Tureng - get up - Anglais Turc Phrases

Historique

	Anglais	Turc
1	get up	kalkmak	v.
	I do hope you think it is worthwhile getting up that early. Umarım o kadar erken kalkmaya değeceğini düşünüyorsundur. This morning, when I got up, I found that I had lost my voice. Bu sabah kalktığımda sesimi kaybettiğimi fark ettim. I do hope you think it is worthwhile getting up that early. Umarım bu kadar erken kalkmaya değdiğini düşünüyorsunuzdur. Sorry, we got up really early to get these chairs. Kusura bakmayın, bu sandalyeleri tutmak için çok erken kalktık. Very hard for me to get up every day. Her gün kalkmak benim için çok güç. You need to get up. Kalkman lazım. I got up too late and was late for school. Çok geç kalktım ve okula geç kaldım. I just didn't feel like getting up. Kalkmak istemedim. He makes it a rule to get up at six every morning. O her sabah altıda kalkmayı kural olarak benimsemiştir. What time do you get up on Sundays? Pazar günleri saat kaçta kalkıyorsunuz? He got up at five as usual. Her zamanki gibi beşte kalktı. I got up while it was still dark. Hâlâ karanlıkken kalktım. Can I get up now? Ben şimdi kalkabilir miyim? I always wake up before eight o'clock, but I never get up immediately. Her zaman saat sekizden önce uyanırım ama asla hemen kalkmam. What time do you get up on workdays? İş günleri saat kaçta kalkarsın? Everyone got up and left. Herkes kalktı ve gitti. My father had already finished breakfast when I got up this morning. Bu sabah kalktığımda babam kahvaltısını çoktan bitirmişti. Get up and fight. Kalk ve dövüş. I will get up before the day is breaking. Gün ağarmadan kalkacağım. Sami got up. Sami kalktı. Come on, get up. Haydi, kalk. My mother is the first one to get up every morning. Annem her sabah ilk kalkan kişidir. I don't usually get up so early. Genelde bu kadar erken kalkmam. I usually get up at 8. Genelde 8'de kalkarım. He got up and went away. Kalktı ve gitti. He gets up as early as five every morning. O her sabah beş kadar erken kalkar. Don't you think it's time to get up? Sence de kalkma vakti gelmedi mi? Old people get up very early. Yaşlı insanlar çok erken kalkarlar. We had to get up at dawn. Şafakta kalkmamız gerekiyordu. I have to get up quite early tomorrow. Yarın çok erken kalkmam gerekiyor. Tom got up and limped out of the room. Tom kalktı ve topallayarak odadan çıktı. Tom got up from the table and went into the kitchen. Tom masadan kalktı ve mutfağa gitti. I got up at 8 o'clock today. Bugün saat 8'de kalktım. When the doorbell rang, Tom closed the book he was reading and got up to see who it was. Zil çaldığında, Tom okuduğu kitabı kapadı ve onun kim olduğunu görmek için kalktı. He has to get up immediately. O derhal kalkmak zorunda. What time do you get up, Benedict? Ne zaman kalkıyorsun, Benedict? My dad usually got up at six, even in the winter. Babam genelde altıda kalkardı, kışın bile. When I was in high school, I got up at six every morning. Lisedeyken her sabah altıda kalkardım. I never get up before seven. Ben asla yediden önce kalkmam. I don't feel like getting up. Kalkmak istemiyorum. I got up at about six. Ben yaklaşık altıda kalktım. Can you get up? Kalkabilir misin? When does Tom usually get up? Tom genelde ne zaman kalkar? I don't like getting up so early in the morning. Sabahları bu kadar erken kalkmayı sevmiyorum. Tom doesn't need to get up so early tomorrow. Tom'un yarın çok erken kalkmasına gerek yok. What time do you get up? Saat kaçta kalkarsın? Do you always get up this early? Her zaman bu kadar erken mi kalkarsın? Tom got up just before dawn this morning. Tom bu sabah şafaktan hemen önce kalktı. I didn't get up as early as I usually do. Her zamanki kadar erken kalkmadım. Joe and Caroline got up at 6 a.m. Joe ve Caroline sabah altıda kalktı. Tom, will you get up? Tom, kalkar mısın? I usually get up before my parents do. Ben genellikle ebeveynlerimden önce kalkarım. Tom doesn't get up as early as Mary. Tom, Mary kadar erken kalkmıyor. Tom looks like he just got up. Tom yeni kalkmış gibi görünüyor. I shouldn't have gotten up so early. O kadar erken kalkmamalıydım. When do you usually get up? Genellikle ne zaman kalkarsın? She said that she gets up at six every morning. Her sabah altıda kalktığını söyledi. How early do you get up in the morning? Sabahları ne kadar erken kalkıyorsun? He makes it a rule to get up at six every morning. Her sabah altıda kalkmayı bir kural haline getirmiş. My brother and sister get up about seven-thirty every morning. Erkek kardeşim ve kız kardeşim her sabah yaklaşık yedi otuzda kalkar. I make a point of getting up before six. Altıdan önce kalkmaya özen gösteririm. If I sit down, I'm afraid I wouldn't want to get up. Eğer oturursam, korkarım kalkmak istemeyeceğim. Tom got up and walked over to the window. Tom kalktı ve pencereye doğru yürüdü. We got up at dawn to avoid a traffic jam. Trafik sıkışıklığından kurtulmak için şafakta kalktık. I'll get up at sunrise. Gün doğumunda kalkacağım. Tom didn't even try to get up. Tom bile kalkmaya çalışmadı. I have to get up very early tomorrow morning. Yarın sabah çok erken kalkmam gerekiyor. What time do you get up every day? Her gün saat kaçta kalkıyorsun? She struggled to get up. Kalkmak için mücadele etti. Tom got up at six almost every day. Tom neredeyse her gün altıda kalktı. He said that he gets up at 6 o'clock every day. O her gün saat altıda kalktığını söyledi. Tom gets up at six every morning. Tom, her sabah saat altıda kalkar. Tom doesn't have to get up so early tomorrow. Tom'un yarın o kadar erken kalkmasına gerek yok. Don't bother getting up. Kalkmaya zahmet etme. As soon as the alarm rings I need to get up. Alarm çalar çalmaz kalkmam gerekiyor. I got up at the crack of dawn. Sabahın köründe kalktım. What time do you usually get up on Saturday? Cumartesi günleri genellikle ne zaman kalkarsın? Tom got up to open a window. Tom bir pencere açmak için kalktı. I got up to greet them. Onları selamlamak için kalktım. Tom got up in the middle of the night. Tom gecenin ortasında kalktı. Mother gets up earliest in my family. Bizim ailede