|
- Mr Khodabandeh's family and friends are deeply concerned about his fate.
- Bay Khodabandeh'in ailesi ve arkadaşları onun akıbeti konusunda derin endişe duymaktadır.
- If friends keep quiet in front of each other, they are doing the wrong thing.
- Eğer arkadaşlar birbirlerinin önünde sessiz kalıyorlarsa, yanlış bir şey yapıyorlar demektir.
- Instead, he has enriched himself and his friends and destroyed his country's economy.
- Bunun yerine, kendisini ve arkadaşlarını zenginleştirdi ve ülkesinin ekonomisini mahvetti.
- To my Eurosceptic friends, I say that this is not some subversive plot.
- Avrupa şüphecisi arkadaşlarıma bunun yıkıcı bir komplo olmadığını söylüyorum.
- Relatives, friends or individual organisations must not be punished for this.
- Akrabalar, arkadaşlar ya da bireysel kuruluşlar bunun için cezalandırılmamalıdır.
- I have always been taught that you must always tell your friends the truth, that you must not withhold anything.
- Bana her zaman arkadaşlarına doğruyu söylemen gerektiği, hiçbir şeyi saklamaman gerektiği öğretildi.
- He explained that it was because his friends already agreed with him.
- Bunun nedeninin arkadaşlarının da kendisiyle aynı fikirde olması olduğunu açıkladı.
- Mr Simitis and his friends are proud of all this.
- Bay Simitis ve arkadaşları tüm bunlarla gurur duyuyorlar.
- We express our support for the families and friends of the victims.
- Kurbanların ailelerine ve arkadaşlarına desteğimizi ifade ediyoruz.
- Lots of people trade keys with their friends.
- Birçok insan arkadaşlarıyla anahtarlarını değiş tokuş ederler.
- Lots of people trade keys with their friends.
- Pek çok insan arkadaşlarıyla anahtar değiş tokuşu yapar.
- The friends on the roof, please come down
- Çatıdaki arkadaşlar, lütfen aşağı inin.
- Each night friends and relatives meet in a different house to break the fast.
- Arkadaşlarım ve akrabalarım her gece farklı bir evde buluşup iftar yapacaklar.
- Get your friends together and share your worries with one another.
- Arkadaşlarınızı bir araya getirin ve endişelerinizi birbirinizle paylaşın.
- I bought some nice clothes to meet all your lovely friends in.
- Güzel arkadaşlarınla buluşmak için şık kıyafetler aldım.
- I bought some nice clothes to meet all your lovely friends in.
- Tüm sevimli arkadaşlarınla buluşmak için şık giysiler aldım.
- Lots of people trade keys with their friends.
- Pek çok insan anahtarlarını arkadaşlarıyla değiş tokuş ediyor.
- In time, the family and friends will pass away too.
- Zamanla aile ve arkadaşlar da vefat edecek.
- Don't waste time; your friends have already started.
- Zaman kaybetmeyin; arkadaşlarınız çoktan başladı.
- For others, space is important to gather friends and organize parties.
- Diğerleri için ise arkadaşlarla toplanmak ve partiler düzenlemek için alan önemlidir.
- All of your friends show up and are having a nice time.
- Tüm arkadaşlarınız geliyor ve iyi vakit geçiriyorlar.
- All of your friends show up and are having a nice time.
- Tüm arkadaşlarınız geliyor ve güzel vakit geçiriyorlar.
- If you really want to have fun, bring your friends.
- Eğer gerçekten eğlenmek istiyorsanız, arkadaşlarınızı getirin.
- Meet new people, play with your friends, visit their homes, and check out their movies.
- Yeni insanlarla tanışın, arkadaşlarınızla oynayın, evlerini ziyaret edin ve filmlerine göz atın.
- For others, space is important to gather friends and organize parties.
- Diğerleri içinse arkadaşlarını bir araya toplamak ve partiler düzenlemek bakımından mekan önemlidir.
- All of your friends show up and are having a nice time.
- Bütün arkadaşların orada ve harika zaman geçiriyorlar.
- How could a human being betray his friends?
- Bir insan arkadaşlarına nasıl ihanet edebilirdi?
- She's back there with some friends.
- Orada arkadaşlarıyla birlikte.
- Tom enjoyed playing baseball with his friends.
- Tom arkadaşlarıyla beyzbol oynamaktan keyif alır.
- Tom discussed politics all night with his friends.
- Tom bütün gece arkadaşları ile siyaset tartıştı.
- Tom and his friends headed towards the beach.
- Tom ve arkadaşları sahile doğru gittiler.
- Shelley's friends died very young.
- Shelley'nin arkadaşları çok genç yaşta öldü.
- I have some American friends.
- Bazı Amerikalı arkadaşlarım var.
- Sometimes Tom came to meet his old friends.
- Tom bazen eski arkadaşlarıyla buluşmaya gelir.
- I sure miss my friends.
- Arkadaşlarımı özlediğime eminim.
- None of Tom's friends knew where he lived.
- Tom'un arkadaşlarından hiç biri onun nerede yaşadığını bilmiyordu.
- I met some friends while I was waiting for a bus.
- Otobüs beklerken bazı arkadaşlarla karşılaştım.
- Where did your friends go?
- Arkadaşların nereye gitti?
- Some of my friends can speak English well.
- Arkadaşlarımdan bazıları iyi İngilizce konuşabiliyor.
- I want your friends to come.
- Arkadaşlarının gelmesini istiyorum.
- With friends like that, who needs enemies?
- Öyle arkadaşlarla, kimin düşmana ihtiyacı var?
- Tom hung out with his friends yesterday.
- Tom dün arkadaşlarıyla takıldı.
- Spongebob and Patrick are friends.
- Süngerbob ve Patrick arkadaşlar.
- She skipped class to hang out with her friends.
- O, arkadaşlarıyla takılmak için dersten kaçtı.
- He has no wife, no children and no friends.
- Onun eşi, çocukları ve arkadaşları yok.
- He was looked up to by all his friends.
- Bütün arkadaşlarından saygı görürdü.
- I don't want to disappoint my friends.
- Arkadaşlarımı hayal kırıklığına uğratmak istemem.
- Tom's friends knew he couldn't speak French.
- Tom'un arkadaşları onun Fransızca konuşamadığını biliyordu.
- Tom wanted to meet some of Mary's friends.
- Tom, Mary'nin bazı arkadaşlarıyla tanışmak istedi.
- Keep in touch with friends on the web at an Internet café.
- Bir internet kafede arkadaşlarınızla iletişim halinde olun.
- He was eager to show off his new bicycle to his friends.
- Yeni bisikletini arkadaşlarına göstermeye hevesliydi.
- Tom stayed up all night texting his friends.
- Tom bütün gece arkadaşlarıyla mesajlaştı.
- Tom never borrows money from his friends.
- Tom arkadaşlarından borç almaz hiç.
- Last Friday I played soccer with friends.
- Geçen cuma arkadaşlarımla futbol oynadım.
- His friends were waiting for him at the station.
- Arkadaşları onu istasyonunda bekliyorlardı.
- We're Tom's friends.
- Tom'un arkadaşlarıyız.
- Can any of your friends speak French?
- Arkadaşlarından herhangi biri Fransızca konuşabiliyor mu?
- I have to go to a stupid party with Tom and his stupid friends.
- Tom ve aptal arkadaşlarıyla aptal bir partiye gitmek zorundayım.
- Tom and Mary have been friends for a long time.
- Tom ve Mary uzun bir süredir arkadaşlar.
- I know some of Tom's friends.
- Tom'un arkadaşlarından bazılarını tanıyorum.
- Do you have any friends that are doctors?
- Doktor olan arkadaşlarınız var mı?
- You shouldn't abandon your friends.
- Arkadaşlarını yüzüstü bırakmamalısın.
- Pick your friends carefully.
- Arkadaşlarınızı dikkatlice seçin.
- What would your friends think about you?
- Arkadaşların senin hakkında ne düşünürlerdi?
- Tom happened to let out the secret to his friends.
- Tom sırrı arkadaşlarına açıklamış bulundu.
- Tom and Mary like to go dancing with their friends.
- Tom ve Mary arkadaşları ile birlikte dans etmeye gitmeyi severler.
- The first day in Paris we saw our friends and the following day we went to the Louvre.
- Paris'te ilk gün arkadaşlarımızı gördük ve ertesi gün biz Louvre'a gittik.
- He betrayed her secret to his friends.
- Onun sırrını arkadaşlarına söyledi.
- Tom and Mary mailed wedding invitations to all of their friends.
- Tom ve Mary tüm arkadaşlarına düğün davetiyelerini postaladılar.
- I have lunch at noon with my friends.
- Öğlen arkadaşlarımla yemek yiyeceğim.
- Tom gets a lot of help from his friends.
- Tom arkadaşlarından çok yardım alıyor.
- All his friends backed his plan.
- Tüm arkadaşları onun planını destekledi.
- Please tell your friends about it.
- Lütfen arkadaşlarına söyle.
- He forgot all of his friends.
- O, bütün arkadaşlarını unuttu.
- She embarrassed me in front of my friends.
- Arkadaşlarımın önünde beni utandırdı.
- I'm going out with some friends tonight.
- Bu gece bazı arkadaşlarımla çıkıyorum.
- A true gentleman never betrays his friends.
- Gerçek bir centilmen asla arkadaşlarına ihanet etmez.
- That's what most of my friends call me.
- Arkadaşlarımdan çoğunun bana dediği budur.
- He betrayed her secret to his friends.
- Onun sırrını arkadaşlarına ifşa etti.
- They have many friends.
- Bir sürü arkadaşları var.
- He turned to his friends for help.
- Yardım için arkadaşlarına başvurdu.
- He is searching one of his friends.
- Arkadaşlarından birini arıyor.
- Some of my friends can speak French fairly well.
- Arkadaşlarımdan bazıları Fransızcayı oldukça iyi konuşabilirler.
- Tom and Mary used to be friends.
- Tom ve Mary eskiden arkadaşmışlar.
- They're friends of yours, aren't they?
- Onlar senin arkadaşların, değil mi?
- Tom and Mary are not only lovers, but are also best friends.
- Tom ve Mary sadece sevgili değil, aynı zamanda çok iyi arkadaşlar.
- Tomorrow I’ll go out with friends after having lunch.
- Yarın öğle yemeğinden sonra arkadaşlarla birlikte dışarı çıkacağız.
- I sure miss my friends.
- Ben arkadaşlarımı özleyeceğimden eminim.
- I'm going to have a drink with my friends.
- Arkadaşlarımla bir şeyler içmeye gidiyorum.
- Tomorrow I’ll go out with friends after having lunch.
- Yarın öğle yemeği yedikten sonra arkadaşlarımla dışarı çıkacağım.
- I trust my friends.
- Arkadaşlarıma güveniyorum.
- He is very busy writing to his friends.
- Arkadaşlarına yazmakla çok meşgul.
- It's normal for friends not to get along sometimes.
- Arkadaşların bazen anlaşamaması normaldir.
- I used to go out with friends every weekend.
- Her hafta sonu arkadaşlarımla dışarı çıkardım.
- Tom and Mary have been friends since kindergarten.
- Tom ve Mary anaokulundan beri arkadaşlar.
- I ran into my friends in the train station.
- Tren istasyonunda arkadaşlarıma rastladım.
- We are talking about our friends.
- Biz arkadaşlarımızdan bahsediyoruz.
- Friends don't let friends drive drunk.
- Arkadaşlar, arkadaşlarının sarhoş araba kullanmasına izin vermez.
- This shows his loyalty to his friends.
- Bu, onun arkadaşlarına olan sadakatini gösterir.
- Tell your friends they have to leave.
- Arkadaşlarına gitmeleri gerektiğini söyle.
- One third of the friends I grew up with are dead.
- Birlikte büyüdüğüm arkadaşlarımın üçte biri öldü.
- Her friends had to padlock the freezer to prevent her from eating ice cream.
- Arkadaşları onun dondurma yemesini engellemek için buzluğa asma kilit takmak zorunda kaldılar.
- Tom has borrowed a lot of money from his friends.
- Tom arkadaşlarından çok miktarda para ödünç aldı.
- She went out with her friends.
- Arkadaşlarıyla dışarı çıktı.
- May I bring my friends?
- Arkadaşlarımı getirebilir miyim?
- I'd like to introduce some friends of mine.
- Bazı arkadaşlarımı tanıştırmak istiyorum.
- They're friends of Tom's.
- Tom'un arkadaşları.
- Although the film is bad, I will enjoy it because I'm with friends.
- Film kötü olsa da arkadaşlarımla olduğum için keyif alacağım.
- Tom and his friends are playing Dungeons and Dragons in the basement.
- Tom ve arkadaşları bodrumda Dungeons and Dragons oynuyorlar.
- Her friends protected her.
- Arkadaşları onu korudu.
- Tom and his friends built a snow fort.
- Tom ve arkadaşları bir kardan kale inşa ettiler.
- You have met some friends.
- Bazı arkadaşlarla tanıştınız.
- She likes to go dancing with her friends.
- Arkadaşlarıyla dansa gitmeyi seviyor.
- Friends are very important to him.
- Arkadaşlar onun için çok önemli.
- He asked his friends for help.
- Arkadaşlarından yardım istedi.
- I'm going on a picnic with my friends next weekend.
- Gelecek hafta sonu arkadaşlarımla bir pikniğe gidiyorum.
- Tell your friends what you're up to.
- Arkadaşlarına neyin peşinde olduğunu söyle.
- I often go water skiing with my friends.
- Sık sık arkadaşlarımla birlikte su kayağı yapmaya gidiyorum.
- Do you miss your friends?
- Arkadaşlarını özlüyor musun?
- All his friends backed his plan.
- Bütün arkadaşları onun planını destekledi.
- I don't need such superficial friends.
- Böyle yüzeysel arkadaşlara ihtiyacım yok.
- Tom and his friends helped me carry the piano.
- Tom ve arkadaşları piyanoyu taşmama yardım etti.
- Do you know where Tom and his friends went?
- Tom'un ve onun arkadaşlarının nereye gittiğini biliyor musunuz?
- His friends tried to comfort him.
- Arkadaşları onu rahatlatmaya çalıştı.
- Tom and Mary are great friends.
- Tom ve Mary harika arkadaşlar.
- Many of my friends think that Tom and Mary are overprotective parents.
- Arkadaşlarımın çoğu, Tom ve Mary'nin aşırı korumacı ebeveynler olduklarını düşünüyorlar.
- Tom and his friends are playing poker.
- Tom ve arkadaşları poker oynuyorlar.
- I'm going to help my friends.
- Arkadaşlarıma yardım edeceğim.
- Tom said he and his friends were planning to go camping next weekend.
- Tom kendisinin ve arkadaşlarının gelecek hafta sonu kampa gitmeyi planladıklarını söyledi.
- You should help your friends when they're in trouble.
- Arkadaşlarının başı dertteyken onlara yardım etmelisin.
- You can't go out with your friends until you clean your room.
- Odanızı temizleyene kadar arkadaşlarınızla dışarı çıkamazsınız.
- Tom was unsure what Mary would be like and he wondered whether she would get along with his friends.
- Tom Mary'nin nasıl biri olacağından emin değildi ve onun arkadaşlarıyla geçinip geçinmeyeceğini merak etti.
- You must, above all, be faithful to your friends.
- Her şeyden önce arkadaşlarınıza sadık kalmalısınız.
- Tom is playing poker with some of his friends.
- Tom arkadaşlarının bazılarıyla poker oynuyor.
- Today is one of my friends' birthday.
- Bugün benim arkadaşlarımdan birinin doğum günü.
- He is looked up to by his friends.
- Ona arkadaşları tarafından saygı gösterilir.
- Tom and his friends played basketball all afternoon.
- Tom ve arkadaşları bütün öğleden sonra basketbol oynadı.
- Tom and his friends built a snow fort.
- Tom ve arkadaşları bir kardan kale inşa etti.
- Tom has friends in Boston.
- Tom'un Boston'da arkadaşları var.
- They don't like my friends.
- Arkadaşlarımdan hoşlanmıyorlar.
- He sits at a table, surrounded by false friends and shameless women.
- O, sahte arkadaşlar ve utanmaz kadınlarla çevrili bir masada oturuyor.
- He teaches his friends English.
- Arkadaşlarına İngilizce öğretiyor.
- Do you want to embarrass me in front of my friends?
- Beni arkadaşlarımın önünde utandırmak mı istiyorsun?
- Tom and his friends walked down the street, singing a song.
- Tom ve arkadaşları bir şarkı söyleyerek caddede yürüdüler.
- We're among friends.
- Biz arkadaşlar arasındayız.
- Do you intend to make fun of me in front of my friends?
- Arkadaşlarımın önünde benimle dalga geçmeye mi niyetlisin?
- Old friends called on me.
- Eski arkadaşlar bana uğradı.
- Tom is one of Mary's friends, too.
- Tom da Mary'nin arkadaşlarından biri.
- I plan to go camping with some of my friends the weekend after next.
- Önümüzdeki hafta sonu bazı arkadaşlarımla kampa gitmeyi planlıyorum.
- You're with friends.
- Arkadaşlarınla berabersin.
- Tom says he and his friends were just there to help.
- Tom, onun ve arkadaşlarının yardım etmek için orada olduklarını söylüyor.
- You're taller than most of Tom's friends.
- Tom'un arkadaşlarının çoğundan daha uzunsun.
- He happened to let out the secret to his friends.
- Sırrını arkadaşlarına söyledi.
- I've invited all my friends.
- Bütün arkadaşlarımı davet ettim.
- Do you often play tennis with your friends?
- Arkadaşlarınla sık sık tenis oynar mısın?
- Tom and Mary are no longer friends.
- Tom ve Mary artık arkadaşlar değiller.
- He is searching one of his friends.
- O, arkadaşlarından birini arıyor.
- The exact same thing happened to one of my friends.
- Aynı şey benim de arkadaşlarımdan birinin başına geldi.
- Tom's friends knew that he was having money problems.
- Tom'un arkadaşları, onun para problemleri yaşadığını biliyordu.
- You are very fortunate that you have such friends.
- Böyle arkadaşlarınız olduğu için çok şanslısınız.
- Tom partied with his friends last night.
- Tom dün gece arkadaşlarıyla parti yaptı.
- My father gets along with his friends.
- Babam arkadaşlarıyla iyi geçinir.
- Tom plays poker with his friends every Monday night.
- Tom her pazartesi gecesi arkadaşlarıyla poker oynar.
- I'm one of Tom's friends.
- Tom'un arkadaşlarından biriyim.
- Our friends are anxious to return to Chicago.
- Arkadaşlarımız Chicago'ya dönmek için sabırsızlanıyor.
- Did you show those photos to your friends?
- O fotoğrafları arkadaşlarına gösterdin mi?
- Friends, let's make a circle.
- Arkadaşlar, bir daire oluşturalım.
- Tom's friends are always on their phones.
- Tom'un arkadaşları telefonlarını ellerinden düşürmüyor.
- One of Hamilton's friends explained the rules.
- Hamilton'un arkadaşlarından biri kuralları açıkladı.
- He was deserted by his friends.
- O, arkadaşları tarafından terk edildi.
- Most of my friends are college graduates.
- Arkadaşlarımın çoğu üniversite mezunu.
- After the incident, their friends and relatives began to visit them less frequently.
- Olaydan sonra arkadaşları ve akrabaları onları daha az ziyaret etmeye başladı.
- I haven't always had friends like Tom.
- Her zaman Tom gibi arkadaşlarım olmadı.
- Do you show Tatoeba to your friends?
- Tatoeba'yı arkadaşlarınıza gösteriyor musunuz?
- Some friends like to cock-block each other.
- Bazı arkadaşlar birbirinin sikiş kısmetini kapatmayı sever.
- It is important to remember who your friends are.
- Arkadaşlarının kim olduğunu hatırlamak önemlidir.
- None of Tom's friends could speak French.
- Tom'un arkadaşlarından hiçbiri Fransızca konuşamıyordu.
- Tom and Mary are best friends.
- Tom ve Mary çok iyi arkadaşlar.
- Is that singer popular among your friends?
- Bu şarkıcı arkadaşlarınız arasında popüler mi?
- Tom went out drinking with his friends last night.
- Tom dün gece arkadaşlarıyla içmeye gitti.
- Her family, as a matter of fact, knew nothing about her friends.
- Aslında ailesi onun arkadaşları hakkında hiç bir şey bilmiyordu.
- Tell your friends about it.
- Arkadaşlarına anlat.
- Tom is watching the football game with his friends.
- Tom arkadaşları ile futbol maçı izliyor.
- As soon as you contact your friends, tell them that an avalanche is coming.
- Arkadaşlarınla iletişime geçer geçmez onlara çığın yaklaştığını söyle.
- They're friends of Tom's.
- Onlar Tom'un arkadaşları.
- I had to beg my friends to come.
- Gelsinler diye arkadaşlarıma yalvarmak zorunda kaldım.
- Her friends look up to her.
- Arkadaşları ona saygı duyuyor.
- You must be sad since you lost one of your friends.
- Arkadaşlarınızdan birini kaybettiğiniz için üzgün olmalısınız.
- Tom often borrows money from friends.
- Tom sık sık arkadaşlarından borç para alır.
- He snuck out and had a few beers with his friends.
- Gizlice çıkıp arkadaşlarıyla birkaç bira içti.
- You don't want to forget who your friends are.
- Arkadaşlarının kim olduğunu unutmak istemezsin.
- How often do you go swimming with your friends?
- Arkadaşlarınla ne sıklıkla yüzmeye gidiyorsun?
- After the incident, their friends and relatives began to visit them less frequently.
