fuss - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
fuss yaygara n.
  • I do not understand what all the fuss is about.
  • Bütün bu yaygaranın neden koparıldığını anlamıyorum.
  • Why, then, is there all this fuss, all these vague fears about GMOs?
  • O halde GDO'larla ilgili tüm bu yaygara, tüm bu belirsiz korkular neden?
  • I don't get what the fuss is all about.
  • Bu yaygaranın nedenini anlamıyorum.
Show More (29)
fuss karmaşa n.
  • I like spending my holiday alone, away from all the fuss.
  • Tatilimi tüm bu karmaşadan uzakta, yalnız geçirmeyi seviyorum.
Show More (-2)
fuss dertlenmek v.
  • We don't have enough time to fuss with small details.
  • Önemsiz ayrıntılara dertlenecek zamanımız yok.
Show More (-2)
fuss yakınmak v.
  • I don't know why she started to fuss.
  • Neden yakınmaya başladın anlamıyorum.
Show More (-2)
fuss gürültü patırtı n.
  • We finally completed the project without any fuss.
  • Nihayetinde projeyi gürültü patırtı olmadan tamamladık.
Show More (-2)
fuss ortalığı velveleye vermek v.
  • Please stop fussing over minor issues.
  • Lütfen küçük meseleler yüzünden ortalığı velveleye vermeyi bırakın.
Show More (-2)
fuss telaş n.
  • I wonder what the fuss is all about.
  • Bu telaşın nedenini merak ediyorum.
Show More (-2)