en erken annem kalkar. It's still too early to get up. Kalkmak için hâlâ çok erken. After that, I get up. Ondan sonra kalkacağım. When I got up, Mike had already left. Kalktığımda Mike zaten gitmişti. He got up an hour early this morning. Bu sabah bir saat erken kalktı. I got up at seven. Yedide kalktım. He got up and left in the middle of the discussion. Tartışmanın ortasında kalktı ve gitti. I don't get up as early as Tom does. Tom'un kalktığı kadar erken kalkmam. What time do you usually get up on Saturday? Cumartesi genelde kaçta kalkarsın? I never get up before seven. Yediden önce asla kalkmam. He got up in the morning. O, sabah kalktı. My father had already finished breakfast when I got up this morning. Bu sabah kalktığımda babam zaten kahvaltıyı bitirmişti. I don't get up as early as Tom. Ben Tom kadar erken kalkmıyorum. I always wake up before eight o'clock, but I never get up immediately. Ben her zaman sekizden önce uyanırım ama asla hemen kalkmam. Tom got up on the wrong side of the bed and has been grouchy all day. Tom yatağın ters tarafından kalktı ve bütün gün huysuzdu. I don't get up as early as Tom does. Ben Tom kadar erken kalkmıyorum. Tom got up before dawn. Tom şafaktan önce kalktı. Tom got up and went to the door. Tom kalktı ve kapıya doğru gitti. How early do you get up in the morning? Sabahleyin ne kadar erken kalkarsın? What time do you get up? Kaçta kalkıyorsun? Tom got up and went to the window. Tom kalktı ve pencereye gitti. She makes it a rule to get up at six every morning. Her sabah altıda kalkmayı bir kural haline getirmiştir. Nobody wanted to get up from the table. Hiç kimse masadan kalkmak istemedi. When I got up this morning, I had a headache. Bu sabah kalktığımda başım ağrıyordu. I don't want to get up. Ben kalkmak istemiyorum. I want to get up and dance. Kalkmak ve dans etmek istiyorum. I just got up. Henüz kalktım. Tom just got up and left. Tom kalktı ve gitti. You don't get up as early as your sister, do you? Ablan kadar erken kalkmıyorsun, değil mi? Tom got up from his desk. Tom masasından kalktı. Tom got up at six almost every day. Tom neredeyse her gün altıda kalkardı. I usually get up before Tom does. Ben genellikle Tom kalkmadan önce kalkarım. It was raining heavily when I got up this morning. Bu sabah kalktığımda şiddetli yağmur yağıyordu. Tom isn't used to getting up so early. Tom bu kadar erken kalkmaya alışık değil. We got up. Biz kalktık. I got up and left the room. Kalktım ve odadan çıktım. It's time to get up. Kalkma vakti geldi. Tom gets up at eleven. Tom 11'de kalkıyor. She got up to answer the phone. Telefona cevap vermek için kalktı. I wake up 6 o'clock but I get up 7 o'clock. Saat 6.00'da uyanırım fakat 7.00'de kalkarım. He got up and went away. Kalkıp gitti. I make it a rule to get up at six. Altıda kalkmayı bir kural haline getirdim. I feel sick when I get up in the morning. Sabah kalktığım zaman hasta hissediyorum. Tom got up to answer the door. Tom kapıyı açmak için kalktı. I always get up at six-thirty. Ben hep saat altı buçukta kalkarım. Time to get up. Kalkma zamanı. When I get up in the morning, I usually have breakfast in the kitchen. Sabah kalktığımda genellikle mutfakta kahvaltı yaparım. When Peter got up, Jean had already left home. Peter kalktığında, Jean zaten evden ayrılmıştı. Usually I get up at six, but today I got up at eight. Genellikle saat altıda kalkarım ama bugün saat sekizde kalktım. They lack an ideal, a reason to get up in the morning. Sabahları kalkmak için bir idealleri, bir nedenleri yok. Don't try to get up yet. Henüz kalkmaya çalışma. You'd better get up. Kalksan iyi olur. I got up an hour ago. Bir saat önce kalktım. You don't have to get up so early. O kadar erken kalkmana gerek yok. Did you get up early today? Bugün erken mi kalktın? During the intermission I got up to stretch my legs. Arada bacaklarımı esnetmek için kalktım. I tried to get up, but I fell down again. Kalkmaya çalıştım ama tekrar düştüm. It seems like you got up on the wrong side of the bed this morning. Sanki bu sabah yatağın ters tarafından kalkmışsın gibi. I got up very early this morning. Bu sabah çok erken kalktım. I get up around seven. Yedi gibi kalkıyorum. It is time to get up. Kalkma vakti geldi. He will be studying when you get up. Sen kalktığında ders çalışıyor olacak. As soon as I get up, I take a shower. Ben kalkar kalkmaz duş alırım. Tom now has to get up much earlier than he used to. Tom şimdi eskisinden çok daha erken kalkmak zorunda. My brother gets up every morning at 7. Erkek kardeşim her sabah saat 7'de kalkar. I wake up 6 o'clock but I get up 7 o'clock. Saat 6'da uyanıyorum ama saat 7'de kalkıyorum. I got up at about six. Altı civarı kalktım. You need to get up. Kalkman gerekir. I usually get up just before dawn. Genellikle şafaktan hemen önce kalkarım. I'm still not used to getting up so early in the morning. Ben hâlâ sabahleyin çok erken kalkmaya alışkın değilim. Tom didn't really need to get up so early. Tom'un bu kadar erken kalkmasına gerek yoktu. It's time to get up, Tom. Kalkma vakti geldi Tom. I'm still not used to getting up so early. Bu kadar erken kalkmaya hâlâ alışamadım. I have to get up pretty early tomorrow. Yarın oldukça erken kalkmak zorundayım. How early do you get up? Ne kadar erken kalkıyorsun? They won't be able to get up so early. O kadar erken kalkamayacaklar. Tom didn't have to get up as early as he did. Tom o kadar erken kalkmak zorunda değildi. In those days, I used to get up at six every morning. O zamanlar her sabah altıda kalkardım. He gets up at 7. O yedide kalkar. She gets up the earliest in my family. Ailemde en erken o kalkar. Tom usually gets up before six. Tom genellikle altıdan önce kalkar. We got up after midnight. Gece yarısından sonra kalktık. When I got up, Mike had already left. Kalktığımda Mike çoktan gitmişti. My father makes it a rule to get up at six, even in the winter. Babam kışın bile saat altıda kalkmayı bir kural haline getirmiştir. Tom pushed back his chair and got up. Tom sandalyesini geri itti ve kalktı. It is time that you got up. Kalkma zamanın