- Olaydan sonra, onların arkadaşları ve yakınları onları daha seyrek ziyaret etmeye başladı.
- Tom's friends knew he couldn't speak French.
- Tom'un arkadaşları onun Fransızca konuşamadığını biliyorlardı.
- Tom is playing poker with his friends tonight.
- Tom bu gece arkadaşlarıyla poker oynayacak.
- He is generous to his friends.
- O, arkadaşlarına karşı cömerttir.
- Old friends contacted me.
- Eski arkadaşlar benimle bağlantıya geçtiler.
- Mary's friends wanted to help her.
- Mary'nin arkadaşları ona yardım etmek istiyorlardı.
- I used to come here with my friends.
- Arkadaşlarımla buraya gelirdim.
- Tom has some very talented friends.
- Tom'un çok yetenekli arkadaşları var.
- Go with your friends.
- Arkadaşlarınla git.
- You might want to come over and play poker with me and my friends next Friday evening.
- Gelecek Cuma akşamı gelip ben ve arkadaşlarımla poker oynamak isteyebilirsin.
- He told his friends his secret.
- O, arkadaşlarına sırrını anlattı.
- I'm going on a picnic with my friends next weekend.
- Gelecek hafta sonu arkadaşlarımla pikniğe gideceğim.
- You're supposed to help your friends when they're in trouble.
- Arkadaşlarının başı dertteyken onlara yardım etmen gerekir.
- You must be Tom's friends.
- Tom'un arkadaşları olmalısınız.
- Jimmy was accustomed to his friends making fun of him.
- Jimmy, arkadaşlarının onunla dalga geçmesine alışkındı.
- Ken talked with his friends yesterday.
- Ken, dün arkadaşları ile konuştu.
- These people are our friends.
- Bu insanlar arkadaşlarımız.
- Tom and his friends sat on the beach and watched the boys swimming.
- Tom ve arkadaşları sahilde oturup yüzen çocukları izlediler.
- Brown and his friends were forced to flee.
- Brown ve arkadaşları kaçmak zorunda kaldı.
- We had a great evening yesterday with my brothers and my friends, and the barbecue was very good, too.
- Dün kardeşlerim ve arkadaşlarımla harika bir akşam geçirdik ve barbekü de çok güzeldi.
- He will play tennis with his friends.
- Arkadaşlarıyla tenis oynayacak.
- Your friends are waiting for you.
- Arkadaşların seni bekliyor.
- At last, I caught up with my friends.
- Sonunda arkadaşlarıma yetiştim.
- You borrow jewels from your friends.
- Sen arkadaşlarından mücevher ödünç alırsın.
- Sami and his friends ambushed Farid's gang.
- Sami ve arkadaşları Farid'in çetesini pusuya düşürdü.
- Tom and Mary borrowed money from family and friends.
- Tom ve Mary ailelerinden ve arkadaşlarından borç para aldılar.
- Tom often borrowed money from his friends.
- Tom sık sık arkadaşlarından borç para alırdı.
- Tom played baseball after school with his friends.
- Tom okuldan sonra arkadaşlarıyla beyzbol oynadı.
- Layla didn't have friends.
- Leyla'nın arkadaşları yoktu.
- Layla's friends gathered at the hospital.
- Layla'nın arkadaşları hastanede toplandı.
- Tom and his friends played basketball last weekend.
- Tom ve arkadaşları geçen hafta sonu basketbol oynadılar.
- People often lie about what they did on the weekend, so their friends won't realize how boring they really are.
- İnsanlar genellikle hafta sonu ne yaptıkları hakkında yalan söylerler, böylece arkadaşları gerçekte ne kadar sıkıcı olduklarını fark etmezler.
- Sami helped his friends out.
- Sami arkadaşlarına yardım etti.
- They're very old friends.
- Onlar çok eski arkadaşlar.
- Tom is staying with friends.
- Tom arkadaşlarıyla kalıyor.
- Tom's friends tried to cheer him up.
- Tom'un arkadaşları onu neşelendirmeye çalıştı.
- Tom invited his friends over for a barbecue.
- Tom arkadaşlarını barbekü için davet etti.
- Tom and Mary both have quite a few friends.
- Hem Tom'un hem de Mary'nin epeyce arkadaşları var.
- I don't want to lose my friends.
- Arkadaşlarımı kaybetmek istemiyorum.
- Police began questioning Fadil's friends.
- Polis Fadıl'ın arkadaşlarını sorgulamaya başladı.
- My friends are all really nice.
- Arkadaşlarımın hepsi gerçekten çok iyi.
- We spent the weekend with friends.
- Hafta sonunu arkadaşlarla geçirdik.
- Tom and Mary are still your friends, aren't they?
- Tom ve Mary hala senin arkadaşların, değil mi?
- Tom often borrows money from his friends.
- Tom sık sık arkadaşlarından borç para alırdı.
- Astonish your friends by teaching your dog to do backflips!
- Köpeğinize ters takla atmayı öğreterek arkadaşlarınızı şaşırtın!
- After he had a talk with friends, he felt much better.
- Arkadaşlarıyla konuştuktan sonra kendini çok daha iyi hissetti.
- They're your friends, not mine.
- Onlar senin arkadaşların, benim değil.
- He teaches English to his friends.
- Arkadaşlarına İngilizce öğretiyor.
- She wanted to help his friends.
- Arkadaşlarına yardım etmek istedi.
- Your selfishness will lose you your friends.
- Bencilliğin sana arkadaşlarına mâl olacak.
- Mike has some friends in Florida.
- Mike'ın Florida'da arkadaşları var.
- Friends are our link with a bigger world.
- Arkadaşlar bizim daha büyük bir dünyayla bağlantımızdır.
- Are Tom and Mary your friends?
- Tom ve Mary arkadaşların mı?
- When I lived in America I played golf with my friends.
- Amerika'da yaşarken arkadaşlarımla golf oynardım.
- These people are our friends.
- Bu insanlar bizim arkadaşlarımız.
- She went out with her friends.
- O, arkadaşlarıyla dışarı çıktı.
- I like to receive letters from friends.
- Arkadaşlarımdan mektup almayı seviyorum.
- Do any of your friends have a truck?
- Arkadaşlarınızdan kamyonu olan var mı?
- One of my friends bought a red car.
- Arkadaşlarımdan biri kırmızı bir araba aldı.
- Tom plays soccer with his friends after school almost every day.
- Tom neredeyse her gün okuldan sonra arkadaşlarıyla futbol oynuyor.
- All her friends live in England.
- Bütün arkadaşları İngiltere'de yaşıyor.
- Tom and Mary are great friends.
- Tom ve Mary çok iyi arkadaşlar.
- Happy 2014 to all my family and friends.
- Tüm aileme ve arkadaşlarıma mutlu bir 2014 diliyorum.
- Tom is playing ping-pong with his friends.
- Tom arkadaşları ile masa tenisi oynuyor.
- Tom and his friends often play cards until after midnight.
- Tom ve arkadaşları, çoğu kez gece yarısına kadar kart oyunu oynar.
- Tom has richer friends than I do.
- Tom'un benden daha zengin arkadaşları var.
- She likes to go dancing with her friends.
- O, arkadaşlarıyla dans etmeye gitmeyi sever.
- Fadil returned home from dinner with friends.
- Fadıl arkadaşlarıyla birlikte akşam yemeğinden eve döndü.
- Keep in touch with friends on the web at an Internet café.
- Bir internet kafede web üzerinde arkadaşlarınızla temas halinde olun.
- Tom's friends laughed at Tom's joke.
- Tom'un arkadaşları Tom'un şakasına güldüler.
- You two seem to be old friends.
- Siz ikiniz eski arkadaşlar gibi görünüyorsunuz.
- Some friends like to cock-block each other.
- Bazı arkadaşlar birbirlerinin karşı cinsle yakınlaşmalarını sabote etmeyi sever.
- Tom is one of my most interesting friends.
- Tom benim en ilginç arkadaşlarımdan biridir.
- Tom and all his friends can easily afford to buy new cars every year.
- Tom ve tüm arkadaşlarının her yıl yeni araba almaya güçleri yetiyor.
- Tom never let his friends know that he was in pain.
- Tom arkadaşlarının acı çektiğini bilmesine asla izin vermedi.
- His room is always filled with his friends.
- Odası her zaman arkadaşlarıyla doludur.
- Mike and Ken are friends.
- Mike ve Ken arkadaşlar.
- It was with my friends that I went out.
- Arkadaşlarımla dışarı çıktım.
- Today is one of my friends' birthday.
- Bugün arkadaşlarımdan birinin doğum günü.
- Your friends will miss you.
- Arkadaşların seni özleyecek.
- I ran into some friends at the train station.
- Tren istasyonunda bazı arkadaşlarla karşılaştım.
- Tom had fun with Mary and her friends.
- Tom, Mary ve arkadaşlarıyla eğlendi.
- Tom and Mary have been friends for a long time.
- Tom ve Mary uzun zamandır arkadaşlar.
- Your friends are in there.
- Arkadaşların orada.
- The teenage friends stayed up talking all night.
- Genç arkadaşlar bütün gece oturup konuştular.
- Tom is playing soccer with his friends somewhere.
- Tom bir yerde arkadaşlarıyla futbol oynuyor.
- Tom and Mary were my friends.
- Tom ve Mary benim arkadaşlarımdı.
- I'm going to meet some friends.
- Bazı arkadaşlarımla buluşacağım.
- It's strange that our friends aren't here.
- Arkadaşlarımızın burada olmamaları garip.
- During my free time I like to hang out with my friends.
- Boş zamanım sırasında arkadaşlarımla takılmak istiyorum.
- Tom and his friends sat around the campfire and sang songs.
- Tom ve arkadaşları kamp ateşinin etrafında oturup şarkılar söylediler.
- Sami felt a little bit superior to his friends.
- Sami kendini arkadaşlarından biraz üstün hissetti.
- Tom is planning to meet his friends at the local pub.
- Tom arkadaşlarıyla yerel barda buluşmayı planlıyor.
- I like all my friends.
- Bütün arkadaşlarımı seviyorum.
- You must, above all, be faithful to your friends.
- Her şeyin ötesinde arkadaşlarına sadık olmalısın.
- Tom likes to go out with his friends.
- Tom arkadaşlarıyla dışarı çıkmayı sever.
- The boy is swimming with his friends.
- Çocuk arkadaşlarıyla yüzüyor.
- Tom bought some mosquito nets made in China to give to his friends.
- Tom arkadaşlarına vermek için Çin'de yapılmış birkaç sineklik aldı.
- Tom spent the afternoon with friends on the beach.
- Tom öğleden sonrasını arkadaşlarıyla sahilde geçirdi.
- He tries to impress his friends.
- O, arkadaşlarını etkilemeye çalışır.
- The purpose of our trip is to visit friends and see some tourist spots.
- Gezimizin amacı arkadaşlarımızı ziyaret etmek ve bazı turistik yerleri görmek.
- Are they friends of yours?
- Onlar senin arkadaşların mı?
- He tries to impress his friends.
- Arkadaşlarını etkilemeye çalışıyor.
- Tom and Mary are playing Clue with their friends.
- Tom ve Mary arkadaşlarıyla birlikte Clue oynuyor.
- Tom is with friends.
- Tom arkadaşlarıyla birlikte.
- She liked partying with friends and drinking.
- Arkadaşlarıyla parti yapmayı ve içmeyi severdi.
- All my friends have bicycles.
- Bütün arkadaşlarımın bisikleti var.
- We will have to call on our friends to help us.
- Bize yardım etmeleri için arkadaşlarımızı çağırmamız gerekecek.
- Her father never let her go into the city with her friends.
- Babası arkadaşlarıyla şehre inmesine asla izin vermezdi.
- Tom was out with his friends.
- Tom arkadaşlarıyla dışarıdaydı.
- She was laughed at by her friends.
- Arkadaşları tarafından alay edildi.
- Tom is taller than any of his friends.
- Tom arkadaşlarının hepsinden daha uzun.
- Tom and Mary are very old friends.
- Tom ve Mary, çok eski arkadaşlar.
- My friends are all married.
- Arkadaşlarımın hepsi evli.
- Tom and his friends are playing soccer in the park.
- Tom ve arkadaşları parkta futbol oynuyorlar.
- Do you have any friends that are doctors?
- Doktor olan arkadaşların var mı?
- Why can't I play with my friends?
- Neden arkadaşlarımla oynayamıyorum?
- I want to go play with my friends.
- Arkadaşlarımla oynamaya gitmek istiyorum.
- After I did my homework, I played football with my friends.
- Ödevimi yaptıktan sonra arkadaşlarımla futbol oynadım.
- Tom is very generous with his friends.
- Tom arkadaşlarına karşı çok cömerttir.
- Tom and Mary used to be pretty good friends.
- Tom ve Mary oldukça iyi arkadaşlardı.
- Her friends talked her out of it.
- Arkadaşları onu vazgeçirdi.
- Your friends are there.
- Arkadaşların orada.
- I don't betray my friends.
- Ben arkadaşlarıma ihanet etmem.
- Tom has friends in high places.
- Tom'un yüksek mevkilerde arkadaşları var.
- Friends, can I talk with you for a minute?
- Arkadaşlar, sizinle bir dakika konuşabilir miyim?
- I don't want to embarrass you in front of your friends.
- Seni arkadaşlarının önünde utandırmak istemiyorum.
- I have to go to a stupid party with Tom and his stupid friends.
- Tom ve onun aptal arkadaşlarıyla birlikte aptalca bir partiye gitmek zorundayım.
- Ann had no friends to play with.
- Ann'in birlikte oynayacak arkadaşları yoktu.
- Do you have friends in Boston?
- Boston'da arkadaşların var mı?
- Tom was out with his friends.
- Tom arkadaşlarıyla dışarıda.
- Tom doesn't like Mary's friends.
- Tom, Mary'nin arkadaşlarından hoşlanmıyor.
- Tom car-pools with friends to save on parking fees in the city.
- Tom, şehirdeki park ücretlerinden tasarruf etmek için arkadaşlarıyla ortak otomobil kullanımı yapıyor.
- We must think about friends.
- Biz arkadaşları düşünmeliyiz.
- He is liked by his friends.
- Arkadaşları tarafından seviliyor.
- I liked the book so much I ordered ten copies for friends.
- Kitabı o kadar çok beğendim ki arkadaşlar için on tane sipariş verdim.
- Where are your friends going?
- Arkadaşların nereye gidiyor?
- Sami's friends continued to disappear.
- Sami'nin arkadaşları devamlı ortadan kayboldu durdu.
- Our friends took a walk in the park.
- Arkadaşlarımız parkta yürüyüşe çıktılar.
- I used to go out with friends every weekend.
- Ben her hafta sonu arkadaşlarla dışarı çıkardım.
- Tom helped his friends find a place to live.
- Tom arkadaşlarına yaşayacak bir yer bulmalarında yardım etti.
- Tom and Mary are just friends.
- Tom ve Mary sadece arkadaşlar.
- Tell your friends.
- Arkadaşlarınıza anlatın.
- I have lost my friends.
- Arkadaşlarımı kaybettim.
- Dan touted his racist ideas to his friends.
- Dan ırkçı fikirlerini arkadaşlarına övdü.
- I have friends there.
- Orada arkadaşlarım var.
- How would your friends describe you?
- Arkadaşların seni nasıl tarif eder?
- I still have friends in high places.
- Hala yüksek mevkilerde arkadaşlarım var.
- She shared the apartment with her friends.
- Daireyi arkadaşlarıyla paylaştı.
- I work among friends.
- Arkadaşlar arasında çalışıyorum.
- Do you have any friends that are doctors?
- Doktor arkadaşlarınız var mı?
- One of my friends is studying abroad.
- Arkadaşlarımdan biri yurt dışında okuyor.
- Mary wanted to impress her friends.
- Mary arkadaşlarını etkilemek istedi.
- Did you tell the news to your friends?
- Arkadaşlarına haberi söyledin mi?
- Tom and his friends drank a lot of beer last night.
- Tom ve arkadaşları dün gece çok bira içtiler.
- Tom painted the fence with the help of his friends.
- Tom arkadaşlarının yardımıyla çiti boyadı.
- He decided it would be wiser to study than to go out with friends.
- Arkadaşlarıyla dışarı çıkmaktansa ders çalışmanın daha akıllıca olacağına karar verdi.
- Tom often borrows money from his friends.
- Tom sık sık arkadaşlarından para ödünç alır.
- He used to bully his friends.
- O, arkadaşlarına karşı zorbalık yapardı.
- Tom is planning to meet his friends at the local pub.
- Tom yerel pubta arkadaşları ile buluşmayı planlıyor.
- Tom went on a road trip with his friends.
- Tom arkadaşlarıyla bir yolculuğa çıktı.
- You have to help your friends.
- Arkadaşlarına yardım etmelisin.
- She is playing with her friends.
- O arkadaşlarıyla oynuyor.
- I like to go to the movies with my friends.
- Ben arkadaşlarımla sinemaya gitmekten hoşlanırım.
- Tom invited his friends to dinner.
- Tom arkadaşlarını akşam yemeğine davet etti.
- All of my friends like soccer.
- Arkadaşlarımın hepsi futbolu severler.
- She lost her money, her family and her friends.
- Parasını, ailesini ve arkadaşlarını kaybetti.
- Layla's friends gathered at the hospital.
- Leyla'nın arkadaşları hastanede toplandı.
- She left with her friends.
- O, arkadaşları ile birlikte ayrıldı.
- I know better than to borrow money from friends.
- Arkadaşlarımdan borç para almamam gerektiğini biliyorum.
- Tom and three of his friends went on a picnic.
- Tom ve arkadaşlarının üçü pikniğe gitti.
- All of my friends have bicycles.
- Arkadaşlarımın hepsinin bisikletleri var.
- I often go shopping with my friends.
- Arkadaşlarımla sık sık alışverişe giderim.
- They are great friends.
- Onlar harika arkadaşlar.
- I work among friends.
- Ben arkadaşlar arasında çalışıyorum.
- Tom and his friends often play cards until after midnight.
- Tom ve arkadaşları genellikle gece yarısına kadar kağıt oynarlar.
- Tom and his friends pushed as hard as they could, but the car wouldn't budge.
- Tom ve arkadaşları ellerinden geldiğince ittiler, ama araba hareket etmedi.
- She left with her friends.
- Arkadaşlarıyla gitti.
- I miss all my friends.
- Bütün arkadaşlarımı özlüyorum.
- I greet you, friends of the sun.
- Sizi selamlıyorum güneşin arkadaşları.
- Pick your friends so that you can benefit from them.
- Arkadaşlarınızı seçin ki onlardan faydalanabilesiniz.
- Tom has no friends to talk to.
- Tom'un konuşacak arkadaşları yok.
- Tom wanted to impress his friends.
- Tom arkadaşlarını etkilemek istiyordu.
- Mary stayed up all night texting her friends.
- Mary arkadaşlarına mesaj gönderirken bütün gece uyumadı.
- None of Tom's friends knew that Tom was in the hospital.
- Tom'un arkadaşlarından hiç biri Tom'un hastanede olduğunu bilmiyordu.
- You must be sad as you have lost one of your friends.
- Arkadaşlarından birini kaybettiğin için üzgün olmalısın.
- She lost her money, her family, her friends.
- Parasını, ailesini, arkadaşlarını kaybetti.
- Yesterday afternoon I did my homework, then I saw my friends.
- Dün öğleden sonra ödevimi yaptım, sonra arkadaşlarımı gördüm.
- Can I bring my friends?
- Arkadaşlarımı getirebilir miyim?
- Tom likes to play poker with his friends.
- Tom arkadaşlarıyla poker oynamayı sever.
- Tom and his friends painted the barn yesterday.
- Tom ve arkadaşları dün ahırı boyadı.
- Dan and his friends gathered outside the police station.
- Dan ve arkadaşları polis karakolunun dışında toplandılar.
- Tom doesn't like Mary's friends.
- Tom Mary'nin arkadaşlarını sevmez.
- I didn't want to embarrass you in front of your friends.
- Seni arkadaşlarının önünde utandırmak istemedim.
- Tell your friends they have to leave.
- Arkadaşlarına gitmek zorunda olduklarını söyle.
- All of my friends like Tom.
- Arkadaşlarımın hepsi Tom'u sever.
- Emily and Kate are friends.
- Emily ve Kate arkadaşlar.
- Tom went downtown with his friends.
- Tom arkadaşları ile birlikte kent merkezine gitti.
- Tom teaches French to his friends once a week.
- Tom haftada bir kez arkadaşlarına Fransızca öğretiyor.
- I'm having dinner with some friends this evening.
- Bu akşam bazı arkadaşlarımla akşam yemeği yiyorum.
- Her father never let her go to town with her friends.
- Babası onun arkadaşları ile kasabaya gitmesine asla izin vermedi.
- Your friends are downstairs.
- Arkadaşların alt katta.
- She as well as her friends is fond of music.
- Arkadaşları gibi o da müziğe düşkündür.
- Tom lost his money, his family and his friends.
- Tom parasını, ailesini ve arkadaşlarını kaybetti.
- Your friends are really concerned about your health.
- Arkadaşların senin sağlığını gerçekten merak ediyorlar.
- One by one, friends came up to speak to him.
- Arkadaşları teker teker onunla konuşmaya geldi.
- Say goodbye to your friends.
- Arkadaşlarınla vedalaş.
- Tom went to the mall with his friends.
- Tom arkadaşlarıyla alışveriş merkezine gitti.
- Tom doesn't have friends in Boston.
- Tom'un Boston'da arkadaşları yok.
- I have friends all over the world.
- Bütün dünyadan arkadaşlarım var.
- Our friends are anxious to return to Chicago.
