| 1 |
fed up (to some degree) (with someone or something) |
(birinden/bir şeyden) bıkmış |
adj. |
|
- I'm so fed up of everything.
- Her şeyden bıktım.
- Sami was just fed up of this woman.
- Sami bu kadından bıkmıştı.
- I'm fed up!
- Bıktım artık!
- Sami was just fed up of this woman.
- Sami sadece bu kadından bıkmıştı.
- I'm so fed up of everything.
- Ben her şeyden bıktım.
Show More (3)
|
| 2 |
fed up (to some degree) (with someone or something) |
(birinden/bir şeyden) usanmış |
adj. |
|
- I'm fed up with everything.
- Her şeyden usandım.
- I'm fed up with this wet weather.
- Bu yağışlı havadan usandım.
- I'm fed up with eating in restaurants.
- Restoranlarda yemek yemekten usandım.
- We're fed up with your complaining.
- Biz sizin yakınmanızdan usandık artık.
- I'm fed up with the food here.
- Buradaki yiyecekten usandım.
- Tom says that he's fed up with this hot weather.
- Tom bu sıcak havadan usandığını söylüyor.
Show More (3)
|
| 3 |
fed up (to some degree) (with someone or something) |
(birinden/bir şeyden) gına gelmiş |
adj. |
|
- I am fed up with everything.
- Her şeyden gına geldi.
Show More (-2)
|