geldi. I have to get up anyways. Her halükarda kalkmalıyım. Tom got up from his chair, walked to the door and opened it. Tom sandalyesinden kalktı, kapıya doğru yürüdü ve onu açtı. This morning I got up an hour earlier than usual. Bu sabah her zamankinden bir saat erken kalktım. I have to get up anyways. Yine de kalkmalıyım. When I got up this morning, it was raining. Bu sabah kalktığımda, yağmur yağıyordu. I got up very early today. Bugün çok erken kalktım. I felt dazed when I got up. Kalktığımda sersemlemiş hissettim. We got up at dawn. Şafakta kalktık. Tom didn't have to get up as early today as he usually does. Tom bugün her zamanki kadar erken kalkmak zorunda değildi. Mother gets up earliest in my family. Ailemde en erken annem kalkar. When do you get up? Ne zaman kalkıyorsun? It's too early to get up. Kalkmak için çok erken. Did Tom get up early this morning? Tom bu sabah erken mi kalktı? When do you get up? Ne zaman kalkarsın? Tom always gets up at six-thirty. Tom her zaman 6.30'da kalkar. Tom got up to go, but Mary stopped him. Tom gitmek için kalktı ama Mary onu durdurdu. I got up very late this morning. Bu sabah çok geç kalktım. She tried to get up, but the pain was too great. O kalkmaya çalıştı ama acısı çok büyüktü. Time to get up. Kalkma vakti. Tom didn't get up before six. Tom altıdan önce kalkmadı. My dad usually got up at six, even in the winter. Babam kışın bile genelde saat altıda kalkıyordu. Tom and Mary got up from their seats and headed for the door. Tom ve Mary koltuklarından kalktılar ve kapıya doğru gittiler. I tried to get up, but I fell down again. Kalkmaya çalıştım ama yine düştüm. We hit the hay early in order to get up at dawn. Şafakta kalkmak için erkenden yattık. Tom gets up at six. Tom altıda kalkıyor. You don't get up as early as your sister. Sen kız kardeşin kadar erken kalkmazsın. My wife doesn't get up before me. Eşim benden önce kalkmaz. It seems like you got up on the wrong side of the bed this morning. Bu sabah yatağın ters tarafından kalkmışsın gibi görünüyor. I got up at five that morning. O sabah beşte kalktım. I get up at 6 o'clock every morning. Her sabah saat 6'da kalkarım. I always get up at six-thirty. Her zaman altı buçukta kalkarım. I got up an hour ago. Ben bir saat önce kalktım. He gets up at 7. Saat 7'de kalkıyor. I usually get up just before dawn. Genellikle şafaktan önce kalkarım. I get up in the morning at eight thirty. Sabah saat sekiz buçukta kalkarım. I usually get up at 8. Genel olarak saat sekizde kalkarım. Sami got up from his table so fast. Sami masasından çok hızlı kalktı. He got up suddenly and walked out of the room. Birden kalktı ve odadan çıktı. Tom doesn't need to get up so early tomorrow. Tom'un yarın erken kalkmasına gerek yok. Why do you get up before waking up? Neden uyanmadan önce kalkıyorsun? What time do you get up? Kaçta kalkarsınız? The hunters got up before dawn. Avcılar şafaktan önce kalktı. I'm Muslim and I get up every morning before sunrise to pray. Ben müslümanım ve her sabah namaz kılmak için güneş doğmadan önce kalkıyorum. As a rule I get up at six o'clock, but yesterday morning I got up at eight. Prensip olarak saat altıda kalkıyorum ama dün sabah sekizde kalktım. What time do you have to get up tomorrow morning? Yarın sabah kaçta kalkman gerekiyor? You don't have to get up so early. Bu kadar erken kalkmana gerek yok. Tom didn't need to get up so early. Tom'un bu kadar erken kalkmasına gerek yoktu. She usually gets up five minutes after waking. Genellikle uyandıktan beş dakika sonra kalkar. What time do you get up every day? Her gün saat kaçta kalkarsın? I'm still not used to getting up so early. Hâlâ bu kadar erken kalkmaya alışkın değilim. Tom couldn't fall asleep so he got up and took a walk. Tom uyuyamayınca kalktı ve yürüyüşe çıktı. I'm not used to getting up so early. Bu kadar erken kalkmaya alışık değilim. I don't like getting up so early in the morning. Sabahları çok erken kalkmayı sevmiyorum. You don't have to get up so early tomorrow. Yarın bu kadar erken kalkmana gerek yok. Tom got up and walked out of the bar. Tom kalktı ve bardan dışarı çıktı. Do you get up early in the morning? Sabahları erken mi kalkarsın? The next day, I didn't get up until noon. Ertesi gün öğlene kadar kalkmadım. She usually gets up five minutes after waking. O, genellikle uyandıktan beş dakika sonra kalkar. He makes it a rule to get up at six every day. Her gün altıda kalkmayı kural haline getirmiş. Tom gets up before his parents do. Tom ailesinden önce kalkıyor. Was it snowing this morning when you got up? Bu sabah kalktığında kar yağıyor muydu? My mother gets up at six every morning. Annem her sabah altıda kalkıyor. I've fallen and I can't get up. Düştüm ve kalkamıyorum. What time do you usually get up every morning? Her sabah genellikle kaçta kalkarsınız? Tom got up on the wrong side of the bed and has been grouchy all day. Tom yatağın ters tarafından kalktı ve bütün gün suratsızdı. If you lie down with dogs, you will get up with fleas. Köpeklerle yatarsan, pirelerle kalkarsın. Tell her she has to get up. Ona kalkmak zorunda olduğunu söyle. He helped an old lady get up from her seat. Yaşlı bir kadının oturduğu yerden kalkmasına yardım etti. I'm not getting up. Kalkmayacağım. It's time for you to get up. Kalkma vaktin geldi. When does Tom usually get up? Tom genellikle ne zaman kalkar? The fishermen got up before dawn. Balıkçı adam şafaktan önce kalktı. Tom didn't need to get up as early as he did. Tom'un o kadar erken kalkmasına gerek yoktu. Tom got up and started dancing. Tom kalktı ve dans etmeye başladı. I got up at six-thirty this morning. Bu sabah altı buçukta kalktım. Tom got up and went to the door. Tom kalktı ve kapıya gitti. Get up already, you lazybones! Kalkın artık, sizi tembeller! We must get up at dawn. Biz şafakta kalkmalıyız. I got up at sunrise. Gün doğarken kalktım. Tom doesn't mind getting up at dawn. Tom şafakta kalkmayı umursamaz. I've had a headache since I got up this morning. Bu sabah kalktığımdan beri başım ağrıyor. I usually get up before my parents do. Genellikle ailemden