- Arkadaşlarımız Şikago'ya dönmek için endişeli.
- Summer and Autumn are friends.
- Summer ve Autumn arkadaşlar.
- Tom is one of Mary's friends.
- Tom, Mary'nin arkadaşlarından biri.
- Tom hung out with his friends.
- Tom arkadaşlarıyla takıldı.
- Tom and Mary are still friends.
- Tom ve Mary hala arkadaşlar.
- I have some friends to help.
- Yardım edecek bazı arkadaşlarım var.
- None of my friends know.
- Arkadaşlarımın hiçbiri bilmiyor.
- Tom doesn't like any of Mary's friends.
- Tom Mary'nin arkadaşlarından hiçbirini sevmiyor.
- Tom and his friends sat around the campfire and roasted marshmallows.
- Tom ve arkadaşları kamp ateşinin etrafında oturup şekerleme kızarttılar.
- Do any of your friends play guitar?
- Arkadaşlarından gitar çalan var mı?
- Tom bought a mask and a snorkel so he could go snorkeling with his friends.
- Tom arkadaşlarıyla şnorkelle yüzebilmek için bir maske ve şnorkel aldı.
- Tom is one of my friends.
- Tom benim arkadaşlarımdan biri.
- I think I'll email my friends.
- Sanırım arkadaşlarıma e-posta atacağım.
- He was called Ted by his friends.
- Ona arkadaşları tarafından Ted denilirdi.
- Tom came back with his friends.
- Tom arkadaşlarıyla geri geldi.
- I like your friends.
- Arkadaşlarını seviyorum.
- I know that my Chinese female friends enjoy my disciplining them.
- Çinli bayan arkadaşlarımın onları disipline sokmamdan hoşlandıklarını biliyorum.
- Your friends are late.
- Arkadaşların geç kaldılar.
- We have a lot of friends in common.
- Ortak çok arkadaşlarımız var.
- I don't like your friends at all.
- Ben senin arkadaşlarını hiç sevmiyorum.
- Do you know where Tom and his friends went?
- Tom'un ve arkadaşlarının nereye gittiğini biliyor musunuz?
- Your friends aren't very intelligent.
- Arkadaşların çok zeki.
- Tom invited Mary and her friends to dinner.
- Tom, Mary ve arkadaşlarını yemeğe davet etti.
- She invited her friends to dinner.
- Arkadaşlarını yemeğe davet etti.
- Tom is playing poker with some of his friends.
- Tom bazı arkadaşlarıyla poker oynuyor.
- Yamamoto is one of my friends too.
- Yamamoto da benim arkadaşlarımdan biri.
- I care about my friends.
- Arkadaşlarımı önemsiyorum.
- Did you also invite your friends?
- Arkadaşlarını da davet ettin mi?
- Tom and his friends sat around the campfire and sang songs.
- Tom ve arkadaşları kamp ateşinin etrafında oturdu ve şarkılar söyledi.
- Tom is one of my friends.
- Tom arkadaşlarımdan biridir.
- During my free time I like to hang out with my friends.
- Boş zamanlarımda arkadaşlarımla takılmayı severim.
- Tom has invited some friends over for dinner.
- Tom bazı arkadaşlarını akşam yemeğine davet etti.
- I knew they were your friends.
- Onların senin arkadaşların olduklarını biliyordum.
- The following day, Sophie combed and dressed her doll because her friends were coming over.
- Ertesi gün Sophie, arkadaşları geleceği için bebeğini taradı ve giydirdi.
- He snuck out and had a few beers with his friends.
- Gizlice dışarı çıktı ve arkadaşlarıyla birkaç bira içti.
- Tom gets a lot of help from his friends.
- Tom arkadaşlarından çok yardım alır.
- Tom and Mary are John's friends.
- Tom ve Mary, John'un arkadaşlarıdır.
- All of Tom's friends laughed at me.
- Tom'un arkadaşlarının hepsi bana güldü.
- Tom asked one of his friends for a favor.
- Tom arkadaşlarının birinden bir iyilik istedi.
- I've lost my friends.
- Ben arkadaşlarımı kaybettim.
- Your friends are waiting outside for you.
- Arkadaşların dışarıda seni bekliyorlar.
- The cheeses have eaten my friends.
- Peynirler arkadaşlarımı yedi.
- I still have friends in China.
- Çin'de hâlâ arkadaşlarım var.
- One of my friends can speak French fairly well.
- Arkadaşlarımdan biri oldukça iyi derecede Fransızca konuşabiliyor.
- Let's go out and have a good time with our friends.
- Dışarı çıkalım ve arkadaşlarımızla iyi vakit geçirelim.
- I invited all my friends.
- Bütün arkadaşlarımı davet ettim.
- My father gets along with his friends.
- Babam arkadaşları ile iyi geçinir.
- Tom is outside playing with his friends.
- Tom dışarıda arkadaşları ile oynuyor.
- I discussed the problem with my friends.
- Sorunu arkadaşlarımla tartıştım.
- Tom and his friends played basketball last weekend.
- Tom ve arkadaşları geçen hafta sonu basketbol oynadı.
- John and Eva are best friends.
- John ve Eva iyi arkadaşlar.
- Tom and his friends spent the afternoon painting the barn.
- Tom ve arkadaşları öğleden sonrayı ahırı boyayarak geçirdi.
- Tom and his friends went outside to smoke.
- Tom ve arkadaşları sigara içmek için dışarıya çıktılar.
- Tom and Mary borrowed money from family and friends.
- Tom ve Mary aile ve arkadaşlardan borç para aldı.
- I often go shopping with my friends.
- Çoğu zaman arkadaşlarımla alışverişe giderim.
- He sits at a table, surrounded by false friends and shameless women.
- Sahte arkadaşlar ve utanmaz kadınlarla çevrili bir masada oturuyor.
- I've lost all my friends.
- Bütün arkadaşlarımı kaybettim.
- I got my friends to help me.
- Arkadaşlarımın bana yardım etmesini sağladım.
- He is looked up to by his friends.
- Arkadaşları ona saygı duyuyordu.
- I can't invite all my friends at once.
- Bütün arkadaşlarımı aynı anda davet edemem.
- Do you usually eat lunch with your friends?
- Öğle yemeğini genellikle arkadaşlarınla mı yersin?
- Tom asked Mary and her friends for help.
- Tom, Mary ve arkadaşlarından yardım istedi.
- Tom met Mary through one of his friends.
- Tom, Mary ile arkadaşlarından biri aracılığıyla tanıştı.
- Tom's friends called him Money Bags.
- Tom'un arkadaşları ona Money Bags derdi.
- None of my friends speak French.
- Arkadaşlarımdan hiçbiri Fransızca konuşmaz.
- Tom often writes about his friends in his blog.
- Tom sık sık arkadaşları hakkında blogunda yazar.
- Tom is with his friends.
- Tom arkadaşları ile.
- Do you usually eat lunch with your friends?
- Genellikle arkadaşlarınla öğle yemeği yiyor musun?
- Dan discussed with his friends how to have his articles published.
- Dan arkadaşlarıyla makalelerini nasıl yayınlatabileceğini tartıştı.
- Tom often meets his friends here.
- Tom arkadaşlarıyla sık sık burada buluşur.
- Three of Tom's friends went to Mary's party.
- Tom'un arkadaşlarından üçü Mary'nin partisine gitti.
- Children imitate their friends rather than their parents.
- Çocuklar anne ve babalarından çok arkadaşlarını taklit ederler.
- They've got friends.
- Arkadaşları var.
- Do any of your friends or relatives work here?
- Arkadaşlarınızdan veya akrabalarınızdan herhangi biri burada çalışıyor mu?
- Tom wasn't homosexual, but Tom's friends told Tom's girlfriend Tom was gay.
- Tom eşcinsel değildi ama Tom'un arkadaşları Tom'un kız arkadaşına Tom'un bir eşcinsel olduğunu söyledi.
- I miss my friends.
- Arkadaşlarımı özlüyorum.
- I know some of Nancy's friends.
- Nancy'nin bazı arkadaşlarını tanıyorum.
- Many of my friends don't have children.
- Arkadaşlarımın çoğunun çocuğu yok.
- Sami received messages from some friends.
- Sami bazı arkadaşlarından mesajlar aldı.
- You should know that my friends call me Tom.
- Arkadaşlarımın bana Tom dediğini bilmelisin.
- You're smarter than most of Tom's friends.
- Tom'un arkadaşlarının çoğundan daha zekisin.
- John played guitar and his friends sang.
- John gitar çaldı ve arkadaşları şarkı söyledi.
- Many of my friends preferred to study German instead of Spanish.
- Arkadaşlarımın çoğu İspanyolca yerine Almanca öğrenmeyi tercih etti.
- You can go play with your friends when your chores are done.
- Ev işlerin bittiğinde arkadaşlarınla oynamaya gidebilirsin.
- Warn your friends.
- Arkadaşlarını uyar.
- She is respected by her friends.
- Arkadaşları ona saygı duyuyor.
- Tom hung out with his friends.
- Tom arkadaşları ile takıldı.
- I might see some friends in town.
- Şehirde bazı arkadaşları görebilirim.
- She went to the mall with her friends.
- Arkadaşlarıyla alışveriş merkezine gitti.
- All of my friends like computer games.
- Arkadaşlarımın hepsi bilgisayar oyunlarını sever.
- Tom and Mary both have very few friends.
- Hem Tom'un hem de Mary'nin çok az sayıda arkadaşları var.
- Tom is chatting with his friends.
- Tom arkadaşlarıyla sohbet ediyor.
- My friends all call me Tom.
- Arkadaşlarımın hepsi bana Tom der.
- Tom's friends are always on their phones.
- Tom'un arkadaşları hep telefonlarıyla oynuyor.
- I am very lucky to have friends who care about me.
- Beni düşünen arkadaşlara sahip olduğum için çok şanslıyım.
- My friends all call me Tom.
- Arkadaşlarımın hepsi bana Tom diyor.
- I have all the friends I need.
- İhtiyacım olan tüm arkadaşlara sahibim.
- He left with his friends.
- Arkadaşlarıyla gitti.
- Mary's friends tried to cheer her up.
- Mary'nin arkadaşları onu neşelendirmeye çalıştı.
- I invited my friends over for coffee.
- Kahve için arkadaşlarımı davet ettim.
- Tom is shorter than all of his friends.
- Tom bütün arkadaşlarından daha kısa.
- Emily has friends from various countries.
- Emily'nin çeşitli ülkelerden arkadaşları var.
- Her husband is one of my friends.
- Onun kocası arkadaşlarımdan biridir.
- Sometimes friends can develop feelings for each other.
- Bazen arkadaşlar birbirleri için duygular geliştirebilirler.
- I think your friends are here.
- Sanırım arkadaşların burada.
- Your father's friends aren't his only supporters.
- Babanızın tek destekçileri arkadaşları değil.
- We have friends coming over this evening.
- Bu akşam arkadaşlarımız gelecek.
- He was the envy of his friends.
- Arkadaşları onu kıskanıyordu.
- Tom has friends here.
- Tom'un burada arkadaşları var.
- Tom does not have friends.
- Tom'un arkadaşları yok.
- Tom has some very talented friends.
- Tom'un bazı çok yetenekli arkadaşları var.
- Tom and his friends were asked to leave.
- Tom ve arkadaşlarının gitmesi istendi.
- They are great friends.
- Onlar çok iyi arkadaşlar.
- You can't go out with your friends until you clean your room.
- Odanı temizleyene kadar arkadaşlarınla dışarı çıkamazsın.
- There is nothing more important than friends.
- Arkadaşlardan daha önemli bir şey yoktur.
- Tom and his friends played cowboys and Indians.
- Tom ve arkadaşları kovboyculuk ve kızılderilicilik oynarlardı.
- We're Tom's friends.
- Biz Tom'un arkadaşlarıyız.
- He is with his friends.
- Arkadaşlarıyla birlikte.
- Friends always find a solution.
- Arkadaşlar her zaman bir çözüm buluyor.
- Tom and his friends play poker almost every Friday night.
- Tom ve arkadaşları neredeyse her cuma gecesi poker oynar.
- Who are your friends on Tatoeba?
- Tatoeba'daki arkadaşların kimler?
- Tom and his friends consumed a lot of beer last night.
- Tom ve arkadaşları dün gece çok bira içmişler.
- Friends, can I talk with you for a minute?
- Arkadaşlar, sizinle bir dakikalığına konuşabilir miyim ?
- He asked his friends for help.
- O, arkadaşlarından yardım istedi.
- I showed my friends these picture postcards.
- Arkadaşlarıma bu resimli kartpostalları gösterdim.
- He felt that the reason he was able to succeed was because of his friends' help.
- Başarılı olmasının nedeninin arkadaşlarının yardımı olduğunu düşünüyor.
- I borrowed money from my friends.
- Arkadaşlarımdan borç para aldım.
- Tomoko asked her friends to come to her party.
- Tomoko arkadaşlarından partisine gelmelerini istedi.
- It's strange that our friends are not here.
- Arkadaşlarımızın burada olmamaları garip.
- He will play tennis with his friends.
- O, arkadaşlarıyla tenis oynayacak.
- Pick your friends carefully.
- Arkadaşlarını dikkatlice seç.
- He is the last person to betray his friends.
- Arkadaşlarına ihanet edecek son kişidir.
- Tom bought gifts for all his friends.
- Tom tüm arkadaşlarına hediyeler aldı.
- How do you think your friends would describe you?
- Sence arkadaşların seni nasıl tarif ederdi?
- I want to see my friends in Canada.
- Kanada'daki arkadaşlarımı görmek istiyorum.
- He is writing to some friends of his.
- Bazı arkadaşlarına mektup yazıyor.
- Tom raised some money from his parents and his friends.
- Tom ebeveynlerinden ve arkadaşlarından biraz para topladı.
- Please forward the message below to share this petition with your friends and family.
- Lütfen bu dilekçeyi arkadaşlarınız ve ailenizle paylaşmak için aşağıdaki mesajı iletin.
- He will be laughed at by his friends.
- Arkadaşları ona gülecek.
- I think I'll email my friends.
- Sanırım arkadaşlarıma e-posta gönderirim.
- Tom spent the afternoon with friends on the beach.
- Tom öğleden sonrayı arkadaşlarıyla sahilde geçirdi.
- Her friends waited for her by the gate.
- Arkadaşları onu kapıda bekledi.
- You're more talkative than most of Tom's other friends, aren't you?
- Tom'un diğer arkadaşlarından daha konuşkansın, değil mi?
- One third of the friends I grew up with are dead.
- Birlikte büyüdüğüm arkadaşlardan üçte biri öldü.
- My father wouldn't allow me to see my friends.
- Babam arkadaşlarımı görmeme izin vermezdi.
- Yamamoto is one of my friends.
- Yamamoto benim arkadaşlarımdan biri.
- Have you already told all your friends?
- Bütün arkadaşlarına zaten söyledin mi?
- Say hello to your friends.
- Arkadaşlarına merhaba de.
- This shows his loyalty to his friends.
- Bu, onun arkadaşlarına olan bağlılığını gösteriyor.
- Tom thanked his friends, said goodbye, and left.
- Tom arkadaşlarına teşekkür etti, veda etti ve gitti.
- Tom thanked his friends, said goodbye, and left.
- Tom arkadaşlarına teşekkür etti, vedalaştı ve gitti.
- You should be with friends and family.
- Arkadaşların ve ailenle birlikte olmalısın.
- Do any of your friends play guitar?
- Senin arkadaşlarından biri gitar çalar mı?
- Tom goes drinking with his friends every weekend.
- Tom her hafta sonu arkadaşlarıyla içmeye gider.
- Books and friends should be few but good.
- Kitaplar ve arkadaşlar az ama iyi olmalıdır.
- Tom told his friends that he never ate meat.
- Tom arkadaşlarına hiç et yemediğini söyledi.
- Tom and Mary are friends of my family.
- Tom ve Mary ailemin arkadaşları.
- Louie, your friends are coming.
- Louie, arkadaşların geliyor.
- I found my friends at the cafe.
- Arkadaşlarımı kafede buldum.
- You're one of Tom's friends, aren't you?
- Tom'un arkadaşlarından birisin, değil mi?
- Tom has friends who can help Mary.
- Tom'un Mary'ye yardım edebilecek arkadaşları var.
- Tom is playing poker with his friends.
- Tom arkadaşları ile poker oynuyor.
- Have you met any of Tom's friends?
- Tom'un arkadaşlarından biriyle tanıştın mı?
- He happened to let out the secret to his friends.
- Sırrı arkadaşlarına söylemiş bulundu.
- Kindergarten children act better than Tom and his friends do.
- Anaokulu çocukları Tom ve arkadaşlarından daha iyi davranıyor.
- His behavior disappointed many of his friends.
- Onun davranışı arkadaşlarının çoğunu hayal kırıklığına uğrattı.
- Your friends are waiting outside for you.
- Arkadaşların dışarıda seni bekliyor.
- Tom might be in the park with his friends.
- Tom arkadaşlarıyla birlikte parkta olabilir.
- I am very lucky to have friends who care about me.
- Beni umursayan arkadaşlarım olduğu için çok şanslıyım.
- Tom played a board game with his friends.
- Tom arkadaşlarıyla bir masa oyunu oynadı.
- You're my friends.
- Arkadaşlarımsınız.
- One of my friends repaired my bike for me yesterday.
- Arkadaşlarımdan biri dün benim için bisikletimi tamir etti.
- Tom and Mary are friends.
- Tom ve Mary arkadaşlar.
- I like spending time with my friends.
- Arkadaşlarımla vakit geçirmeyi seviyorum.
- I have some friends.
- Bazı arkadaşlarım var.
- He will be laughed at by his friends.
- Arkadaşları tarafından kahkahalarla gülünecek.
- One of my friends can speak French fairly well.
- Arkadaşlarımdan biri oldukça iyi Fransızca konuşabiliyor.
- I wanted to go out and play baseball with my friends.
- Dışarı çıkıp arkadaşlarımla beyzbol oynamak istedim.
- Tom is watching the baseball game with his friends.
- Tom arkadaşlarıyla beyzbol maçını izliyor.
- Tom is one of my most interesting friends.
- Tom en ilginç arkadaşlarımdan biri.
- Tom was out with his friends.
- Tom arkadaşlarıyla dışarı çıktı.
- I came back from the school, then I went out with my friends.
- Okuldan geldim, sonra arkadaşlarımla dışarı çıktım.
- Tom and Pierre want to play with their friends on the beach.
- Tom ve Pierre sahilde arkadaşlarıyla oynamak istiyorlar.
- Tom didn't have friends in Boston.
- Tom'un Boston'da arkadaşları yoktu.
- It annoys me that my friends aren't here.
- Arkadaşlarımın burada olmaması canımı sıkıyor.
- He's at the playground with his friends.
- Arkadaşlarıyla oyun parkında.
- Tom is playing with his friends in the front yard.
- Tom ön bahçede arkadaşlarıyla oynuyor.
- Do many of your friends swim?
- Arkadaşlarınızın çoğu yüzüyor mu?
- Her friends had to padlock the freezer to prevent her from eating ice cream.
- Arkadaşları dondurma yemesini engellemek için dondurucuyu kilitlemek zorunda kaldılar.
- Ken talked with his friends yesterday.
- Ken dün arkadaşlarıyla konuştu.
- Tom's friends all laughed at Mary.
- Tom'un arkadaşlarının tümü Mary'ye güldü.
- Tom and Mary are John's friends, too.
- Tom ve Mary de John'un arkadaşları.
- They're not your friends anymore.
- Onlar artık sizin arkadaşlarınız değil.
- Her family, as a matter of fact, knew nothing about her friends.
- Aslına bakarsanız ailesi de arkadaşları hakkında hiçbir şey bilmiyordu.
- Tom and Mary are both still your friends, aren't they?
- Tom ve Mary hala arkadaşlarınız, değil mi?
- You have friends here.
- Burada arkadaşların var.
- I've got some friends in Cairo.
- Kahire'de bazı arkadaşlarım var.
- They've got friends.
- Onların arkadaşları var.
- After he had a talk with friends, he felt much better.
- Arkadaşlarıyla konuştuktan sonra kendisini daha iyi hissetti.
- Tom knows some of Mary's friends.
- Tom Mary'nin arkadaşlarından bazılarını tanır.
- Tom and some of his friends are planning to rob a bank.
- Tom ve bazı arkadaşları bir banka soymayı planlıyorlar.
- Tom is hanging out in the park with some of his friends.
- Tom parkta bazı arkadaşlarıyla takılıyor.
- I don't want to embarrass you in front of your friends.
- Arkadaşlarının önünde seni utandırmak istemiyorum.
- Have all her friends left her?
- Bütün arkadaşları onu terk mi etti?
- Excuse me, could you please take a photo of my friends and me?
- Affedersiniz, benim ve arkadaşlarımın bir fotoğrafını çekebilir misiniz?
- He is one of my old friends.
- O benim eski arkadaşlarımdan biri.
- I advise you not to borrow money from your friends.
- Arkadaşlarından borç para almamanı tavsiye ederim.
- Tom and his friends painted the barn.
- Tom ve arkadaşları ahırı boyadılar.
- Where are our friends?
- Arkadaşlarımız nerede?
- You will be missed by your friends when you're gone.
- Gittiğinde arkadaşların tarafından özleneceksin.
- You have met some friends.
- Bazı arkadaşlarla tanışmışsın.
- These are Tom's friends.
- Bunlar Tom'un arkadaşları.
- On Friday nights, I often go eat pizza with my friends.
- Cuma geceleri sık sık arkadaşlarımla pizza yemeye giderim.
- Tom's friends are always on their phones.
