| 1 |
gently |
nazikçe |
adv. |
|
- Hold the baby gently.
- Bebeği nazikçe tutun.
- Tom gently hugged Mary.
- Tom nazikçe Mary'ye sarıldı.
- Tom spoke gently.
- Tom nazikçe konuştu.
- Tom gently kissed his daughter on the forehead.
- Tom kızını alnından nazikçe öptü.
- Tom kissed Mary gently.
- Tom Mary'yi nazikçe öptü.
- That night, I gently stroked her skin.
- O gece, nazikçe tenini okşadım.
- Do it gently.
- Nazikçe yap.
- Tom gently hugged Mary.
- Tom, Mary'ye nazikçe sarıldı.
- He pushed me gently.
- O beni nazikçe itti.
- Hold the baby gently.
- Bebeği nazikçe tut.
- Tom gently nudged Mary.
- Tom nazikçe Mary'yi dürttü.
- He put his hand gently on her shoulder.
- Elini nazikçe kızın omzuna koydu.
- Tom shut the door gently but firmly.
- Tom kapıyı nazikçe ama sıkıca kapattı.
- She laid the child down gently.
- Çocuğu nazikçe yatırdı.
- He pushed me gently.
- Nazikçe beni itti.
- Tom gently touched Mary's shoulder.
- Tom nazikçe Mary'nin omzuna dokundu.
- Tom kissed Mary gently.
- Tom Mary'i nazikçe öptü.
- She pushed me gently.
- Beni nazikçe itti.
- The truth can be told gently.
- Gerçekler nazikçe söylenebilir.
Show More (16)
|
| 2 |
gently |
hafifçe |
adv. |
|
- The road curves gently toward the lake.
- Yol göle doğru hafifçe eğilimlidir.
- The road curves gently towards the west.
- Yol, batıya doğru hafifçe kıvrılır.
- This road curves gently to the right.
- Bu yol hafifçe sağa kıvrılıyor.
- The road curves gently toward the lake.
- Yol göle doğru hafifçe kıvrılıyor.
- This road curves gently to the right.
- Bu yol, hafifçe sağa döner.
- The road curves gently towards the west.
- Yol, batıya doğru hafifçe kıvrılıyor.
- Tom squeezed Mary's arm gently.
- Tom, Mary'nin kolunu hafifçe sıktı.
- He put a hand gently on her shoulder.
- Omuzuna hafifçe elini koydu.
- The wind gently kissed the trees.
- Rüzgâr ağaçları hafifçe okşadı.
- This road curves gently to the right.
- Bu yol hafifçe sağa dönüyor.
Show More (7)
|
| 3 |
gently |
yavaşça |
adv. |
|
- John gently shook the lady's hand.
- John yavaşça kadının elini sıktı.
- Tom shut the door gently but firmly.
- Tom kapıyı yavaşça ama sıkı bir biçimde kapattı.
- The helicopter gently touched down.
- Helikopter yavaşça yere indi.
- Knead the dough gently.
- Hamuru yavaşça yoğur.
- That night, I gently stroked her skin.
- O gece yavaşça onun tenini okşadım.
- He put a hand gently on her shoulder.
- Bir elini yavaşça omzuna koydu.
- Tom gently closed the door.
- Tom kapıyı yavaşça kapattı.
- She pushed me gently.
- O beni yavaşça itti.
- He gently lifted her hand and kissed it.
- Yavaşça elini kaldırdı ve öptü.
Show More (6)
|
| 4 |
gently |
kibarca |
adv. |
|
- The truth can be told gently.
- Gerçek kibarca anlatılabilir.
- Tom gently kissed his daughter on the forehead.
- Tom kızını alnından kibarca öptü.
Show More (-1)
|
| 5 |
gently |
nazik bir şekilde |
adv. |
|
- Do it gently.
- Onu nazik bir şekilde yap.
Show More (-2)
|