önce kalkarım. Tom got up from his chair. Tom sandalyesinden kalktı. I'm not getting up. Ben kalkmıyorum. I usually don't get up until noon on Sundays. Pazar günleri genellikle öğlene kadar kalkmıyorum. What time do you usually get up? Genellikle saat kaçta kalkarsın? They got up. Kalktılar. You must get up at six. Altıda kalkmalısın. Tom got up from the couch and walked to the door. Tom koltuktan kalktı ve kapıya yürüdü. Tom sat there for a moment without saying anything, and then he got up and left the room. Tom bir şey söylemeden bir an için orada oturdu ve sonra kalktı ve odadan çıktı. You don't get up as early as your sister, do you? Kız kardeşin kadar erken kalkmıyorsun, değil mi? Today, I got up very early. Bugün çok erken kalktım. I still hate getting up in the morning. Ben hâlâ sabah kalkmaktan nefret ediyorum. Do you often become dizzy if you get up from bed quickly? Yataktan hızlıca kalktığınızda sık sık başınız dönüyor mu? I got up an hour earlier than usual. Normalden bir saat önce kalktım. You got up and went to the window. Sen kalkıp pencereye gittin. We have to get up at dawn. Şafakta kalkmak zorundayız. Tom, will you get up? Tom, kalkacak mısın? You don't get up as early as your older sister, do you? Ablan kadar erken kalkmazsın, değil mi? It's time to get up. Kalkma zamanı. After that, I get up. Ondan sonra, kalkarım. My brother missed the train because he got up too late. Kardeşim treni kaçırdı çünkü çok geç kalktı. Tom looks like he just got up. Tom henüz kalkmış gibi görünüyor. Tom got up to answer the door. Tom kapıya bakmak için kalktı. Usually I get up at six, but today I got up at eight. Genelde altıda kalkarım ama bugün sekizde kalktım. I'm Muslim and I get up every morning before sunrise to pray. Ben Müslümanım ve her sabah güneş doğmadan önce dua etmek için kalkarım. I got up an hour early. Bir saat erken kalktım. What time did you get up? Saat kaçta kalktın? Tom got up and walked to the door. Tom kalktı ve kapıya doğru yürüdü. Why did you get up so early? Neden o kadar erken kalktın? I tried to get up at six this morning. Bu sabah altıda kalkmaya çalıştım. My brother and sister get up about seven-thirty every morning. Kardeşlerim her sabah yedi buçuk gibi kalkarlar. What time do you usually get up every morning? Her sabah genellikle saat kaçta kalkarsın? Tom helped Mary get up from her seat. Tom Mary'nin koltuğundan kalkmasına yardımcı oldu. I'm still not used to getting up so early in the morning. Sabahları bu kadar erken kalkmaya hâlâ alışamadım. My brother gets up every morning at 7. Kardeşim her sabah 7'de kalkıyor. Nobody wanted to get up from the table. Kimse masadan kalkmak istemedi. She makes it a rule to get up at six every morning. O her sabah altıda kalkmayı kural haline getirmektedir. Tell Tom he has to get up. Tom'a kalkması gerektiğini söyle. He usually gets up at six. O, genellikle altıda kalkar. I feel sick when I get up in the morning. Sabah kalktığımda kendimi hasta hissediyorum. I got up and walked over to the window. Kalktım ve pencereye doğru yürüdüm. I got up at seven. Ben yedide kalktım. Tom waited a moment and then got up to leave. Tom bir süre bekledi ve sonra gitmek için kalktı. I can't get up. Kalkamıyorum. Do you get up at six? Altıda mı kalkıyorsun? Tom got up to leave. Tom ayrılmak için kalktı. He got up quickly, splashed cold water on his face, brushed his teeth and shaved. Hızla kalktı, yüzüne soğuk su sıçrattı, dişlerini fırçaladı ve tıraş oldu. I want to get up and dance. Kalkıp dans etmek istiyorum. The fishermen got up before dawn. Balıkçılar şafaktan önce kalktı. It will be difficult for him to get up so early. Bu kadar erken kalkmak onun için zor olacak. The next day, I didn't get up until noon. Ertesi gün öğleye kadar kalkmadım. Tom got up from his seat. Tom oturduğu yerden kalktı. She always gets up at six. O her zaman altıda kalkar. Old people get up very early. Yaşlı insanlar çok erken kalkar. As soon as I get up, I have a shower. Kalkar kalkmaz duş alırım. Tom now has to get up much earlier than he used to. Tom artık eskisinden çok daha erken kalkmak zorunda. I got up so an old man could sit in my seat. Yaşlı bir adam benim yerime oturabilsin diye kalktım. Tom, you've got to get up. Tom, kalkmak zorundasın. I get up at six. Ben altıda kalkıyorum. I didn't get up until noon today. Bugün öğlene kadar kalkmadım. Was it raining this morning when you got up? Bu sabah kalktığın zaman yağmur yağıyor muydu? It's time to get up, Tom. Kalkma zamanı, Tom. We got up. Kalktık. What time did you get up? Ne zaman kalktın? He gets up at six every morning. Her sabah altıda kalkıyor. Tom got up from the table. Tom masadan kalktı. In those days, I used to get up at six every morning. O günlerde her sabah altıda kalkardım. I got up an hour earlier than I usually do. Her zamankinden bir saat daha önce kalktım. I have to get up pretty early tomorrow. Yarın oldukça erken kalkmam gerekiyor. I got up and left. Kalktım ve ayrıldım. He got up at eight in the morning. O, sabah sekizde kalktı. Just let me get up. Bırak da kalkayım. I got up 10 minutes ago. 10 dakika önce kalktım. What time did you get up yesterday? Dün saat kaçta kalktın? Do you always get up this early? Her zaman bu kadar erken kalkar mısın? I have to get up quite early tomorrow. Yarın oldukça erken kalkmak zorundayım. He got up quickly, splashed cold water on his face, brushed his teeth and shaved. Hemen kalktı, yüzüne soğuk su çarptı, dişlerini fırçaladı ve tıraş oldu. Tom, you've got to get up. Tom, kalkmalısın. I got up at about five. Beş gibi kalktım. I usually get up at eight o'clock. Genellikle saat sekizde kalkarım. Why do I always get up at this time? Neden hep bu saatte kalkıyorum? This is the time you should get up. Kalkma vaktin geldi. Get up! Kalk! Do you usually get up early? Genelde erken mi kalkarsın? I attempted to get up, but my body was heavy as lead. Kalkmaya çalıştım ama vücudum kurşun gibi ağırdı. Tom got up to leave. Tom gitmek için kalktı. Tom finished his beer and then got up to leave. Tom birasını bitirdi ve sonra gitmek için