- Tom'un arkadaşları hep telefonla konuşuyor.
- Jack is one of my friends.
- Jack, benim arkadaşlarımdan biri.
- Is anyone coming besides your friends?
- Arkadaşlarından başka gelen var mı?
- They're our friends.
- Onlar bizim arkadaşlarımız.
- Tom went out drinking with his friends last night.
- Tom dün gece arkadaşlarıyla içmeye çıktı.
- Either you or your friends are wrong.
- Ya sen ya da arkadaşların hatalı.
- Many of my friends can speak French.
- Arkadaşlarımın çoğu Fransızca konuşabilir.
- Dear friends!
- Muhterem arkadaşlar!
- Do you know any of Tom's friends?
- Tom'un arkadaşlarından herhangi birini tanıyor musun?
- Tom didn't like any of Mary's friends.
- Tom Mary'nin arkadaşlarının hiç birinden hoşlanmadı.
- Have any of your friends ever been arrested?
- Arkadaşlarından herhangi biri tutuklandı mı?
- You're old friends, aren't you?
- Siz eski arkadaşsınız, değil mi?
- Are these the friends you told me about?
- Bana bahsettiğin arkadaşlar bunlar mı?
- I like when my friends translate my sentences.
- Arkadaşlarımın cümlelerimi çevirmesi hoşuma gidiyor.
- Do you miss your friends?
- Arkadaşlarını özler misin?
- I was glad to see my old friends.
- Eski arkadaşlarımı gördüğüme memnun oldum.
- Tom has some Canadians friends.
- Tom'un Kanadalı arkadaşları var.
- It's fun to visit old friends.
- Eski arkadaşları ziyaret etmek eğlencelidir.
- Tom likes to go out with his friends.
- Tom arkadaşlarıyla dışarı çıkmayı seviyor.
- Tell your friends.
- Arkadaşlarınıza söyleyin.
- Tom and his friends are swimming in the pond.
- Tom ve arkadaşları gölette yüzüyorlar.
- I have friends in many countries.
- Birçok ülkede arkadaşlarım var.
- You will be missed by your friends when you're gone.
- Sen gittiğinde arkadaşların seni özleyecek.
- Tom wanted to impress his friends.
- Tom arkadaşlarını etkilemek istedi.
- Let's drink to absent friends.
- Gelmeyen arkadaşlara içelim.
- I have friends who can help me.
- Bana yardım edebilecek arkadaşlarım var.
- You must help your friends.
- Arkadaşlarına yardım etmelisin.
- I can't wait for you to meet my friends.
- Arkadaşlarımla tanışman için sabırsızlanıyorum.
- Some people say there shouldn't be any secrets between friends.
- Bazı insanlar arkadaşlar arasında sır olmaması gerektiğini söyler.
- You're one of Tom's friends, aren't you?
- Sen Tom'un arkadaşlarından birisin, değil mi?
- There are some friends who are dearer to me than others.
- Benim için diğerlerinden daha değerli olan bazı arkadaşlar var.
- Go and play with your friends.
- Git ve arkadaşlarınla oyna.
- Her friends tried to comfort her.
- Arkadaşları onu teselli etmeye çalıştı.
- Tom stole money from his friends.
- Tom arkadaşlarından para çaldı.
- Police began questioning Fadil's friends.
- Polis, Fadıl'ın arkadaşlarını sorgulamaya başladı.
- You should help your friends.
- Arkadaşlarına yardım etmelisin.
- Choose friends you can rely on.
- Güvenebileceğin arkadaşlar seç.
- I spent the whole afternoon chatting with friends.
- Bütün öğleden sonrayı arkadaşlarla sohbet ederek geçirdim.
- His friends traveled to the town with me.
- Arkadaşları benimle şehre gitti.
- I will introduce you some friends who study German.
- Sana Almanca öğrenen bazı arkadaşlarımı tanıtacağım.
- What are friends for?
- Arkadaşlar ne içindir?
- I plan to go camping with some of my friends the weekend after next.
- Birkaç hafta sonu sonra arkadaşlarımdan bazılarıyla kamp yapmayı planlıyorum.
- Where are your friends?
- Arkadaşların nerede?
- His friends tried to comfort him.
- Arkadaşları onu teselli etmeye çalıştı.
- I like your friends.
- Arkadaşlarını severim.
- We're friends of Tom's.
- Biz Tom'un arkadaşlarıyız.
- Your friends are waiting.
- Arkadaşların bekliyor.
- Tom and his friends played basketball all afternoon.
- Tom ve arkadaşları bütün öğleden sonra basketbol oynadılar.
- I love my friends.
- Arkadaşlarımı severim.
- What kind of things do you like doing with your friends?
- Arkadaşlarınla ne tarz şeyler yapmayı seversin ?
- Takeshi looked very much like one of my friends.
- Takeshi arkadaşlarımdan birine çok benziyordu.
- Patty finished writing to her friends in Canada.
- Patty, Kanada'daki arkadaşlarına yazmayı bitirdi.
- All of his friends thought that he was happy.
- Tüm arkadaşları onun mutlu olduğunu düşünüyordu.
- Tom's friends were very kind when he lost his job.
- Tom işini kaybettiğinde arkadaşları çok nazikti.
- Afterwards I'm gonna watch a movie with my friends.
- Daha sonra arkadaşlarımla bir film izleyeceğim.
- Friends are very important to her.
- Arkadaşlar onun için çok önemli.
- His death grieves all of his friends.
- Ölümü tüm arkadaşlarını yasa boğdu.
- I knew they were your friends.
- Senin arkadaşların olduklarını biliyordum.
- He forgot all of his friends.
- Bütün arkadaşlarını unuttu.
- Can most of your friends swim?
- Arkadaşlarının çoğu yüzebiliyor mu?
- I went to the beach with Tom and his friends.
- Tom ve arkadaşlarıyla sahile gittim.
- Tom went downtown with his friends.
- Tom arkadaşlarıyla şehir merkezine gitti.
- Kenji told his friends a story about his trip to India.
- Kenji, arkadaşlarına Hindistan seyahati hakkında bir hikaye anlattı.
- You guys are among friends.
- Siz arkadaşlar arasındasınız.
- He used to bully his friends.
- Arkadaşlarına zorbalık ederdi.
- None of my friends play golf.
- Arkadaşlarımın hiçbiri golf oynamaz.
- Friends should be helped.
- Arkadaşlara yardım edilmeli.
- Most of Tom's friends know that he's a recovering alcoholic.
- Tom'un arkadaşlarının çoğu onun iyileşmekte olan bir alkolik olduğunu biliyor.
- Old friends were invited to the reception.
- Eski arkadaşlar resepsiyona davet edildi.
- Hey, what are friends for?
- Hey, arkadaşlar ne içindir?
- We're great friends.
- Biz çok iyi arkadaşlarız.
- Do you like to watch TV with your friends?
- Arkadaşlarınla televizyon seyretmeyi seviyor musun?
- Say hello to your friends.
- Arkadaşlarına selam söyle.
- Between friends all is common.
- Arkadaşlar arasındaki her şey ortaktır.
- Tom's friends were all laughing at me.
- Tom'un arkadaşlarının hepsi bana gülüyorlardı.
- One of my friends repaired my bike for me yesterday.
- Arkadaşlarımdan biri dün bisikletimi tamir etti.
- You're my friends, aren't you?
- Siz benim arkadaşlarımsınız, değil mi?
- The Lebanese student and her friends wrote books.
- Lübnanlı öğrenci ve arkadaşları kitap yazdılar.
- I'd rather die than betray my friends!
- Arkadaşlarıma ihanet etmektense ölmeyi tercih ederim!
- Tom and his friends are in the next room singing drinking songs.
- Tom ve arkadaşları yan odada meyhane şarkıları söylüyorlar.
- Old friends got in touch with me.
- Eski arkadaşlar benimle temasa geçti.
- Where are your friends?
- Arkadaşlarınız nerede?
- You're among friends.
- Arkadaşların arasındasın.
- I was traveling with some friends.
- Arkadaşlarımla seyahat ediyordum.
- We're eating dinner at our friends' place.
- Arkadaşlarımızın evinde yemek yiyoruz.
- Many thanks, friends.
- Çok teşekkürler, arkadaşlar.
- Tom often goes out drinking with his friends.
- Tom arkadaşlarıyla birlikte sık sık dışarı içki içmeye gider.
- Your father's friends aren't his only supporters.
- Senin babanın arkadaşları onun tek destekçileri değil.
- Tom and his friends all have Macbooks.
- Tom ve arkadaşlarının hepsinin MacBookları var.
- She betrayed her friends for money.
- Para için arkadaşlarına ihanet etti.
- I didn't want to embarrass you in front of your friends.
- Arkadaşlarının önünde seni utandırmak istemedim.
- He said that he had eaten lunch with his friends.
- Öğle yemeğini arkadaşlarıyla birlikte yediğini söyledi.
- Tom told his friends that he never ate meat.
- Tom arkadaşlarına asla et yemediğini söyledi.
- He is respected by his friends.
- Arkadaşları ona saygı duyuyor.
- I communicate with my friends on the internet.
- Arkadaşlarımla internet üzerinde haberleşiyorum.
- She helped her friends.
- Arkadaşlarına yardım etti.
- Tom invited his friends to dinner.
- Tom arkadaşlarını yemeğe davet etti.
- What would your friends think if they saw you now?
- Arkadaşların seni şu an görselerdi ne düşünürlerdi?
- Tom thinks some of his friends might do that.
- Tom onun arkadaşlarının bazılarının bunu yapabileceğini düşünüyor.
- He is writing to some friends of his.
- O bazı arkadaşlarına yazıyor.
- I had to beg my friends to come.
- Arkadaşlarımın gelmesi için yalvarmak zorunda kaldım.
- Friends and relatives are invited.
- Arkadaşlar ve akrabalar davet edilir.
- All of his friends thought that he was happy.
- Onun arkadaşlarının hepsi onun mutlu olduğunu düşündü.
- Your friends have deserted you.
- Arkadaşların seni terk etti.
- Tom is playing poker with his friends.
- Tom arkadaşlarıyla poker oynuyor.
- Friends are very important to her.
- Arkadaşlar onun için çok mühimdir.
- Tom went duck hunting with his friends last weekend.
- Tom geçen hafta sonu arkadaşlarıyla ördek avına gitti.
- I'm playing with my friends.
- Arkadaşlarımla oynuyorum.
- Do you intend to make fun of me in front of my friends?
- Sen arkadaşlarımın önünde benimle alay etmek mi istiyorsun?
- She is one of my friends.
- O benim arkadaşlarımdan biri.
- Tom met some of his friends in the park.
- Tom parkta bazı arkadaşlarıyla buluştu.
- Tom often borrowed money from his friends.
- Tom sık sık arkadaşlarından borç para aldı.
- I've learned never to borrow money from friends.
- Arkadaşlarımdan asla borç para almamayı öğrendim.
- Maya and Chloe are friends.
- Maya ve Chloe arkadaşlar.
- Her friends call him Ned.
- Arkadaşları ona Ned diyor.
- Don't you have friends?
- Arkadaşların yok mu?
- I often go water skiing with my friends.
- Arkadaşlarımla sık sık su kayağına giderim.
- Tom and Mary are my friends.
- Tom ve Mary arkadaşlarımdır.
- Mary urged her parents to let her go out with her friends.
- Mary ailesini arkadaşlarıyla dışarı çıkmasına izin vermeleri için zorladı.
- Tom and I are Mary's friends, too.
- Tom ve ben de Mary'nin arkadaşlarıyız.
- He teaches his friends English.
- O, arkadaşlarına İngilizce öğretir.
- Do you know where Tom and his friends went?
- Tom'un ve arkadaşlarının nereye gittiğini biliyor musun?
- Tom and Mary are our friends.
- Tom ve Mary bizim arkadaşlarımız.
- Tom is going to Boston next week with some of his friends.
- Tom gelecek hafta bazı arkadaşlarıyla Boston'a gidiyor.
- Tom has friends in influential places.
- Tom'un etkili yerlerde arkadaşları var.
- I spent the weekend with friends.
- Hafta sonunu arkadaşlarımla geçirdim.
- Tom is liked by his friends.
- Tom arkadaşları tarafından seviliyor.
- All of her friends are students.
- Bütün arkadaşları öğrenci.
- I went to the mall with my friends.
- Arkadaşlarımla alışveriş merkezine gittim.
- You might want to come over and play poker with me and my friends next Friday evening.
- Gelecek Cuma akşamı uğramak ve benimle ve arkadaşlarımla poker oynamak isteyebilirsiniz.
- My neighbours are my friends.
- Komşularım benim arkadaşlarımdır.
- She gave the dog to her friends.
- O, köpeği arkadaşlarına verdi.
- Tom played a board game with his friends.
- Tom arkadaşlarıyla masa oyunu oynardı.
- Mary went on a road trip with her friends.
- Mary arkadaşlarıyla yolculuğa çıktı.
- Nancy is chatting with her friends.
- Nancy arkadaşlarıyla sohbet ediyor.
- Tom's friends called him Mr Money Bags.
- Tom'un arkadaşları ona, Bay Para Çantası ismini taktı.
- Tom and Mary have been best friends for a long time.
- Tom ve Mary uzun zamandır çok iyi arkadaşlar.
- I know some of Tom's friends.
- Tom'un bazı arkadaşlarını tanıyorum.
- Tom is hanging out in the park with some of his friends.
- Tom bazı arkadaşlarıyla parkta takılıyor.
- Tom and Mary used to be best friends.
- Tom ve Mary eskiden çok iyi arkadaşlardı.
- Many of my friends think that Tom and Mary are overprotective parents.
- Arkadaşlarımın çoğu Tom ve Mary'nin aşırı korumacı ebeveynler olduğunu düşünüyor.
- You and your friends are invited.
- Sen ve arkadaşların davetlisiniz.
- Money can't buy friends.
- Para arkadaşlar satın alamaz.
- I have lunch at noon with my friends.
- Öğleyin arkadaşlarımla birlikte öğle yemeği yerim.
- Several of my friends have been to Japan this year.
- Arkadaşlarımdan birkaçı bu yıl Japonya'ya gitti.
- Mary spends a lot of time on her phone, texting and e-mailing her friends.
- Mary arkadaşlarına mesaj atarak ya da e-posta yazarak telefonunda çok zaman harcar.
- Tom is jealous of Mary's friends.
- Tom, Mary'nin arkadaşlarını kıskanıyor.
- Most of his friends are girls.
- Arkadaşlarının çoğu kız.
- I like to receive letters from friends.
- Arkadaşlardan mektup almayı severim.
- Tom is remembering the names of his friends.
- Tom arkadaşlarının isimlerini hatırlıyor.
- I usually go out with my friends on Friday nights.
- Ben genellikle cuma geceleri arkadaşlarımla çıkarım.
- Is anyone coming besides your friends?
- Arkadaşlarının dışında kimse geliyor mu?
- I try not to judge my friends' decisions.
- Arkadaşlarımın kararlarını yargılamamaya çalışıyorum.
- Tom talked with his friends about it.
- Tom arkadaşlarıyla bu konu hakkında konuştu.
- Tell all your friends about the party we're having.
- Bütün arkadaşlarına vereceğimiz partiden bahset.
- I usually go to the cinema with my friends.
- Genelde arkadaşlarımla sinemaya giderim.
- Layla humiliated Sami in front of his friends.
- Leyla arkadaşlarının önünde Sami'yi küçük düşürdü.
- Do you show Tatoeba to your friends?
- Tatoeba'yı arkadaşlarına gösteriyor musun?
- Do you spend more time with your friends or with your family?
- Arkadaşlarınla mı yoksa ailenle mi daha fazla zaman geçiriyorsun?
- Three of my friends have gotten married to Canadians.
- Arkadaşlarımdan üçü Kanadalılarla evlendi.
- Tom is one of my oldest friends.
- Tom benim en eski arkadaşlarımdan biri.
- Who are Tom's friends?
- Tom'un arkadaşları kim?
- Bring your friends.
- Arkadaşlarını getir.
- Why can't I play with my friends?
- Neden arkadaşlarımla oynayamam?
- We are your friends.
- Biz senin arkadaşlarınız.
- You're more talkative than most of Tom's friends.
- Tom'un arkadaşlarının çoğundan daha gevezesin.
- Most of my friends are girls.
- Arkadaşlarımın çoğu kız.
- He was the envy of his friends.
- O, arkadaşlarını kıskanıyordu.
- Tom might be in the park with his friends.
- Tom arkadaşlarıyla parkta olabilir.
- They need friends.
- Onların arkadaşlara ihtiyacı var.
- Tom and his friends discussed politics all night.
- Tom ve arkadaşları bütün gece politika konuştu.
- His friends were waiting for him at the station.
- Arkadaşları istasyonda onu bekliyorlardı.
- His friends were jealous.
- Onun arkadaşları kıskançtı.
- The friends kissed each other on the cheek.
- Arkadaşlar birbirlerini yanaklarından öptüler.
- They're your friends, not mine.
- Onlar sizin arkadaşlarınız, benim değil.
- Sami doesn't know his Facebook friends in real life.
- Sami, Facebook arkadaşlarını gerçek hayatta tanımıyor.
- Your selfishness will lose you your friends.
- Bencilliğin sana arkadaşlarını kaybettirecek.
- Tom enjoyed playing baseball with his friends.
- Tom arkadaşlarıyla beyzbol oynamaktan hoşlanıyordu.
- With friends like these, who needs enemies?
- Böyle arkadaşlar varken düşmanı kim ne yapsın?
- In August, I'm going to Japan with my friends.
- Ağustos'ta arkadaşlarımla Japonya'ya gideceğim.
- Tom and his friends went to the circus.
- Tom ve arkadaşları sirke gitti.
- Are they really friends?
- Gerçekten arkadaşlar mı?
- When he fell into disgrace, all his friends abandoned him.
- O, itibarını kaybettiğinde bütün arkadaşları onu terk etti.
- Many of my friends are Canadians.
- Arkadaşlarımın çoğu Kanadalıdır.
- Tom is staying with one of his friends in Boston.
- Tom, Boston'da arkadaşlarından biriyle kalıyor.
- Tom and his friends were robbed at gunpoint.
- Tom ve arkadaşları silah zoruyla soyuldular.
- Tom and his friends helped me carry the piano.
- Tom ve arkadaşları piyanoyu taşımama yardım ettiler.
- Tom's friends are dangerous.
- Tom'un arkadaşları tehlikeli.
- Friends don't always stay friends forever.
- Arkadaşlar her zaman sonsuza kadar arkadaş kalmazlar.
- We sometimes invite friends over to dinner.
- Bazen arkadaşlarımızı akşamları yemeğe davet ederiz.
- Some of my friends can speak French well.
- Arkadaşlarımdan bazıları iyi Fransızca konuşabilir.
- A true gentleman would not betray his friends.
- Gerçek bir beyefendi asla arkadaşlarına ihanet etmez.
- It's strange that our friends aren't here.
- Arkadaşlarımızın burada olmaması garip.
- Tom is at the pool with his friends.
- Tom arkadaşlarıyla havuzda.
- I went to Boston with one of Tom's friends.
- Boston'a Tom'un arkadaşlarından biriyle gittim.
- Do you know where Tom and your friends went?
- Tom ve arkadaşlarının nereye gittiğini biliyor musun?
- The first day in Paris we saw our friends and the following day we went to the Louvre.
- Paris'teki ilk gün arkadaşlarımızı gördük ve ertesi gün Louvre'a gittik.
- We went home to see our friends.
- Arkadaşlarımızı görmek için eve gittik.
- He envies all his friends.
- Bütün arkadaşlarını kıskanıyor.
- Only a few of my friends can speak French.
- Arkadaşlarımdan sadece birkaç tanesi Fransızca konuşabilir.
- Sometimes friends can develop feelings for each other.
- Bazen arkadaşlar birbirlerine karşı duygular geliştirebilirler.
- He's playing with his friends.
- Arkadaşlarıyla oynuyor.
- Shelley's friends died very young.
- Shelley'in arkadaşları çok genç öldüler.
- She looked for her friends but found none.
- Arkadaşlarını aradı ama hiçbirini bulamadı.
- Friends are our link with a bigger world.
- Arkadaşlar daha büyük bir dünya ile bağlantımızdırlar.
- When was the last time you did that with your friends?
- Bunu en son ne zaman arkadaşlarınla yaptın?
- She asked him to give her some money so she could go to a restaurant with her friends.
- Arkadaşlarıyla bir restorana gidebilmek için ondan kendisine biraz para vermesini istedi.
- Friends are very important to him.
- Arkadaşlar onun için çok önemlidir.
- Every day, except Thursdays and Fridays, he gathered with his friends for chatting.
- Perşembe ve Cuma günleri hariç her gün arkadaşlarıyla sohbet etmek için toplanırdı.
- She chatted with her friends about the football game over coffee.
- O kahve içerken futbol oyunu hakkında arkadaşlarıyla sohbet etti.
- Tom and I are pretty good friends.
- Tom ve ben oldukça iyi arkadaşlarız.
- Tom and his friends asked me to come with them.
- Tom ve arkadaşları onlarla gelmemi rica etti.
- I was with friends all last night.
- Dün gece arkadaşlarla birlikteydim.
- Tom got to know Mary's friends.
- Tom, Mary'nin arkadaşlarını tanıdı.
- We're eating dinner at our friends' place.
- Biz arkadaşlarımızın evinde yemek yiyoruz.
- Tom thinks some of his friends might not be able to do that.
- Tom bazı arkadaşlarının bunu yapamayabileceğini düşünüyor.
- Marie, Mary and Maria are friends.
- Marie, Mary ve Maria arkadaşlar.
