|
- There are fourteen students in the classroom.
- Sınıfta on dört öğrenci var.
- This meant we had fourteen minutes less this afternoon.
- Bu, öğleden sonra on dört dakika daha az zamanımız olduğu anlamına geliyordu.
- Could I invite the other fourteen governments finally to follow this Belgian example?
- Son olarak diğer on dört hükümeti de Belçika örneğini izlemeye davet edebilir miyim?
- These fourteen calendar days seem acceptable, however.
- Ancak bu on dört takvim günü kabul edilebilir görünmektedir.
- Fourteen days after the gathering in Rome, what really new developments can one expect on the constitutional front?
- Roma'daki toplantıdan on dört gün sonra, anayasal cephede gerçekten ne gibi yeni gelişmeler beklenebilir?
- What is more, the Commission had to initiate fourteen infringement procedures.
- Dahası, Komisyon on dört ihlal prosedürü başlatmak zorunda kaldı.
- Layla called Sami fourteen times.
- Layla on dört kez Sami'yi aradı.
- Ten, eleven, twelve, thirteen, fourteen, fifteen, sixteen, seventeen, eighteen, nineteen, twenty.
- On, on bir, on iki, on üç, on dört, on beş, on altı, on yedi, on sekiz, on dokuz, yirmi.
- The course will last fourteen days.
- Kurs on dört gün sürecek.
- My room is number fourteen on the third floor.
- Odam üçüncü katta on dört numarada.
- My room is number fourteen on the third floor.
- Odam üçüncü katta on dört numara.
- Layla called Sami fourteen times.
- Leyla on dört kez Sami'yi aradı.
Show More (9)
|