kalktı. It's time for you to get up. Kalkma zamanın. I have to get up anyways. Her halükârda kalkmak zorundayım. For some unknown reason, he got up on the table and started singing. Bilinmeyen bir nedenle, masadan kalktı ve şarkı söylemeye başladı. What time does Tom get up? Tom saat kaçta kalkıyor? Tom got up an hour early. Tom bir saat erken kalktı. I got up about six. Ben yaklaşık altıda kalktım. What time did you get up today? Bugün saat kaçta kalktın? You got up and went to the window. Kalktın ve pencereye gittin. The old woman fell and could not get up. Yaşlı kadın düştü ve kalkamadı. How did Tom get up there? Tom orada nasıl kalktı? Just get up. Kalksana ya. She got up to answer the phone. O, telefona cevap vermek için kalktı. Aren't you ever going to get up? Sen hiç kalkmayacak mısın? Tom gets up before his parents do. Tom ailesinden önce kalkar. I got up and left. Kalktım ve gittim. You've got to get up. Sen kalkmak zorundasın. I didn't get up until noon. Öğlene kadar kalkmadım. Sami got up before dawn. Sami şafaktan önce kalktı. I'll get up at sunrise. Gün doğarken kalkacağım. They got up to greet her. Onu selamlamak için kalktılar. I usually get up at eight o'clock. Genelde saat sekizde kalkarım. Tom got up and left the room. Tom kalktı ve odadan çıktı. I get up in the morning at eight thirty. Sabah sekiz buçukta kalkıyorum. We got up at dawn. Biz şafak vakti kalktık. I got up quickly. Çabucak kalktım. Get up as early as you can. Kalkabildiğin kadar erken kalk. I don't mind getting up at six. Altıda kalkmamın sakıncası yok. I get up at six. Ben altıda kalkarım. You must get up a little earlier. Biraz daha erken kalkmalısın. The hunters got up before dawn. Avcılar şafaktan önce kalktılar. The earlier I go to bed, the earlier I get up. Ne kadar erken yatarsam, o kadar erken kalkarım. I had to get up very early this morning. Bu sabah çok erken kalkmak zorunda kaldım. He gets up at seven. Adam yedide kalkıyor. I didn't want to get up so early. Bu kadar erken kalkmak istemedim. He has to get up immediately. Hemen kalkması gerekiyor. I always get up at six. Her zaman altıda kalkarım. Tom doesn't mind getting up at dawn. Tom şafakta kalkmayı umursamıyor. What time did you get up today? Bugün kaçta kalktın? What time do you get up? Sen kaçta kalkıyorsun? It will be difficult for him to get up so early. Onun bu kadar erken kalkması çok zor olacak. It's about time you got up. Senin kalkma vaktin geldi. I usually don't get up until noon on Sundays. Pazar günleri genellikle öğleye kadar kalkmam. Tom got up from his chair, walked to the door and opened it. Tom sandalyesinden kalktı, kapıya doğru yürüdü ve açtı. As a rule I get up at six o'clock, but yesterday morning I got up at eight. Normalde altıda kalkarım ama dün sabah sekizde kalktım. It is too early to get up. Kalkmak için çok erken. Aren't you ever going to get up? Hiç kalkmayacak mısın? Tom thought the music was too loud, but he was too tired to get up and turn the volume down. Tom müziğin sesinin çok yüksek olduğunu düşündü ama kalkıp sesi kısamayacak kadar yorgundu. Tom got up to put on his jacket. Tom ceketini giymek için kalktı. Tom got up slowly. Tom yavaşça kalktı. Don't get up too quickly. Çok çabuk kalkma. Everyone got up to leave. Herkes gitmek için kalktı. I got up to go and look outside. Gitmek ve dışarıya bakmak için kalktım. I got up and followed Tom. Kalktım ve Tom'u takip ettim. Tom got up from his stool. Tom taburesinden kalktı. Tom helped Mary get up. Tom, Mary'nin kalkmasına yardım etti. No matter how late you may stay up, get up by seven in the morning. Ne kadar geç yatarsan yat, sabah yedide kalk. He doesn't need to get up so early. Bu kadar erken kalkmasına gerek yok. What time does she get up? Saat kaçta kalkıyor? I don't get up as early as Tom. Ben Tom kadar erken kalkmam. I got up about five. Beş gibi kalktım. I always get up at 6 o'clock in the morning. Her zaman sabah saat 6'da kalkarım. Tom couldn't fall asleep so he got up and took a walk. Tom uyuyamadı bu yüzden kalktı ve yürüyüşe çıktı. Tom and Mary got up from their seats and headed for the door. Tom ve Mary oturdukları yerden kalkıp kapıya doğru yöneldiler. When Peter got up, Jean had already left home. Peter kalktığında, Jean çoktan evden çıkmıştı. I got up at six in the morning. Sabah altıda kalktım. We hit the hay early in order to get up at dawn. Şafak vaktinde kalkmak için erken yattık. Tom got up and walked out the door. Tom kalktı ve kapıdan çıktı. I don't have to get up until 1 o'clock tomorrow. Yarın saat 1'e kadar kalkmam gerekmiyor. Do you always get up before six? Hep altıdan önce mi kalkarsın? I got up and began pacing. Kalktım ve volta atmaya başladım. I got up on the wrong side of the bed this morning. Bu sabah yatağın yanlış tarafından kalktım. Let's get up. Kalkalım. I get up every morning before sunrise to pray. Her sabah güneş doğmadan önce kalkıp dua ederim. Was it raining this morning when you got up? Bu sabah kalktığında yağmur yağıyor muydu? I usually got up at five in those days. O günlerde genellikle beşte kalkardım. It is difficult for me to get up before six. Altıdan önce kalkmam zor. Tanaka has said that he got up this morning around eight o'clock. Tanaka bu sabah saat sekiz civarında kalktığını söyledi. Get up! Kalkın! I got up and began clearing the table. Kalktım ve masayı toplamaya başladım. You will have to get up at six tomorrow morning. Yarın sabah altıda kalkmak zorundasın. I didn't get up as early as I usually do. Genelde kalktığım kadar erken kalkmadım. Tom sat there for a moment without saying anything, and then he got up and left the room. Tom hiçbir şey söylemeden bir süre öylece oturdu ve sonra kalkıp odadan çıktı. Can I get up now? Şimdi kalkabilir miyim? What time do you get up? Kaçta kalkarsın? What time did you get up yesterday? Dün ne zaman kalktın? We must get up at dawn. Şafakta kalkmalıyız. He gets up as early as five every morning. Her sabah beş gibi erken kalkıyor. When did you get up this morning? Bu sabah ne zaman kalktın? I usually get up before Tom does. Ben genellikle Tom'dan