| 1 |
ferry |
feribot |
n. |
|
- Our island communities depend on ferry services as an absolute lifeline.
- Ada toplumlarımız feribot hizmetlerine mutlak bir can simidi olarak bağlıdır.
- But what about international ferry journeys and international coach journeys?
- Peki ya uluslararası feribot yolculukları ve uluslararası otobüs yolculukları ne olacak?
- Instead, peaceful demonstrators were taken into custody when they arrived at the ferry port.
- Bunun yerine barışçıl göstericiler feribot iskelesine vardıklarında gözaltına alındılar.
- The ferry connection is quite crucial in this connection.
- Bu bağlamda feribot bağlantısı oldukça önemli.
- When is the ferry coming?
- Feribot ne zaman geliyor?
- The ferry started to move and we were across in half an hour.
- Feribot hareket etmeye başladı ve yarım saat içinde karşıya geçtik.
- A ferry carrying hundreds of high school students sank in South Korea.
- Yüzlerce lise öğrencisini taşıyan bir feribot Güney Kore'de battı.
- Heavy rain throughout the night has hampered efforts to rescue survivors from the stricken ferry.
- Gece boyu süren sağanak yağış, mahsur kalan feribottaki kazazedeleri kurtarma çalışmalarına sekte vurdu.
- We took a ferry from the island to the mainland.
- Adadan anakaraya giden bir feribota bindik.
- In the morning I'm taking the first ferry to Greece.
- Sabah ilk feribotla Yunanistan'a gideceğim.
- We took a ferry from the island to the mainland.
- Adadan ana karaya bir feribota bindik.
- When's the last ferry?
- Son feribot ne zaman?
- In the morning I'm taking the first ferry to Greece.
- Sabah Yunanistan'a giden ilk feribota biniyorum.
- Heavy rain throughout the night has hampered efforts to rescue survivors from the stricken ferry.
- Gece boyunca yağan şiddetli yağmur, kazazedeleri kazazede feribottan kurtarma çabalarını sekteye uğrattı.
- I'm waiting for the ferry.
- Feribot için bekliyorum.
- At most, there were only 100 passengers on the ferry.
- Feribotta en fazla 100 yolcu vardı.
- Many people died when a large South Korean ferry sank.
- Büyük bir Güney Kore feribotu battığında pek çok insan öldü.
- The ferry started to move and we were across in half an hour.
- Feribot hareket etmeye başladı ve yarım saat içinde karşıdaydık.
- Tom is waiting for the ferry.
- Tom feribotu bekliyor.
- I'll come by ferry.
- Feribotla geleceğim.
- I'm waiting for the ferry.
- Feribotu bekliyorum.
- A ferry carrying hundreds of high school students sank in South Korea.
- Güney Kore'de yüzlerce lise öğrencisini taşıyan bir feribot battı.
- Many people died when a large South Korean ferry sank.
- Büyük bir Güney Kore feribotu battığında birçok insan öldü.
Show More (20)
|
| 2 |
ferry |
vapur |
n. |
|
- When's the last ferry?
- Son vapur ne zaman?
- When is the ferry coming?
- Vapur saat kaçtaydı?
- When is the ferry coming?
- Vapur ne zaman geliyor?
Show More (0)
|
| 3 |
ferry |
feribotla taşımak |
n. |
|
- Tom ferried the passengers across the river.
- Tom yolcuları nehirden feribotla geçirdi.
- Tom ferried the passengers across the river.
- Tom yolcuları feribotla nehrin karşısına geçirdi.
Show More (-1)
|
| 4 |
ferry |
taşımak |
v. |
|
- Tom offered to ferry us across the river in his boat.
- Tom bizi botuyla nehrin karşı tarafına taşımayı önerdi.
Show More (-2)
|
