The sample sentences have been compiled from various sources and although they have been proofread, there may be some omissions. The sentences do not necessarily reflect the ideology and opinions of Tureng.com. Please let us know about sentences with political, social and sensitive content that offend you.
|
Anglais |
Turc |
|
| 1 |
fall apart |
dağılmak |
v. |
|
- Where I come from in Northern Ireland the rural community is falling apart.
- Kuzey İrlanda'da geldiğim yerde kırsal toplum dağılıyor.
- We are in an extremely difficult situation in which everything is falling apart.
- Her şeyin dağılmakta olduğu son derece zor bir durumdayız.
- Jamie's (Emma Bell) marriage falls apart when she finds out her husband has been cheating on her.
- Jamie'nin (Emma Bell) evliliği, kocasının onu aldattığını öğrendiğinde dağılır.
- In his absence, his family falls apart.
- Onun yokluğunda ailesi dağılır.
- In his absence, his family has fallen apart.
- Onun yokluğunda ailesi dağılmıştır.
- Without justice, the society would fall apart.
- Adalet olmazsa toplum dağılır.
- What are the most common reasons for friendships to fall apart?
- Arkadaşlıkların dağılmasının en yaygın nedenleri nelerdir?
- This place would fall apart without Tom.
- Tom olmasa burası dağılırdı.
- Their marriage was falling apart.
- Evlilikleri dağılıyordu.
- Tom and Mary's marriage began to fall apart.
- Tom ve Mary'nin evliliği dağılmaya başladı.
- Fadil's family was falling apart.
- Fadıl'ın ailesi dağılıyordu.
- Don't fall apart now.
- Şimdi dağılma.
- Take a break, or you'll fall apart.
- Biraz ara ver, yoksa dağılacaksın.
- Layla's life fell apart.
- Leyla'nın hayatı dağıldı.
- The house is falling apart before our eyes.
- Ev gözlerimizin önünde dağılıyor.
- Layla and Sami's marriage was falling apart.
- Layla ve Sami'nin evliliği dağılıyordu.
- Layla and Sami's marriage was falling apart.
- Leyla ve Sami'nin evliliği dağılıyordu.
- Tom fell apart.
- Tom dağıldı.
- Unfortunately, the whole thing fell apart.
- Ne yazık ki, her şey dağıldı.
Show More (16)
|
| 2 |
fall apart |
hayatı kararmak |
v. |
|
- Tom's life began falling apart.
- Tom'un hayatı kararmaya başladı.
- My life is falling apart.
- Hayatım kararıyor.
Show More (-1)
|