önce kalkarım. I got up at six. Altıda kalktım. Get up at seven tomorrow morning. Yarın sabah yedide kalk. Tom got up to help Mary. Tom Mary'ye yardım etmek için kalktı. Tom doesn't get up as early as Mary. Tom Mary kadar erken kalkmaz. He got up in the morning. Sabah kalktı. I get up at 6 o'clock every morning. Ben her sabah saat 6'da kalkarım. Tom gets up at the same time every morning. Tom her sabah aynı saatte kalkar. I still hate getting up in the morning. Hâlâ sabahları kalkmaktan nefret ediyorum. I get up around seven. Saat yedi civarında kalkarım. He got up and went away. O kalktı ve gitti. This morning I got up too late to have breakfast. Bu sabah kahvaltı yapmak için çok geç kalktım. What time do you get up in the morning? Sabahları kaçta kalkıyorsun? I shouldn't have gotten up so early. Bu kadar erken kalkmamalıydım. This morning I got up too late to have breakfast. Bu sabah kahvaltı yapamayacak kadar çok geç kalktım. Do you always get up before six? Her zaman altıdan önce kalkar mısın? Tom got up from the bench. Tom banktan kalktı. Tom got up and started to walk away. Tom kalktı ve uzaklaşmaya başladı. Get up at once, or you will be late for school. Hemen kalk, yoksa okula geç kalacaksın. He got up suddenly and walked out of the room. Birden kalkıp odadan çıktı. I got up an hour earlier than I usually do. Genelde kalktığımdan bir saat erken kalktım. What time does she get up? Ne zaman kalkar? Tom won't be able to get up that early. Tom o kadar erken kalkamayacak. As soon as the bell rang, we got up. Zil çalar çalmaz kalktık. She struggled to get up. O kalkmak için çabaladı. Just let me get up. Sadece kalkayım. I got up at six, ate breakfast and then went to school. Altıda kalktım, kahvaltımı yaptım ve sonra okula gittim. Tom got up quickly. Tom hızla kalktı. I usually get up at six. Ben genellikle altıda kalkarım. I said get up! Kalk dedim! Get up as early as you can. Olabildiğince erken kalk. Tom got up an hour earlier than usual this morning. Tom bu sabah her zamankinden bir saat erken kalktı. Tom got up from the couch. Tom kanepeden kalktı. When did you get up? Ne zaman kalktın? He gets up at six every morning. Her sabah altıda kalkar. Every day I get up at 6 o'clock. Her gün saat 6'da kalkarım. I'm getting up at six o'clock tomorrow morning. Yarın sabah altıda kalkacağım. Tom has been getting up awfully early. Tom çok erken kalkıyor. He got up and left in the middle of the discussion. Tartışmanın ortasında kalkıp gitti. I got up at sunrise. Gün doğumunda kalktım. I get up every morning before sunrise to pray. Her sabah namaz kılmak için güneş doğmadan önce kalkarım. I don't usually get up so early. Normalde böyle erken kalkmıyorum. I always get up at six. Ben her zaman altıda kalkarım. Tom doesn't get up as early as I do. Tom benim kadar erken kalkmıyor. Tom got up from behind the desk. Tom masanın arkasından kalktı. Come on, get up. Hadi, kalk. He gets up at seven. O, saat yedide kalkar. He got up at five as usual. O, her zamanki gibi saat beşte kalktı. He makes it a rule to get up at six every day. O, her sabah altıda kalkmayı kural olarak benimsemiştir. I have to get up very early tomorrow morning. Yarın sabah çok erken kalkmak zorundayım. He who sleeps with dogs gets up with fleas. Köpeklerle yatan pirelerle kalkar. I got up at seven this morning. Bu sabah yedide kalktım. Everybody got up to leave. Herkes gitmek için kalktı. I got up and started dancing. Kalktım ve dans etmeye başladım. Tom gets up at six every morning. Tom her sabah altıda kalkıyor. You don't have to get up so early tomorrow. Yarın bu kadar erken kalkmak zorunda değilsin. I got up on the wrong side of the bed this morning. Bu sabah yatağın ters tarafından kalkmışım. Tom gets up at the same time every morning. Tom her sabah aynı vakitte kalkar. I usually get up at 8. Ben genelde 8'de kalkarım. She got up at seven in the morning. O, sabah yedide kalktı. Tom won't be able to get up that early. Tom o kadar erken kalkamaz. We shouldn't have gotten up so early. Bu kadar erken kalkmamamız gerekiyordu. They got up. Onlar kalktı. I get up at seven every morning. Her sabah saat yedide kalkarım. It's still too early to get up. Kalkmak için vakit hâlâ çok erken. It is too early to get up. Kalkmak için vakit çok erken. I usually got up at five in those days. O günlerde ben genellikle beşte kalktım. What time do you get up? Saat kaçta kalkıyorsun? She always gets up at six. Daima altıda kalkar. I got up at seven in the morning. Sabah yedide kalktım. I got up 10 minutes ago. Ben 10 dakika önce kalktım. When did you get up that morning? O sabah kaçta kalktın? As soon as the alarm rings I need to get up. Alarm çalar çalmaz kalkmam gerek. Tom didn't want to get up so early. Tom çok erken kalkmak istemedi. I got up quickly. Çabuk kalktım. Tom always gets up at six-thirty. Tom her zaman altı buçukta kalkar. Do you often become dizzy if you get up from bed quickly? Yataktan hızlı kalkınca genelde başınız dönüyor mu? When I got up this morning, it was raining. Bu sabah kalktığımda yağmur yağıyordu. Tell her she has to get up. Ona kalkması gerektiğini söyle. I got up an hour ago and in the meantime I've brushed my teeth, washed and shaved myself and done my morning gymnastics. Bir saat önce kalktım ve bu arada dişlerimi fırçaladım, yıkandım, tıraş oldum ve sabah jimnastiğimi yaptım. It's time for you to get up. Kalkma zamanın geldi. I don't want to get up. Kalkmak istemiyorum. I usually get up at 8. Genellikle saat sekizde kalkarım. It is difficult for me to get up before six. Benim için altıdan önce kalkmak zor. Tom got up and headed toward the backdoor. Tom kalktı ve arka kapıya doğru yöneldi. Tom got up from the couch and walked to the door. Tom kanepeden kalktı ve kapıya doğru yürüdü. I got up at about six. Altı gibi kalktım. Why did you get up so early? Niçin bu kadar erken kalktın? I got up very early. Çok erken kalktım. What time does Tom get up? Tom ne zaman kalkar? Joe and Caroline got up at 6 a.m. Joe ve Caroline sabah 6'da kalktılar. Every day I get up at 6 o'clock. Her gün saat 6'da kalkıyorum. Tom