- I'm writing that on behalf of our friends who passed away.
- Bunu vefat eden arkadaşlarımız adına yazıyorum.
- She was laughed at by her friends.
- Arkadaşları ona güldü.
- I have friends in Boston.
- Boston'da arkadaşlarım var.
- We went shopping with our friends.
- Arkadaşlarımızla alışverişe gittik.
- In his spare time, Tom loves to play soccer, hang out with his friends, and listen to music.
- Tom boş zamanlarında futbol oynamayı, arkadaşlarıyla takılmayı ve müzik dinlemeyi seviyor.
- I invited my friends over for coffee.
- Arkadaşlarımı kahve içmeye davet ettim.
- It must be nice to have friends in high places.
- Yüksek mevkilerde arkadaşların olması güzel olmalı.
- You're more talkative than most of Tom's other friends, aren't you?
- Sen Tom'un diğer arkadaşlarının çoğundan daha konuşkansın, değil mi?
- Layla was calling and telling her friends to watch the news.
- Leyla arayıp arkadaşlarına haberleri izlemelerini söylüyordu.
- Why do you think I don't like your friends?
- Neden arkadaşlarını sevmediğimi düşünüyorsun?
- Tom and his friends were asked to leave.
- Tom ve arkadaşlarından gitmeleri istendi.
- I wonder if Tom's friends would help Mary.
- Tom'un arkadaşlarının Mary'ye yardım edip etmeyeceğini merak ediyorum.
- Your friends are late.
- Arkadaşların gecikti.
- Tom is taller than any of his friends.
- Tom diğer arkadaşlarından daha uzun.
- I don't like your friends at all.
- Arkadaşlarından hiç hoşlanmıyorum.
- They have been friends for more than 20 years.
- Onlar 20 yıldan fazladır arkadaşlar.
- Some of my less intelligent friends smoke.
- Bazı az zeki arkadaşlarım sigara içiyor.
- I have Japanese and Chinese friends who speak to each other in English since that is the only language they have in common.
- Birbirleriyle İngilizce konuşan Japon ve Çinli arkadaşlarım var çünkü tek ortak dilleri bu.
- In August, I'm going to Japan with my friends.
- Ağustos ayında, arkadaşlarımla Japonya'ya gidiyorum.
- Tom's friends went outside to smoke.
- Tom'un arkadaşları sigara içmek için dışarı çıktılar.
- Tom came over yesterday with one of his friends.
- Tom dün arkadaşlarından biri ile geldi.
- Tom is usually with his friends.
- Tom genellikle arkadaşlarıyla birlikte.
- Many of my friends are Canadians.
- Arkadaşlarımın çoğu Kanadalı.
- Do you have friends in Antigua?
- Antigua'da arkadaşların var mı?
- We have one of your friends here with us.
- Arkadaşlarınızdan biri bizimle birlikte.
- Tom is playing on the jungle gym with his friends.
- Tom arkadaşlarıyla jimnastik salonunda oynuyor.
- She went off with her friends.
- Arkadaşlarıyla birlikte gitti.
- I borrowed a tent from one of my friends.
- Arkadaşlarımdan birinden çadır ödünç aldım.
- I don't want my friends to see me cry.
- Arkadaşlarımın beni ağlarken görmesini istemiyorum.
- Thank you, my friends.
- Teşekkür ederim arkadaşlar.
- Tom and his friends chopped down every tree on his property.
- Tom ve arkadaşları arazisindeki tüm ağaçları kestiler.
- Tom plays poker with his friends every Friday night.
- Tom her cuma gecesi arkadaşlarıyla poker oynar.
- This is a time of year when people get together with family and friends to observe Passover and to celebrate Easter.
- Bu, Hamursuz bayramını gözlemlemek ve Paskalyayı kutlamak için insanların aileleri ve arkadaşlarıyla bir araya geldiği, yılın bir zamanıdır.
- Tom says he and his friends were just there to help.
- Tom, o ve arkadaşlarının sadece yardım etmek için orada olduklarını söylüyor.
- Friends are always willing to help each other.
- Arkadaşlar her zaman birbirlerine yardım etmeye isteklidirler.
- Tom teaches his friends French.
- Tom arkadaşlarına Fransızca öğretiyor.
- These are Tom's friends.
- Bunlar, Tom'un arkadaşları.
- This is a time of year when people get together with family and friends to observe Passover and to celebrate Easter.
- Yılın bu zamanlarında insanlar aileleri ve arkadaşlarıyla bir araya gelerek Hamursuz Bayramı'nı kutlar ve Paskalya'yı kutlar.
- You can count me among your friends.
- Beni arkadaşlarınızın arasında sayabilirsiniz.
- John likes to trade stamps with his friends.
- John arkadaşlarıyla pul takası yapmayı sever.
- Tom and his friends painted the barn yesterday.
- Tom ve arkadaşları dün ahırı boyadılar.
- All of Tom's friends laughed at Mary.
- Tom'un bütün arkadaşları Mary'ye güldü.
- Tom and Mary have been friends since they were kids.
- Tom ve Mary çocukluklarından beri arkadaşlar.
- Friends do things together.
- Arkadaşlar birlikte bir şeyler yaparlar.
- I'm going to the country with my friends.
- Arkadaşlarımla şehir dışına gidiyorum.
- Do you like to watch TV with your friends?
- Arkadaşlarınla televizyon izlemeyi sever misin?
- Tom and Mary are our friends.
- Tom ve Mary bizim arkadaşlarımızdır.
- It's normal for friends not to get along sometimes.
- Arkadaşların bazen geçinememesi normaldir.
- Tom's friends were mean to him.
- Tom'un arkadaşları ona kaba davranıyordu.
- I came back from the school, then I went out with my friends.
- Okuldan döndüm, sonra arkadaşlarımla dışarı çıktım.
- I wonder if Tom's friends would help Mary.
- Acaba Tom'un arkadaşları Mary'ye yardım eder mi?
- Your friends aren't very intelligent.
- Arkadaşların pek zeki değil.
- None of Tom's friends knew that Tom was in the hospital.
- Tom'un arkadaşlarından hiçbiri Tom'un hastanede olduğunu bilmiyordu.
- Tom and his friends love to get together and play music.
- Tom ve arkadaşları bir araya gelmeyi ve müzik çalmayı seviyor.
- Let's go meet some of my friends.
- Hadi gidip arkadaşlarımla tanışalım.
- He decided it would be wiser to study than to go out with friends.
- Ders çalışmanın dışarıda arkadaşlarıyla takılmaktan daha akıllıca olacağına karar verdi.
- We have friends in common.
- Ortak arkadaşlarımız var.
- Just your friends steal your books.
- Sadece arkadaşların kitaplarını çalıyor.
- All of my friends have bicycles.
- Bütün arkadaşlarımın bisikleti var.
- How long have you and Tom been friends?
- Sen ve Tom ne kadar süredir arkadaşsınız?
- Tom's friends laughed at him.
- Tom'un arkadaşları ona güldü.
- The boy swims with his friends.
- Çocuk arkadaşlarıyla yüzüyor.
- Do any of your friends ever do that?
- Arkadaşlarından biri hiç bunu yaptı mı?
- Tom asked one of his friends for a favor.
- Tom arkadaşlarından birinden bir iyilik istedi.
- None of my friends play golf.
- Arkadaşlarımdan hiçbiri golf oynamaz.
- You should be with friends and family.
- Arkadaşlarınızla ve ailenizle olmalısınız.
- Her father never let her go into the city with her friends.
- Babası onun arkadaşları ile şehre gitmesine asla izin vermez.
- I got together with some old friends last night.
- Dün gece bazı eski arkadaşlarımla bir araya geldim.
- Cherish your friends.
- Arkadaşlarınıza değer verin.
- Friends today, enemies tomorrow.
- Bugün arkadaşlar, yarın düşmanlar.
- All of Tom's friends laughed at me.
- Tom'un tüm arkadaşları bana güldü.
- Tom and Mary have been friends since high school.
- Tom ve Mary liseden beri arkadaşlar.
- I have some friends in the police department.
- Polis departmanında bazı arkadaşlarım var.
- Tom went out with his friends.
- Tom arkadaşlarıyla dışarı çıktı.
- He said that he had eaten lunch with his friends.
- Öğle yemeğini arkadaşlarıyla yediğini söyledi.
- Tom was unsure what Mary would be like and he wondered whether she would get along with his friends.
- Tom, Mary'nin nasıl biri olacağından emin değildi ve arkadaşlarıyla anlaşıp anlaşamayacağını merak ediyordu.
- Have a nice evening with your Paris friends!
- Parisli arkadaşlarınla güzel bir akşam geçir!
- Tom asked some of his friends for their opinions.
- Tom bazı arkadaşlarına fikirlerini sordu.
- He betrayed his friends for money.
- Para için arkadaşlarına ihanet etti.
- You said almost all of your friends were Canadians.
- Neredeyse tüm arkadaşlarınız Kanadalı olduğunu söylediniz.
- I used to come here with my friends.
- Buraya arkadaşlarımla gelirdim.
- I like to help my friends.
- Arkadaşlarıma yardım etmeyi severim.
- All of Tom's friends laughed at Mary.
- Tom'un tüm arkadaşları Mary'ye güldü.
- Tom often goes out drinking with his friends.
- Tom sık sık arkadaşlarıyla içmeye gider.
- Tom is watching the football game with his friends.
- Tom arkadaşlarıyla futbol maçını izliyor.
- Only a few of my friends can speak French.
- Arkadaşlarımdan sadece birkaçı Fransızca konuşabiliyor.
- Tom's friends all laughed at me.
- Tom'un arkadaşlarının hepsi bana güldü.
- I work among friends, and I live among books.
- Ben arkadaşlar arasında çalışırım ve kitaplar arasında yaşarım.
- Burr told his friends goodbye.
- Burr arkadaşlarına veda etti.
- She's playing with her friends.
- Arkadaşlarıyla oynuyor.
- Share this with your friends.
- Bunu arkadaşlarınızla paylaşın.
- His face reminded me of one of my friends in my senior high school days.
- Yüzü bana lise son sınıftaki arkadaşlarımdan birini hatırlattı.
- Tom and I are great friends.
- Tom ve ben harika arkadaşlarız.
- I want to know who your friends are.
- Senin arkadaşlarının kim olduğunu bilmek istiyorum.
- I blame Tom's friends.
- Tom'un arkadaşlarını suçluyorum.
- Freddy's been working the graveyard shift the past month, so he hasn't been able to see any of his friends who work normal hours.
- Freddy, geçen ay gece vardiyasında çalışıyor, bu yüzden normal saatlerde çalışan arkadaşlarından hiçbirini göremiyor.
- None of my friends speak Latin.
- Arkadaşlarımın hiçbiri Latince bilmiyor.
- Mary doesn't want to share her toys with her friends.
- Mary oyuncaklarını arkadaşlarıyla paylaşmak istemiyor.
- Tom partied with his friends last night.
- Tom dün gece arkadaşları ile parti yaptı.
- Tom said that he had eaten lunch with his friends.
- Tom öğle yemeğini arkadaşlarıyla yediğini söyledi.
- He told his friends that he never ate meat.
- Arkadaşlarına hiç et yemediğini söylemiş.
- She and her friends love music.
- O ve arkadaşları müziği seviyor.
- Tom said he and his friends were planning to go camping next weekend.
- Tom gelecek hafta sonu arkadaşlarıyla kampa gitmeyi planladıklarını söyledi.
- I'm afraid even your friends can't save you now.
- Korkarım artık arkadaşların bile seni kurtaramaz.
- I'd like to introduce you to some of my friends.
- Sizi bazı arkadaşlarımla tanıştırmak isterim.
- Tom played baseball after school with his friends.
- Tom okuldan sonra arkadaşlarıyla beyzbol oynardı.
- None of my friends drink coffee.
- Arkadaşlarımın hiçbiri kahve içmiyor.
- Tom has some talented friends.
- Tom'un bazı yetenekli arkadaşları var.
- I saw my friends yesterday.
- Dün arkadaşlarımı gördüm.
- She betrayed her friends for the first time.
- İlk kez arkadaşlarına ihanet etti.
- Sami helped his friends out.
- Sami arkadaşlarına yardım sağladı.
- Tell your friends about it.
- Arkadaşlarınıza bunu anlatın.
- I had to beg my friends to come to my party.
- Partime gelmeleri için arkadaşlarıma yalvarmak zorunda kaldım.
- She is one of my friends.
- O benim arkadaşlarımdan biridir.
- Tom wanted to impress his friends, but he just made a fool of himself.
- Tom arkadaşlarını etkilemek istedi ama kendini aptal durumuna düşürdü.
- I'm writing that on behalf of our friends who passed away.
- Ben bunu vefat eden arkadaşlarımın adına yazıyorum.
- So far I have been getting along well with my friends.
- Şimdiye kadar arkadaşlarımla iyi anlaştım.
- Tom has friends in influential places.
- Tom'un nüfuzlu yerlerde arkadaşları vardır.
- Tom missed his friends.
- Tom arkadaşlarını özledi.
- I like all my friends.
- Bütün arkadaşlarımı severim.
- He gets along very well with his friends.
- Arkadaşlarıyla çok iyi geçinir.
- I spent the weekend with friends.
- Hafta sonunu arkadaşlarla geçirdim.
- Do you have friends on Tatoeba?
- Tatoeba'da arkadaşlarınız var mı?
- At last, I caught up with my friends.
- Sonunda, arkadaşlarımı yakaladım.
- Tom and Mary mailed wedding invitations to all of their friends.
- Tom ve Mary bütün arkadaşlarına düğün davetiyelerini postaladı.
- Tom tried to impress his friends.
- Tom arkadaşlarını etkilemeye çalıştı.
- Tom was out with friends.
- Tom dışarıda arkadaşlarla birlikteydi.
- Don't you want all your friends to come to your party and celebrate with you?
- Tüm arkadaşlarınızın partinize gelip sizinle kutlama yapmasını istemez misiniz?
- Lots of my friends are going there tonight.
- Arkadaşlarımın çoğu bu gece oraya gidiyor.
- Tom and Mary have been best of friends for years.
- Tom ve Mary yıllardır çok iyi arkadaşlar.
- You should go hang out with your friends.
- Gidip arkadaşlarınla takılmalısın.
- Tom said he wanted to drop in on some old friends while he was in Boston.
- Tom, Boston'dayken bazı eski arkadaşlarına uğramak istediğini söyledi.
- Tom sent Mary a picture of his friends.
- Tom, Mary'ye arkadaşlarının resmini gönderdi.
- Tom was there with one of his friends.
- Tom orada arkadaşlarından biriyle birlikteydi.
- One of Tom's friends was killed in a traffic accident.
- Tom'un arkadaşlarından biri trafik kazasında öldü.
- He left with his friends.
- Arkadaşlarıyla birlikte ayrıldı.
- I need friends.
- Arkadaşlara ihtiyacım var.
- All her friends live in England.
- Onun bütün arkadaşları İngiltere'de yaşıyor.
- Tom and his friends played baseball last weekend.
- Tom ve arkadaşları geçen hafta sonu beyzbol oynadılar.
- I am very lucky to have friends who care about me.
- Beni önemseyen arkadaşlarım olduğu için çok şanslıyım.
- I can't believe that you wouldn't enjoy playing cards with me and my friends.
- Benimle ve arkadaşlarımla kağıt oynamaktan hoşlanmadığına inanamıyorum.
- I'm off to help my friends.
- Arkadaşlarıma yardım etmek için gidiyorum.
- I have some friends in Boston.
- Boston'da arkadaşlarım var.
- Tom lost his friends.
- Tom arkadaşlarını kaybetti.
- You need to have friends who can help you out.
- Size yardım edebilecek arkadaşların olması gerekiyor.
- You're old friends, aren't you?
- Siz eski arkadaşlarsınız, değil mi?
- I think your friends are here.
- Sanırım senin arkadaşların burada.
- My sister is having a conversation with her friends.
- Kız kardeşim arkadaşlarıyla sohbet ediyor.
- Do any of your friends or relatives work here?
- Arkadaşlarınızdan ya da akrabalarınızdan burada çalışan var mı?
- Do many of your friends swim?
- Arkadaşlarının çoğu yüzüyor mu?
- You borrow jewels from your friends.
- Arkadaşlarından mücevher ödünç alıyorsun.
- How often do you study with your friends?
- Arkadaşlarınla ne sıklıkla ders çalışıyorsun?
- Tom is liked by his friends.
- Tom, arkadaşları tarafından sevilir.
- I usually go to the cinema with my friends.
- Genellikle arkadaşlarımla sinemaya giderim.
- Madison and Jayden are best friends.
- Madison ve Jayden çok iyi arkadaşlar.
- Tom is watching the hockey game with his friends.
- Tom arkadaşları ile hokey maçı izliyor.
- She is playing with her friends.
- Arkadaşlarıyla oynuyor.
- Layla humiliated Sami in front of his friends.
- Layla Sami'yi arkadaşlarının önünde küçük düşürdü.
- Do any of your friends smoke?
- Arkadaşlarınızdan sigara içen var mı?
- Mary stayed up all night texting her friends.
- Mary bütün gece arkadaşlarıyla mesajlaştı.
- None of my friends have ever been to Boston.
- Arkadaşlarımdan hiçbiri Boston'a gitmedi.
- Tom's friends all laughed at me.
- Tom'un arkadaşları bana güldü.
- I have no friends to play with.
- Oyun oynayacak arkadaşlarım yok.
- I'm glad you liked my friends.
- Arkadaşlarımı sevdiğine sevindim.
- What's money between friends?
- Arkadaşlar arasında para nedir ki?
- She chatted with her friends about the football game over coffee.
- Kahve içerken arkadaşlarıyla futbol maçı hakkında sohbet etti.
- What kind of things do you like doing with your friends?
- Arkadaşlarınla ne tür şeyler yapmaktan hoşlanırsın?
- You'll be missed by your friends.
- Arkadaşların tarafından özleneceksin.
- You should help your friends when they're in trouble.
- Sorunlarının olduğu zamanlarda arkadaşlarına yardım etmelisin.
- I went to Boston with one of Tom's friends.
- Tom'un arkadaşlarından biriyle Boston'a gittim.
- I don't want my friends to see me cry.
- Arkadaşlarımın beni ağlarken görmelerini istemiyorum.
- Tom and Mary are very old friends.
- Tom ve Mary çok eski arkadaşlar.
- Tom chooses his friends carefully.
- Tom arkadaşlarını dikkatlice seçer.
- Tom met Mary and her friends for drinks after work.
- Tom, Mary ve arkadaşlarıyla işten sonra bir şeyler içmek için buluştu.
- Tom's friends must miss him.
- Tom'un arkadaşları onu özlüyor olmalı.
- Tom is playing poker with his friends tonight.
- Tom bu gece arkadaşlarıyla poker oynuyor.
- Mary came home from school in tears because her friends had teased her.
- Mary okuldan eve gözyaşları içinde geldi çünkü arkadaşları onunla alay etmişti.
- When your friends begin to flatter you on how young you look, it's a sure sign you're getting old.
- Arkadaşlarınız ne kadar genç göründüğünüz konusunda sizi pohpohlamaya başladığında, bu yaşlandığınızın kesin bir işaretidir.
- Tom went cycling with one of his friends.
- Tom arkadaşlarından biriyle bisiklet sürmeye gitti.
- They're old friends.
- Onlar eski arkadaşlar.
- Many of our friends have already left.
- Arkadaşlarımızın çoğu zaten gitti.
- I often go skating with my friends.
- Sık sık arkadaşlarımla paten kaymaya giderim.
- Tom's friends still miss him.
- Tom'un arkadaşları hâlâ onu özlüyor.
- When was the last time you did that with your friends?
- Bunu en son arkadaşlarınla ne zaman yaptın?
- Tom never borrows money from his friends.
- Tom arkadaşlarından asla borç para almaz.
- Ask my friends.
- Arkadaşlarıma sor.
- She introduced me to her friends at the party.
- Partide beni arkadaşları ile tanıştırdı.
- I often go out with friends in the evening.
- Akşamları sık sık arkadaşlarımla dışarı çıkarım.
- I thought Tom was one of your friends.
- Tom'un arkadaşlarından biri olduğunu düşündüm.
- Tom is watching the hockey game with his friends.
- Tom arkadaşlarıyla hokey maçını izliyor.
- I have some friends in Boston.
- Boston'da bazı arkadaşlarım var.
- Tom and his friends were robbed at gunpoint.
- Tom ve arkadaşları silah zoruyla soyuldu.
- Pick your friends so that you can benefit from them.
- Onlardan yararlanabilmeniz için arkadaşlarınızı seçin.
- I love hanging out with my friends.
- Arkadaşlarımla takılmayı seviyorum.
- I like spending time with my friends.
- Arkadaşlarımla zaman geçirmekten hoşlanıyorum.
- I've got friends in Boston.
- Boston'da arkadaşlarım var.
- Tom plays poker with his friends every Monday evening.
- Tom her pazartesi akşamı arkadaşlarıyla poker oynar.
- They are my old friends.
- Onlar benim eski arkadaşlarım.
- You're brighter than most of Tom's friends.
- Tom'un arkadaşlarının çoğundan daha zekisin.
- Why don't you go out and play with your friends?
- Neden dışarı çıkıp arkadaşlarınla oynamıyorsun?
- Tom and Mary are now friends.
- Tom ve Mary artık arkadaşlar.
- Have any of your friends ever been to Australia?
- Arkadaşlarından herhangi biri hiç Avustralya'ya gitti mi?
- She took a ten-day trip to Europe with her friends.
- Arkadaşlarıyla on günlük bir Avrupa gezisine çıktı.
