|
- The Ombudsman found there had been maladministration and the Commission flatly refused to reverse the situation.
- Ombudsman kötü yönetim olduğunu tespit etti ve Komisyon durumu tersine çevirmeyi kesinlikle reddetti.
- She flatly refused to let him in.
- Onun içeri girmesine kesinlikle izin vermedi.
- She flatly refused to let him in.
- Onu içeri almayı kesinlikle reddetti.
- His secretary flatly denied leaking any confidential information.
- Onun sekreteri, gizli bilgiyi sızdırmayı kesinlikle reddetti.
- He flatly rejected that idea.
- Bu fikri kesinlikle reddetti.
Show More (2)
|