1 |
fussy |
telaşlı |
adj. |
|
- He checked his emails in a fussy way.
- E-postalarını telaşlı bir şekilde kontrol etti.
- Tom seems to be fussy.
- Tom telaşlı görünüyor.
- Tom is quite fussy, isn't he?
- Tom çok telaşlı, değil mi?
- Tom never was fussy.
- Tom hiç telaşlı değildi.
- I know Tom is fussy.
- Tom'un telaşlı olduğunu biliyorum.
- Tom's fussy, isn't he?
- Tom telaşlı, değil mi?
- You're quite fussy, aren't you?
- Oldukça telaşlısın, değil mi?
- You're fussy, aren't you?
- Telaşlısın, değil mi?
- You're a very fussy eater, aren't you?
- Çok telaşlı bir yiyicisin, değil mi?
- Tom is a fussy person.
- Tom telaşlı bir insan.
- Tom seems fussy.
- Tom telaşlı gibi görünüyor.
- A fussy referee can ruin a bout.
- Telaşlı bir hakem maçı mahvedebilir.
- Tom isn't very fussy.
- Tom çok telaşlı değildir.
- We're not fussy.
- Biz telaşlı değiliz.
- Tom is quite fussy.
- Tom oldukça telaşlı.
- Tom is a fussy person, isn't he?
- Tom telaşlı biri, değil mi?
- Tom's very fussy.
- Tom çok telaşlı.
- Tom is quite fussy, isn't he?
- Tom oldukça telaşlı, değil mi?
- Tom is extremely fussy.
- Tom son derece telaşlıdır.
- Tom is a fussy person, isn't he?
- Tom telaşlı bir insan, değil mi?
- Tom doesn't seem to be as fussy as Mary seems to be.
- Tom, Mary kadar telaşlı görünmüyor.
- Tom seems fussy.
- Tom telaşlı görünüyor.
- Tom isn't fussy.
- Tom telaşlı değildir.
- Tom and Mary aren't fussy.
- Tom ve Mary telaşlı değil.
- We're not fussy.
- Telaşlı değiliz.
- Tom is very fussy.
- Tom çok telaşlı.
Show More (23)
|
2 |
fussy |
titiz |
adj. |
|
- Teresa is very fussy about her clothes.
- Teresa kıyafetleri konusunda çok titizdir.
- Tom isn't as fussy as he used to be.
- Tom eskisi kadar titiz değil.
- I know Tom is fussy.
- Tom'un titiz olduğunu biliyorum.
- You're quite fussy, aren't you?
- Oldukça titizsin, değil mi?
- I think Tom is fussy.
- Tom'un titiz olduğunu düşünüyorum.
- I'm quite fussy.
- Ben oldukça titizim.
- You're fussy.
- Sen titizsin.
- I'm not fussy.
- Ben titiz değilim.
- You're fussy, aren't you?
- Titizsin, değil mi?
- Tom is a fussy eater.
- Tom titiz bir yiyicidir.
- Mary is quite fussy.
- Mary oldukça titizdir.
Show More (9)
|
3 |
fussy |
çok titiz |
adj. |
|
- Tom is very fussy.
- Tom çok titizdir.
- Tom is a fussy eater, isn't he?
- Tom yemek konusunda çok titiz, değil mi?
- Tom is very fussy about what he eats.
- Tom yedikleri hakkında çok titizdir.
- I'm not very fussy.
- Ben çok titiz değilim.
- Tom was a very fussy eater when he was a kid.
- Tom çocukken çok titiz bir yiyiciydi.
- Tom is very fussy about what he eats.
- Tom ne yediği konusunda çok titizdir.
- You're a very fussy eater, aren't you?
- Çok titiz bir yiyicisin, değil mi?
Show More (4)
|
4 |
fussy |
mızmız |
adj. |
|
- Tom isn't very fussy.
- Tom çok mızmız değil.
- Tom is extremely fussy.
- Tom aşırı mızmızdır.
- Tom was fussy.
- Tom mızmızdı.
- Tom isn't fussy.
- Tom mızmız değildir.
Show More (2)
|
5 |
fussy |
gösterişli |
adj. |
|
- The decoration of the hall was fussy.
- Salonun dekorasyonu gösterişliydi.
Show More (-2)
|
6 |
fussy |
müşkülpesent |
adj. |
|
- I think Tom is fussy.
- Bence Tom çok müşkülpesent.
Show More (-2)
|
7 |
fussy |
detaycı |
adj. |
|
- A fussy referee can ruin a bout.
- Detaycı bir hakem maçı bozabilir.
Show More (-2)
|