- Mary and I remained firm friends for years.
- Mary ve ben yıllarca yakın arkadaşlar olmayı sürdürdük.
- I know some friends of Nancy's.
- Nancy'nin bazı arkadaşlarını tanıyorum.
- Tom and his friends pushed as hard as they could, but the car wouldn't budge.
- Tom ve arkadaşları itebildikleri kadar ittiler ama araba kımıldamadı.
- She went to the door to welcome her friends.
- Arkadaşlarını karşılamak için kapıya gitti.
- She wanted to help her friends.
- Arkadaşlarına yardım etmek istiyordu.
- I'm looking for my friends.
- Arkadaşlarımı arıyorum.
- She betrayed her friends for money.
- O, para için arkadaşlarına ihanet etti.
- Are they your friends?
- Onlar senin arkadaşların mı?
- Almost all of Tom's friends are famous.
- Neredeyse Tom'un bütün arkadaşları ünlüdür.
- Pick your friends carefully.
- Arkadaşlarını dikkatli seç.
- Tell your friends about Tatoeba.
- Arkadaşlarınıza Tatoeba'dan bahsedin.
- She chatted with her friends about the baseball game.
- Arkadaşlarıyla beyzbol maçı hakkında sohbet etti.
- They don't have enough friends.
- Onların yeterince arkadaşları yok.
- Tom plays soccer with his friends after school almost every day.
- Tom okuldan sonra neredeyse her gün arkadaşlarıyla futbol oynar.
- Mary talked with her friends about it.
- Mary o konuyu arkadaşlarıyla konuştu.
- I prefer to spend time with friends.
- Arkadaşlarımla vakit geçirmeyi tercih ederim.
- Tom has halitosis and his friends are reluctant to get too close to him.
- Tom'un ağız kokusu var ve arkadaşları ona fazla yaklaşmaya gönülsüz.
- Tom and Mary are pretty good friends.
- Tom ve Mary oldukça iyi arkadaşlar.
- All of Tom's friends thought that he was rich.
- Tom'un tüm arkadaşları onun zengin olduğunu düşünüyordu.
- Friends come in handy at times like this.
- Arkadaşlar böyle zamanlarda işe yarar.
- I liked your friends.
- Arkadaşlarını sevdim.
- Tom invited Mary and her friends to dinner.
- Tom Mary ve arkadaşlarını akşam yemeğine davet etti.
- Tom taught his friends French.
- Tom arkadaşlarına Fransızca öğretti.
- Tom often eats lunch with his friends.
- Tom öğle yemeğini çoğunlukla arkadaşlarıyla yer.
- I hear you have friends in the CIA.
- CIA'de arkadaşların olduğunu duydum.
- He is respected by his friends.
- Ona arkadaşları tarafından saygı duyulur.
- I have some friends who want to help.
- Yardım etmek isteyen bazı arkadaşlarım var.
- He told his friends his secret.
- Arkadaşlarına sırrını söyledi.
- Tom's friends are always on their phones.
- Tom'un arkadaşları sürekli telefonla konuşuyor.
- Either you or your friends are wrong.
- Ya siz ya da arkadaşlarınız yanılıyorsunuz.
- Mary came home from school in tears because her friends had teased her.
- Mary, arkadaşları onunla alay ettikleri için okuldan eve gözyaşları içinde geldi.
- I prefer to spend time with friends.
- Arkadaşlarla zaman geçirmeyi tercih ediyorum.
- I was glad to see my old friends.
- Eski arkadaşlarımı gördüğüme sevindim.
- Old friends contacted me.
- Eski arkadaşlarım benimle iletişime geçti.
- I have friends waiting for me in the lobby.
- Beni lobide bekleyen arkadaşlarım var.
- I know you miss your friends.
- Arkadaşlarını özlediğini biliyorum.
- None of Tom's friends can do that.
- Tom'un arkadaşlarından hiçbiri onu yapamaz.
- We sometimes invite friends over to dinner.
- Bazen akşam yemeğine arkadaşları davet ederiz.
- You shouldn't abandon your friends.
- Arkadaşlarını terk etmemelisin.
- His friends love him.
- Arkadaşları onu sever.
- I still have friends in Boston.
- Boston'da hâlâ arkadaşlarım var.
- I invited some friends for a party.
- Bazı arkadaşlarımı partiye davet ettim.
- You shouldn't talk about your friends behind their backs.
- Arkadaşlarının arkasından konuşmamalısın.
- Tom went on a road trip with his friends.
- Tom arkadaşlarıyla birlikte yolculuğa gitti.
- Tom discussed politics all night with his friends.
- Tom bütün gece arkadaşlarıyla politika tartıştı.
- All of her friends are students.
- Onun bütün arkadaşları öğrencidir.
- Tom was out with friends.
- Tom arkadaşlarıyla dışarıdaydı.
- That's what most of my friends call me.
- Arkadaşlarımın çoğu bana böyle seslenir.
- I've lost all my friends.
- Tüm arkadaşlarımı kaybettim.
- Please tell your friends about it.
- Lütfen arkadaşlarına ondan bahset.
- Your friends will regret your absence.
- Arkadaşlarınız yokluğunuza üzülecek.
- Tom's friends asked him to come out and play.
- Tom'un arkadaşları onun dışarı gelmesini ve oynamasını istedi.
- At such times, I think of my family, not my friends.
- Böyle zamanlarda ailemi düşünürüm, arkadaşlarımı değil.
- The following day, Sophie combed and dressed her doll because her friends were coming over.
- Ertesi gün, Sophie oyuncak bebeğini taradı ve giydirdi çünkü arkadaşları geliyorlardı.
- I met my friends yesterday.
- Dün arkadaşlarımla buluştum.
- You're brighter than most of Tom's friends.
- Tom'un arkadaşlarının çoğundan daha akıllısın.
- She skipped class to hang out with her friends.
- Arkadaşlarıyla takılmak için dersi asmıştı.
- I love my friends.
- Arkadaşlarımı seviyorum.
- He gets along very well with his friends.
- O arkadaşlarıyla çok iyi anlaşır.
- The purpose of our trip is to visit friends and see some tourist spots.
- Gezimizin amacı arkadaşları ziyaret etmek ve bazı turistik noktaları görmektir.
- I went to drink a beer with friends.
- Arkadaşlarla bira içmeye gittim.
- They don't like my friends.
- Arkadaşlarımı sevmiyorlar.
- I met some of Tom's friends yesterday.
- Dün Tom'un arkadaşlarından bazılarıyla tanıştım.
- Tom and his friends went skiing today.
- Tom ve arkadaşları bugün kayağa gittiler.
- He regularly eats doner kebab with his friends.
- Arkadaşlarıyla düzenli olarak döner yer.
- Tom met Mary and her friends for drinks after work.
- Tom işten sonra Mary ve arkadaşlarıyla içki için buluştu.
- He envies all his friends.
- O bütün arkadaşlarını kıskanıyor.
- She plays tennis with her friends once a week.
- Haftada bir kez arkadaşlarıyla tenis oynuyor.
- You must help your friends.
- Sen arkadaşlarına yardım etmelisin.
- New Year's cards provide us with the opportunity to hear from friends and relatives.
- Yeni yıl kartları bize arkadaşlarımızdan ve akrabalarımızdan haber alma fırsatı sağlar.
- Applaud, friends, the comedy has ended.
- Alkışlıyoruz, arkadaşlar, komedi sona erdi.
- Your friends are waiting.
- Arkadaşlarınız bekliyor.
- I let my friends down.
- Arkadaşlarımı hayal kırıklığına uğrattım.
- I don't betray my friends.
- Arkadaşlarıma ihanet etmiyorum.
- I liked the book so much I ordered ten copies for friends.
- Kitabı öyle beğendim ki arkadaşlarım için on kopya sipariş ettim.
- You've invited your friends too, haven't you?
- Arkadaşlarınızı da davet ettiniz, değil mi?
- Tom was forced to stay with friends.
- Tom arkadaşlarıyla kalmak zorunda kaldı.
- He teaches English to his friends.
- Arkadaşlarına İngilizce öğretir.
- Tom is outside playing with his friends.
- Tom dışarıda arkadaşlarıyla oynuyor.
- Tom went swimming with his friends.
- Tom arkadaşlarıyla yüzmeye gitti.
- We're friends of Dan's.
- Biz Dan'in arkadaşlarıyız.
- Tom's friends are richer than mine.
- Tom'un arkadaşları benimkinden daha zengin.
- I invited my friends to dinner.
- Arkadaşlarımı akşam yemeğine davet ettim.
- You'll be missed by your friends when you're gone.
- Gittiğinde arkadaşların seni özleyecek.
- I hear you have friends in the CIA.
- CIA'de arkadaşlarınız olduğunu duydum.
- I miss my home and my friends.
- Evimi ve arkadaşlarımı özledim.
- He's at the playground with his friends.
- Arkadaşlarıyla birlikte oyun alanında.
- You should be true to your friends.
- Arkadaşlarına karşı dürüst olmalısın.
- I want to go play with my friends.
- Arkadaşlarımla oynamak istiyorum.
- Why don't you go out and play with your friends?
- Neden dışarı çıkıp arkadaşlarınızla oynamıyorsunuz?
- Tom and Mary are friends again.
- Tom ve Mary yine arkadaşlar.
- Friends and relatives are invited.
- Arkadaşlar ve akrabalar davet edildi.
- Some friends invited me to dinner.
- Bazı arkadaşlar beni akşam yemeğine davet etti.
- Mary's friends all laughed at me.
- Mary'nin arkadaşlarının tümü bana güldü.
- Dan often borrowed money from his friends.
- Dan sık sık arkadaşlarından borç para alıyordu.
- I am thankful for friends who keep me active and social.
- Beni aktif ve sosyal tutan arkadaşlar için minnettarım.
- Tom wasn't homosexual, but Tom's friends told Tom's girlfriend Tom was gay.
- Tom homoseksüel değildi, ama Tom'un arkadaşları Tom'un kız arkadaşına Tom'un gay olduğunu söylediler.
- One of Tom's friends was killed in a traffic accident.
- Tom'un arkadaşlarından biri bir trafik kazasında öldü.
- Tom met Mary through one of his friends.
- Tom arkadaşlarından biri vasıtasıyla Mary ile tanıştı.
- Some of my friends smoke.
- Arkadaşlarımdan bazıları sigara içiyor.
- Animals are our friends.
- Hayvanlar bizim arkadaşlarımızdır.
- Do you spend more time with your friends or with your family?
- Arkadaşlarınızla mı yoksa ailenizle mi daha çok vakit geçiriyorsunuz?
- There's a possibility that Tom is with his friends, but I don't think he is.
- Tom'un arkadaşlarıyla birlikte olma ihtimali var ama ben öyle olduğunu sanmıyorum.
- Tom and his friends headed towards the beach.
- Tom ve arkadaşları sahile doğru gitti.
- Her father never let her go to town with her friends.
- Babası onun arkadaşlarıyla kasabaya gitmesine asla izin vermezdi.
- Tom and Tatiana are friends.
- Tom ve Tatiana arkadaşlar.
- Tom has friends in Germany.
- Tom'un Almanya'da arkadaşları var.
- Tom decided it would be wiser to study than to go out with friends.
- Tom arkadaşlarıyla dışarı çıkmaktansa ders çalışmanın daha akıllıca olacağına karar verdi.
- Tom and Mary are John's friends, too.
- Tom ve Mary de John'un arkadaşlarıdır.
- He is generous to his friends.
- Arkadaşlarına karşı cömerttir.
- Tom bought some mosquito nets made in China to give to his friends.
- Tom arkadaşlarına vermek için Çin'de yapılmış bir miktar cibinlik aldı.
- I recognized my friends.
- Ben arkadaşlarımı tanıdım.
- I'd like to meet some of your friends.
- Arkadaşlarından bazılarıyla tanışmak isterim.
- The friends kissed each other on the cheek.
- Arkadaşlar birbirlerini yanaktan öptüler.
- How often do you study with your friends?
- Ne sıklıkla arkadaşlarınla çalışıyorsun?
- I know some of Nancy's friends.
- Nancy'nin arkadaşlarından bazılarını tanıyorum.
- Can any of your friends speak French?
- Arkadaşlarınızdan Fransızca konuşabilen var mı?
- I miss my family and my friends.
- Ailemi ve arkadaşlarımı özlüyorum.
- Mary talked with her friends about it.
- Mary arkadaşlarıyla bu konuyu konuştu.
- He fixed the blame on his friends.
- Suçu arkadaşlarının üzerine attı.
- Tom and his friends asked me to come with them.
- Tom ve arkadaşları benim de onlarla gelmemi istediler.
- I have friends, too.
- Benim de arkadaşlarım var.
- Layla was calling and telling her friends to watch the news.
- Layla arkadaşlarını arayıp haberleri seyretmelerini söylüyordu.
- There are false friends in every language.
- Her dilde sahte arkadaşlar vardır.
- Did you see your friends last week?
- Geçen hafta arkadaşlarını gördün mü?
- Friends are the stars shining; they appear in the dark.
- Arkadaşlar parlayan yıldızlardır; karanlıkta ortaya çıkarlar.
- I'd like to introduce some friends of mine.
- Bazı arkadaşlarımı tanıtmak istiyorum.
- I don't have friends to play with.
- Birlikte oynayacak arkadaşlarım yok.
- Have you seen Tom and his friends around here recently?
- Son zamanlarda Tom ve arkadaşlarını buralarda gördün mü?
- Tom and his friends are playing volleyball.
- Tom ve arkadaşları voleybol oynuyorlar.
- Here you are among your friends.
- İşte arkadaşlarının arasındasın.
- We're still best friends.
- Biz hâlâ en yakın arkadaşlarız.
- Tom's friends knew that he was having money problems.
- Tom'un arkadaşları para sorunu yaşadığını biliyorlardı.
- Sami wanted to break all ties with his friends.
- Sami arkadaşlarıyla olan tüm bağları kırmak istedi.
- She's playing with her friends.
- O, arkadaşlarıyla oynuyor.
- None of my friends drink coffee.
- Arkadaşlarımdan hiçbiri kahve içmez.
- He regularly eats doner kebab with his friends.
- Arkadaşlarıyla düzenli olarak döner kebap yiyor.
- You have friends who can help you, don't you?
- Sana yardım edebilecek arkadaşların var, değil mi?
- I am thankful for friends who keep me active and social.
- Beni aktif ve sosyal tutan arkadaşlarıma minnettarım.
- Tom bought a mask and a snorkel so he could go snorkeling with his friends.
- Tom bir maske ve bir şnorkel aldı böylece o arkadaşlarıyla birlikte şnorkelle yüzmeye gidebildi.
- I went out with my friends.
- Arkadaşlarımla dışarı çıktım.
- Are those guys your friends?
- Bu çocuklar senin arkadaşların mı?
- I trust my friends.
- Ben arkadaşlarıma güveniyorum.
- Tom and Mary went trick-or-treating with their friends.
- Tom ve Mary arkadaşlarıyla şeker mi şaka mı oynamaya gittiler.
- Tom said he wanted to drop in on some old friends while he was in Boston.
- Tom Boston'da iken bazı eski arkadaşlara uğramak istediğini söyledi.
- If you take a close look, you'll find that your friends and you have similar personalities.
- Eğer yakından bakarsan, arkadaşlarının ve senin benzer kişiliklere sahip olduğunuzu göreceksin.
- Tom and his friends all have Macbooks.
- Tom ve arkadaşlarının hepsinin Macbook'u var.
- I was hoping you would want to get to know our friends.
- Arkadaşlarımızı tanımak isteyeceğini umuyordum.
- Do you know where Tom and his friends went?
- Tom ve arkadaşlarının nereye gittiğini biliyor musun?
- Tom's friends still miss him.
- Tom'un arkadaşları onu hala özlüyor.
- Tom knows some of Mary's friends.
- Tom, Mary'nin bazı arkadaşlarını tanıyor.
- Children imitate their friends rather than their parents.
- Çocuklar ebeveynlerinden ziyade arkadaşlarını taklit ederler.
- Sami doesn't know his Facebook friends in real life.
- Sami Facebook arkadaşlarını gerçek hayatta tanımaz.
- Do you know any of Tom's friends?
- Tom'un arkadaşlarından herhangi birini tanıyor musunuz?
- Here you are among your friends.
- Burada sen arkadaşlarının arasındasın.
- On the beach, I can spend time with friends.
- Sahilde arkadaşlarımla vakit geçirebiliyorum.
- Do you have any friends that are doctors?
- Doktor arkadaşların var mı?
- You can go play with your friends when your chores are done.
- İşlerin bitince gidip arkadaşlarınla oynayabilirsin.
- Tom painted the fence with the help of his friends.
- Tom arkadaşlarının yardımıyla çitleri boyadı.
- Isn't it good to have friends?
- Arkadaşlarının olması iyi değil mi?
- One shouldn't betray one's friends.
- İnsan arkadaşlarına ihanet etmemeli.
- I am one lucky girl to have such wonderful friends, family, and boyfriend.
- Böyle harika arkadaşlara, aileye ve erkek arkadaşa sahip olduğum için şanslı bir kızım.
- Your friends are worried about you.
- Arkadaşların senin hakkında endişeli.
- Many of Fadil's friends were questioned by police.
- Fadıl'ın arkadaşlarından birçoğu polis tarafından sorguya çekildi.
- My sister is having a conversation with her friends.
- Kız kardeşim arkadaşlarıyla konuşuyor.
- I'm with friends.
- Arkadaşlarımla birlikteyim.
- Tom left with his friends.
- Tom arkadaşlarıyla gitti.
- Thank you, my friends.
- Teşekkürler arkadaşlar.
- I already told my friends that I was going.
- Arkadaşlarıma gideceğimi söyledim bile.
- Tom often eats lunch with his friends.
- Tom sık sık arkadaşlarıyla öğle yemeği yer.
- Dan touted his racist ideas to his friends.
- Dan ırkçı fikirlerini arkadaşlarına anlattı.
- I am visiting my friends.
- Arkadaşlarımı ziyaret ediyorum.
- Among our friends, there are Serbs and Croats and Muslims.
- Arkadaşlarımız arasında Sırplar, Hırvatlar ve Müslümanlar var.
- I think friends are important.
- Arkadaşların önemli olduğunu düşünüyorum.
- Most of her friends are boys.
- Onun arkadaşlarının çoğu erkek.
- They have been friends for more than 20 years.
- Onlar yirmi yıldan fazladır arkadaşlar.
- Three of my friends are going to Boston next weekend.
- Arkadaşlarımdan üçü önümüzdeki hafta Boston'a gidiyor.
- He lost his friends' phone numbers.
- Arkadaşlarının telefon numaralarını kaybetti.
- The philosopher Socrates discussed death with his friends in prison.
- Filozof Sokrates hapishanede arkadaşlarıyla ölümü tartıştı.
- She was advised by him not to borrow money from his friends.
- Arkadaşlarından borç para almaması konusunda onu uyarmış.
- In my circle of friends there are two people who are professional singers.
- Arkadaşlarımın arasında iki tane profesyonel şarkıcı var.
- You need friends.
- Arkadaşlara ihtiyacın var.
- They weren't exactly the best of friends.
- Onlar kesinlikle en iyi arkadaşlar değildi.
- The people who live there are our friends.
- Orada yaşayan insanlar bizim arkadaşlarımız.
- Sami refused to give up on his friends.
- Sami arkadaşlarından vazgeçmeyi reddetti.
- We're still the best of friends.
- Biz hâlâ en iyi arkadaşlarız.
- Tom often sings with his friends.
- Tom sık sık arkadaşlarıyla şarkı söyler.
- John played the guitar and his friends sang.
- John gitar çaldı ve arkadaşları şarkı söyledi.
- Jeffrey is called Jeff by his friends.
- Jeffrey'ye arkadaşları tarafından Jeff denir.
- Friends do things together.
- Arkadaşlar şeyleri birlikte yaparlar.
- Mary and Kate have been friends since high school.
- Mary ve Kate liseden beri arkadaşlar.
- Do you want to embarrass me in front of my friends?
- Sen beni arkadaşlarımın önünde utandırmak mı istiyorsun?
- Many of his friends backed his plan.
- Arkadaşlarının çoğu onun planını destekledi.
- Tom's friends called him Money Bags.
- Tom'un arkadaşları ona Para Çantaları derdi.
- Tom said he didn't think Mary would like his friends.
- Tom, Mary'nin arkadaşlarından hoşlanacağını düşünmediğini söyledi.
- Spending time with friends on the beach is fun.
- Sahilde arkadaşlarla vakit geçirmek eğlencelidir.
- Have a nice evening with your Paris friends!
- Sana Parisli arkadaşlarınla iyi akşamlar!
- I didn't want to be defeated in front of my friends.
- Arkadaşlarımın önünde yenilmek istemedim.
- Some of my friends can speak English well.
- Arkadaşlarımdan bazıları İngilizceyi iyi konuşabilir.
- Most of Tom's friends are girls.
- Tom'un arkadaşlarının çoğu kız.
- Tom teaches French to his friends once a week.
- Tom haftada bir kez arkadaşlarına Fransızca öğretir.
- Sami stayed with friends.
- Sami arkadaşlarıyla kaldı.
- I think friends are important.
- Bence arkadaşlar önemlidir.
- Friends are always prepared to help each other.
- Arkadaşlar her zaman birbirlerine yardım etmeye hazırdır.
- Tom's friends were very kind when he lost his job.
- İşini kaybettiğinde Tom'un arkadaşları çok nazik davrandılar.
- That's what friends are for.
- Arkadaşlar bunun içindir.
- I have friends.
- Arkadaşlarım var.
- When did you visit your friends?
