|
- Vetoes are being used in a dishonest way, and votes are up for sale.
- Vetolar dürüst olmayan bir şekilde kullanılıyor ve oylar satılık.
- It's another sell-out at Lansdowne Road this afternoon; only the thriving black market will have tickets for sale.
- Bu öğleden sonra Lansdowne Road'da yine biletler tükendi; sadece gelişen karaborsada satılık biletler olacak.
- This hospital is for sale.
- Bu hastane satılık.
- Is it still for sale?
- Hala satılık mı?
- That house is for sale.
- O ev satılık.
- Tom's house isn't for sale.
- Tom'un evi satılık değil.
- Her house is for sale.
- Evi satılık.
- Is it still for sale?
- Bu hâlâ satılık mı?
- They advertised a house for sale.
- Onlar satılık bir ev ilanı verdiler.
- Is that for sale?
- Bu satılık mı?
- I have lots of second-hand books for sale, all at affordable prices.
- Bir sürü satılık ikinci el kitabım var, hepsi uygun fiyatlarla.
- Tom advertised his saxophone for sale.
- Tom saksafonunun satılık ilanını verdi.
- It's still for sale.
- Bu hâlâ satılık.
- They advertised that they had a house for sale.
- Onlar satılık bir evleri olduğunu reklam ettiler.
- It's for sale.
- Bu satılık.
- It's still for sale.
- Hala satılık.
- These aren't for sale.
- Bunlar satılık değil.
- Tom was standing just in front of a large building that was up for sale.
- Tom satılık büyük bir binanın hemen önünde duruyordu.
- Is there some land for sale here?
- Burada satılık bir arazi var mı?
- This is no longer for sale.
- Bu artık satılık değil.
- His house is for sale.
- Evi satılık.
- This house isn't for sale.
- Bu ev satılık değil.
- My house is for sale.
- Evim satılıktır.
- Is that for sale?
- O satılık mı?
- Our house is up for sale.
- Evimiz satılık.
- Is this for sale?
- Bu satılık mı?
- I'm sorry, this isn't for sale.
- Üzgünüm, bu satılık değil.
- My car isn't for sale.
- Arabam satılık değil.
- I have lots of second-hand books for sale, all at affordable prices.
- Satılık çok sayıda ikinci el kitabım var, hepsi de uygun fiyatlı.
- This isn't for sale.
- Bu satılık değil.
- Do they have a property for sale here?
- Burada satılık bir mülkleri var mı?
- He advertised his house for sale.
- Evinin satılık ilanını verdi.
- This isn't for sale at any price.
- Bu hiçbir fiyata satılık değil.
- Tom's house is for sale.
- Tom'un evi satılık.
- That house is for sale.
- Şu ev satılıktır.
- I've never seen things like that for sale.
- Hiç böyle satılık bir şey görmemiştim.
- I think I might buy that house on Park Street that's for sale.
- Sanırım Park Caddesi'ndeki satılık evi satın alabilirim.
- These golf clubs are for sale.
- Bu golf sopaları satılık.
- This hospital is for sale.
- Bu hastane satılıktır.
- My house is for sale.
- Evim satılık.
- His house is for sale.
- Onun evi satılıktır.
- They have some beautiful pictures for sale.
- Satılık çok güzel resimleri var.
- Are these for sale?
- Bunlar satılık mı?
- This used car is for sale.
- Bu ikinci el araç satılıktır.
- This article is for sale.
- Bu eşya satılıktır.
- I have two tickets for sale.
- Satılık iki biletim var.
- They advertised that they had a house for sale.
- Satılık bir evleri olduğunu ilan ettiler.
- This used car is for sale.
- Bu kullanılmış araba satılık.
- I have two tickets for sale.
- İki tane satılık biletim var.
- I think I might buy that house on Park Street that's for sale.
- Sanırım Park caddesindeki satılık olan şu evi satın alabilirim.
- Do they have a property for sale here?
- Burada onların satılık mülkü var mı?
- Tom's house is for sale.
- Tom'un evi satılıktır.
- Men's and women's hats for sale.
- Erkek ve kadın şapkaları satılıktır.
- Is this camera for sale?
- Bu kamera satılık mı?
- Tom advertised his house for sale.
- Tom evinin satılık ilanını verdi.
- Men's and women's hats for sale.
- Satılık erkek ve kadın şapkaları.
Show More (55)
|