got up and left. Tom kalktı ve gitti. It is difficult for me to get up before six. Altıdan önce kalkmak benim için zor. Tom can't get up. Tom kalkamaz. We got up at four in the morning. Biz sabah saat dörtte kalktık. I usually get up at eight. Genellikle sekizde kalkarım. Let's get up. Hadi kalkalım. Tom got up. Tom kalktı. Got up at six, and left home at seven. Altıda kalktım ve yedide evden çıktım. I usually get up at six. Genelde altıda kalkarım. Tom got up, took a shower, shaved, and got dressed. Tom kalktı, duş aldı, tıraş oldu ve giyindi. Tom helped Mary get up from her seat. Tom, Mary'nin oturduğu yerden kalkmasına yardım etti. When I got up, the sun was already high in the sky. Kalktığımda güneş çoktan gökyüzüne yükselmişti. She gets up at seven in the morning. Sabah yedide kalkıyor. I got up at six this morning. Bu sabah altıda kalktım. She gets up at seven in the morning. O, sabah yedide kalkar. Tom got up and left. Tom kalkıp ayrıldı. You have to get up. Sen kalkmak zorundasın. Tom got up and moved towards the door. Tom kalktı ve kapıya yöneldi. Bill got up so early that he caught the first train. Bill o kadar erken kalktı ki, ilk treni yakaladı. She said that she gets up at six every morning. O her sabah altıda kalktığını söyledi. Tom didn't have to get up so early. Tom bu kadar erken kalkmak zorunda değildi. Tom didn't need to get up as early today as he usually does. Tom'un bugün her zamanki kadar erken kalkmasına gerek yoktu. Tom doesn't get up as early as I do. Tom benim kalktığım kadar erken kalkmaz. What time do you get up, Benedict? Saat kaçta kalkıyorsun, Benedict? Tom got up in the middle of the night. Tom gecenin bir yarısı kalktı. Sami got up from the floor. Sami yerden kalktı. My wife doesn't get up before me. Karım benden önce kalkmaz. You get up at 5 o'clock every morning. Her sabah saat 5'te kalkıyorsun. I got up an hour earlier than usual. Her zamankinden bir saat erken kalktım. As soon as I get up, I take a shower. Kalkar kalkmaz duş alırım. I got up about six. Altı gibi kalktım. It is time to get up. Kalkma zamanı. We had to get up at dawn. Şafakta kalkmak zorundaydık. Don't get up. Kalkma. Tom got up from his seat. Tom koltuğundan kalktı. It is pleasant to get up early in the morning. Sabahın erken saatlerinde kalkmak hoştur. Get up, Mary. Kalk, Mary. Get up for a moment. Bir dakikalığına kalk. Tom got up and walked into the kitchen to get a cup of coffee. Tom kalktı ve bir fincan kahve almak için mutfağa gitti. My mother gets up at six every morning. Annem her sabah altıda kalkar. When I get up in the morning, I usually have breakfast in the kitchen. Sabahları kalktığımda, genellikle mutfakta kahvaltı ederim. Tom didn't want to get up so early. Tom bu kadar erken kalkmak istemedi. Get up at once, or you will be late for school. Derhal kalk, yoksa okula geç kalacaksın. Do they get up early in the morning? Sabahları erken mi kalkıyorlar? I got up to go and look outside. Gidip dışarıya bakmak için kalktım. I got up so an old man could sit in my seat. Yerime yaşlı bir adam otursun diye kalktım. He got up at eight in the morning. Sabah sekizde kalktı. I got up too late and was late for school. Çok geç kalktım ve okula çok geç kaldım. I get up at seven every morning. Her sabah yedide kalkıyorum. You'd better get up. Kalksanız iyi edersiniz. Matthew, with a suspicious moisture in his eyes, got up and went out-of-doors. Matthew, gözlerinde şüpheli bir nemle kalktı ve dışarı çıktı. I just got up. Daha yeni kalktım. Tom gets up earlier than me. Tom benden önce kalkıyor. Who gets up earlier, you or Tom? Kim daha önce kalkar, sen mi yoksa Tom mu? She gets up at seven. O, saat yedide kalkar. She got up at seven in the morning. Sabah yedide kalktı. Did you just get up? Yeni mi kalktın? Get up already, you lazybones! Kalkın artık tembeller sizi! I'm not going to get up. Kalkmayacağım. Tom gets up at six. Tom altıda kalkar. I usually get up at seven. Genellikle yedide kalkarım. My brother missed the train because he got up too late. Kardeşim geç kalktığı için treni kaçırdı. Tom got up and went away. Tom kalktı ve gitti. You don't get up as early as your older sister, do you? Ablan kadar erken kalkmıyorsun, değil mi? Get up, now! Kalk şimdi! Tom didn't get up this morning as early as he usually does. Tom bu sabah her zamanki gibi erken kalkmadı. What time did you get up that morning? O sabah kaçta kalktın? I'll get up. Kalkacağım. It is difficult for me to get up before six. Saat altıdan önce kalkmak benim için zor. He said that he gets up at 6 o'clock every day. Her gün saat 6'da kalktığını söyledi. I got up at six in the morning. Sabah saat altıda kalktım. We shouldn't have gotten up so early. Bu kadar erken kalkmamalıydık. I got up before dawn. Şafaktan önce kalktım. He usually gets up at six. Genellikle altıda kalkar. Nobody got up. Kimse kalkmadı. Tom got up to open a window. Tom pencereyi açmak için kalktı. She gets up at seven. Kadın yedide kalkıyor. They all got up to leave. Onların hepsi gitmek için kalktı. Tom got up and walked out of the kitchen. Tom kalktı ve mutfaktan çıktı. Tom just got up and still isn't quite awake. Tom yeni kalktı ve hala tam olarak uyanamadı. Did you have to get up very early this morning? Bu sabah çok erken kalkmak zorunda mıydın? When I got up this morning, I had a headache. Bu sabah kalktığımda, başım ağrıyordu. I got up an hour ago and in the meantime I've brushed my teeth, washed and shaved myself and done my morning gymnastics. Ben bir saat önce kalktım ve bu arada dişlerimi fırçaladım ve tıraş oldum ve sabah cimnastiğimi yaptım. I got up while it was still dark. Hala karanlıkken kalktım. I'm not going to get up. Ben kalkmayacağım. I got up a minute ago. Bir dakika önce kalktım. Get up and start your day with a smile. Kalkın ve güne gülümseyerek başlayın. They won't be able to get up so early. Bu kadar erken kalkamayacaklar. We got up at four in the morning. Sabah dörtte kalktık. Was it snowing this morning when you got up? Kalktığın zaman bu sabah kar yağıyor muydu? Show More (601)
2	get up	ayağa kalkmak	v.