- Arkadaşlarını ne zaman ziyaret ettin?
- Who are your most interesting friends?
- En ilginç arkadaşların kimler?
- I often go swimming with my friends.
- Sık sık arkadaşlarımla yüzmeye giderim.
- Most of Tom's friends know that he's in the hospital.
- Tom'un arkadaşlarının çoğu onun hastanede olduğunu biliyor.
- How often are you able to play volleyball with your friends?
- Arkadaşlarınla ne sıklıkla voleybol oynayabiliyorsun?
- Tom is playing ping-pong with his friends.
- Tom arkadaşlarıyla ping-pong oynuyor.
- Happy 2014 to all my family and friends.
- Tüm aileme ve arkadaşlarıma, mutlu bir 2014 yılı dilerim.
- He was called Ted by his friends.
- Arkadaşları ona Ted derdi.
- She chatted with her friends about the baseball game.
- O beyzbol maçı hakkında arkadaşlarıyla sohbet etti.
- I work among friends, and I live among books.
- Arkadaşlar arasında çalışıyorum ve kitaplar arasında yaşıyorum.
- Don't forget your friends.
- Arkadaşlarını unutma.
- His wife is one of my friends.
- Karısı arkadaşlarımdan biridir.
- I have some friends around here.
- Buralarda bazı arkadaşlarım var.
- They don't have enough friends.
- Yeterince arkadaşları yok.
- We're your friends.
- Sizin arkadaşlarınız.
- Here are your friends.
- İşte arkadaşların.
- Is Tom one of your friends?
- Tom senin arkadaşlarından biri mi?
- Do you have friends on Tatoeba?
- Tatoeba'da arkadaşların var mı?
- If your friends jumped off a bridge, would you?
- Arkadaşlarınız köprüden atlasa siz atlar mıydınız?
- Your friends are downstairs.
- Arkadaşların alt kattalar.
- Dan discussed with his friends how to have his articles published.
- Dan makalelerini nasıl yayınlatacağını arkadaşlarıyla tartıştı.
- Are these the friends you told me about?
- Bunlar bana bahsettiğin arkadaşlar mı?
- Tom and his friends spent the afternoon painting the barn.
- Tom ve arkadaşları öğleden sonrayı ahırı boyayarak geçirdiler.
- How would your friends describe you?
- Arkadaşların seni nasıl tarif ederdi?
- I have Russian friends.
- Rus arkadaşlarım var.
- Tom went cycling with one of his friends.
- Tom arkadaşlarından biriyle bisiklete binmeye gitti.
- Tom has friends in every corner of the world.
- Tom'un dünyanın her köşesinde arkadaşları var.
- Why don't you go to the park and play with your friends?
- Neden parka gidip arkadaşlarınla oynamıyorsun?
- I know better than to borrow money from friends.
- Arkadaşlarımdan borç para almamam gerektiğini iyi bilirim.
- I discussed the problem with my friends.
- Problemi arkadaşlarımla tartıştım.
- Sami's friends are gay.
- Sami'nin arkadaşları eşcinseldir.
- I saw your friends here yesterday.
- Dün arkadaşlarını burada gördüm.
- They're friends of mine.
- Onlar benim arkadaşlarım.
- Tom went camping with one of his friends.
- Tom arkadaşlarından biriyle kamp yapmaya gitti.
- His wife is one of my friends.
- Karısı benim arkadaşlarımdan biri.
- Dan and his friends gathered outside the police station.
- Dan ve arkadaşları karakolun dışında toplandılar.
- The boy is swimming with his friends.
- Erkek çocuk arkadaşları ile birlikte yüzüyor.
- Tell your friends about Tatoeba.
- Arkadaşlarına Tatoeba'dan bahset.
- I wanted to go out and play baseball with my friends.
- Dışarı çıkmak ve arkadaşlarımla beyzbol oynamak istiyordum.
- Sami's friends continued to disappear.
- Sami'nin arkadaşları ortadan kaybolup durdular.
- I borrowed a tent from one of my friends.
- Arkadaşlarımın birinden bir çadır ödünç aldım.
- I've lost my friends.
- Arkadaşlarımı kaybettim.
- Many betrayed their friends for money.
- Birçoğu para için arkadaşlarına ihanet etti.
- Tom and Mary were best friends.
- Tom ve Mary çok iyi arkadaşlardı.
- Tom could be with his friends, but I don't think he is.
- Tom arkadaşlarıyla birlikte olabilir ama ben öyle olduğunu sanmıyorum.
- His coolness has alienated his friends.
- Soğukkanlılığı arkadaşlarını uzaklaştırdı.
- She went to the mall with her friends.
- Arkadaşlarıyla birlikte alışveriş merkezine gitti.
- Many of his friends backed his plan.
- Onun arkadaşlarının çoğu onun planına destek oldu.
- Tom has no friends to play with.
- Tom'un oynayacak arkadaşları yok.
- Mary showed all her friends her engagement ring.
- Mary tüm arkadaşlarına nişan yüzüğünü gösterdi.
- I really didn't want to play tag with Tom and his friends.
- Tom ve arkadaşlarıyla ebelemece oynamak istemedim.
- What would your friends think about you?
- Arkadaşların senin hakkında ne düşünür?
- You said almost all of your friends were Canadians.
- Neredeyse tüm arkadaşlarının Kanadalı olduğunu söylemiştin.
- Who are your most interesting friends?
- Senin en ilginç arkadaşların kimler?
- I wish I had more time to spend with friends.
- Keşke arkadaşlarla geçirmek için daha fazla zamanım olsaydı.
- We parted the best of friends.
- En iyi arkadaşlarımızdan ayrıldık.
- I have friends all over the world.
- Dünyanın her yerinde arkadaşlarım var.
- Tom doesn't like Mary's friends.
- Tom Mary'nin arkadaşlarını sevmiyor.
- Tom is staying with friends, isn't he?
- Tom arkadaşlarla kalıyor, değil mi?
- Gunther and Hans are friends.
- Gunther ve Hans arkadaşlar.
- A true gentleman would not betray his friends.
- Gerçek bir centilmen arkadaşlarına ihanet etmez.
- Tom and Mary are friends now.
- Tom ve Mary şimdi arkadaşlar.
- Yamamoto is one of my friends.
- Yamamoto arkadaşlarımdan biridir.
- I'm lucky to have sincere friends.
- Samimi arkadaşlarım olduğu için şanslıyım.
- Bush's friends are not interested in business.
- Bush'un arkadaşları işle ilgilenmiyor.
- Tom and his friends rode their bicycles together around the neighborhood.
- Tom ve arkadaşları mahalle çevresinde birlikte bisiklet sürdü.
- As close friends, we must share our troubles.
- Samimi arkadaşlar olarak, sorunlarımızı tartışmalıyız.
- Tom didn't know what language Mary's friends were speaking, but he thought it might be French.
- Tom Mary'nin arkadaşlarının hangi dili konuştuğunu bilmiyordu fakat Fransızca olabileceğini düşünüyordu.
- He has no wife, no children and no friends.
- Karısı, çocukları ve arkadaşları yok.
- Tom and Mary were pretty good friends.
- Tom ve Mary oldukça iyi arkadaşlardı.
- Did you show those photos to your friends?
- Bu fotoğrafları arkadaşlarınıza gösterdiniz mi?
- There are some friends who are dearer to me than others.
- Benim için diğerlerinden daha değerli olan bazı arkadaşlarım var.
- Yamamoto is one of my friends too.
- Yamamoto da arkadaşlarımdan biridir.
- He lost his friends' phone numbers.
- O, arkadaşlarının telefon numaralarını kaybetti.
- Tom will do anything for his friends.
- Tom arkadaşları için her şeyi yapar.
- The Lebanese student and her friends wrote books.
- Lübnanlı öğrenci ve arkadaşları birçok kitap yazdı.
- Is Tom one of your friends?
- Tom arkadaşlarından biri mi?
- I just had dinner with some of Tom's friends.
- Az önce Tom'un bazı arkadaşlarıyla yemek yedim.
- Isn't Tom one of your friends?
- Tom arkadaşlarından biri değil mi?
- You can count me among your friends.
- Beni arkadaşların arasında sayabilirsin.
- I received a letter from one of my friends in Japan.
- Japonya'daki arkadaşlarımın birinden bir mektup aldım.
- I think we could be great friends.
- Harika arkadaşlar olabileceğimizi düşünüyorum.
- As she's a very practical person, she often fixes her friends' cars.
- Çok pratik bir insan olduğu için sık sık arkadaşlarının arabalarını tamir eder.
- Who are your friends on Tatoeba?
- Tatoeba'daki arkadaşların kim?
- You cannot be too careful in choosing your friends.
- Arkadaşlarınızı seçerken ne kadar dikkatli olsanız azdır.
- If all your friends jumped off a bridge, would you do it?
- Eğer bütün arkadaşların köprüden atlasaydı, sen de atlar mıydın?
- Friends are the stars shining; they appear in the dark.
- Arkadaşlar parlayan yıldızlar gibidir, karanlıkta ortaya çıkarlar.
- I finally caught up with my friends.
- Sonunda arkadaşlarıma yetiştim.
- I'm very lucky to have friends like you.
- Senin gibi arkadaşlarım olduğu için çok şanslıyım.
- He was laughed at by his friends.
- Arkadaşları tarafından ona gülündü.
- We are talking about our friends.
- Arkadaşlarımız hakkında konuşuyoruz.
- Are they friends or are they dating?
- Onlar arkadaşlar mı yoksa çıkıyorlar mı?
- I don't forget my friends.
- Arkadaşlarımı unutmam.
- Tell your friends what you're up to.
- Neyin peşinde olduğunuzu arkadaşlarınıza söyleyin.
- I didn't meet any of my friends.
- Arkadaşlarımdan hiçbiriyle buluşmadım.
- I have friends there who'll help me.
- Orada bana yardım edecek arkadaşlarım var.
- He wanted to help her friends.
- Arkadaşlarına yardımcı olmak istedi.
- They're the best of friends now.
- Artık çok iyi arkadaşlar.
- So far I have been getting along well with my friends.
- Şu ana kadar arkadaşlarımla iyi geçiniyorum.
- His friends love him.
- Arkadaşları onu seviyor.
- You embarrassed me in front of my friends!
- Beni arkadaşlarımın önünde utandırdın!
- Tom is playing soccer with his friends somewhere.
- Tom bir yerlerde arkadaşlarıyla futbol oynuyor.
- I wish I had more time to spend with friends.
- Keşke arkadaşlarımla geçirecek daha çok zamanım olsaydı.
- I am training with my friends.
- Arkadaşlarımla antrenman yapıyorum.
- I am looking forward to walking around the Izu Peninsula with some of my friends during summer vacation.
- Yaz tatilinde bazı arkadaşlarımla birlikte Izu Yarımadası'nda dolaşmayı dört gözle bekliyorum.
- Is that singer popular among your friends?
- O şarkıcı arkadaşlarınız arasında popüler midir?
- Mary wanted to impress her friends.
- Mary, arkadaşlarını etkilemek istedi.
- I went out with my friends.
- Ben arkadaşlarımla dışarı çıktım.
- Do you know where Tom and his friends went?
- Tom'un ve onun arkadaşlarının nereye gittiğini biliyor musun?
- Tom and his friends play poker almost every Friday night.
- Tom ve arkadaşları neredeyse her Cuma gecesi poker oynarlar.
- Burr told his friends goodbye.
- Burr arkadaşlarıyla vedalaştı.
- I spent the weekend with my friends.
- Hafta sonunu arkadaşlarımla geçirdim.
- Tom spent the afternoon with his friends.
- Tom öğleden sonrayı arkadaşlarıyla geçirdi.
- Tom left with his friends.
- Tom arkadaşları ile birlikte gitti.
- Tom was supposed to meet some of his friends.
- Tom'un bazı arkadaşlarıyla buluşması gerekiyordu.
- Her friends tried to comfort her.
- Arkadaşları onu rahatlatmaya çalıştı.
- Tom called some friends for help.
- Tom yardım için bazı arkadaşlarını aradı.
- Do you miss your friends?
- Arkadaşlarınızı özlüyor musunuz?
- I received a letter from one of my friends in Japan.
- Japonya'daki arkadaşlarımdan birinden bir mektup aldım.
- Your friends are really concerned about your health.
- Arkadaşların sağlığın konusunda gerçekten endişeli.
- I'm just grateful none of my friends saw me with Tom.
- Arkadaşlarımdan hiçbiri beni Tom'la görmediği için minnettarım.
- Tom and his friends walked down the street, singing a song.
- Tom ve arkadaşları şarkı söyleyerek caddede yürüdüler.
- Tom and his friends went outside to smoke.
- Tom ve arkadaşları sigara içmeye dışarı çıktılar.
- He forgot all of his friends.
- O, arkadaşlarının tümünü unuttu.
- One of Hamilton's friends explained the rules.
- Hamilton'ın arkadaşlarından biri kuralları açıkladı.
- She enjoys going clubbing with her friends.
- O arkadaşlarıyla gece kulübüne gitmekten hoşlanır.
- Between friends all is common.
- Arkadaşlar arasında her şey ortaktır.
- Tom has some very rich friends.
- Tom'un çok zengin bazı arkadaşları var.
- What would your friends think if they saw you now?
- Arkadaşların seni şimdi görseler ne düşünürlerdi?
- Do any of your friends paint?
- Arkadaşlarından resim yapan var mı?
- Tom doesn't like my friends.
- Tom arkadaşlarımı sevmez.
- Layla had some very loyal friends.
- Leyla'nın bazı sadık arkadaşları vardı.
- She advised him not to borrow money from his friends.
- Arkadaşlarından borç para almamasını tavsiye etti.
- I have great friends.
- Harika arkadaşlarım var.
- Tom chooses his friends carefully.
- Tom arkadaşlarını dikkatli seçer.
- Yesterday afternoon I did my homework, then I saw my friends.
- Dün öğleden sonra ev ödevimi yaptım sonra arkadaşlarımı gördüm.
- Tom turned to his friends for help.
- Tom yardım istemek için arkadaşlarına başvurdu.
- Friends, let's make a circle.
- Arkadaşlar, bir daire yapalım.
- Many of our friends have already left.
- Arkadaşlarımızın çoğu çoktan gitti.
- Her friends protected her.
- Arkadaşları onu korudular.
- Mary spends a lot of time on her phone, texting and e-mailing her friends.
- Mary telefonunda çok zaman geçiriyor, arkadaşlarına mesaj atıyor ve e-posta gönderiyor.
- I thought Tom was one of your friends.
- Tom'un arkadaşlarından biri olduğunu sanıyordum.
- I saw your friends here yesterday.
- Dün burada senin arkadaşlarını gördüm.
- Tom was nice to all Mary's friends.
- Tom, Mary'nin tüm arkadaşlarına iyi davranıyordu.
- One of my friends is studying abroad.
- Arkadaşlarımdan biri yurtdışında okuyor.
- Tom's friends were all laughing at me.
- Tom'un arkadaşlarının hepsi bana gülüyordu.
- I still have friends in China.
- Hâlâ Çin'de arkadaşlarım var.
- Are you going to see any of your friends over the weekend?
- Hafta sonu arkadaşlarından herhangi birini görecek misin?
- Tell all your friends about the party we're having.
- Verdiğimiz partiden bütün arkadaşlarına bahset.
- Tomoko asked her friends to come to her party.
- Tomoko arkadaşlarının partisine gelmesini istedi.
- Most of his friends are girls.
- Onun arkadaşlarının çoğu kız.
- Bring all your friends next time.
- Bir dahaki sefere bütün arkadaşlarını getir.
- Tom said that he had eaten lunch with his friends.
- Tom arkadaşlarıyla öğle yemeği yediğini söyledi.
- Have you seen Tom and his friends around here recently?
- Son zamanlarda buralarda Tom ve arkadaşlarını gördün mü?
- I want to know who your friends are.
- Arkadaşlarının kim olduğunu bilmek istiyorum.
- I don't forget my friends.
- Arkadaşlarımı unutmuyorum.
- I talked with friends.
- Arkadaşlarımla konuştum.
- I'd like to spend more time with my friends.
- Arkadaşlarımla daha fazla vakit geçirmek istiyorum.
- We're your friends.
- Biz senin arkadaşlarınız.
- They were my friends.
- Onlar benim arkadaşlarımdı.
- I have to say goodbye to some friends.
- Bazı arkadaşlarıma veda etmek zorundayım.
- Let's drink a toast to our friends!
- Arkadaşlarımıza kadeh kaldıralım.
- Tom met a few of Mary's friends yesterday.
- Tom dün Mary'nin arkadaşlarından birkaçı ile tanıştı.
- All your friends will be there.
- Bütün arkadaşların orada olacak.
- Most of my friends are guys.
- Arkadaşlarımın çoğu erkek.
- Can most of your friends swim?
- Arkadaşlarının çoğu yüzebilir mi?
- Friends come back to the library to study.
- Arkadaşlar ders çalışmak için kütüphaneye gelirler.
- How often do you go swimming with your friends?
- Ne sıklıkla arkadaşlarınla yüzmeye gidiyorsun?
- Tom has friends who can help him.
- Tom'un ona yardım edebilecek arkadaşları var.
- You can't be too careful in choosing your friends.
- Arkadaşlarınızı seçerken ne kadar dikkatli olsanız azdır.
- Tom got drunk with his friends.
- Tom arkadaşlarıyla sarhoş oldu.
- His friends said he didn't like going out in public.
- Arkadaşları insan içine çıkmayı sevmediğini söyledi.
- Tom's friends all laughed at Mary.
- Tom'un arkadaşlarının hepsi Mary'ye güldü.
- I like to go to the movies with my friends.
- Arkadaşlarımla sinemaya gitmeyi severim.
- I miss my home and my friends.
- Evimi ve arkadaşlarımı özlüyorum.
- I could not tell my parents, my family or my friends.
- Anneme, babama, aileme ya da arkadaşlarıma söyleyemem.
- Please forward the message below to share this petition with your friends and family.
- Arkadaşlarınız ve ailenizle bu dilekçeyi paylaşmak için lütfen aşağıdaki mesajı gönderin.
- Tom has Russian friends.
- Tom'un Rus arkadaşları var.
- Tom and Mary borrowed money from family and friends to open a small bakery.
- Tom ve Mary küçük bir fırın açmak için ailelerinden ve arkadaşlarından borç para aldılar.
- Akiko has some friends in France.
- Akiko'nun Fransa'da bazı arkadaşları var.
- Kate went to the party to see her friends.
- Kate arkadaşlarını görmek için partiye gitti.
- She gave the dog to her friends.
- Köpeği arkadaşlarına verdi.
- I miss my friends in Boston a lot.
- Boston'daki arkadaşlarımı çok özlüyorum.
- Tom and his friends painted the barn.
- Tom ve arkadaşları ahırı boyadı.
- On that day we want to spend a pleasant evening with some friends.
- O gün bazı arkadaşlarla keyifli bir akşam geçirmek istiyoruz.
- I met my friends last Wednesday morning.
- Geçen çarşamba sabahı arkadaşlarımla buluştum.
- Soon after she became a lawyer, she wouldn't even give her old friends the time of day.
- Avukat olduktan kısa bir süre sonra eski arkadaşlarına yüz vermemeye başladı.
- Tom and his friends discussed politics all night.
- Tom ve arkadaşları bütün gece politika tartıştılar.
- I already told my friends that I was going.
- Gittiğimi zaten arkadaşlarıma söyledim.
- New Year's cards provide us with the opportunity to hear from friends and relatives.
- Yeni yıl kartları bize arkadaşlarınızdan ve akrabalarından haber alma fırsatı sunuyor.
- Tom's friends are richer than mine.
- Tom'un arkadaşları benimkilerden daha zengin.
- Are all of these people your friends?
- Bütün bu insanlar senin arkadaşların mı?
- Do you spend a lot of time with your friends?
- Arkadaşlarınla çok vakit geçiriyor musun?
- I like to play music written by my friends.
- Arkadaşlarımın yazdığı müzikleri çalmayı severim.
- If all your friends jumped off a bridge, would you do it?
- Bütün arkadaşların köprüden atlasaydı, sen de atlar mıydın?
- Tom is with his friends.
- Tom arkadaşlarıyla birlikte.
- Mary urged her parents to let her go out with her friends.
- Mary, arkadaşlarıyla dışarı çıkmasına izin vermeleri için annesini ve babasını zorladı.
- Tom and his friends consumed a lot of beer last night.
- Tom ve arkadaşları dün gece çok bira tükettiler.
- I often go swimming with my friends.
- Arkadaşlarımla sık sık yüzmeye giderim.
- Wish all my friends and loved one Happy New Year.
- Bütün arkadaşlarıma ve sevgilime Mutlu Yıllar diliyorum.
- Tell me your friends, and I will tell you who you are.
- Bana arkadaşlarını söyle, ben de sana kim olduğunu söyleyeyim.
- Your friends have deserted you.
- Arkadaşlarını sizi terk etti.
- I'm having dinner with some friends this evening.
- Bu akşam bazı arkadaşlarımla yemek yiyeceğim.
- I usually go out with my friends on Friday nights.
- Genellikle Cuma geceleri arkadaşlarımla dışarı çıkıyorum.
- I recognized my friends.
- Arkadaşlarımı tanıdım.
- I am looking for friends who can design immediately.
- Hemen tasarım yapabilecek arkadaşlar arıyorum.
- I communicate with my friends on the internet.
- Arkadaşlarımla internet üzerinden iletişim kuruyorum.
- I didn't know you still had friends at the IRS.
- IRS'de hala arkadaşların olduğunu bilmiyordum.
- I went to the beach with Tom and his friends.
