|
- I do not know if anyone can say for sure that we shall achieve this objective.
- Bu hedefe ulaşacağımızı kesin olarak söyleyebilecek biri var mı bilmiyorum.
- We do not, however, know that for sure.
- Ancak bunu kesin olarak bilemeyiz.
- If he enters a competition, the first prize is his for sure.
- Eğer bir yarışmaya girerse, birincilik ödülünü kesin kazanır.
- I don't see how you can know for sure what it is.
- Kesin olarak ne olduğunu nereden bilebilirsin anlamıyorum.
- He thought you'd pass the test for sure, kid.
- Testi kesin geçeceğini düşündü, evlat.
- If we want to keep sustaining, then we'll have to play better than we did tonight, for sure.
- Eğer devam etmek istiyorsak bu geceden daha iyi oynamamız gerekecek, orası kesin.
- If we want to keep sustaining, then we'll have to play better than we did tonight, for sure.
- Eğer devam etmek istiyorsak bu akşamdan daha iyi oynamamız gerekiyor, bu kesin.
- We don't know that for sure.
- Bunu kesin olarak bilmiyoruz.
- Tom will do that tomorrow for sure.
- Tom bunu yarın kesin yapacaktır.
- The teacher will get angry for sure.
- Öğretmen kesin kızacak.
- Tom is going to win for sure.
- Tom kesin kazanacak.
- I've got an exam in a few minutes, and I'm going to fail for sure.
- Birkaç dakika içinde bir sınavım var, kesin başarısız olacağım.
- Who knows for sure?
- Kesin olarak kim biliyor?
- I think Tom will come, but it's hard to say for sure.
- Tom'un geleceğini düşünüyorum ama kesin bir şey söylemek zor.
- Tom is going to be there tomorrow for sure.
- Tom yarın kesin olarak orada olacak.
- That's for sure.
- Bu kesin.
- She'll pass the exam for sure.
- Sınavı kesin geçecek.
- He'll come for sure.
- O kesin gelecek.
- Her son will succeed for sure.
- Oğlu kesin başaracak.
- The weather will be good tonight for sure.
- Bu gece havanın güzel olacağı kesin.
- It'll rain for sure.
- Kesin yağacak.
- I cannot say for sure where he lives.
- Nerede yaşadığını kesin olarak söyleyemem.
- It'll work for sure.
- Onun işe yarayacağı kesindir.
- Mother will be furious for sure!
- Annem kesin çok kızacak!
- He said he would give us his decision for sure by Friday.
- O, Cumaya kadar kesin olarak bize kararını bildireceğini söyledi.
- Tom can't say for sure where Mary lives.
- Tom, Mary'nin nerede yaşadığını kesin olarak söyleyemiyor.
- It's going to rain for sure.
- Kesin yağacak.
- He'll win for sure.
- O kesin kazanacak.
- It'll work for sure.
- İşe yarayacağı kesin.
- He is a good fellow for sure, but not trustworthy.
- İyi bir adam olduğu kesin ama güvenilir biri değil.
- Tom can't say for sure how many times Mary has been to Boston.
- Tom Mary'nin kaç kez Boston'da bulunduğunu kesin olarak söyleyemez.
- How can I know for sure?
- Kesin olarak nasıl bilebilirim?
- It's going to rain, for sure.
- Kesin yağmur yağacak.
- It'll rain for sure.
- Yağmur kesin yağacak.
- Tom can't say for sure when Mary will arrive.
- Tom, Mary'nin ne zaman geleceğini kesin olarak söyleyemez.
- Tom said Mary would do that for sure.
- Tom, Mary'nin bunu kesin yapacağını söyledi.
- Tom can't say for sure how many times Mary has been to Boston.
- Tom, Mary'nin Boston'a kaç kez gittiğini kesin olarak söyleyemez.
- How do you know that for sure?
- Bunu kesin olarak nasıl biliyorsun?
- I thought for sure I was going to die.
- Kesin öleceğimi düşünmüştüm.
- I can't say for sure.
- Kesin bir şey söyleyemem.
- I can't tell for sure.
- Kesin olarak söyleyemem.
- We don't know anything for sure yet.
- Henüz hiçbir şeyi kesin olarak bilmiyoruz.
- Tom can't say for sure when Mary will arrive.
- Tom Mary'nin ne zaman varacağını kesin olarak söyleyemiyor.
- He'll come for sure.
- Kesin gelecektir.
- How can we know for sure?
- Kesin olarak nasıl bilebiliriz?
- Tom will succeed for sure.
- Tom kesin başaracak.
- I wish I could say for sure.
- Keşke kesin olarak söyleyebilseydim.
- I don't remember for sure.
- Kesin olarak hatırlamıyorum.
- If you don't study harder, you'll fail for sure.
- Eğer daha çok çalışmazsan, kesin kalırsın.
- She's here for sure.
- O kesin olarak burada.
- I can't say for sure when Tom will get here.
- Tom'un ne zaman geleceğini kesin olarak söyleyemem.
- Tom can't say for sure where Mary lives.
- Tom Mary'nin nerede yaşadığını kesin olarak söyleyemiyor.
- Tom will come for sure.
- Tom kesin gelecek.
- George will come for sure.
- George kesin gelecek.
- Tom will win for sure.
- Tom kesin kazanacak.
Show More (52)
|