivial matters.
- Ajitatör, önemsiz konuları abartmaya meyillidir.
- Sometimes Tom exaggerates.
- Tom bazen abartır.
- Tom has a tendency to exaggerate.
- Tom'un abartma eğilimi var.
- People sometimes exaggerate their abilities.
- İnsanlar bazen kendi yeteneklerini abartırlar.
- The agitator is inclined to exaggerate trivial matters.
- Tahrikçi, önemsiz konuları abartma eğilimindedir.
- You have a tendency to exaggerate.
- Senin abartma eğilimin var.
- He tends to exaggerate.
- Abartmaya eğilimli.
- Stop exaggerating.
- Abartmayı bırakın.
- I'm sure Tom is exaggerating.
- Tom'un abarttığından eminim.
- Tom is always exaggerating.
- Tom sürekli abartıyor.
- Tom tends to exaggerate a lot.
- Tom çok abartma eğilimindedir.
- I'm not exaggerating, you know.
- Abartmıyorum, biliyorsunuz.
- Tom always exaggerates.
- Tom her zaman abartır.
- He tends to exaggerate.
- Abartma eğilimindedir.
- I've told you a million times not to exaggerate.
- Sana milyon kere abartmamanı söyledim.
- Don't exaggerate now.
- Abartma şimdi.
- We exaggerated.
- Abarttık.
- I sometimes exaggerate.
- Bazen abartırım.
- I'm not exaggerating when I call him a prodigy.
- Ona bir dâhi dediğimde abartmıyorum.
- You always exaggerate.
- Her zaman abartırsın.
- I'm totally not exaggerating.
- Bütünüyle abartmıyorum.
- She seems to have a tendency to exaggerate things.
- Bazı şeyleri abartmaya eğilimi var gibi görünüyor.
- I'm not exaggerating.
- Ben abartmıyorum.
- Fear often exaggerates danger.
- Korku genellikle tehlikeyi abartır.
- You're always exaggerating.
- Her zaman abartıyorsun.
- Tom exaggerated.
- Tom abartmış.
- I've told you a million times that you shouldn't exaggerate.
- Abartmaman gerektiğini sana milyon kere söyledim.
- Tom sometimes exaggerates.
- Tom bazen abartır.
- I'm not exaggerating when I call him a prodigy.
- Ona dâhi dediğimde abartmıyorum.
- Tom is exaggerating, I think.
- Tom abartıyor, sanırım.
- Don't exaggerate!
- Abartmayın!
- He always exaggerates his own abilities and others often believe him.
- Her zaman kendi yeteneklerini abartır ve diğerleri de genellikle ona inanır.
- I've told you a million times that you shouldn't exaggerate.
- Abartmaman gerektiğini sana milyonlarca kez söyledim.
- I exaggerated.
- Ben abarttım.
- Stop exaggerating.
- Abartmayı bırak.
- I'm not exaggerating, you know.
- Abartmıyorum, biliyorsun.
- There's no need to exaggerate.
- Abartmaya gerek yok.
- Tom was exaggerating.
- Tom abartıyordu.
- Tom is exaggerating, isn't he?
- Tom abartıyor, değil mi?
- Tom tends to exaggerate a lot.
- Tom çok abartmaya meyillidir.
- Tom is exaggerating, I think.
- Sanırım Tom abartıyor.
- You always exaggerate.
- Her zaman abartıyorsun.
- The agitator is inclined to exaggerate trivial matters.
- Provokatör, önemsiz konuları abartma eğiliminde olur.
- Tom does tend to exaggerate.
- Tom abartmaya eğilimlidir.
- Now don't exaggerate.
- Şimdi abartma.
- He badly exaggerated his ability to achieve a breakthrough.
- O bir atılımı gerçekleştirmek için yeteneğini berbat bir şekilde abarttı.
- I've told you a million times not to exaggerate.
- Ben sana abartmamanı milyon kez söyledim.
- Tom exaggerated.
- Tom abarttı.
- Tom is always exaggerating.
- Tom her zaman abartıyor.
- You are exaggerating the problem.
- Sorunu abartıyorsun.
- Tom often exaggerates.
- Tom sık sık abartır.
- Don't exaggerate, Jamal.
- Abartma, Jamal.
- Sometimes Tom exaggerates.
- Tom bazen abartıyor.
- We exaggerated.
- Biz abarttık.
- Tom wasn't exaggerating.
- Tom abartmıyordu.
- I'm not exaggerating.
- Abartmıyorum.
- I wasn't exaggerating.
- Ben abartmıyordum.
- He is apt to say atrocious things and to exaggerate his grievances.
- İğrenç şeyler söylemeye ve şikayetlerini abartmaya meyillidir.
- The fisherman exaggerated the size of the fish he had caught.
- Balıkçı yakaladığı balığın büyüklüğünü abarttı.
- Don't exaggerate!
- Abartma!
- Let's not exaggerate the facts.
- Gerçekleri abartmayalım.
- You were exaggerating.
- Abartıyordun.
- He always exaggerates his own abilities and others often believe him.
- O her zaman kendi yeteneklerini abartır ve diğerleri genellikle ona inanır.
- Tom quite often exaggerates.
- Tom sık sık abartır.
- I'm totally not exaggerating.
- Kesinlikle abartmıyorum.
- Tom exaggerates.
- Tom abartıyor.
- Tom always exaggerates.
- Tom hep abartır.
- You were exaggerating, weren't you?
- Abartıyordun, değil mi?
- The agitator is inclined to exaggerate trivial matters.
- Provokatör, önemsiz konuları abartmaya meyillidir.
Show More (103)
|