- Tom ve arkadaşlarıyla birlikte plaja gittim.
- I want to learn German with my friends.
- Arkadaşlarımla Almanca öğrenmek istiyorum.
- I'm off to help my friends.
- Arkadaşlarıma yardım etmeye gidiyorum.
- Many of Tom's friends think he's a genius.
- Tom'un arkadaşlarının çoğu onun bir dahi olduğunu düşünüyor.
- I don't want to disappoint my friends.
- Arkadaşlarımı hayal kırıklığına uğratmak istemiyorum.
- How often are you able to play volleyball with your friends?
- Arkadaşlarınızla ne sıklıkla voleybol oynayabilirsiniz?
- She invited her friends to dinner.
- Arkadaşlarını akşam yemeğine davet etti.
- They're still just friends, right?
- Onlar hâlâ arkadaşlar, değil mi?
- I might see some friends in town.
- Şehirdeki bazı arkadaşlarımı görebilirim.
- Chat with your friends.
- Arkadaşlarınızla sohbet edin.
- Almost all of Tom's friends are famous.
- Tom'un neredeyse tüm arkadaşları ünlü.
- Sami felt a little bit superior to his friends.
- Sami kendini arkadaşlarından biraz daha üstün hissediyordu.
- She's loved by her friends.
- O, arkadaşları tarafından sevilir.
- I didn't want to look stupid in front of my friends.
- Arkadaşlarımın önünde aptal gibi görünmek istemedim.
- Tom and his friends sat around the fire, talking about the good old days.
- Tom ve arkadaşları ateşin etrafında oturmuş, eski güzel günlerden bahsediyorlardı.
- Tom and his friends went to the circus.
- Tom ve arkadaşları sirke gittiler.
- Would you and your friends like to play basketball with us?
- Sen ve arkadaşların bizimle basketbol oynamak ister misiniz?
- I was with friends all last night.
- Dün gece arkadaşlarımla birlikteydim.
- His friends traveled to the town with me.
- Arkadaşları benimle şehre geldiler.
- I don't think Tom knows any of Mary's friends.
- Tom'un Mary'nin arkadaşlarından herhangi birini tanıdığını sanmıyorum.
- He wanted to help her friends.
- O da arkadaşlarına yardım etmek istedi.
- Share this with your friends.
- Bunu arkadaşlarınla paylaş.
- One of my friends knows you.
- Arkadaşlarımdan biri seni tanıyor.
- I don't like your friends.
- Arkadaşlarından hoşlanmıyorum.
- She introduced me to her friends at the party.
- Partide beni arkadaşlarıyla tanıştırdı.
- Jim is taller than any of his friends.
- Jim diğer arkadaşlarından daha uzun.
- Tom and Mary's friends helped them move into their new apartment.
- Tom ve Mary'nin arkadaşları yeni dairelerine taşınmalarına yardım etti.
- He is the last person to betray his friends.
- O, arkadaşlarına ihanet edecek son kişidir.
- Sami always had friends.
- Sami'nin her zaman arkadaşları vardı.
- He was deserted by his friends.
- Arkadaşları tarafından terk edildi.
- Are your friends staying at a hotel?
- Arkadaşların otelde mi kalıyor?
- Layla had some very loyal friends.
- Layla'nın çok sadık arkadaşları vardı.
- Mary was depressed when she saw photos of her friends on Facebook at a party she hadn't been invited to.
- Mary, Facebook'ta davet edilmediği bir partideki arkadaşlarının fotoğraflarını görünce depresyona girdi.
- Olivia and Emma are friends.
- Olivia ve Emma arkadaşlar.
- I met my friends.
- Arkadaşlarımla buluştum.
- I came with my friends.
- Arkadaşlarımla geldim.
- She wanted to help her friends.
- Arkadaşlarına yardım etmek istedi.
- Friends always find a solution.
- Arkadaşlar her zaman bir çözüm bulur.
- Freddy's been working the graveyard shift the past month, so he hasn't been able to see any of his friends who work normal hours.
- Freddy son bir aydır gece vardiyasında çalışıyor, bu yüzden normal saatlerde çalışan arkadaşlarının hiçbirini göremiyor.
- I have lost my friends.
- Ben arkadaşlarımı kaybettim.
- I have to pee, but your friends are completely crowding the hallway.
- İşemem lazım ama arkadaşların koridoru tamamen doldurmuş.
- Do you want to invite friends over for your birthday?
- Doğum günün için arkadaşlarını davet etmek ister misin?
- None of my friends have ever been to Boston.
- Arkadaşlarımın hiçbiri Boston'a hiç gitmedi.
- The unconscious person feels no pain, but for the family and friends it can be a long and painful experience.
- Bilinci yerinde olmayan kişi acı hissetmez, ancak ailesi ve arkadaşları için bu uzun ve acı verici bir deneyim olabilir.
- Tom and Mary like to go dancing with their friends.
- Tom ve Mary arkadaşlarıyla dansa gitmeyi severler.
- I was hoping you would want to get to know our friends.
- Arkadaşlarımızı tanımak isteyeceğinizi umuyordum.
- We will pay our friends a visit.
- Arkadaşlarımızı ziyaret edeceğiz.
- It's strange that our friends are not here.
- Arkadaşlarımızın burada olmaması garip.
- Layla knew Sami through one of her friends.
- Leyla, Sami'yi arkadaşlarından biri aracılığıyla tanıyordu.
- I'm staying with friends.
- Arkadaşlarımla kalıyorum.
- Your friends are in there.
- Arkadaşların içeride.
- They talked together like old friends.
- Eski arkadaşlar gibi birlikte konuştular.
- Most of Tom's friends know that he's in the hospital.
- Tom'un arkadaşlarının çoğu hastanede olduğunu biliyor.
- Some friends can't be replaced.
- Bazı arkadaşların yeri doldurulamaz.
- Tom has borrowed a lot of money from his friends.
- Tom arkadaşlarından bir sürü borç aldı.
- Tom raised some money from his parents and his friends.
- Tom ailesinden ve arkadaşlarından biraz para topladı.
- Tom helped his friends find a place to live.
- Tom arkadaşlarına yaşamak için bir yer bulmalarına yardım etti.
- Your sister is the most diligent of all my friends.
- Kız kardeşin tüm arkadaşlarımın en çalışkanıdır.
- I got to know her through one of my friends.
- Onu arkadaşlarımdan biri sayesinde tanıdım.
- Batman and Robin are friends.
- Batman ve Robin arkadaşlar.
- None of my friends speak French.
- Arkadaşlarımın hiçbiri Fransızca konuşmuyor.
- Don't you want all your friends to come to your party and celebrate with you?
- Bütün arkadaşlarınızın partinize gelmesini ve sizi kutlamasını istemiyor musunuz?
- I have friends waiting for me in the lobby.
- Lobide beni bekleyen arkadaşlarım var.
- You have to help your friends.
- Sen arkadaşlarına yardım etmek zorundasın.
- She is respected by her friends.
- Ona arkadaşları tarafından saygı duyulur.
- Some friends invited me to dinner.
- Bazı arkadaşlar beni yemeğe davet etti.
- Tom has some friends in Boston.
- Tom'un Boston'da bazı arkadaşları var.
- Her friends look up to her.
- Arkadaşları ona saygı duyar.
- Tom introduced Mary to his friends.
- Tom, Mary'yi arkadaşlarıyla tanıştırdı.
- Tatsuya has some friends who live in New York.
- Tatsuya'nın New York'ta yaşayan bazı arkadaşları var.
- Tom doesn't like my friends.
- Tom benim arkadaşlarımdan hoşlanmıyor.
- He was a bartender for Wilber's friends.
- Wilber'ın arkadaşları için barmenlik yapıyordu.
- On the beach, I can spend time with friends.
- Sahilde, arkadaşlarla vakit geçirebilirim.
- Tom and John have been friends since high school.
- Tom ve John liseden beri arkadaşlar.
- Looking at your Facebook friends' photos is a waste of time.
- Facebook arkadaşlarınızın fotoğraflarına bakmak zaman kaybıdır.
- Warn your friends.
- Arkadaşlarınızı uyarın.
- I love training with my friends.
- Arkadaşlarımla antrenman yapmayı seviyorum.
- Tom bought gifts for all his friends.
- Tom tüm arkadaşlarına hediye aldı.
- Tom is very generous with his friends.
- Tom arkadaşları ile çok cömert.
- I have friends here.
- Burada arkadaşlarım var.
- With the help of my friends I learn a whole bunch of new and interesting things.
- Arkadaşlarımın yardımıyla bir sürü yeni ve ilginç şey öğreniyorum.
- Tom asked some of his friends for their opinions.
- Tom arkadaşlarından bazılarına fikirlerini sordu.
- Tom wants to play with his friends outside.
- Tom arkadaşlarıyla dışarıda oynamak istiyor.
- If you want to know who your friends are, get yourself a jail sentence.
- Arkadaşlarının kim olduğunu öğrenmek istiyorsan, hapse gir.
- Sami wanted to break all ties with his friends.
- Sami arkadaşlarıyla tüm bağlarını koparmak istiyordu.
- Do you miss your friends?
- Arkadaşlarınızı özler misiniz?
- I try not to judge my friends' decisions.
- Arkadaşlarımın kararlarını yargılamamaya çalışırım.
- I didn't meet any of my friends.
- Arkadaşlarımdan herhangi biriyle karşılaşmadım.
- I didn't want to be defeated in front of my friends.
- Arkadaşlarımın önünde yenilmek istemiyordum.
- Tom came over yesterday with one of his friends.
- Tom dün arkadaşlarından biriyle geldi.
- Do any of your friends ever do that?
- Arkadaşlarından bunu yapan var mı?
- Tom is talking with his friends.
- Tom arkadaşlarıyla konuşuyor.
- John and Eva are best friends.
- John ve Eva çok iyi arkadaşlar.
- None of my friends are online.
- Arkadaşlarımın hiçbiri çevrimiçi değil.
- I still have friends in Boston.
- Boston'da hala arkadaşlarım var.
- Never choose a vocation just because your friends are in it, nor refuse another just because your worst enemy is in it.
- Asla bir mesleği sırf arkadaşlarınız o meslekte diye seçmeyin, bir diğerini de sırf en büyük düşmanınız o meslekte diye reddetmeyin.
- I often go skating with my friends.
- Sık sık arkadaşlarımla birlikte paten kaymaya giderim.
- Tom hung out with his friends last night.
- Tom dün gece arkadaşlarıyla takıldı.
- He had friends all over the world.
- Dünyanın her yerinde arkadaşları vardı.
- Tom and his friends rode their bicycles together around the neighborhood.
- Tom ve arkadaşları mahallede birlikte bisiklet sürerlerdi.
- Tom is among friends.
- Tom arkadaşların arasında.
- She enjoys going clubbing with her friends.
- Arkadaşlarıyla kulübe gitmekten hoşlanıyor.
- Tom and Mary have been best friends for years.
- Tom ve Mary yıllardır çok iyi arkadaşlar.
- In politics there are no friends, only partners.
- Politikada dostluklar yoktur, sadece iş arkadaşları vardır.
- I like my friends.
- Arkadaşlarımı severim.
- Tom often plays music with his friends.
- Tom sık sık arkadaşlarıyla müzik çalar.
- As she's a very practical person, she often fixes her friends' cars.
- O çok pratik bir insan olduğu için, sık sık onun arkadaşlarının arabalarını tamir eder.
- Did you tell the news to your friends?
- Haberi arkadaşlarına söyledin mi?
- How long have you and Tom been friends?
- Sen ve Tom ne zamandır arkadaşsınız?
- Tom appealed to his friends for sympathy.
- Tom sempati için arkadaşlarına başvurdu.
- His coolness has alienated his friends.
- Onun soğukluğu arkadaşlarını soğuttu.
- You must be sad since you lost one of your friends.
- Arkadaşlarından birini kaybettiğin için üzgün olmalısın.
- In his spare time, Tom loves to play soccer, hang out with his friends, and listen to music.
- Tom boş zamanlarında futbol oynamayı, arkadaşlarıyla takılmayı ve müzik dinlemeyi sever.
- I've cut loose all ties with my old friends.
- Eski arkadaşlarımla tüm bağlarımı kopardım.
- Have any of your friends ever been to Australia?
- Arkadaşlarınızdan hiç Avustralya'ya giden oldu mu?
- You're with friends.
- Arkadaşlarınla birliktesin.
- I'm afraid even your friends can't save you now.
- Maalesef artık arkadaşların bile seni kurtaramaz.
- She helped her friends.
- O, arkadaşlarına yardım etti.
- I was just hanging out with some of my friends.
- Bazı arkadaşlarımla takılıyordum.
- Tom and Mary are both still your friends, aren't they?
- Tom ve Mary hâlâ arkadaşlarınız, değil mi?
- Tom's friends laughed.
- Tom'un arkadaşları güldü.
- You should choose your friends very carefully.
- Arkadaşlarını çok dikkatli seçmelisin.
- Let's invite some friends over for dinner.
- Akşam yemeği için bazı arkadaşları davet edelim.
- She went off with her friends.
- O, arkadaşlarıyla gitti.
- Tom said goodbye to his friends.
- Tom arkadaşlarına veda etti.
- Tom said goodbye to his friends.
- Tom arkadaşlarına elveda dedi.
- Tom sent Mary a picture of his friends.
- Tom Mary'ye arkadaşlarının bir resmini yolladı.
- Friends are thieves of time.
- Arkadaşlar zaman hırsızlarıdır.
- Tom is going to Boston next week with some of his friends.
- Tom gelecek hafta bazı arkadaşlarıyla birlikte Boston'a gidecek.
- Fadil returned home from dinner with friends.
- Fadıl akşam yemeğinden evine arkadaşlarıyla döndü.
- Tom has some very rich friends.
- Tom'un çok zengin arkadaşları var.
- I have Japanese and Chinese friends who speak to each other in English since that is the only language they have in common.
- Tek ortak dilleri olduğu için birbirleriyle İngilizce konuşan Japon ve Çinli arkadaşlarım var.
- Talk to your friends.
- Arkadaşlarınla konuş.
- When I lived in America I played golf with my friends.
- Amerika'da yaşarken arkadaşlarımla golf oynadım.
- Tom didn't know what language Mary's friends were speaking, but he thought it might be French.
- Tom, Mary'nin arkadaşlarının hangi dili konuştuğunu bilmiyordu ama Fransızca olabileceğini düşündü.
- None of my friends speak Latin.
- Arkadaşlarımın hiçbiri Latince konuşmuyor.
- Many of my friends can speak French.
- Arkadaşlarımın çoğu Fransızca konuşabiliyor.
- Tom and his friends discussed politics all night.
- Tom ve arkadaşları bütün gece siyaset tartıştılar.
- I'm with friends.
- Arkadaşlarla birlikteyim.
- Tom wanted Mary to meet his friends.
- Tom, Mary'nin arkadaşlarıyla tanışmasını istedi.
- Talk to your friends.
- Arkadaşlarınızla konuşun.
- In spite of their various differences, Joan and Ann are friends.
- Çeşitli farklılıklarına rağmen Joan ve Ann arkadaşlar.
- Tom is staying with friends, isn't he?
- Tom arkadaşlarında kalıyor, değil mi?
- I have friends in Australia.
- Avustralya'da arkadaşlarım var.
- You must be Jim's friends.
- Siz Jim'in arkadaşları olmalısınız.
- Jeffrey is called Jeff by his friends.
- Jeffrey'i arkadaşları Jeff diye çağırır.
- Bring all your friends next time.
- Bir dahaki sefer tüm arkadaşlarını getir.
- I could not tell my parents, my family or my friends.
- Ebeveynlerime, aileme ya da arkadaşlarıma söyleyemedim.
- I am looking for friends who can design immediately.
- Hemen Tasarım yapabilecek arkadaşları arıyorum.
- Are your friends staying at a hotel?
- Arkadaşlarınız bir otelde mi kalıyor?
- Tom often writes about his friends in his blog.
- Tom blogunda sık sık arkadaşları hakkında yazıyor.
- With such friends, one needs no enemies.
- Bu tür arkadaşlarla biri hiç düşmana ihtiyaç duymaz.
- Her husband is one of my friends.
- Kocası benim arkadaşlarımdan biri.
- She lost her money, her family and her friends.
- O, parasını, ailesini ve arkadaşlarını kaybetti.
- Tom went duck hunting with his friends last weekend.
- Tom geçen hafta sonu arkadaşlarıyla birlikte ördek avına gitti.
- No one should desert his friends.
- Hiç kimse arkadaşlarını terk etmemeli.
- Tom has some rich friends.
- Tom'un zengin arkadaşları var.
- You're smarter than most of Tom's friends.
- Tom'un arkadaşlarının çoğundan daha akıllısın.
- Sami's friends are gay.
- Sami'nin arkadaşları eşcinsel.
- Many of my friends don't have children.
- Arkadaşlarımın çoğunun çocukları yok.
- You're my friends, both of you.
- İkiniz de arkadaşlarımsınız.
- He is with his friends.
- O, arkadaşlarıyla birlikte.
- We're friends of Dan's.
- Biz Dan'ın arkadaşlarıyız.
- I have friends who'll help me.
- Bana yardım edecek arkadaşlarım var.
- Tom and Pierre want to play with their friends on the beach.
- Tom ve Pierre, plajda arkadaşlarıyla birlikte oynamak istiyorlar.
- Tom invited his friends over.
- Tom arkadaşlarını davet etti.
- She's loved by her friends.
- Arkadaşları tarafından seviliyor.
- I love training with my friends.
- Arkadaşlarımla eğitim almayı seviyorum.
- Tom is among friends.
- Tom arkadaşlarının arasında.
- I like to invite my friends home.
- Arkadaşlarımı eve davet etmeyi seviyorum.
- Mary went on a road trip with her friends.
- Mary, arkadaşları ile bir yolculuğa çıktı.
- The boy swims with his friends.
- Oğlan arkadaşlarıyla birlikte yüzüyor.
- All my friends have children.
- Bütün arkadaşlarımın çocukları var.
- Tom certainly has a lot of friends in high places.
- Tom'un kesinlikle yüksek yerlerde çok sayıda arkadaşları var.
- Tom and his friends love to get together and play music.
- Tom ve arkadaşları bir araya gelmeyi ve müzik çalmayı severler.
- Have any of your friends ever been arrested?
- Hiç arkadaşlarınızdan biri tutuklandı mı?
- Tom and Mary are playing Clue with their friends.
- Tom ve Mary arkadaşlarıyla Clue oynuyorlar.
- Do you spend a lot of time with your friends?
- Arkadaşlarınla çok zaman geçiriyor musun?
- Tom has friends.
- Tom'un arkadaşları var.
- Tom and Mary were friends.
- Tom ve Mary arkadaşlardı.
- Mary's friends wanted to help her.
- Mary'nin arkadaşları ona yardım etmek istedi.
- Tom and Mary are John's friends.
- Tom ve Mary, John'un arkadaşları.
- Tom is over there talking with one of his friends.
- Tom orada arkadaşlarından biriyle konuşuyor.
- Esperantists are our friends.
- Esperantistler bizim arkadaşlarımızdır.
- I met some of Tom's friends yesterday.
- Dün Tom'un bazı arkadaşlarıyla tanıştım.
- If you take a close look, you'll find that your friends and you have similar personalities.
- Eğer yakından bakarsanız arkadaşlarınızın ve sizin benzer kişilikleriniz olduğunu keşfedeceksiniz.
- Tell your friends about it.
- Arkadaşlarına bunu anlat.
- Have your friends deserted you?
- Arkadaşların seni terk mi etti?
- You all must be Tom's friends.
- Hepiniz Tom'un arkadaşları olmalısınız.
- Mary's friends all laughed at me.
- Mary'nin bütün arkadaşları bana güldü.
- Tom is watching the baseball game with his friends.
- Tom arkadaşlarıyla bir beyzbol maçı izliyor.
- My neighbours are my friends.
- Komşularım, benim arkadaşlarımdır.
- Tom is one of my oldest friends.
- Tom benim en eski arkadaşlarımdan biridir.
- We're pretty good friends.
- Biz oldukça iyi arkadaşlarız.
- Most of Tom's friends are girls.
- Tom'un arkadaşlarının çoğunluğu kızdır.
- When he fell into disgrace, all his friends abandoned him.
- Gözden düştüğünde, tüm arkadaşları onu terk etti.
- Tom wanted to help his friends.
- Tom arkadaşlarına yardım etmek istedi.
- Layla knew Sami through one of her friends.
- Layla, Sami'yi arkadaşlarından biri aracılığıyla tanıyordu.
- She imposes on her friends too often.
- Arkadaşlarına çok sık baskı yapıyor.
- You don't want to forget who your friends are.
- Arkadaşlarının kim olduğunu unutmak istemiyorsun.
- He fixed the blame on his friends.
- Suçu arkadaşlarına attı.
- Let's drink to absent friends.
- Burada olmayan arkadaşlara içelim.
- Tom thinks some of his friends might do that.
- Tom bazı arkadaşlarının bunu yapabileceğini düşünüyor.
- Do any of your friends have a truck?
- Arkadaşlarından herhangi birinin bir kamyonu var mı?
- So far I have been getting along well with my friends.
- Şimdiye kadar arkadaşlarımla iyi geçindim.
- Your friends are worried about you.
- Arkadaşların senin için endişeleniyor.
- I sometimes visit my friends' homes.
- Bazen arkadaşlarımın evlerini ziyaret ederim.
- He was laughed at by his friends.
- Arkadaşları ona güldü.
- I sometimes visit my friends' homes.
- Ben bazen arkadaşlarımın evlerini ziyaret ederim.
Show More (1656)
|