	Get up at once, monsieur, or I shall ring the bell! Derhâl ayağa kalkın, mösyö, yoksa şimdi zili çalacağım. I can't get up. Ayağa kalkamıyorum. Tom got up to greet me. Tom beni selamlamak için ayağa kalktı. Tom finished his beer and then got up to leave. Tom birasını bitirdi ve gitmek için ayağa kalktı. He stumbled but quickly got up on his feet again. Tökezledi ama çabucak tekrar ayağa kalktı. Tom can't get up. Tom ayağa kalkamaz. You have to get up. Ayağa kalkmalısın. I got up to greet them. Onları selamlamak için ayağa kalktım. Tom got up quickly. Tom hemen ayağa kalktı. Matthew, with a suspicious moisture in his eyes, got up and went out-of-doors. Matthew, gözlerinde şüpheli bir nemle, ayağa kalktı ve dışarıya çıktı. They got up to greet Tom. Tom'u selamlamak için ayağa kalktılar. Tom got up and started to walk away. Tom ayağa kalktı ve uzaklaşmaya başladı. Tom got up and moved towards the door. Tom ayağa kalktı ve kapıya doğru ilerledi. When the doorbell rang, Tom closed the book he was reading and got up to see who it was. Kapı çaldığında Tom okuduğu kitabı kapattı ve kim olduğunu görmek için ayağa kalktı. The old woman fell and could not get up. Yaşlı kadın düştü ve ayağa kalkamadı. Everyone get up and put your children on your shoulders. Herkes ayağa kalksın ve çocuklarını omuzlarına alsın. Everyone get up and put your children on your shoulders. Herkes ayağa kalkıp, çocuğunu omuzuna alsın. Tom got up to greet us. Tom bizi selamlamak için ayağa kalktı. Tom didn't even try to get up. Tom ayağa kalkmaya bile çalışmadı. We got up to greet them. Biz onları selamlamak için ayağa kalktık. I said get up! Ayağa kalk dedim! Get up, now! Ayağa kalk, hemen! I got up and started dancing. Ayağa kalktım ve dans etmeye başladım. I'll get up. Ayağa kalkacağım. Tom pushed back his chair and got up. Tom sandalyesini geriye itti ve ayağa kalktı. I attempted to get up, but my body was heavy as lead. Ayağa kalkmaya çalıştım ama vücudum kurşun gibi ağırdı. She tried to get up, but the pain was too great. Ayağa kalkmaya çalıştı ama acısı çok büyüktü. Tom got up and headed toward the backdoor. Tom ayağa kalktı ve arka kapıya doğru yöneldi. Tom got up and limped out of the room. Tom ayağa kalkıp topallayarak odadan çıktı. He got up suddenly and walked out of the room. Aniden ayağa kalktı ve odadan çıktı. Don't get up. Ayağa kalkma. You've got to get up. Ayağa kalkmalısın. Just get up. Ayağa kalk. Tom got up and started dancing. Tom ayağa kalktı ve dans etmeye başladı. Sami got up. Sami ayağa kalktı. They all got up to leave. Hepsi gitmek için ayağa kalktı. The whole audience got up and started to applaud. Tüm seyirci ayağa kalktı ve alkışlamaya başladı. Tom got up and walked away, leaving Mary alone. Tom ayağa kalktı ve Mary'yi yalnız bırakarak uzaklaştı. I got up and began clearing the table. Ayağa kalktım ve masayı temizlemeye başladım. Tom got up slowly. Tom yavaşça ayağa kalktı. They got up to greet him. Onu selamlamak için ayağa kalktılar. Nobody got up. Kimse ayağa kalkmadı. We got up to greet them. Onları selamlamak için ayağa kalktık. Tom got up and walked out of the bar. Tom ayağa kalktı ve bardan çıktı. Tom got up to greet them. Tom onları selamlamak için ayağa kalktı. Get up, everybody. Herkes ayağa kalksın. Whenever I get up, I feel dizzy. Ne zaman ayağa kalksam başım dönüyor. I felt dazed when I got up. Ayağa kalktığımda kendimi sersemlemiş hissettim. Tom got up to go, but Mary stopped him. Tom gitmek için ayağa kalktı ama Mary onu durdurdu. The whole audience got up and started to applaud. Bütün seyirciler ayağa kalktı ve alkışlamaya başladı. It is time that you got up. Ayağa kalkma vaktin geldi. Show More (48)
3	get up	düzenlemek	v.
	Let's get up a party for Tom's birthday. Tom'un doğum günü için bir parti düzenleyelim. I'm not sure how I got up there. Orayı nasıl düzenlediğimden emin değilim. They will get up a party for Tom's birthday. Tom'un doğum günü için bir parti düzenleyecekler. They will get up a party for Tom's birthday. Onlar Tom'un doğum günü için parti düzenleyecekler. Show More (1)
4	get up	yataktan kalkmak	v.
	Very hard for me to get up every day. Her gün yataktan kalkmak benim için çok zor. Get up out of bed. Yataktan kalk. When do you usually get up? Genelde ne zaman yataktan kalkarsın? Show More (0)
5	get up	kaldırmak	v.
	Don't make me get up. Beni kaldırma. Tom made himself get up. Tom kendini kaldırdı. Show More (-1)
6	get up	yerinden kalkmak	v.
	He helped an old lady get up from her seat. Yerinden kalkması için yaşlı bir bayana yardım etti. Show More (-2)